Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1306 E. 2019/666 K. 12.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1306 Esas
KARAR NO : 2019/666
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli), Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım
Atanması)
DAVA TARİHİ: 29/11/2017
KARAR TARİHİ: 12/06/2019
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli), Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin eğitim kurumları alanında faaliyet gösteren aile şirketini geliştirmek ve bu okullara destek olması amacıyla ———– yılında üniversiteden mezun olduktan sonra babasına iki yeni şirket kurulması hususunda yönlendiğini sonrasında isimleri de müvekkili tarafından konulan inşaat şirketi ——— ve teknoloji yatırım şirketi olan ———— şirketini kurduğunu, ——— yılı yazında gene ilk defa personel performans değerlendirme sisteminin kurulmasında müvekkilinin——– getirdiği çalışmaların baz alındığını, aynı sene ilk defa bir eğitim kurumunda o zamanki adı ile halkla ilişkiler olan İnsan Kaynakları Departmanı kurulduğunu, müvekkilinin yurt dışındaki mastırını bitirdikten sonra ——- yılından sonra kurumda daha aktif görev almaya başladığını, aynı sene babasıyla yaz okulu için dışarıya açık bir havuz yapımı için çalışmalar yaparken yapımı 17 ay süren spor ve sanat merkezinin bitirildiğini ve bahsi geçen yapı bir orta öğretim kurumunda sanat ve spor için yapılan en büyük tesis olduğunu, 2004 yılında müvekkili ve babası ali şirketinin — ilk Ana okulunu açtığını, bir sene sonra 50 yıllık Kalamış okullarının kapanacağı bilgisi alındığını ve müvekkilinin Kalamış okullarının yaklaşık 150 öğrencisini —— transfer etme başarını gösterdiğini, ayrıca Kalamış okullarının karşısında bulunun ana okulu da———- bünyesine katıldığını ve gerekli tadilatlar yapılarak okul haline getirildiğini, davacının, davalı şirketin azınlık hakkı sahibi büyük ortaklarından olup, —– günü yapılan ———– hesap dönemine ilişkin Olağan Genel Kurul Toplantısına kadar bu şirketin yönetim kurlu üyesi olarak görev yaptığını, müvekkilinin ailevi nedenlerden ötürü şirketten dışlanması sürecinin devamı kapsamında ————- tarihli Genel kurul toplantısında şirketin azlık oyu sahibi müvekkilinin temsilcisini talebi üzerine gündemin finansal tabloların müzakeresiyle ilişkili olan———- nolu maddeleri müzakere edilmeksizin ertelendiğini, ertelenen toplantı ——— tarihinde yapıldığını ve toplantıda müvekkilinin karşı oylarıyla yıllık faaliyet raporunun tasdik edilmesine karar veriliğini genel kurulda alınan kararların iptali davasında verilecek karar ne olursa olsun, anılan davanın açılması dahi ortaklığın içine düştüğü durumu, aile fertlerinin birbirlerine olan yaklaşımını ve ortaklar arasındaki çekişmeye yeterli olduğunu, aile içinde baş gösteren anlamazlık, müvekkilinin ortaklık haklarının engellenmesi ve bunun sonucu olarak ekonomik ve sosyal bakımdan zarara uğratılmasının artık ortaklığın çekilmeze bir hale geldiğini, davalı şirketin mezkur genel kurul toplantısında bilançonun tasdik edildiğini ve müvekkili dışındaki diğer yöneticilerin ibra edildiklerini, ibra kararındaki yasaya aykırılık bir yana bilançonun tasdikine ilişkin alınan kararın geçerli olduğu varsayımında da, müvekkilinin ibra edilmemiş olmasına ilişkin kararın, kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, kararın son derece keyfi, hatta kötü niyetli olduğunu, genel kurullarda yönetim kurulu üyeliğinden çıkartılan müvekkilinin hissedarı olduğu şirketlerden herhangi bir gelir elde etmemesi için doğrudan kâr dağıtılamamakta huzur hakkı adıyla aile efradı olan yöneticilere örtülü bir kâr dağıtımı yapılmadığını belirterek davalı şirketin haklı sebepler nedeniyle feshine, şirkete kayyım atanmasına, karara en yakın tarihteki gerçek değeri üzerinden müvekkillerinin hisseleri satın aldırmak sureti ile müvekkilinin paydaşlıktan çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekesinde özetle; davacının, genel kurul kararlarının iptali davasında ileri sürdüğü, iptal davasına özgü vakıaları huzurdaki davada da hakh sebep başlığı altında ileri sürdüğünü, bu vakıaların, objektif anlamda anonim ortaklıklara özgü bir haklı sebebe vücut vermediğini, nitelik yönünden haklı sebebe elverişli olmadığı gibi, haklı sebep oluşturacak yoğunluğu da taşımadığını, diğer bir ifade ile; ortaklığın sürdürülmesinin çekilmez hale gelmesinin söz konusu olmadığını,
İhtilaf çıkarmaya matuf bir şekilde hareket eden ve sosyal medya hesaplarından ————– Şirketlerinin itibarını sarsmayı hedefleyen tarafın, bizzat davacı olduğunu,
