Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/143 E. 2020/610 K. 16.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/143 Esas
KARAR NO: 2020/610
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/12/2015
KARAR TARİHİ: 16/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında —— tarihli———-şeklinde — nolu maddede işin tanımının yapıldığı sözleşme imzalandığını, müvekkilinin sözleşmedeki edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, taraflar arasında akdedilen ——- tarihli sipariş onay formu başlıklı sözleşmenin ödemelerin ne şekilde yapılacağını belirleyen ——-ödeme şekli başlıklı maddesinde ————- hükmünün yer aldığını, borçlu firma ödemelerini —- olarak yaptığı için müvekkili şirket tarafından bu maddeye dayanılarak —–vadeli —– bedelli kur farkı faturası düzenlenerek davalı borçluya tebliğ edildiğini, ayrıca borçlu firmaya —-tarihli — bedelli —- irsaliye tarihli —- irsaliye nolu ——— fatura edildiğini ancak bu faturanın da borçlu tarafça ödenmediğini, borçlunun kendisine gönderilen bu faturaları herhangi bir şekilde iade etmediği gibi bu faturalara hiçbir şekilde itiraz da etmediğini, bunun üzerine ———— sayılı dosyası ile takip başlattıklarını ancak davalının yetkiye, borca ve tüm ferilerine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının yetki itirazının reddine, davalının yaptığı haksız itirazın iptali ile takibin devamına, davalı hakkında %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki —- adet soğuk hava deposunun tam ve eksiksiz olarak müvekkiline teslimi hususunda sözleşme akdedildiğini, akdedilen bu sözleşme gereğince müvekkilinin soğuk hava depolarının bedellerini davacı tarafa ödediğini, davacının iddiasının aksine—– tarihli —- bedelli —– irsaliye tarihli——–irsaliye numaralı şok odası malzeme bedelinin de çek karşılığı davacıya ödendiğini, davacı tarafça bu hususun kabul edildiğini, ayrıca taraflar arasındaki cari hesap dökümünden de anlaşılacağı üzere müvekkili şirketin davacı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, davacı tarafın iddia ettiği gibi sözleşme gereği edimlerini gereği gibi yerine getirmediğini, davacı tarafça fiilen işin bitirilmesinin —– yılının mayıs ayının başlarını bulduğunu, davacı tarafın sözleşmeye aykırı hareket ederek süresinde teslimat gerçekleştirmemesi nedeniyle müvekkili şirketin zararı olduğunu, —- çürümesi nedeniyle toplamda en az—– zararı bulunduğunu, diğer yandan soğuk hava depolarının zamanında teslim edilmemesi nedeniyle müvekkili tarafından tutanak tutulduğunu ve ———- başvuru yapıldığını, bunun üzerine —– tarihinde ———– müvekkili şirkete ait işletmede inceleme yapıldığını, yapılan inceleme sonucu müvekkili şirketin işletmesinde bulunan —– bitkisinin bitkisel özelliklerini tamamen kaybettiğinden ve bu nedenle pazarlanmasının mümkün olmadığından imhasına karar verildiğini, bu bitkilerin atık çukuruna dökülüp üzerinin toprakla örtülmek suretiyle imha edildiğini, davacının kur farkı talebinin yersiz olduğunu, davacı tarafından kur farkının talep edilmesinin haksız kazanç olup kabul edilemez nitelikte olduğunu, —- vadeli —– bedelli kur farkı faturasının da müvekkili şirket tarafından davacıya iade edildiğini, tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK KARAR;
Mahkememizce —– tarih ve —— sayılı kararı ile yetkili bir icra dairesinde yapılmış olan geçerli bir icra takibi bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI;
Davacı vekilinin temyiz kanun yoluna başvuru istemi üzerine,———sayılı ilamında;
” Dava, 6100 sayılı HMK’nın yürürlükte olduğu ——- tarihinde açılmıştır. 6100 sayılı HMK’da ilk derece yargılamasında yazılı yargılama usulü beş aşamadan oluşacak şekilde düzenleme yapılmıştır. Bunlar; 1-Davanın açılması ve dilekçeler aşaması —– 2-Ön inceleme —– 3-Tahkikat — 4-Sözlü yargılama— 5-Hükümdür —- Dava şartları ve ilk itirazlar ön incelemede sonuca bağlanır. Ön inceleme ise dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesinden sonra yapılır (HMK. m.137/1, 139/1 ilk cümle). Buna göre, usule ilişkin kararın verilebilmesi için; dava dilekçesinin davalıya tebliği, cevap süresinin (HMK. m. 127/1) beklenmesi, süresi içinde cevap verilmesi halinde davacıya tebliği, onun cevaba cevap verme süresinin (HMK. m.136/1) beklenmesi, davacı dilekçe verdiğinde bunun davalı tarafa tebliği ve davalının ikinci cevap süresinin beklenmesi zorunludur. Mahkemenin, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğini öngören aynı Kanun’un 138. maddesi hükmü, dilekçelerin karşılıklı verilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu hüküm, hakime belirtilen hususlar hakkında gerekmiyorsa ön inceleme duruşması yapmaksızın karar verebilme yetkisi tanır. Ön inceleme duruşması yapmaksızın dosya üzerinden karar verilebilmesi için de davanın ön inceleme aşamasına getirilmiş olması gereklidir. Yasa’nın 137/1’inci fıkrasında, ön incelemenin dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılacağının açıkça öngörülmüş olması karşısında, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden gözetileceğine ilişkin 115/1’inci madde hükmü de bu hususlarda, davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden karar verilebileceğine izin verir tarzda bir yoruma elverişli değildir.
