Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1260 E. 2023/108 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1260 Esas
KARAR NO: 2023/108
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 20/11/2017
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının —– adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili ——— Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin eşi ya da oğlu adına bir talebinin bulunmadığı, işbu dava ile davalı bankanın müvekkilinin talimatı ya da bilgisi olmaksızımn müvekkili adına kayıtlı hesaplardan ya da kredi kartlarından tahsil edilmiş olan bedeilerin iadesinin talep edildiği, zira müvekkilinin ne kendisi ne de ailesi için yapılan poliçelerden haberi olmadığı gibi söz konusu poliçelerin bedellerinin müvekkili adına kayıtlı mevduatlardan ya da kredi kartlarından tahsil edilmesine dair herhangi bir onayı ya da talimatının bulunmadığı, bu nedenle davalt bankanın dayanaktan yoksun itirazlarının reddi ile müvekkilinin onayı olmaksızın tahsil edilen bedellerin müvekkiline iade edilmesinin gerektiği, davalı bankanın zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, zira davalı bankanın müvekkilinin talimatı almaksızın müvekkili adına çeşitli sigorta poliçeleri yaparak söz konusu poliçelerin bedellerini müvekkilinin banka hesabı ya da kredi kartından tahsil ettiği, müvekkilini —- yaşında olduğundan hesap hareketlerini kontrol etme şansı olmadığından hesabından çekildiği tarihlerde fark etmediği, durumu çok sonra fark ederek akabinde ———– yevmiye sayılı ihtarnamesini keşide ettikleri, bu nedenle müvekkilinin bedeilerin tahsil edildiği ve tahsil eden tarafı öğrendiği tarihin ihtarname tarihi olup davalı bankanıt zamanaşımı itirazının reddinin gerektiği, müvekkilinin hukuki yararının bulunduğu, davalı bankanım müvekkilinin zararının tamamını tahsil etmediği, davah bankanın kabul ve ikrarının bulunduğu, davalı bankanın iddia ettikleri şekilde müvekkilinin haberi ve talimatı olmaksızın poliçeler yapıldığını ve bedellerinin tahsil edildiğini kabul ve ikrar ettiği, zira müvekkilinin zararının tazmin edildiğini ileri sürdüğü, davalının bu beyanı ile bağlı olduğu, davalı bankanın müvekkilinden tahsil ettiği bedellerin tamamını iade etmediği, davalının müvekkilinin banka hesabına ve ya da kredi kartına birtakım iadeler yaptığı, ancak müvekkilinden tahsil edilen bedeilerin iade edilenden çok fazla olduğu, müvekkili ile ilgili tüm banka kayıtlarının ve hesap hareketleri ile kredi kartlarından tahsil edilen bedellerin dayanağı olarak gösterilen tüm poliçelerin dosyaya celbi ile bilirkişi inçelemesi yapılması halinde müvekkilinden tahsil edilen bedellerin ortaya çıkacağı, müvekkilinin uğradığı zararın tespit edilerek davalılardan tazmin edilmesinin gerektiğini, müvekkilinin davalı banka nezdinde bulunan hesaplarından ve kredi kartından bilgisi dışında çekilen sigorta bedellerinin tespiti ile şimdilik ödenmeyen ———- bedelin müvekkilden tahsil edildiği tarihten itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, Davalı banka tarafından dava tarihinden önce iade edilen tutarlar yönünden bedellerin hesaptan çekildiği tarihten iade edildiği tarihe kadar en yüksek banka mevduat faizinin hesaplanarak davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen müvekkiline ödenmesini, müvekkilinin bilgisi dışında çekilen bedeller müvekkilim tarafından kullanılamadığından müvekkilinin yoksun kaldığı şimdilik —– karın mevduatın yatırıldığı tarihlerden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraftan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı——- vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili banka aleyhine açmış olduğu dava haksız ve mesnetsiz olduğu, kabul edilemeyeceği, öncelikle huzurdaki davanın davacısının ——– olup eşi, oğlu gibi davada taraf sıfatı olmayan üçüncü kişiler hakkında herhangi bir hak iddiasında veya haklarında herhangi bir tespit talebinde bulunubmasının mümkün olmadığı dolayısıyla öncelikle davacının dava dışı üçüncü şahıslar ile ilgili iddia ve taleplerin dava konusu uyuşmazlıktan ayrılması ve davacının bu yönde bir talebi olması halinde de usul hükümleri uyarınca reddine karar verilmesi olduğu, herhangi bir kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacının iddiasına konu her bir işlem için zamanaşımı sürelerinin gözetilmesinin gerektiği, davacının müvekkil banka ile akdedilen sigorta paliçelerine ilişkin —— ihtarnamesini keşide ettiği ve haksız olarak kesildiğini iddia ettiği bedellerin iadesini talep ettiği, herhangi bir kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının bu talebinin müvekkili banka tarafından değerlendirildiği ve iadesi gerektiğine kanaat getirilen tutarlarının tamamının ödendiği, kaldı ki dava dilekçesinde de davacının kendisine yapılan ödemeleri ikrar ettiği, söz konusu poliçeler ve ödeme belgelerinin müvekkili bankadan celbi ile de görüleceği üzere müvekkili bankanın davacıya herhangi bir borcunun söz konusu olmadığı, davacıdan tahsil edilen tutarın ——– ödeme yapıldığı, dolaysısıyla davacıdan kesilen poliçe bedetlerinin fazlasıyla iade edildiği, bunun haricinde bir bedelin taraflarınca kabulünün de mümkün olmadığı, sair her türlü işlem ve bedel hakkındaki iddialara karşı müvekkili bankanın haklarının saklı olduğu, bu sebeple de davacının söz konusu davayı ikame etmesinde herhangi bir hukuki menfaatinin söz konusu olmadığı, sonuç itibariyle müvekkili banka aleyhine ikame edilen huzurdaki davanın haksız ve mesnetsiz olup, gerek usul ve gerekse esasa dair gerekçeleri dikkate alındığında müvekkili banka bakımından reddinin gerektiğini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ———– cevap dilekçesinde özetle; Davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığı, bu nedenle zamanaşımı itirazında bulundukları, bankada yapılan işlemlerin davacının izni ve onayı ile yapıldığı, sistemden kaynaklanan sebeplertle bazı işlemler farklı isim altında adlandırıldığı, bu adlandırma ve işlemlerin bu şekilde yapılmasında bankanın kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı, davalı bankanın yaptığı işlemler için davacıdan onay aldığı, davacının akli melekelerinin yerinde olduğuna dair rapor da bulunduğu, banka tarafından yapılan incelemede davacının hesabından —- tahsil edildiğinin tespit edildiği, davacıya faizi ile birlikte——– para iadesi yapıldığı, davacı parasını faizi ile iade aldığından başkaca bir zararının bulunmadığı, davacının başla bir hak ve alacak talep etmesinin mümkün olmadığını ifade ederek açıklanan sebeplerle davanım reddine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Yargılama sürerken davacı vefat etmiş, mirasçıları çıkarılan usulüne uygun tebligat ile davadan haberdar olup yargılamayı devam ettirmişlerdir.
