Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1377 E. 2020/231 K. 06.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1377 Esas
KARAR NO: 2020/231
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/09/2014
KARAR TARİHİ: 06/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirkette ——–tarihleri arasında satış yöneticisi olarak çalıştığını, davalının istifa etmek suretiyle ———– tarihinde görevinden ayrıldığını, davalı tarafından çalışma süresince elde edilecek bilgilerin önemi nedeniyle müvekkil şirket ile davalı arasında ——-sözleşmesi akdedildiğini, buna göre davalının sözleşmenin 4a maddesi uyarınca, hizmet akdinin sona ermesinden itibaren ——- süreyle ————– ve buna bağlı ilçelerde şirket faaliyet alanlarıyla ilgili olarak müvekkil şirket ile rekabet edecek mahiyette faaliyetlerde bulunmayacağını taahhüt ettğini, ancak davalının işten ayrıldıktan sonra sözleşme hükümlerine aykırı olarak müvekkili şirket ile aynı faaliyet konusuyla iştigal eden ve rakip firma olan ‘————– çalışmaya başladığını, davalının anılan sözleşmeye aykırı davranışından dolayı sözleşmede öngörülen cezai şartın tahsili amacıyla davalı aleyhine ——-İcra Müdürlüğü’nün ——–Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve davalının haksız itirazı üzerine duran takibin devamına karar verilmesini, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iş akdinin sona ermesinden sonra açılan rekabet yasağına ilişkin davaların ticaret mahkemesinde incelenip karara bağlanması gerektiğini bu nedenle görev itirazında bulunduklarını, taraflar arasında akdedilen rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olmadığını, sözleşmede rekabet yasağına aykırı eylem olarak belirtilen faaliyetlerin aşırı derecede geniş tutulduğunu, davalı müvekkilinin ekonomik özgürlüğünü ve çalışma hürriyetini elinden alacak kadar ağır maddeler getirildiğini, çalışma yasağının tüm büyük iller sayılmak suretiyle neredeyse tüm ——- kapsayacak şekilde geniş bir çerçevede tutulmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, dava dilekçesinde davalı müvekkiline yönelik rekabet yasağına aykırılık teşkil edecek somut herhangi bir eylem isnat edilmediğini, müvekkilinin davacı şirkette vasıfsız bir satış elemanı olarak çalıştığını, iddia edilenin aksine davacı şirkete ait gizli bilgilere erişmesinin söz konusu olmadığını, davacı şirketin gelecekte zarar görme ihtimalinin bulunmadığını, müvekkilinin iş sözleşmesini davalıdan kaynaklanan nedenlerle feshetmek zorunda kaldığını, rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olduğundan cezai şarta ilişkin hükmün de geçersiz olduğunu, bir an için geçerli olduğu kabul edilse dahi ceza koşulunun aşırı olması nedeniyle indirilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle haksız davanın reddini, müvekkili aleyhine kötü niyetli bir şekilde başlatılan dava konusu miktarın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali iddiasına dayalı cezai şart isteminin tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya dayanak icra dosyası incelendiğinde, dosyamız davacısı tarafından davalı hakkında ——— tarihinde, ——– tarihli sır saklama ve rekabet yasağı sözleşmesine dayalı olarak ——–üzerinden cezai şart alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalının yasal sürede borca itiraz ettiği, iş bu davanın yasal 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Davanın ilk tevzi edildiği ——- İş Mahkemesi’nin —— tarihli —–Esas ve —— Karar sayılı görevsizlik ilamının kesinleşmesi üzerine dosyanın Mahkememize tevzi edildiği anlaşılmakla yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı tanığı ——- tarihli duruşmada alınan beyanında; davalının iş yeri arkadaşı olduğunu, davacı şirkette yaklaşık 1,5 yıl birlikte çalıştığını, davalı ile yaklaşık aynı tarihlerde davacı şirketten kendi istekleri ile ayrıldıklarını, davalı … doğu bölgelerine görevlendirildiği için ve bu nedenle ailevi sorunları olduğu için kendisinden duyduğu kadarıyla işyerinden kendi isteğiyle ayrıldığını, işe başladıktan 6-8 ay kadar sonra davacı şirketin avukatı tarafından rekabet sözleşmesi toplantısının önlerine konulduğunu, o gün için 3-4 kişiye satışta görevli olanlara sözleşmeler verilerek o gün içinde imzalayıp getirmelerinin istendiğini, çalışan oldukları için sözleşmeye itiraz hakları olmadığını, hepsinin imzaladığını, sözleşmeden sonra yaklaşık 1 yıl daha çalıştığını, davalı …’ın satış bölümünde görevli olduğunu, şirketin sırlarına —- olmasının mümkün olmadığını, işyerinden ayrıldıktan sonra dahi kendi müşterisini eski işyeri olan davacı şirkete götürdüğünü bildiğini, davalının davacı şirkete yönelik herhangi bir kötüniyeti veya sırlarını vermesi asla söz konusu olmadığını, davalının şuanda herhangi bir işte çalışmadığını, davalının çalıştığı dönem içinde herhangi bir eğitim faaliyetine tabi tutulmadığını, yalnızca —– bir bayilik toplantısına katıldığını bildiğini, kendisinin çalıştığı dönemde müşteri proje listesi bulunmadığını, müşteri portföyünün davalının kendi emeğiyle olduğunu beyan etmiştir.
