Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1269 E. 2022/950 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1269 Esas
KARAR NO : 2022/950

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Ned.)
DAVA TARİHİ : 21/11/2017
KARAR TARİHİ : 15/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (haksız eylemden kaynaklanan zarar nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——- sayılı aracın müvekkili şirket ———- arasında davalı adına sigortalı olduğu, sigortalı aracın —-va dışı sürücü —– sevk ve idaresinde iken maddi hasarlı trafik kazasına sebep olduğu, bu kazanın oluşumunda, —- sürücüsünün asli kusurlu olduğunun tespit edildiği, kaza ———– sigortalı araç sürücüsünün 40,1 Md/dl —– olduğunun tespit edildiği, kazada hasara uğrayan ——- araç için, müvekkili şirkete yapılan başvuru neticesinde —— dosyası açılarak, 5684 sayılı Kanun’un 22. maddesi uyarınca bağımsız ve uzman eksper tarafından hasarın niteliğinin ve miktarının tespiti için yaptırılan ekspertiz incelemelerine istinaden hazırlanan —–hasar tazminatının ödendiği, hasar tazminatlarını ödeyen müvekkili şirket, ——- Şartları’nın B.4.d maddesi ve KTK hükümleri uyarınca ödediği tazminatı sigorta poliçesinin karşı âkidi olan davalı sigortalıdan rücu etme hakkına sahip bulunduğu, davalıya yapılan müracaatlardan bir sonuç alınamadığı için işbu davanın açılması zorunluluğunun doğduğu, müvekkili şirketin tarafından yaptırılan —– neticesinde işbu hasar nedeniyle—hasarın ilgili poliçe çerçevesinde sigortalıya ödendiği, hasarın ödenmesi neticesinde, TTK madde —— sigortalısının halefi durumuna geçerek kusurlu olan davalıya rücu talebinde bulunduğu, davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine, davalıya karşı —-alacağın ödeme tarihinden itibaren işlemiş —-avans faizi ile toplam 9.279,90-TL için ilamsız icra takibinde bulunulduğu, borçlu (davalı) tarafından alacaklarına haksız şekilde itiraz edilmek suretiyle takibin durdurulduğu, aynı hasar ile ilgili olarak müvekkili şirketten başkaca bir talep bulunması ihtimali bulunduğundan fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin fazlaya ilişkin tüm hak, alacak ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla davanın kabulü ile; davalının—–itirazının iptali ile takibin devamını, kötüniyetli itiraz nedeni ile, müvekkili şirket lehine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettikleri görüldü.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile kusur durumunun tespiti ile olayın münhasıran alkolun etkisi ile meydana gelip gelmediğinin ispatlanması gerektiği, meydana gelen kazaya ilişkin olarak; kusur durumunu tam olarak ortaya koyan, uzman bilirkişi marifetiyle tespiti yapıldığı, herhangi bir kusur değerlendirmesinin olmadığının görüldüğü, mevcut trafik kazası neticesinde ——– Trafik Kazası Tespit Tutanağında ‘‘..——– KTK 56/1 A maddesinde belirtilen (şerit izleme ve değiştirme kuralına riayet etmemek) kuralını ihlal ettiğinden kusurlu olduğu,————- araç sürücüsü ———– KTK 59 maddesinde belirtilen (gerekli tedbirleri almadan bekleme yapmak) kuralını ihlal ettiğinden kusurlu olduğu…’’ görüş ve kanaatine varıldığı, kaza neticesinde düzenlenen—– Tespit Tutanağı’ndan da açıkça görüldüğü üzere; meydana gelen kazaya ilişkin olarak her iki araç sürücüsü de kusurlu olduğunun değerlendirildiği, davada; kusur oranına göre rücu ilişkisinin söz konusu olabileceği düşünüldüğünde, tarafların kusur oranının uzman bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi gerektiği, kandaki alkol oranının, alkolün alınmasından sonraki—- en yüksek seviyeye ulaştıktan sonra, devamındaki her saat ortalama %15 promil kadar azaldığı bilimsel araştırmalarda ortaya çıktığı, kişinin yaşamsal faaliyetlerinin devam etmesi halinde olağan olan bir durum olacağı, ölümden sonra ise aynı hususun geçerli olmadığı, böyle bir olayda ölümden sonra vücutta meydana gelen değişikliklerin göz önünde tutulacağı, bu durumda, tıbben belirlenecek ölüm anı ile kanın alındığı an arasında—– ölünün kan hücreleri ve ——- meydana gelen/gelebilecek değişikliklere göre ölüm anında kanındaki —— tespit edilebilir ancak;—— (1 saatte ortalama %15 promil azalacağı) burda da geçerli olmadığı, ölüm halinde kandaki alkol oranı azalma yerine artış göstereceği, müvekkili şirketin söz konusu zarardan sorumlu olmadığı, bir an için aksi düşünüldüğünde de ancak gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğu, gerçek zarar miktarının hesaplanması gerektiği, gerçek zararın miktarının ispat külfetinin davacıya ait olduğu, açıklanan nedenlerle; açıklanan ve resen dikkate alınacak sebepler doğrultusunda, sair hususlar hakkında cevap ve itiraz haklarının saklı kalması kaydıyla, cevaplarının kabulü ile maddi ve hukuki gerekçeleri mesnetsiz bulunan davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görüldü.
Hukuki Nitelendirme ve Delillerin Değerlendirilmesi
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı … özetle, üçüncü şahsa ödediği tazminatı, zararın teminat kapsamı dışında kaldığı iddiasına dayalı olarak sigortalısına rücu etmek istemiş; bu yönde yaptığı ilamsız takibe süresinde itiraz edilmesi nedeniyle işbu dava ikame edilmiştir.