Mahkememizce aldırılan —– tarihli bilirkişi raporunda özetle; 1.)Davalı —- tarafından, prim tutarları davacı ——– hesabından ve kredi kartından tahsil edilmek üzere toplam ——– düzenlendiği ve bu poliçeler nedeniyle davacının mevduat hesaplarından ve kredi kartından —- tarihleri arasında toplam —- tahsilatı yapıldığı, davacının, davalı ———– adına yaptırdığı sigorta poliçelerinin prim bedellerinin, söz konusu sigortaların bilgi ve rızası dışında yapılmış olması nedeniyle, gerek davalı banka nezdindeki hesabından gerekse davalı barıka tarafından kullanımına verilen kredi kartından kesintilerin en yüksek banka mevduat faizi ile iadesi, hususunda huzurdaki davanın ikame edildiği, ibraz edilen ekstrelerin ve diğer belgelerin incelenmesinden, davacı hesabından prim bedelleri tahsil edilen —— davacı imzasını içerdiği, —— ise içermediği, davalı banka tarafından söz konusu poliçelerin iptal edilmesi suretiyle —— davacının kredi kartına ve davalı banka nezdindeki mevduat hesaplarına iade edildiği, bu durumda yapılan sigarta prim tahsilatı ile yapılan iade tutarı dikkate alındığında iade işlemi yapılmayan prim tutarının —- olduğu, her ne kadar düzenlenen sigorta poliçelerinin sadece—– adedimnin davacı imzasını içermesi nedeniyle davacının bilgisi ve rızası dahilinde yapıldığı, kalan —— ise bilgi ve rızası dışında yapıldığı değertendirilebilirse de, davalılardan——– aleyhinde ikame edilen ceza davasında davacı —- müteveffanın vefatından önce bu sigortaları kendisinin yaptırdığı, konut sigortalarının müteveffa adına kayıtlı taşınmazlara ilişkin olduğu, yönündeki beyanlarının değerlendirilmesinin Sayın Mahkemenin takdirlerinde bulunduğu, Sayın Mahkeme tarafından davacıya eksik ödenen ———– iadesi yönünde görüşe varması halinde, yapılan sigorta poliçelerinin yürürlükte kaldığı süre içerisindeki prim tutarlarının iade tutarından düşülmesi gerekeceğinden bu hesaplamanın yapılması için aktüer görevlendirilmesi hususunun ve iade edilecek tutar için davacının faiz talebinin Sayın Mahkemenin takdirlerinde bulunduğu, tarafların yargdama giderleri ve vekâlet ücreti vb. gibi taleplerinin ——— takdirlerinde bulunduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanun’un amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.”
Tanım başlıklı 3. maddesinin “(1) sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi.” düzenlemeleri bulunmaktadır. Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir.
Tüm dosya kapsamı yapılan açıklamalar ile beraber değerlendirildiğinde açılan davanın davacı müteveffanın bireysel nitelikte mevduatının ve hesaplarının bulunduğu davalı banka ile diğer davalı banka çalışanının yapmış olduğu sigorta sözleşmeleri sebebiyle tahsil edilen prim bedellerinin tahsili talepli olduğu, davacı müteveffanın tacir olmadığı, hesaplarının bireysel nitelikte olmakla ticari de olmadığı, düzenlenen ve primlerinin iadesi iş bu davaya konu edilen tüm sigorta poliçelerinin de bireysel nitelikli konut, eşya, sağlık, kredi kartım güvende, ferdi kaza vb. ticari nitelikte olmayan bireysel bankacılık işlemlerine konu olduğu, davacı müteveffanın davaya konu poliçeler düzenlendiğinde tacir olmayıp yapılan tüm sigorta sözleşmelerinin tüketici işlemi niteliğinde olduğu, müteveffa davacının tüketici davalı bankanın ise sağlayıcı olduğu, uyuşmazlığa konu işlemler tüketici işlemi niteliğinde olmakla davaya bakmakla görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu mahkememizce değerlendirilmiş ve açılan davanın görevsizlik sebebiyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ————
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli ——– Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, bir kısım mirasçıların, davalı——– ve davalı—–yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —— nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 02/02/2023