Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1280 E. 2019/619 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1084 Esas
KARAR NO : 2019/588
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/11/2015
KARAR TARİHİ: 16/05/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusunun, davalının taraflar arasında düzenlenen 06.12.2010 tarihli hizmet akdinin md 4 Diğer Şartlar bölümünde rekabet yasağı (memnuniyeti) na aykırı hareket etmesi işe müvekkiline en son almakta olduğu aylık net maaşın 12 katı kadar cezai şart ödemesi şartına istinaden şu aşamada kısmi/şimdilik olarak 10.000,00-TL cezai şarta hükmedilmesi talebi olduğunu, iş ilişkisinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, sadakat borcu da dahil olmak üzere tarafların sözleşmeden doğan borçlarının sona erdiğini, bu durumda ise işçinin önceki işverenin yanında edindiği bilgileri rakip bir işverenin işinde kullanması veya kendisinin açmış olduğu rakip işletmede söz konusu bilgilerden yararlanmasının işverene zarar vereceğini, bu ihtimali engellemek amacıyla işçi ve işverenin iş sözleşmesi sona erdikten sonra işçinin rakip bir işletmede çalışmayacağı veya rakip bir işyeri açmayacağına ilişkin sözleşme yapmasının mümkün olduğunu, bu sözleşmeye Rekabet Yasağı Sözleşmesi adı verildiğini, müvekkillerinin uzunca bir süredir inşaat ve iş makinaları sektöründe ticari faaliyetlerine devam ettiğini, dünyada sektörün en önemli markalarının ——- disptribütörlüğünü alıp, satış ve yedek parça bakımından tüm ülke genelinde faaliyetlerde bulunduğunu, müvekkillerinin her sene artan ciro ve kar marjları yakalanmış iken aniden 2014 yılının başında müvekkilinin distribütörlüğünü yaptığı yaptığı sektörün en önemli firmalarından ————-müvekkilleri ile aralarındaki distribütörlük anlaşmalarını sona erdirdiklerine ilişkin ihtarnameler gönderdiklerini, anılan fesihlerin aynı sektörde faaliyet göstermek üzere kurulan ————- isimli firmanın ———- tescili ile ilgili işlemler ve başvuruları yapması ile eş zamanlı olarak gerçekleştiğini, rakip firmanın kurucu ortağı 2013 yılı ——– Kasım ayında İngilterede tescili ile fesih ihbarnamelerinin paralel olarak müvekkiline gelmeye başladığını,——— 100 pound sermayesi bulunan firmanın 800.000,00 TL sermaye ile Mart 2014 tarihi itibariyle kuruluşunun gerçekleştiğini, müvekkilinin eski faaliyet adresinde eski distribütörlükleri ve müşteri portföyünü müvekkilinin personelinin nerede ise yansını, ticari sırlarını haksız şekilde personellerin ve beraberlerinde götürdükleri bilgilerin sayesinde eline geçirerek aynı sektörde satış ve sonrası hizmetler vererek haksız rekabet hükümlerine tamamıyla aykırılık teşkil eden ve halen devam etmekte olan faaliyetlerine başladığını, davalının müvekkili nezdinde görev yaptığı süreçte müvekkilleri nezdinde bulunan markalardan Hyster bakımından İstanbul bölgede satış temsilcisi olarak çalışmış dolayısı ile müvekkillerinin marka ile alakalı tüm müşteri portföyü, fiyatlandırma bilgileri ve ticari sırlarına haiz olduğunu, müvekkilleri sayesinde haiz olduğu bilgileri alarak rakip firmanın söz konusu bilgiler dahilinde haksız rekabet eylemlerinde bulunmasına katkı sağladığından bahisle davalının taraflar arasında düzenlenen 06.12.2010 tarihli hizmet akdinin madde 4 ve Diğer Şartlar bölümünde rekabet yasağına aykırı hareket etmesi nedeni ile müvekkiline sözleşmede belirtilen 12 net maaş tutarında cezai şartın 10.000,00 TL tutarlı kısmanın cezai şartının söz konusu eylemin vuku bulduğu tarihten itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak, dava dilekçesinde davanın Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden söz edilse de usule ilişkin ularak davada görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu, esasa ilişkin olarak da taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olduğunu, esasa ilişkin olarak, davacı şirkette; son yıllarda mali ve fınansal açıdan ciddi şekilde küçülme ve bozulma meydana geldiğini, personelini azaltma yönüne gittiğini, bu süreçte özellikle distribütör firmaların davacı ile olan sözleşmeleri