Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1136 E. 2019/1231 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1136 Esas
KARAR NO: 2019/1231
DAVA : Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/10/2017
KARAR TARİHİ: 19/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının ——- Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı – E. sayılı davada, müvekkilinin———— numaralı hesabı üzerine———-TL’lik ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğini, bunun üzerine —-tarihinde —– TL bakiyeli mevduat hesabına ——–TL tutarlı ihtiyati tedbirin konulduğunu, yargılama sonucunda ise ——Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——– E. ——– K. Sayılı kararında davanın reddedildiğini, kararın Yargıtay —- HD. ——- E. ——- K. kararı ile ——– tarihinde onandığını, davalının karar düzeltme isteminde bulunduğunu, bu talebin de Yargıtay —- HD. tarafından —— tarihinde reddedildiğini, ————– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——– tarihli ara kararı uyarınca ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verildiğini, HMK m. 399 hükmünce haksız ihtiyati tedbir uyarınca zarara uğradığını, zamanaşımı süresi içinde davanın açıldığını, davacının ihtiyati tedbir kararı sebebiyle parasını kullanamadığını, kullanmış olsaydı elde edeceği gelirleri elde edemediğini, davacının ihtiyati tedbir kararı kaldırıldıktan sonra —-tarihinde hesabından anaparayı, yani—— çektiğini belirtmiş ve ——– TL bakiyeli mevduat hesabına —— tarihinde haksız ihtiyati tedbir konulması sebebiyle davacının parasını çektiği ——– tarihine kadar işlemesi gereken ticari faizin şimdilik ——- TL’lik kısmının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; HMK m. 119 hükmünce davacının kur ve faiz talebinde bulunamayacağını, davacının ileri sürdüğü nedenlerin ayrı dava konusu olduğunu, davacının taleplerinin HMK m. 111 hükmüne uygun olmadığını, zamanaşımı defini ileri sürdüklerini, kur ve faiz farkından oluşan zararın tazminine ilişkin davanın talep kısmında bu zarardan değil de kur ve faiz talebinde bulunduğunu, ayrı dava açması gerektiğini, zararın ihtiyati tedbirden ileri geldiğinin ispatlanmasının gerektiğini, ihtiyati tedbir kararının yerine getirildiği tarih ile ihtiyati tedbir kararın kalktığı tarih arasındaki dönemde meydana gelen zarar olduğunu, bu halde tedbirin kalktığı tarihten sonra meydana gelen zarardan sorumlu olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Dava, HMK’nun 399. Maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, ———— Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——– Esas sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi raporları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
——— Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——– Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; mahkememizin davalısı tarafından davacı aleyhine dava açıldığı, mahkememizin ———- tarihli ara kararı ile davacı ———- şubesi nezdindeki hesabı üzerinde ———-TL tutarında ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, ———- Karar sayılı karar ile davanın reddine karar verildiği, verilen kararın Yargıtay tarafından denetlenerek onandığı, ——- tarihinde kararın kesinleştiği, mahkememizin——- tarihli kararı ile konulan tedbir kararının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce uyuşmazlık konularına ilişkin rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen——-tarihli kök rapor ve ———– tarihli kök rapor ile özetle; tedbirin uygulanması ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunduğunu, tedbirin banka tarafından yerine getirilme tarihi ile tedbir kararının kaldırıldığı tarihe kadarki döneme ilişkin faiz bedelinin talep edilebileceği, bu tutarın ——- TL olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacı vekilince; ——- tarihli ıslah dilekçesi ile dava değeri —- TL arttırılarak, ———- TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsili talep edilmiş, ıslah harcı yatırılmış ve ıslah dilekçesi davalı yana tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, haksız olarak uygulanan ihtiyati tedbir kararı nedeniyle uğranılan zararın tazmininin talep edildiği; davalı tarafça, davanın zaman aşımına uğradığı, davacının zararının bulunmadığından bahisle davanın reddinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Davalı yanın zamanaşımı itirazı bakımından; 6100 Sayılı HMK’nun 399/3 maddesine göre; tazminat davası açma hakkı, hükmün kesinleşmesinden veya tedbir kararının kalkmasından itibaren, bir yıl geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Eldeki dava bakımından ise; mahkemece verilen tedbir kararının ——- tarihinde kaldırıldığı, kararın ——— tarihinde kesinleştiği, davanın ise ——– tarihinde açıldığı anlaşılmakla; davalı yanın zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir. Her ne kadar davacı vekilinin —— tarihli ıslah istemi itibari ile, ıslah edilen kısım zamanaşımına uğramış ise de; davalı vekilince ıslah istemine karşı sunulan ——-tarihli dilekçe ile ıslah edilen miktar yönünden zamanaşımı defi ileri sürülmediğinden, bu husus dikkate alınmamıştır.