TTK.m.531 kapsamında bir hakh sebebin varlığından bahsedebilmek için 3 unsur arandığını, bunların; “Pay sahibinin haklarının ihlali ve meşru menfaatlerinin zarar görmesi”ortaklığın devamının çekilmez hale gelmiş olması” ve “ileri sürülen sebebin süreklilik arzetmes olduğunu, davacının haklı sebep olarak ileri sürdüğü olguların, davacının aynı zamanda şirket aleyhine Anadolu 4.ATM nezdinde E.—————sayılı dosya ile ikame ettiği genel kurul kararının iptali davasındaki olgularla aynı olduğunu, davalı şirkette kârın dağıtılmamasının, tamamen ihtiyatlılık ilkesinin gereği olduğunu ve davalı şirkette son genel kurul toplantısı haricinde, davacı tarafın, kârın dağıtılmadığı her dönemde kârın dağıtılmaması yönünde oy kullandığını, bu bağlamda TTK.m.531 anlamında haklı sebep oluşturacak nitelikte bir sürekli kâr dağıtmama durumunun varlığından söz edilemeyeceğini, kâr dağıtmama kararı alınmasının TTK veya esas sözleşmeye aykırılık teşkil etmediğini,
Diğer yandan, huzur haklarının yüksek düzeyde karara bağlandığı ve örtülü kâr dağıtıldığının iddia edildiği şirketin, davalı şirket değil, birleşme sureti ile ——devrolan dava dışı———— olduğunu, anılan şirketin, birleşmq hükümleri gereği tasfıyesiz infisah ettiğini, davacının anılan şirkette pay sahipliği sıfatını yitirdiğini, bu gerekçelerle söz konusu sebebin huzurdaki davada haklı sebep olarak ileri sürülemeyeceği gibi, ilgili şirketin cirosu, operasyonlarının kapsamı ve net özvarlığı bağlamında, yöneticilerin donanımı ve yıllar içinde zamanında davacının da dahi olumlu oy verdiği ücretlerin seyri gözetildiğinde, bu ücretlerin adil olduğuna dair savunmaların, ilgili şirket hakkında davacının açtığı iptal davasında ayrıntıları ile açıklandığını, davacının ibra edilmemesi hususunda, müvekkili şirketin hakkı saklı kalmak kaydıyla, davacı hakkında ibra etmeme kararına istinaden herhangi bir sorumluluk davası açmadığını, Anadolu 4.ATM nezdinde E——– sayılı genel kurul kararlarının iptali davasına ilişkin bilirkişi raporunda; dosya içeriğinde davacı ..——— ibra edilmemesini gerektiren bir sebep bulunmadığını, ibra etmeme kararının dürüstlük kuralına aykırı olarak iptal edilip edilmeyeceğinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğunu, davacı beyanlarının aksine somut olayda bir keyfilik bulunmadığını, çünkü davacının kasti davranışlarla doğrudan doğruya davalı şirketin ve diğer grup şirketlerinin itibarını zedelemeyi hedef tuttuğunu, davacının hukuka aykırı olarak mütalaa ettiği hukuki işlemlerin geçerliliğinin, esasen genel kurul kararlarının iptali davasında tartışılmış olduğunu, Anadolu 4.ATM nezdinde E.——— sayılı genel kurul kararlarının iptali davasında hazırlanan ——–tarihli Bilirkişi Heyeti Raporu’nda; davacı tarafın huzurdaki davada haklı sebep olarak ileri sürdüğü kâr dağıtılmamasına ve TTKm.395-396’da öngörülen işlerle ilgili yetki verilmesine ilişkin kararların hukuka aykırı bulunmadığının ifade edildiğini ve davacının ibra edilmemesi kararının dürüstlüğe aykırı olup olmadığı takdirinin Sayın Mahkemeye bırakıldığını, genel kurul kararının iptali dosyasında ileri sürülüp tartışılan ve Bilirkişi Raporu ile haksızlığı anlaşılan iddiaların, haklı sebeple fesih davasında da ileri sürülmesinin, hiçbir hukuki menfaate hizmet etmediğini ve münhasıran kötiniyete dayandığını,
Anonim şirketlerde, şahıs şirketleri ve limited şirketlerden farklı olarak, kişi unsurunun arka planda kaldığını, şirketin ekonomik varlığının ve ticari menfaatlerinin pay sahipleri arasındaki kişisel ve sübjektif nitelikli çıkar çatışmalarına üstün tutulması ve incelemenin bu husus gözönünde bulundurularak yapılması gerektiğini,
Müvekkili şirketin ekonomik varlığını ve faaliyetlerini, etkin ve verimli bir şekilde sürdürdüğünü, şirket organlarının etkin bir şekilde çalıştığını ve şirket hedeflerine uyumlu bir şekilde sürdürüldüğünü, huzurdaki davaya konu olayda; Müvekkili şirket ile davacı … arasında, şirketin varlığını veya faaliyetlerini sürdürmesini engelleyecek objektif bir haklı sebep bulunmadığından haksız olan davanın reddine, davacının kayyım atanmasına yönelik isteminin reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE;
Dava; 6102 sayılı TTK’nun 531maddesi hükmü uyarınca davalı anonim şirketin haklı nedenlerle feshi, aksi halde pay bedelinin belirlenerek, şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesi isteğine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır.
