Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1436 E. 2020/332 K. 07.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1436 Esas
KARAR NO: 2020/332
DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/12/2017
KARAR TARİHİ: 07/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının——- tarihinde belirsiz süreli olarak —— imzalandığını, sözleşme ile —–markası altında —-belirlediği ürünlerin ——– potansiyel ve aktif müşterilerine sunulması, satış ve pazarlamasının yapılması, sözleşme kurulmasına aracılık edilmesi konularında anlaştıklarını, sözleşmenin ilk aylarında taraflarca edimlerin eksiksiz yerine getirildiğini, müvekkilinin işlerin yoğunlaşacağını düşündüğü bir anda, davalının —– Noterliğinin ——–yevmiye numaralı ihtarnamesini müvekkiline göndererek sözleşmenin 13.1 maddesi uyarınca sözleşmeyi —– sonra feshedeceğini ihtar ettiğini, bu ihtarnamenin— tarihinde tebliğ olduğunu, ——– tarihinde de sözleşmenin feshedilerek müvekkilinin bayiliğinin elinden alındığını, davalı yanın sözleşmenin şartlarını tek taraflı olarak belirlendiğini, sözleşme imzalandıktan sonra işin kurulması için gereken tüm masrafların müvekkili tarafından yapıldığını, müvekkilinin sözleşmenin uzun yıllar süreceğini düşünerek ciddi yatırımlar yaptığını, davalı yanın sözleşmenin uzun süre ayakta kalacağı izlenimini verdiğini, ancak tüm bunlara rağmen sözleşmenin imzalanmasından sadece 9 ay sonra sözleşmenin feshedildiğini, hiçbir neden yokken sözleşmeyi fesheden davalının olağan fesih hakkını kötüye kullanıldığını, sözleşmenin 13.4 maddesinde taraflardan birinin sözleşmeyi haklı bir sebep olmaksızın ya da usule aykırı olarak feshetmesi halinde, diğer tarafın karşılaştığı doğrudan ve dolaylı tüm zararları ile bu zarardan bağımsız olarak her bir ihlal için —-ceza bedelinin diğer tarafa ödemekle yükümlü olacağının belirtildiğini belirterek; şimdilik menfi ve müspet zararlarına ilişkin olarak ——– maddi zararın ve ——–cezai şartın fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile ——-tarihinde belirsiz süreli olarak ———imzalandığını, sözleşmenin tek taraflı olarak düzenlendiği iddiasının yerinde olmadığını, davacının tacir olduğunu, tüm maddelerde antant kalındığını, fesih hakkının her iki tarafa da verildiğini, 13/1 maddesine uygun olarak haklı sebeple feshedildiğini, davacının basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, sözleşme ile iş yeri kuruluş masraflarının davacıya ait olacağının kararlaştırıldığını, bu nedenle maddi tazminat taleplerinin yerinde olmadığını, sözleşme usulüne uygun olarak feshedildiğinden cezai şart istemlerinin de yerinde olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin 13.1 maddesine göre feshedilmesinin feshi haklı kılmadığını, ihtarnameden 3 ay önce işin devamına ilişkin olarak davalı tarafça e-posta gönderildiğini, feshin haksız fesih olarak kabulünün gerektiğini belirterek; davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin tek taraflı olarak düzenlenmediğini, sözleşmenin olağan fesih yolu ile feshedildiğini, olağan fesihte herhangi bir sebep gösterme zorunluluğunun bulunmadığını, aksinin kabulü halinde bir kere belirsiz süreli sözleşme ile bağlanan kişinin bu sözleşmeden kurtulmasının mümkün olamayacağını, davacının basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini savunarak; davanın reddini talep etmiştir.