6100 Sayılı HMK’nun 399. Maddesinde “Lehine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf, ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anda haksız olduğu anlaşılır yahut tedbir kararı kendiliğinden kalkar ya da itiraz üzerine kaldırılır ise haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararı tazminle yükümlüdür.” düzenlemesine yer verilmiştir.
İhtiyati tedbir talebinde bulunanın tazminatla sorumlu tutulabilmesi için ihtiyati tedbirin haksız olması gerekmektedir. İhtiyati tedbir talebinde bulunanın talepte bulunduğu anda haksız olması, tedbirin gereklerinin süresinde yerine getirilmediği için kendiliğinden kalkması ya da tedbirin itiraz üzerine kaldırılmış olması hallerinde; ihtiyati tedbirin haksız olduğu kabul edilir.
Haksız ihtiyati tedbir nedeniyle açılacak tazminat davasının şartlarından biri de aleyhine tedbir uygulanan kimsenin zarara uğramasıdır. Zarar, malvarlığının zarara yol açan fiil olmasa ide bulunacağı durum ile fiil sonucu aldığı durum arasındaki fark olarak ifade edilebilir. Zararı belirlerken, davacının ihtiyati tedbir kararının verilmesinden sonraki malvarlığı ile tedbir kararının verilmemiş olması halinde malvarlığının durumu karşılaştırılması gerekir. Uygulanmış bulunan ihtiyati tedbir bakımından ödenmesi gereken zarar, ihtiyati tedbir kararının yerine getirildiği tarih ile ihtiyati tedbir kararının kalktığı tarih arasındaki dönemde meydana gelen zarardır. Tedbirin kalktığı tarihten itibaren meydana gelen zararlardan dolayı sorumluluk söz konusu değildir.
Yine, davacının ödenmesini istediği zarar ile haksız ihtiyati tedbir arasında uygun illiyet bağının da bulunması gerekmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında eldeki dava bakımından; davalı tarafından davacı aleyhine açılan davada, davanın reddine karar verildiği, bu davada uygulanan tedbir kararının haksız olması koşulunun gerçekleşmiş olduğu, davacı tarafça haksız tedbir nedeniyle banka hesabından bulunan paraya işletilemeyen faizin tazminat olarak talep edildiği, bu hali ile zarar koşulunun da gerçekleşmiş olduğu, uğranılan zarar ile haksız ihtiyati tedbir arasında illiyet bağının mevcut olduğu, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının ——- tarihinde uygulandığı, tedbir kararının ———–tarihinde kaldırıldığı, bu tarihler arasında işletilebilecek faiz miktarının hükme esas alınan bilirkişi raporu ile —— TL olduğu anlaşılmakla; davacının——— TL tazminat miktarını davalı yandan talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Davacının faiz istemi bakımından; davacı vekilince, dava dilekçesi ile ——— TL’nin davalıdan tahsilinin talep edildiği, faiz isteminde bulunulmadığı, ıslah dilekçesi ile birlikte talep sonucu ——- TL arttırılarak ——–TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsilinin talep edildiği, tarafların tacir olması nedeniyle tazminat bedeline avans faizi işletilebileceği, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca, dava dilekçesi ile faiz istemi bulunmadığı, ıslah dilekçesi ile faiz isteminde bulunulduğu dikkate alınarak ıslah edilen miktar yönünden ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1.Davanın KABULÜ ile,
Sabit olan ——– TL alacağın —— TL’ lik kısmına ıslah tarihi olan —— tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 766,54.-TL’den davacı tarafça dava açılırken yatırılan peşin olarak yatırılan 187,86.-TL peşin harç ve 44,40 TL ıslah harcının toplamı 232,26 TL nin mahsubu ile bakiye 534,28.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça peşin harç ve ıslah harcı toplamı 232,26.-TL harç ve 31,40.-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 263,66.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunana AAÜT’ye göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 900,00.-TL bilirkişi ücreti ve 180,00.-TL posta ücreti olmak üzere toplam 1.080,00.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde ———- nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.19/12/2019