Diğer yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 1086 sayılı Kanun’dan farklı olarak iddia ve savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi yasağını dava ve cevap dilekçesinin verilmesiyle başlatmamış; bu yasağı, dilekçelerin karşılıklı verilmesinin tamamlanmasına, bazı hallerde ön inceleme duruşmasına kadar ileriye ötelemiştir. Tarafların bu haklarını kullanabilmeleri, dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesini veya bunun için kanunda belirlenen sürelerin geçmesini gerekli kılar. 6100 sayılı HMK’nın 138’inci maddesi uyarınca dava şartları hakkında dosya üzerinden karar verilebilir ise de; bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerekir.
Bu genel anlatımlar ışığında somut olaya gelince; mahkemece davalıya dava dilekçesi tebliğinin yapılmayıp, dilekçeler aşaması tamamlanmadan icra dairesinin yetkisi incelenip usulden red kararı verilmesi —– düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkına aykırıdır.
Bu nedenlerle Mahkemece 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeyip dilekçeler aşaması tamamlanmadan icra dairesinin yetkisi incelenip usulden red kararı verilmek suretiyle davalının hukuki dinlenilme hakkına aykırı davranılması usül ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar vererek mahkememiz dosyasını iade etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Bozma ilamına binaen Mahkememizin —— tarihli celsesinde bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili için yürütülen icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Davaya dayanak ——takip dosyasının incelenmesinde; dosyamız davacısı tarafından davalısı aleyhine —-işlemiş faiz olmak üzere toplam —– üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı tarafça süresi içerisinde icra dairesinin yetkisi ile birlikte borca itiraz edildiği ve yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, eldeki davanın İİK 67 m. gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplanmış ve dosya kapsamı ve tarafların —– yıllarına ait ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilerek mali müşavir ve gıda mühendisinden oluşan bilirkişi heyetinden alınan —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında —— başlangıç tarihi olmak üzere sipariş onay formu imzalanmış olduğunu, davalı şirket vekili tarafından mahkemeye sunulan cevap dilekçesinde ”takibe konu olan 5 adet soğuk hava deposunun tam ve eksiksiz olarak vekil edene teslimi hususunda sözleşme akdedilmiştir” şeklinde beyan ettiklerini, bedellerin çek ile davacı tarafa ödendiğini söylediklerini, soğuk hava depolarının zamanında teslim edilmediğini ileri sürerek uğramış olduklarını iddia ettikleri zararın dosya içerisinde sözü edilen ———- tarihli Tutanakta; İşletmenin hammadde deposunda dökme olarak bulunan —– ürününün bitkisel özelliklerini tamamen kaybettiği ve işlenerek pazarlanmasının uygun olmadığının tespit edildiğini ve ürünleri ——- atık çukuruna dökerek imha edildiğini —– yetkilisi olarak imza altına aldıklarının dosya içerisinde görüldüğünü, iddia edilen zararın meydana geliş nedeni ve tarihine yönelik bilginin yetersiz olduğu, dava konusu soğuk hava depolarının zamanında teslim edilmediği için ilgili zararın meydana geldiğine ait ifadeye karşı, bozularak imha edilen sarımsak partisinin hangi tarihte satın alındığı, depolandığı ve bu tarihlerin, soğuk hava depolarının satın alınma sürecinde gecikme zamanı ile örtüşüp örtüşmediğine yönelik bilginin dosyada yer almadığını, akdedilen sözleşme gereği soğuk hava depolarının teslimatının gecikmesi nedeni ile ilgili bozulma ve zararın gerçekleştiğine yönelik somut delillerin sunulmadığını, dolayısıyla zarar nedeni bozulmanın, soğuk hava depolarının geç teslim edilmesinden kaynaklandığına