6102 sayılı TTK’nun 531madde hükümlerinde; haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir, diğer bir çözüme karar verebilir ” hükmünü havidir.
Anılan hüküm uyarınca sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri ancak haklı sebeplerin varlığını kanıtlamaları halinde şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceklerdir. Haklı nedenler kanunla tanımlanmadığı için her somut olayın özelliğine göre mahkemelece takdir edilecektir.
Davalı şirketin——— kayıtlı olduğu, davacı …’nun şirketteki hisse oranının % 23.67, ——— % 30, —– % 12.60, ——— % 28,70 olduğu görülmüştür.
Davacı tarafça kar dağıtılmaması ve yöneticilere fahiş oranda ücret yada huzur hakkı verilerek örtülü kar dağıtıkmı yapıldığı gerekçe gösterilmek suretiyle haklı nedenlere dayalı olarak fesih ve tasfiye olmadığı takdirde ortaklıktan çıkma isteminde bulunulmuştur.
Davacı tarafından kar dağıtılmamasına ilişkin genel kurulca verilen kararların, yasa ve ana sözleşmeye aykırı olduğunu genel kurul kararının iptali davasında ileri sürülmesi gereken bir uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda ibraz olunan raporda, davacı … nun yönetim kurulunda görevde olduğu———- dönemlerinde her hangi bir kar dağıtımı yapılmadığı, yine davacının görevde olmadığı ———— dönemlerinde de her hangi bir kar dağıtımının söz konusu bulunmadığı, davacının iddia ettiği gibi yöneticilere fahiş oranda ücret yada huzur hakkı verilerek örtülü kar dağıtımının yapıldığı yönünde bir kanaata varamadıkları belirtilmiş, rapor mahkememizce de benimsenmiştir.
Kâr dağıtılmamasının nedeninin geçmiş yıl zararının bulunmasından kaynaklandığı,kârın dağıtılmamasına ilişkin alınan kararın iptalini mahkeme aracılığıyla talep edilebileceği bu hususta açılan davanın olduğu, şirketin organlarının mevcut bulunduğu faaliyetine devam ettiği, çoğunluk hissesinin ve yönetim kurulu üyeliğini elinde bulunduran ortakların kötü niyetli tutum ve davranışlarının kanıtlanamadığı, yönetim kurlu üyelerinin ne kadar maaş alacağının genel kurulun taktirinde olduğu, TTK’nın 531.m. uyarınca fesih talebinde bulunulabilmesinin en son çare olarak dikkate alınması gerektiği, zira asıl olanın şirketin devamlılığı olduğu, davacının iddia ettiği hususlar değerlendirildiğinde şirketin haklı nedenle feshi koşullarının oluşmadığı bunun doğal sonucu olarak TTK’nın 531. maddesinin 2.cümlesi kapsamında davacının paylarının gerçek değerini ödemesi ile şirketten çıkarılması şartlarının da bulunmadığı belirlenmekle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM; Ayrıntıları ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-KANITLANAMAYAN DAVANIN REDDİNE,
2-KARAR HARCI
Alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcının 31,40 TL’si dava açılırken peşin olarak alınmış olduğundan geriye kalan 13,00 TL karar harcının davacıdan alınmasına,
3-AVUKATLIK ÜCRETİ:
Davada avukatla temsil edilen davalı yararına belirlenen 2.725,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ:
a-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
b-Davalı tarafından yatırılan 4,50 TL vekaletname harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
c-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
d-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/06/2019