feshettiklerini, personel maaş ve primlerinin ödenmesinde sıkıntılar yaşandığını, iş akdi fesih edilen personellerin yasal haklarının bile ödenemediğini, maaşların ise geç ödendiğini, davacının 2014 yılı başında distribütör anlaşmalarının sona erdiğini belirtse de yapılan görüşmelerde sonuç alınamadığından firmaların anlaşmalarını sona erdirdiklerini, rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacının üretici firma olmadığını, know how dan söz edilemeyeceğini, distribütör firmalar anlaşmalarını fesih ettiklerinden davacı şirketin rekabetini ortadan kaldıran tüm unsurların ortadan kalktığını, davacı şirketin personel azaltması karşısında davalının işini kaybetme endişesi yaşadığını, ————müdahalesi ile davacı şirketin itibar kaybına uğradığını, mali kriz nedeni ile yedek parça temin edemediğini, müşterileri nezdindc olumsuzluklar yaşadığını, davacının distribütörü olduğu “———–markalarındaki faaliyet alanının kaybettiğini, sonuç olarak müvekkilinin eylem ve işlemleri arasında davacı tarafından kurulmak istenen illiyet bağı bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Dava, hukuki niteliği itibariyle, TBK’nun 446. maddesi uyarınca işçinin rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasıyla, sözleşmede yer alan cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, ——– kayıtları, —– kayıtları, tanık beyanları, mahkememizce dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan bilirkişi raporu ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
Mahkememiz 21/11/2017 tarihinde dinlenilen davalı tanığı Vedat Erinç beyanında; ” ben 1992-2014 yılları arasında davacı şirkette muhasebe müdürü olarak çalıştım, 2014 yılından iş akdim fesh edildi, davalı … 2011 yılından davacı şirkete girdi,çıkışını bilmiyorum,benden sonra ayrıldı, Ekim 2014 yılında ———– şirketinde çalışmaya başladı, … davacı şirkette servis teknisyeni olarak çalıştı,satışı yapılan hysler markası forklıftlerin bakım onarımlarını yapardı, İstanbul bölgesinde faaaliyet gösterirdi, kendisi müşteriyle doğrudan muhatap olmaz, müşteriden gelen talepler üzerine gönderildiği yere gider, tamirini yapardı, tüm müşteri portföyüne vakıf olması mümkün değildir, … bakım onarım yaptığı için makinenin çalışma sistemini ————- ye bilirdi,ancak makinaın üretim sırrına vakıf olması fiyatını bilmesi mümkün değildir, davalı benden sonra davacı şirketen ayrıldı, şirketten ayrılmadan önce bir dönem yaşadık bu dönem 2012 yılında başlayan ekonomik ve finansal kriz yaşandı, davacı şirket grubuna bağlı pek çok şirkete ———– tarafından el konuldu, bankalar nezdinde davacı şirketin itibarı düştü, pek çok distiribütörlük kaybedildi, 2013 yılı sonu itibariyle küçülme kararı alındı, ancak infial yaratmaması adına 2014 Nisan ayına ertelendi bu sürçte şirket merkezi taşındı, çok sayıda personel işten ayrıldı bir kısmı istifa etti , bir kısmının iş akdi fesh edildi. Ben davacı şirketten ayrıldıktan 1 hafta 10 gün sonra ———- şirketinde işe başladım, ayrıca davalıda EKim 2014 tarihinde ———-şirketinde çalışmaya başladı, ayrıca bu sahada ticari sırdan çok bahsedilemez … ben ayrılana kadar maaşlarını düzenli aldı, iş makinesi sektöründe faaliyet gösteren 20 kadar şirket vardır ——— şirketide ———-şirketi gibi bu sahada faaliyet ögsteren şirketlerdendir, Haziran-Kasım 2014 döneminde ———– şirketinden ——– şirketine 50-60 kadar çalışan geçmiştir, halihazırda 15-20 kişisi ——–den de ayrılmıştır, aynı dönemde ——– şirketine gelen çalışan kadar başka rakip şirkete giden çalışanda vardır—- şirketi ———- şirketinin taşındığı eski adrsine taşınmıştır,bina sahibi teklifi —- şirketine kendisi sunmuştur, … – şirketinde yine servis teknisyeni olarak çalışmaya başladı, … bizle çalışmaya başladığında ——–şirketi hsyler şirketinin distiribütörlüğü yürütmemekteydi, 2014 yılında ———— şirketinden davalının ayrıldığı dönemde ————şirketinin pazardaki yeri henüz yoktu, yeni kurulmuş bir şirketti, müşteri markayı takip eder, markayla birlikte satış elemanın önemide çoktur, önemli teercih sebebi markadır” beyanında bulunmuş iş bu beyanını imzası ile tevsik etmiştir.