yönelik iddianın ispatlanamadığını, davacı tarafın dava konusu döneme ait ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun olarak yapılmış olduğu, faturalarla kayıtları uyumlu olan davacı taraf ve davalı taraf defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliğini haiz olduğu, takibe konu olan davacı ————– tarafından davalı şirket adına yürütülen cari hesap, muavin defterlerde —– kodu ile dava açma tarihi olan ——- asıl hesap bakiyesi olduğu ve icra takibinin başlamasından önce, şirket kayıtlarına yansıyan davalı-borçlu tarafından davacı-alacaklıya — tarihinde —– ile ödeme yapılmış olduğu ve davalı-alacaklı tarafından alacak aslı itibariyle —– tutarında borç bakiyesi kaldığı ve bu kayıttan sonra davalı-borçlu tarafından, davacı alacaklıya yapılmış her hangi bir ödeme kaydının bulunmadığı, davalı ile davacı arasındaki —-Asıl alacak —-Adi Kanuni Faizle birlikte Toplam —-olarak hesaplanmış alacağı olduğunun tespit edildiği davalı ile davacı arasındaki alacağa — Asıl alacak —- icra inkar faizi ilave edilerek Toplam —Alacak tutarı olup buna ilave —– Kanuni Faizle birlikte Toplam ———– olarak hesaplanmış alacağı olduğu tespit edilmiş olduğunu, davacının talep etmiş olduğu % 20 icra inkar faizi ile de hesaplama alacak tutarını ilave edilerek alternatifli olarak yapılmış olduğu ve takdirinin mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce davalı yanın ticari defter ve kayıtlarının mahkememiz yargı çevresinde bulunmaması nedeniyle,——- Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılarak bilirkişi raporu düzenlenmesi istenilmiş,mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen —- tarihli raporda özetle; davalı şirketin —— yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin yasal sürelerinde yapıldığını, ancak — yevmiye defterinin kapanış tasdikinin bulunmadığını, ancak —— yılı defterlerinin kapanışının son tarihi olan —- tarihinden önce ——–Sayılı dava için mahkemeye teslim edilmiş olması nedeniyle tasdikinin olmadığını, davacının taraflar arasında imzalanmış olan sipariş onay formuna göre —– alacağının – taksitte almayı kabul etmesi ve buna göre vadeli çeklere bağlanmış olması ve ilgili çeklerinde normal sürelerinde ödenmiş olması nedeniyle bu tutarlar için kur farkı talebinin yersiz olduğu, yine sipariş onay formuna göre fatura tutarının %12’sinin peşin ödenmesinin kararlaştırılmış olması ve vadeye bağlanmamış olan—- fatura tarihinde peşin ödenmeyip —- tarihinde ödenmiş olması nedeniyle bu tutar için —- tutarı hesaplandığı, ayrıca davalı defterlerinde kayıtlı olup takip öncesinde bedeli ödenmemiş olan —- ilave edildiğinde davacının takip tarihi itibariyle hesaplanan asıl alacak tutarı ———– olduğu, kur farkı faturasının davalının defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı firmanın kur farkı faturasının davacıya iade edildiğini belirttiğini, ancak dava dosyasında bu faturanın iade edildiğine dair belge mevcut olmadığını, davalının kur farkı faturası aldığının beyanından anlaşıldığını, davalının kur farkı faturasını iade ettiğine dair somut belge ibraz edilmemesi nedeniyle mahkemece davacının vadeli ödenen çek bedellerinden — cinsinden ödenmiş olması nedeniyle bu tutarlar içinde kur farkı talep etme hakkının olduğuna karar verilmesi halinde davacının takip tarihi itibariyle asıl alacak tutarı ——— olduğunu, davacının bu alacaklarının ilgili faturalarda ödeme tarihlerinin belirtilmemiş olması ve takip öncesinde de davacının alacağının tahsili için ihtarının olmaması nedeniyle takip öncesi dönem için hesaplanmış olan işlemiş faiz tutarının yersiz olduğunun değerlendirildiğini, davalının icra takibinden sonra —– tarihinde borcuna karşılık —— ödemesi olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davasıdır.