Davalı tanığı ———- tarihli duruşmada alınan beyanında; davalı ile yaklaşık 7 ay kadar davacı şirkette çalıştığını, davalının kendi isteğiyle işten ayrıldığını, kendisinin çok uzun süreli ve doğu yöresine seyahat etmek zorunda olduğu için ve bu nedenle ailevi problemler yaşadığı için işi kendi isteği ile bıraktığını, satış pazarlama temsilcisi olduğunu, bütün şirket çalışanlarına standart olarak rekabet yasağı sözleşmesi toplu olarak imzalatıldığını, maddeleri okuyup anladıklarını, ancak çalışan oldukları için itiraz etme hakları olmadığını, hepsinin imzaladığını, davacı şirketten ayrıldıktan sonra davalı ——– çalışmaya başladığını, bu firmanın çok eski ve bayi ağı oturmuş bir firma olduğunu, şirket çalışanları olarak çalıştıkları şirketin sırlarına ulaşamayacaklarını, bunların kendilerinden gizlendiğini, yani bu sırları başka bir şirkete veya kimseye aktarmalarının mümkün olmadığını, davalı —– çalıştığı süre içinde şirket sırlarını kesinlikle başka bir firma veya kişiye aktarmadığını, bunun bütün bu çalışanlar için geçerli olduğunu, rekabet sözleşmesinin işe başladıktan 6-7 ay sonra imzalatıldığını, niş duvar kağıtları firmasının davacı hannahome dan müşteri portföyünü almasının mümkün olmadığını, niş duvar kağıtlarının çok eski ve köklü bir firma olduğunu, davacı şirketin daha olduğunu, bu iki firmanın duvar kağıdı konusunda aynı işi yaptıkları için rakip sayılabileceğini, ancak müşteri portföylerinin farklı olduğunu, ——- firmasının —- firması olduğunu, —- kağıdının — firması olduğunu, bayilerin aynı anda farklı ürün yelpazesine sahip olduğunu, bayi bilgilerinin umuma açık olduğunu, internette bile bir dönem bilgiler yer aldığını, bunun sadece şirket çalışanlarının değil herkesin ulaşabileceği pozisyonda olduğunu beyan etmiştir.
Tanık —— tarihli duruşmada alınan beyanında; davalı …’ın eşinin erkek kardeşi olduğunu, kendisinin davacı şirkette 1,5 yıl kadar çalıştıktan sonra doğu bölgesinde görevli satış temsilcisi olması nedeniyle uzun seyahatler yapması ve güvenliğin olmaması nedeniyle ailevi sorunlar yaşadığı için kendilerinin de isteğiyle işi bıraktığını, daha sonra niş duvar kağıtlarında yaklaşık 1 yıl kadar çalıştığını, oradan da ayrıldığını, —– ticari sırlara herkesin ulaşabileceği kadar vakıf olduğunu, internette zaten müşteri portföyü ve bilgileri herkesin ulaşabileceği pozisyonda olduğunu, kendisinin erkan ile ilgili çalıştığı firmanın sırlarını başka bir firmaya ilettiğine dair herhangi bir duyduğu veya bildiği bir konu olmadığını beyan etmiştir.