Dava, bayilik sözleşmesinin feshinden kaynaklanan maddi tazminat ve cezai şart istemine ilişkindir.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, ———— mahkememizce alınan bilirkişi raporları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda bilirkişi heyetinden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ——— tarihli raporda özetle; sözleşmenin feshinin olağan fesih sınırları içerisinde kaldığının kabulü halinde, davacı lehine herhangi bir tazminata ve ceza koşuluna hükmedilemeyeceği, feshin hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğinin kabulü halinde, sözleşmenin 13.4 maddesi uyarınca davacı lehine ——— cezai şarta hükmedilebileceği, dosyada mevcut belgelere göre davacının menfi ve müspet zararının hesaplanamadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce yeni bir mali müşavir ve sektör bilirkişiden uyuşmazlık konularına ilişkin rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ——— tarihli raporda özetle; tarafların ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, sözleşmenin feshinin olağan fesih sınırları içerisinde kaldığının kabulü halinde, davacı lehine herhangi bir tazminata ve ceza koşuluna hükmedilemeyeceği, feshin hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğinin kabulü halinde, sözleşmenin 13.4 maddesi uyarınca davacı lehine ——– cezai şarta hükmedilebileceği, davacı yanın müspet zarar talebini destekleyen dosyada somut bir belge bulunmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ——tarihli ek raporda özetle; sözleşmenin haksız olarak fesih edildiğinin kabulü halinde davacının maddi tazminat ve ceza koşulunu talep edebileceği, davacının menfi zararının ispatına yönelik olarak sunulan faturalarda yer alan emtiaların davacının iş yeri için alınıp alınmadığının belli olmadığını, sunulan faturalardan bir kısmının dava dışı kişiler tarafından düzenlendiğini, dolayısıyla davacının menfi zararını ispat edemediğini, davacının benzer bir iş kurması için 3 aylık bir süreye ihtiyaç duyacağını, davacının gelir beyannameleri incelendiğinde sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre boyunca ve sözleşme öncesinde yürütülen faaliyetlerden herhangi bir kar elde edilemediği, bilakis zarar ettiği, bu nedenle davacının 3 aylık süre boyunca yoksun kaldığı bir kazancının bulunmadığı, sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin kabulü halinde davacının yalnızca cezai şart talep edebileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, bayilik sözleşmesinin haksız feshedilmesinden dolayı menfi ve müspet zararları ile birlikte cezai şartın davalı taraftan tahsilinin talep edildiği; davalı tarafça, sözleşmenin olağan fesih hakkı kullanılarak feshedildiği belirtilerek davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; bayilik sözleşmesinin haklı nedenle feshedilip edilmediği, davacı tarafça talep olunan maddi tazminat ve cezai şart taleplerinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Öncelikle sözleşmenin haksız olarak feshedilip edilmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Fesih, sözleşmenin taraflarından birinin tek taraflı irade beyanı ile sürekli borç ilişkisini ileriye etkili olarak sona erdiren bozucu yenilik doğuran bir işlemdir. Gerek kanunda sayılan hallerde gerekse de taraflarca sözleşme ile kararlaştırılarak belirsiz süreli sürekli borç ilişkileri fesih ile sona erdirilebilir. Sürekli borç ilişkisinin olağan fesih ile sona erdirilebilmesi için, kural olarak, sözleşmenin belirsiz süreli olması veya belirsiz süreli sayılması gerekmektedir. Olağan fesih halinde taraflar belirli bir sebebe dayanmaksızın sözleşmeyi sonra erdirebileceklerdir. Ancak herhangi bir sebebe dayanılmadan sözleşmeyi sona erdirebilme imkanı keyfi durumlara yol açabileceğinden, olağan sebeple feshin sınırlarının belirlenmesi gerekmektedir. Öncelikle olağan fesih hakkının her iki tarafa da tanınmış olması ve kanunda ya da sözleşmede belirtilen usule ve sürelere uygun olarak feshin gerçekleştirilmiş olması gerekir. Ayrıca sözleşmenin feshinin hakkın kötüye kullanılması yasağını ihlal eder nitelikte olmaması gerekir. Bu koşulların gerçekleşmesi halinde feshin geçerli olacağının kabulü gerekir.
Eldeki dava bakımından; taraflarca———— tarihinde bayilik katılım sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 13.1 maddesi ile taraflardan herhangi birinin herhangi bir zamanda iki ay önceden bildirimde bulunmak koşulu ile sözleşmeyi feshetme hakkına sahip olduğunun kararlaştırıldığı, madde ile her iki tarafa da olağan fesih hakkının tanındığı, davalı tarafça —————– yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin — sonra feshedileceğinin davacı yana ihtar edildiği, ihtarnamenin —- tarihinde davacı yana tebliğ edildiği, sözleşmenin ise ——- tarihinde feshedildiği, feshin sözleşme ile kararlaştırılan usule ve sürelere uyularak gerçekleştirildiği, davacı tarafça sözleşmenin yürürlükte olduğu 11 aylık süre zarfında herhangi bir gelir elde edilemediği, aksine zarar edildiği, hali ile davalı tarafça sözleşmenin devamının beklenilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacı tarafın, davalı tarafından sözleşmenin uzun süre için geçerli olacağına ilişkin kanaat oluşturulduğu iddiasına ilişkin delil olarak sunulan e-posta dışında başkaca somut bir delilinin dosyada mevcut olmadığı, söz konusu e-postanın davalının bir çok bayisine gönderildiği, davalı tarafça, davacı yana sözleşmenin devam ettirileceğine ilişkin herhangi bir beyanının mevcut olmadığı, dolayısıyla davalı tarafından yapılan feshin olağan fesih sınırları içerisinde kaldığı ve hakkın kötüye kullanılması kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu nedenle davacının taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak; dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere ——— gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın REDDİNE,
2.Alınması gerekli 54,40 TL karar ve ilam harcının, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 939,27.-TL harçtan tahsili ile bakiye 884,87.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3.Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4.Davalı tarafından yapılan 600,00.-TL bilirkişi ücreti, 4,00.-TL posta gideri olmak üzere 604,00.-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5.Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlülükte bulunan AAÜT’nin 13/4 maddesine göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6.Talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde —– nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.