Borçlu/davalı tarafından takibe itiraz kapsamında icra dairesinin yetkisine de itiraz edilmiş ise de; alacağın konusunun para alacağı olması ve İİK 50 ve TBK’nun 89/1 maddeleri gereğince alacaklı davacının şirket merkezi itibariyle mahkememiz yetkili bulunduğundan itiraz yerinde görülmeyerek reddedilmiş, yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı tarafça davalının şok odası malzeme bedeline ilişkin —- tarihli fatura bedelini ödemediğinden ve yaptığı ödemeleri de —cinsinden yaptığından —- tarihli kur farkı faturasını ödemediğinden bahisle takip başlatıldığı, davalı tarafça —— tarihli faturanın davacı tarafa ödendiğinden, kur farkı faturasının ise davacının edimini geç yerine getirmesinden dolayı zarara uğradığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. ————Taraflar arasındaki uyuşmazlık kur farkı alacağından kaynaklanmaktadır. Davacı tarafından düzenlenen faturaların —– cinsinden olduğu görülmekle kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de; dava konusu uyuşmazlıkta davalının çekle ödemede bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi —– üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekirken—– içtihadında bulunmuştur.
Dosya kapsamına alınan ve mahkememizce de benimsenen —- tarihli bilirkişi raporuna göre davacının taraflar arasında imzalanmış olan sipariş onay formuna göre —- alacağının — taksitte almayı kabul etmesi ve buna göre vadeli çeklere bağlanmış olması ve ilgili çeklerinde normal sürelerinde ödenmiş olması nedeniyle bu tutarlar için kur farkı talebinin yersiz olduğu, yine sipariş onay formuna göre fatura tutarının %12’sinin peşin ödenmesinin kararlaştırılmış olması ve vadeye bağlanmamış olan — de fatura tarihinde peşin ödenmeyip —- tarihinde ödenmiş olması nedeniyle bu tutar için —– tutarı hesaplandığı, ayrıca davalı defterlerinde kayıtlı olup takip öncesinde bedeli ödenmemiş olan —- ilave edildiğinde davacının takip tarihi itibariyle hesaplanan asıl alacak tutarı —- olduğu, davalının icra takibinden sonra ancak davadan önce —- tarihinde borcuna karşılık — ödemede bulunduğu anlaşılmakla davacının—— farkı alacağı ve — bakiye fatura alacağı olmak üzere ——— davalıdan alacaklı olduğu anlaşılmış, takip konusu alacağı oluşturan faturada vade tarihinin belirtilmediği, davacı tarafça, icra takibinden önce davalı yanın temerrüde düşürüldüğüne ilişkin herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilmediği anlaşılmakla, davacı yanın icra takibi ile talep olunan işlemiş faiz alacağına yönelik itirazın iptali istemi yerinde bulunmamıştır. Bunun yanında alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinde haklı olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Kısa kararda sehven —- asıl alacak üzerinden devamına ” denilmiş ise de —- alacağı ve —-bakiye fatura alacağı toplamı ——- olduğundan kısa karardaki maddi hata düzeltilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.Kısa kararda sehven istinaf yolunun açık olduğu belirtilmiş ise de karara karşı temyiz yolu açık olduğundan kısa karar düzeltilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile
Davalının —— sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİNE , takibin—– alacağı ve —-bakiye fatura alacağı olmak üzere ——- asıl alacak üzerinden devamına, bu miktara takip tarihinden itibaren değişen ve değişecek oranlarda avans faizi uygulanmasına,
2—— alacağın icra takibinden sonra ancak davadan önce ödendiği anlaşılmakla bu miktara yönelik talebin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Alacak likit olduğundan asıl alacağın %20’Si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4- Davanın kabul edilen —– dava değeri üzerinden alınması gereken 375,88 TL nisbi karar harcına karşılık, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 397,15 TL peşin harcın mahsubu ile arta kalan 21,27 TL harcın karar kesinleştikten sonra ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafça yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 397,15 TL peşin harç ve 4,10 TL vekaletname harçlarının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ,
6-Davacı tarafça yapılan 2.600,00 TL bilirkişi ücreti, 329,00 TL tebligat ve müzekkere ücreti olmak üzere toplam 2.929 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 490,13 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 2.438,87 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 3.400,00 TL maktu avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-AAÜT’ye göre belirlenen 3.400,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davalı tarafça yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın tebliğ giderleri karşılandıktan sonra karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde ——- nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.16/10/2020