Tanık ———-tarihli duruşmada alınan beyanında; kendisinin davalıyı eski iş yeri arkadaşı olması sebebiyle tanıdığını, ——– kadar birlikte çalıştıklarını,—- kendi isteği ile işten ayrıldığını, zira doğu ve güneydoğu bölgelerinde görevli olduğunu, çalışma şartlarının kendisini zorladığı için kendi isteği ile ayrıldığını, şirketten çalışan bütün personele rekabet yasağı adı altında bir metin imzalatıldığını, bu imzanın işe giriş sözleşmesi ile birlikte alındığını, davalı …’ın imza atıp atmadığını bilmediğini, —– firması ile —— firmasının aynı faaliyet alanında çalıştığını, bu nedenle aynı müşteri kitlesine hitap ettiğini, —- beyin işten ayrılmasından sonra herkesin kendi çalıştığı bölgenin bilgilerine bilgisayardan ulaşabileceğini, önceki dönemde bütün bölgelerin bilgilerine isteyen çalışanların ulaştığını, kendi çalıştığı dönem için firma bilgileri internetten yayınlanmadığını, kendinden önceki dönemi bilemediğini söylediğini —-sayfasında —— sitesi olduğunu, isteyenlerin bu ağa katılabildiğini, şehir dışındaki başka bir ilden sorulduğunda firma bilgileri verilmediğini, —-yılındı kurulduğunu, — bildiği kadarıyla —– yıllık olduğunu, duvar kağıdı alanında bu iki firma rekabet alanı içinde olduğunu, bildiği bildiği ve gördüğü kadarıyla kendilerinde bir projenin —— geçmesine tanık olmadığını bildirmiştir.
Mahkememizce alınan —— tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı ile davalı arasında akdedilen ——– tarihli Rekabet Yasağına ilişkin sözleşmenin yer konusunda yapılan sınırlamanın hakkaniyete aykırı olması nedeniyle geçerli olarak kabul edilemeyeceği, mahkemece söz konusu sözleşmenin geçerli olduğu kanaatine varılması halinde ise davalının takip konusu cezai şart tutarının fahiş olduğu ve indirilmesi gerektiği yönündeki iddiasının takdirinin mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda Mahkememizin ———Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay —- Hukuk Dairesi’nin ———-Karar sayılı ilamı ile —-Mahkemece ———– tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’na göre değerlendirme yapan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiş ise de taraflar arasındaki “iş sözleşmesi eki sır saklama ve rekabet yasağı sözleşmesi”nin ——- tarihinde yapıldığı ve davalının işten —– tarihinde ayrıldığı ve yeni işyerinde——— tarihinde işe başladığı gözetilerek davada yürürlükten kalkan 818 sayılı BK hükümlerinin uygulanması gerekirken 6098 sayılı TBK’nın uygulanması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir..” gerekçesi ile bozulmasına karar verilerek dosyanın Mahkememize iade edildiği görülmüştür.
Bozma ilamından sonra Mahkememizin ——– tarihli celsesinde bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce alınan ——– tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı ile davalı arasında akdedilen sır saklama ve rekabet yasağı sözleşmesinin süre ve konu açısından geçerli olduğu ve hakkaniyete uygun sınırlamalar içerdiği, buna karşılık yer açısından içerdiği sınırlamanın tamamen mahkemenin takdirinde olduğu, davalı işçinin davacı şirket yanında çalışırken fiilen görev yaptığı ve müşterilerle ilişkili olduğu bölgenin sözleşmede sayılan illeri kapsadığı sonucuna varılması halinde bu sınırlamanın hakkaniyete uygun olacağı, sayılan illerin nüfusunun yoğun olduğu iller olmasının dava konusu ihtilaf özellinde önemsiz olduğu, zira bu iller dışında kalan geniş bir coğrafyada da bu ürünlerin ticaretinin mümkün olduğu ve ayrıca davacının faaliyet alanı dışında kalan tüm sektörler açısından davalıya tüm ———– çalışma imkanı tanındığı ve bunun da hakkaniyete uygun olduğu, buna karşılık davalının fiilen görev yaptığı ve müşterilerle ilişkili olduğu bölgenin sözleşmede sayılan illeri kapsamadığı sonucuna varılması halinde ise işverenin bu yasağı getirmesinde hukuken korunacak bir menfaatinin bulunmayacağı ve bu sınırlamanın hakkaniyete aykırı olacağı, ceza koşulunun geçerliliğinin asıl borç olan rekabet etmeme borcunun geçerliliğine bağlı olduğu, kararlaştırılan —— aylık brüt ücret tutarındaki cezanın fahiş olup olmadığı takdirinin mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Taraflar arasında imzalanan——— tarihli sır saklama ve rekabet yasağı sözleşmesinin hak ve mükellefiyetler başlıklı 4.maddesinde “İşçi diğer tarafın yazılı izni olmadan çalıştığı süre boyunca ve hizmet akdinin sona ermesinden itibaren bir yıl boyunca ————– bu illere bağlı ilçelerde şirket ile rekabet edebilecek mahiyette madde 3’te belirtilen alanlarda gerek bizzat gerekse de bu alanda faaliyet gösteren herhangi bir tüzel kişilik bünyesinde hizmet akdi ile bağlı olarak veya işveren vekili, danışman, müdür idaresi dahil herhangi bir sıfatla çalışmayacağını, bu alanda faaliyet gösteren herhangi bir tüzel kişilikte kurucu veya ortak olmayacağını; şirket ile her ne sıfatla olursa olsun rekabet niteliğinde faaliyetlerde bulunmayacağını kabul ve taahhüt eder.” düzenlemesini içermektedir.
