Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/124 E. 2020/713 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/124 Esas
KARAR NO : 2020/713

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/04/2016
KARAR TARİHİ : 12/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı şirket yetkilisinin dava dilekçesine özetle; müvekkili ile dava dışı —-arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, bu krediyi davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, iş bu sözleşmeye istinaden borçluya kredi kullandırıldığını, ayrıca borçlu ile araç rehin sözleşmesi imzalandığını,— müvekkili lehine rehin konulduğunu, borçların süresinde ödenmemesi üzerine 19/01/2015 tarihinde Beyoğlu —. Noterliği ile hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini, borcun buna rağmen ödenmemesi nedeniyle İstanbul Anadolu –. İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak üzere rehnin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça takibe haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğini, davalının hesap kat ihtarına süresi içerisinde itiraz etmeyerek temerrüde düştüğünü, alacağın likit olduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkilince icra takibine ve rehin hakkına itiraz edildiğini, müvekkilinin davacıya asaleten herhangi bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin kefaleten bir borcunun da bulunmadığını, müvekkilinin kefil olurken asıl borçlu—– aldığı bir — olduğunu zannettiğini, davacı tarafça kendisine 250.000 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi imzalatıldığının farkında olmadığını, dava dışı asıl borçlu— davacı arasında birden fazla Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin yalnızca 04/12/2009 tarihli sözleşmeye kefil olarak imza attığını, diğer sözleşmelerde imzasını bulunmadığını, bu tarihten sonra asıl borçluya— Sözleşmesi daha imzalatıldığını, müvekkilinin kendi imzası olmayan bu kredilerin borcundan sorumlu olmadığını, dava konusu borca ilişkin olarak davacı tarafından başka icra takipleri ile asıl borçlu ve kefiller aleyhine icra takibi başlatıldığını ve bunlarla ilgili yargı süreçlerinin devam ettiğini, derdestlik itirazında bulunduklarını,— ile rehnin yalnızca 56.421,00 TL için konulduğunu, oysa davacı tarafından 116.195,27 TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, rehin miktarını aşan kısım yönünden her halükarda takibin iptalinin gerektiğini, talep olunan faiz oranları ve miktarlarının fahiş olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu savunarak; davanın reddine ve davacı aleyhine %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının kredi limiti tutarında tüm dosya borcundan sorumlu olduğunu, davalı ile müvekkili arasında imzalanan kefalet sözleşmesinin herhangi bir süreye bağlanmadığını, davalının kefillikte çekildiğine dair herhangi bir yazılı bildiriminin de bulunmadığını, davalının tüm kredi sözleşmelerine istinaden doğmuş ve doğacak tüm borçlardan sorumlu olduğunu, aynı alacak için tahsilde tekerrür olmamak üzere birden fazla takip yapılabileceğini, ticari işlerde faiz oranını serbestçe belirlenebileceğini belirterek; davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı ile asıl borçlu arasında birden fazla Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, takip konusu borcun hangi krediden kaynaklandığının davacı tarafça açıklanmadığını, takibe konu borcun daha sonra imzalanan ve müvekkilin imzası bulunmayan Genel Kredi Sözleşmelerinden kaynaklandığını, müvekkilinin tacir olmadığını, çiftçi olduğunu, teminat altına alınan miktarın üst sınırının 56.421,00 TL olduğunu, ancak bu miktarla sınırlı olarak rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılabileceğini belirterek; davanın reddini talep etmiştir.
Dava, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takibe karşı yapılan itirazın iptali davasıdır.