Mahkememiz 12/04/2018 tarihli celsesinde dosyanın bilirkişi tevdine karar verilmiş, bilirkişi tarafından sunulan 30/07/2018 tarihli raporu ile özetle; davacı şirketin davalı …’ü 19/02/2011 tarihinde hizmet akdi sözleşmesine göre satış yetkilisi olarak işe aldığı, davalının işten ayrıldığı 13/10/2014 tarihinde düzenlenen Hizmet Belgesinde davalının görevi kısmında “İş Mak. Teknisyeni” olarak davacı şirkette çalıştırıldığı, davalının 13/10/2014 tarihinde işten şahsi nedenlerden dolayı ayrılmak istediğini belirterek kendi el yazısı ile imzaladığı dilekçesi ile istifa ettiği, aynı tarihte davacıdan her türlü sosyal haklarını aldığına ilişkin ibraname imzaladığı, davacı şirketin satışlarının ve dönem net karının en yüksek olduğu 2012 yılı ile 2014 yılı karşılaştırıldığında, davacının toplu olarak personellerinin işten ayrılması ile davacının 2014 yılında 10.842.328,76 TL dönem zararı elde ettiği, sermayesinin 11.657.031,69 TL ve %21,40 oranında azaldığı, davalının en son Ekim 2014 ayında çalıştığı 13 gün süre ve bir aylık net maaş durumuna göre; hizmet akdi sözleşmesine göre cezai şart bedelinin 22.615,20 TL olarak hesaplandığı, bu alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekilince 28/03/2019 tarihinde sunduğu ıslah dilekçesi ile 10.000,00 TL olan dava değerini 12.615,20 TL arttırarak 22.615,20 TL’ye yükselttiğini beyan etmiş ve ıslah harcı yatırılmıştır.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde özetle; davacı tarafça davalı ile hizmet sözleşmesinde yer alan rekabet yasağı hükümlerine aykırılık nedeniyle doğan cezai şartın talep edildiği, davalı tarafça davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır.Taraflar arasında; 19/02/2011 tarihinde iş akdi yapıldığı; bu sözleşmenin 4. maddesi uyarınca rekabet yasağı kararlaştırıldığı ve rekabet yasağına aykırılığın müeyyidesinin saptandığı; davalı tarafından iş akdinin 13/10/2014 tarihinde sonlandırıldığı; davalının bilahare dava dışı/3.kişi —————nezdinde çalışmaya başladığı hususunda; uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının, dava dışı/3. kişi ————– nezdinde çalışmaya başlaması nedeniyle; taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesini ihlal edip etmediği; bu kapsamda sözleşmedeki cezai şart koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması, noktalarında toplanmaktadır. Kural olarak; 6098 sayılı TBK.nun. 444. ve 445.maddeleri uyarınca, işverenin yer, zaman ve işlerin türü bakımından hakkaniyete aykırı olmamak koşulu ile işçisi ile diğer koşullarda ayrı bulunmak koşulu ile rekabet yasağı sözleşmesi imzalamasında hukuka aykırılık bulunmadığı; süre bakımından ise 2 yılı aşmayan rekabet yasağının hukuka uygun olarak görülmesi gerektiği; kaldı ki TBK.m. 445/2 gereğince rekabet yasağının süresi uzun olsa dahi hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağı koşullarını serbestçe değerlendirerek hakkaniyete uygun biçimde kapsam ve süre bakımından sınırlandırabilecektir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davalının, davacı şirket nezdinde; satış yetkilisi olarak işe alındığı, işten ayrıldığı tarihte düzenlenen Hizmet Belgesine göre iş makinesi teknisyeni olarak işten ayrıldığı, sigortalı işten ayrılış bildirgesine göre de görevinin iş makineleri teknisyeni olarak tanımlandığı, davalının bu çalışması sırasında, işyerinin müşteri çevresini ve işverenin yaptığı işleri bilebilecek bir pozisyonda çalıştığı; davalının istifa sonrası davacı için çalıştığı esnada faaliyet gösterdiği adres ile aynı adres ve bina ile aynı faaliyet alanında faaliyet gösteren dava dışı ————- işinden ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı; davalı ve dava dışı 66 çalışanla birlikte dava dışı şirkete geçiş yapması sonrasında, davacının satışlarında büyük oranda azalma/düşme bulunduğu; davalının, davacı ile rakip olan firmada rekabet sözleşmesine rağmen çalışmaya başladığı; taraflar arasında düzenlenen, dava konusu işçi sözleşmesinde öngörülen rekabet yasağına dair 4. maddede rekabet yasağı faaliyet alanı ve yer yönünden sınırlarının açıkça belirlenmediğinden; yer ve faaliyet alanının davacı şirket nezdinde yapılan iş ve tüm ülke sınırları şeklinde kabulünün gerektiği; rekabet yasağının tüm ülke sınırlarını kapsaması sebebiyle aşırı nitelikte olduğu; ancak, TBK.nun. 445/2.maddesi uyarınca, süre ve coğrafi alan ile faaliyet alanı bakımından rekabet yasağının sınırlanmasında hakime takdir/uyarlama yetkisi verildiği de dikkate alındığında; taraflar arasındaki rekabet yasağının; davalı, İstanbul’da davacı iş yerinde çalışırken, rekabet yasağı sözleşmesini imzaladığına göre, rekabet yasağı hükmünün İstanbul ili için geçerli olduğunun kabulü gerektiği; bu durumda, taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin yasal unsurları aykırılığı bulunmadığından davacının, davalı aleyhine işbu davayı açmakta haklı ve hukuki yararının da bulunduğu görülmekle; davalının, davacıya ödemesi gereken hizmet akdinin 4/d maddesinde bulunan en son aylık net ücretinin 12 katına tekabül eden tutarın 22.615,20 TL olarak hesaplandığı; TBK.m.182/3 maddesi uyarınca, taraflarca kararlaştırılan cezai şartın mahkememizce fahiş nitelikte bulunduğu kabul ve takdir edilmekle; cezai şartın, davalı tarafından alınan en son aylık net ücretin 1/2’si olarak kabulünün taraflar arasındaki menfaatler dengesine/hakkaniyete daha uygun olacağı resen kabul edilerek; davacı tarafından, davalı aleyhine açılan işbu davanın sübut bulduğundan kısmen kabulü ile (22.615,20 TL/2=) 11.307,60 TL cezai şart alacağının, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin (bakiye cezai şart alacağının fazlaya ilişkin bölümün resen tenkis edildiği de dikkate alınarak) istemlerin reddine, karar vermek gerekmiş olmakla; aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KISMEN KABULÜ ile
Sabit olan 11.307,60 TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 772,43 TL’nin dava açılırken davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,78 TL ve ıslah ile yatırılan 215,44 TL olmak üzere toplam 386,22 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 386,21 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 170,78 TL peşin harç, 4,10 TL vekaletname harcı ve 215,44 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 418,02 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Dava değeri üzerinden mahkememizce bakiye cezai şart alacağının fazlaya ilişkin bölümü resen tenkis edildiğinden davanın tam kabul tutarı üzerinden yargılama masraflarının değerlendirilmesi gerektiği dikkate alınarak; davacı tarafından yapılan 900,00 TL bilirkişi ücreti, 118,60 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.018,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5.Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ye göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7.Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de dava değeri üzerinden mahkememizce bakiye cezai şart alacağının fazlaya ilişkin bölümün resen tenkis edildiği dikkate alınarak davalı yararına karşı vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
8.Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.16/05/2019