Sözleşmenin 5. maddesine göre “İşçi sözleşmedeki yükümlülüklerini ihlal etmesi halinde her bir ihlal için son bir aylık brüt ücretinin ——– katı kadar meblağ ödemeyi cezai şart olarak ilk talep halinde derhal nakden ve defaten ödeyeceğini tamamen serbest rıza ve iradesi ile gayrikabili rücu kabul, beyan ve taahhüt eder.”
Sözleşmenin tarafların imzasını içerdiği, taraflarca imza inkarının olmadığı, sözleşmenin geçerli olduğu ve 6098 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği ——— tarihinden önce 818 sayılı (eski) Borçlar Kanunun yürürlükte olduğu dönemde aktedildiği anlaşılmıştır.
Rekabet yasağı 818 sayılı Türk Borçlar Kanununun 348 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Dosya kapsamından davalının —- tarihinde davacı şirkette bölge satış yöneticisi olarak işe başladığı, ——- tarihinde kendi isteğiyle işten ayrıldığı, ——-tarihinde davacı şirket ile aynı iş kolunda faaliyette bulunan dava dışı —————Şirketinde işe başladığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; Taraflar arasında imzalanan rekabet yasağı sözleşmesinin süre, yer ve konu bakımından sınırlamaları ihtiva ettiği, sözleşmede sayılan ————— her ne kadar nüfusun en yoğun olduğu iller ise de duvar kağıdı gibi bir ürünün kullanım alanının bu illerle sınırlı olmaması ve geriye oldukça geniş bir coğrafyanın kalması, ayrıca duvar kağıdı ve/veya dekorasyon ürünleri sektörü dışında kalan onlarca sektör için satış uzmanı olan davalıya sayılan iller dahil tüm ———- çalışma imkanı tanınması nedeniyle yer açısından sınırlamanın hakkaniyete aykırı olmadığı ve sözleşmenin süre ile sınırlandırıldığı (1 yıl süre ile) da dikkate alındığında rekabet yasağı kaydının geçerli olduğu anlaşılmıştır. Davalının davacı şirkette bölge satış yöneticisi olarak görev yaptığı, somut olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK 348 vd. maddeleri uyarınca davalının ifa ettiği görev gereği davacı şirketin müşterilerini tanıyacak, pazarlama ve müşteri ilişkilerine vakıf olacak bir pozisyonda çalıştığı ve davacı şirket ile davalının işe başlamış olduğu dava dışı —————–aynı iş kolunda faaliyette bulunması kanunun aradığı anlamda bir tehlikenin ve zararın varlığı için yeterli olup davalının, rekabet yasağı sözleşmesini ihlal ettiği mahkememizce kabul edilmiştir. Buna göre; davalının işten ayrılmadan önceki son brüt ücreti dikkate alındığında davacının davalıdan —————– cezai şart talep edebileceği sonucuna ulaşılmış, bununla birlikte 818. sayılı Borçlar Kanunu’nun 161. maddesi uyarınca hakim fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükelleftir hükmü uyarınca davalının sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığında belirlenen cezai şartın fahiş olduğu değerlendirilmiş ve % 25 oranında indirim uygulanmış, alacağın likit olmadığı yargılamayla belirlendiği dikkate alınarak icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Kısa kararda sehven istinaf yolunun açık olduğu belirtilmiş ise de karara karşı temyiz yolu açık olduğundan kısa karar düzeltilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-Davalının ——- İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas (—– İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas ) sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın KISMEN iptali ile takibin ————– asıl alacak üzerinden devamına, bu miktara takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-İcra İnkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 1.414,02 TL nisbi karar harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 409,90 TL harcın mahsubu ile kalan 1.004,12 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 21,15 TL başvurma harcı, 409,90 TL peşin harç ve 3,30 TL vekaletname harçlarının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 1.000,00 TL Bilirkişi inceleme gideri, 513,00 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.513,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 1.134,75 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 378,25 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yapılan 66,70 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 16,67 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geriye kalan 50,03 TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davanın kabul edilen 20.700,00 TL dava değeri üzerinden davacı yararına belirlenen 3.400,00 TL maktu avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Her ne kadar davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de reddedilen kısım bakımından takdiri indirim yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 06/03/2020