—— incelenmesinde; davacı tarafından—- oranlarda —- toplam alacağın tahsilde tekerrür olmamak şartıyla takip tarihinden itibaren asıl alacağa(diğer), – yıllık (%9,75) oranında ve değişen oranlarda işleyecek reeskont- avans faizi, icra gideri ve vekalet ücreti ile birlikte tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 17/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından—– tarihinde icra takibine itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı yana tebliğ edilmediği, davanın 1 yıllık yasal süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m. 48’e göre —- etkisi altında araç sürme yasağı” başlığı altında “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır”. Söz konusu hüküm ile sürücülerin alkol veya uyuşturucu/uyarıcı madde etkisi altında iken araç kullanmaları yasaklanmıştır.
Karayolları Trafik Kanunu uyarınca trafik güvenliğini ilgilendiren hususlarda alınacak tedbirler ile ilgili olarak düzenlenen — sayılı Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinin 2. fıkrasında özellikle belirtilen ve alkollü içki almış olarak araç sürmelerine izin verilmeyen sürücülerin dışında kalan diğer araç sürücülerinin kanlarındaki —— seviyelerinin —– çıkması halinde araç kullanamayacakları belirtilmiş ve bu seviyenin üstünde alkol almış iken araç sürülmesi bir trafik ihlali olarak tanımlanmıştır.
“Uygulamada, sigortacının genel şartlar uyarınca ödediği tazminatı kendi sigortalısına rücu etme durumu, genellikle sürücünün alkollü olması sebebine dayanmaktadır. ——, aralarında —– bulunduğu —- araştırmaya göre, trafik kazalarının yüzde altmışının oluşumunda en etkili unsur ya da nedenin alkol olduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede, KTK m. 48 ile aynı doğrultuda düzenlenen, KZMSS Genel Şartları m. B.4.c uyarınca sigortalı aracın, uyuşturucu madde ya da ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişiler tarafından alkollü içki almış şekilde kullanılması birer rücu sebebi olarak düzenlenmiştir. Başka bir ifade ile tazminatı gerektiren olay, araç işletenin ya da fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin ya da hatır için karşılıksız olarak —— verilmiş olan kişilerin, —–aracı sevk ve idare etmeleri esnasında veya yasada belirlenen sınırlar üzerinde alkollü olarak araç kullanılması esnasında meydana gelmişse, sigortacı ödediği tazminatı sigorta ettirene rücu edebilecektir” —- Sigortacının, Sigorta Ettirene Rücu Hakkı, ————
KTK ve ———— Genel Şartlarında yapılan değişikliklerden sonra; yasada belirlenen araç türlerine göre, yine yasada belirlenen miktarın üzerinde alkollü olarak araç kullanılması; yasada alkol almış şekilde araç kullanamayacağı belirlenen kişilerce alkol alınarak araç kullanılması; uyuşturucu madde etkisinde iken araç kullanılması hallerinde kaza meydana geldiğinde, başkaca bir şart aranmaksızın, sigorta ettirene, ödenen tazminatın rücu edilebileceği kabul edilmelidir. Söz konusu düzenleme Yargıtay’ın uzun yıllardır süregelen uygulamasını sona erdirecek niteliktedir. Özetle, artık “alkolün güvenli araç sürme yeteneğini engellemesi hali” değil “mevzuatta belirlenen yasal sınırın üzerinde alkollü olarak araç kullanılması” rücu sebebi olarak kabul edilmelidir.
Rücu hallerinin mevcut olduğunu ispat yükü, 6102 sayılı Yasanın m. 1409/2 “Sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü sigortacıya aittir” hükmü gereğince sigorta şirketindedir. Sigortacı, yasadaki değişiklikten evvel kazanın münhasıran alkol etkisi ile meydana geldiğini ispatlamakla yükümlüyken; değişiklikten sonra artık sürücünün yasada belirlenen sınırın üzerinde alkollü olarak ya da uyuşturucu/uyarıcı madde kullanmış şekilde araç kullandığını ispatlaması yeterli olacaktır.
Bu haliyle toplanan deliller ve tüm rapor içerikleri birlikte değerlendirildiğinde, dava dışı vefat edenin olay yerinde (kaza anında) vefat ettiği, ———— rapora göre,
“Kişinin kazadan kısa bir süre sonra ölmesi nedeniyle kazada maruz kaldığı ağır travma nedeniyle —- faaliyetlerinin ileri düzeyde azalacağı ve ölümü sonrasında da —- dahil olmak üzere tüm metabolizma faaliyetleri de sona ereceğinden, ölümü sonrasında herhangi bir anda alınacak kan numunesinde saptanan alkol düzeyinin kişinin kaza anındaki alkol düzeyini yansıtacağı,
—- tarihinde saat————- olarak bulunduğu,
—– kana göre daha fazla su içerdiği ve alkolün de ——— fazla olması nedeniyle —— —- miktarı tam kan alkol miktarına göre daha fazla olacağı dikkate alınıp ————- kanındaki alkol düzeyinin ortalama olarak 35,17 mg/dl = 0,35 (sıfırvirgülotuzbeş) promil olacağı” tespit edildiğinden tazminatın sigortalıya rücu edilebilmesi şartlarının sigorta şirketi tarafından ispat edilemediği anlaşılmış ve sübut bulmayan davanın aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Sübut bulunmayan davanın REDDİNE;
2.-Alınması gerekli 80,70.-TL karar ve ilam harcının, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 158,48‬-TL harçtan mahsubu ile artan bakiye 77,78‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3.-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4.-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5.-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan — ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6.-Kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Davalı vekilinin yüzüne karşı davacının yokluğundan gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunarak usulen anlatıldı.