Davanın ilk olarak açıldığı İstanbul Anadolu — Asliye Hukuk Mahkemesi’nin — Esas — Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek, dosya mahkememize gönderilmiş, yukarıda belirtilen esas numarasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, kredi sözleşmeleri, kat ihtarnamesi, banka kayıtları, İstanbul Anadolu—-. İcra Müdürlüğü’nün —Esas sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi raporları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
İstanbul Anadolu –. İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı ve dava dışı asıl borçlu aleyhine 88.901,78 TL asıl alacak, 23.591,64 TL işlemiş faiz, 2.522,29 TL masraf ve 1.179,55 TL BSMV olmak üzere toplam 116.195,27 TL alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %11,75 oranında avans faizi ile birlikte ve İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak üzere rehnin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 23/03/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 25/03/2015 tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davacı banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi için ——- talimat yolu ile bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 22/03/2018 tarihli raporda özetle; takip tarihi itibari ile 87.621,30 TL asıl alacak, 19.490,36 TL işlemiş faiz, 974,54 TL BSMV olmak üzere toplam 108.086,20 TL davacı alacağının bulunduğunu, davalının 08/02/2010 tarihli Taşıt Rehni Sözleşmesi ile 56.421,00 TL tutarında araç rehni verdiği, alacağın bu miktar ile sınırlandırılması hususunun mahkemenin takdirinde olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce taraf vekillerinin rapora itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla önceki bilirkişiden ek rapor alınmak üzere yeniden talimat yazılmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 04/07/2019 tarihli ek raporda özetle; davacının takip tarihi itibari ile 87.621,30 TL asıl alacak, 19.490,36 TL işlemiş faiz, 974,54 TL BSMV ve 2.522,29 TL masraf olmak üzere toplam 110.608,49 TL alacağının bulunduğu, önceki hesaplamada sehven masraf alacak kalemine yer verilmediği, takibin rehin miktarı 56.421,00 TL ile sınırlandırılmasının mahkemenini takdirinde olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce uyuşmazlık konularına ilişkin olarak yeni bir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 20/05/2020 tarihli raporda özetle; davacı tarafından 08/01/2014 tarihinde 52.500,00 TL taksitli ticari kredi, 27/01/2014 tarihinde 20.000,00 TL taksitli ticari kredi kullandırıldığı ve 15.000,00 TL limitli kredi kartı verildiği, bu krediler nedeniyle takip tarihi itibari ile toplam 88.901,78 TL asıl alacak, 7.362,11 TL işlemiş faiz, — ———– olmak üzere toplam 96.463,86 TL tutarında davacı banka alacağının bulunduğu, traktör kredisine 24/08/2015 tarihinde 40.000,00 TL tahsilat yapıldığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce mevcut bilirkişi raporları arasında çelişki oluşması nedeniyle yeni bir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 21/09/2020 tarihli raporda özetle; davacı ile dava dışı asıl borçlu — arasında Genel Kredi Sözleşmeleri akdedildiği, 04/12/2009 tarihli sözleşmeyi davalı yanın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, 31/12/2013 tarihli sözleşmede davalının kefalet imzasının bulunmadığı, dava konusu — tarihinde kullandırıldığı, üretici kart kredisinin ne zaman kullandırıldığının tespit edilemediği, davalının sorumlu tutulması halinde takip tarihi itibari ile davacı bankanın 87.621,30 TL asıl alacak, 19.469,08 TL işlemiş faiz, 1.179,56 TL BSMV ve 1.718,57 TL masraf olmak üzere toplam 109.988,51 TL alacağının bulunduğu, davalının rehin tutarı olan 56.421,00 TL’den sorumlu tutulabileceği, davalı kefilin yalnızca — borcu tutarı üzerinde sorumlu tutulması halinde takip tarihi itibari ile davacı alacağının 15.121,30 TL asıl alacak, 4.671,37 TL işlemiş faiz, 233,57 TL ——-olmak üzere toplam 20.026,24 TL olacağı, takip tarihinden sonra 24/08/2015 tarihinde yapılan 40.000,00 TL tutarlı tahsilatın infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, davalı aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık noktalarının; takibe konu kredi alacakları nedeniyle davalı kefilin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, sorumluluğu var ise miktarı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ve sunulan kredi sözleşmeleri, hesap kat ihtarnameleri, hesap özetleri ve dosyada mevcut diğer belgelerin incelenmesi sonucunda; davacı banka tarafından dava dışı —- tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, işbu krediye davalı– da kefil olduğu, davacı banka tarafından daha sonra 31/12/2013 tarihinde dava dışı— — tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede davalı yanın imzasının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Takibe konu alacaklar ise dava dışı kişiye kullandırılan—- bedelli taksitli ticari kredi, 27/09/2014 tarihli 20.000,00 TL bedelli taksitli ticari kredi ve bila tarihli 15.000,00 TL limitli üretici kredi kartı kredisine dayanmaktadır. İşbu kredilerden 08/01/2014 ve 27/09/2014 tarihli kredilerin 31/12/2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında kullandırıldığı anlaşılmış, üretici kredi kartı kredisinin ise ilk kullandırım tarihinin dosya kapsamı itibari ile tespit edilememiştir. Davalı—- imzası bulunmamaktadır. Davalının imzası bulunan 04/12/2009 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinde de daha sonra imzalanan kredi sözleşmesine atıfta bulunulmamıştır. Bu nedenle, yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda, davalı yanın anılan taksitli ticari krediler nedeniyle sorumluluğun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Üretici kredi kartı kredisi yönünden ise, işbu kredinin ilk olarak hangi tarihte kullandırıldığının dosya kapsamı itibari ile tespit edilememiştir. İspat yükü üzerinde olan davacı banka tarafından, anılan kredi kartı kredisinin 04/12/2009 tarihli Genel Kredi sözleşmesine istinaden kullandırıldığına ve davalı yanın işbu borçtan sorumlu olduğuna dair dosyaya herhangi bir belge sunulmamıştır. Bu nedenle işbu alacak yönünden de talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı yanın kötü niyeti sabit olmadığından, davalı yanın kötü niyet tazminatı istemi yerinde bulunmamıştır.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kanıtlanamayan davanın REDDİNE ,
2-Alınması gerekli 54,40 TL peşin harcın, dava açılırken yatırılan 1.403,35-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.348,00.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 1.100,00 TL bilirkişi ücreti, 72,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.172,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlülükte bulunan — göre belirlenen 14.988,55 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.