Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/109 E. 2021/1274 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/109 Esas
KARAR NO: 2021/1274
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/03/2016
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının—- adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili —– yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—- altında bir dukkanın olduğu bu dükkanı halı yıkama yeri olarak kullanıcaktığnı ancak buradaki sayaç normal sayaç olduğunu iş yerini faaliyete geçirdiğinde sanayi sayacı takması gerektiğini ancak hastalandığını hastaneye yattığnıı ameliyat olduğunu bu sebeplerle dükkanı faaliyete geçiremediğini bu yüzden —– tarihine kadar sanayi saatini bağlıyamadığnı bunun üzerine davalı kurumu memeurları gelerek sanayi saatini bağlıyamadığı için tarafına —– elektirik kullanılmış gibi gösterilerek fatura gönderdiklerini belirtmiştir.—- tarihleri arasında kullamadığı elektrikten dolayı kesilen —–borca itirazının kabulü ile bunun iptaline, taksitler halinde ödemiş olduğu —– parasının tarafına iadesine mahkeme masraflarının davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın istirdat davasının şartlarını ihtiava etmediğini , gerek elektirik tarifeleri yönetmeliği gerek elektrik satış tarifesi gerekse konu hakkında ki sair mevzuatta usulsüz kaçak elektrik kullanımın tespiti halinde uygulanacak yol ve kesilecek cezalar ve —- ücretleri açık şekilde belirtildiğini , tüm bu hususların yanında davacı yanca her ne kadar takip kapsamında ——ödeme yapıldığı iddia edilmekte ise de bu miktarda bir ödeme yapılmış bulunmadığını,Sayın mahkememizce de takdir edileceği üzere davacı borçlu yanca hakkında başlatılan ilamsız takibe itiraz edilmemiş olmakla huzurdaki dava ile esasen davacı yan borcun bulunmadığı veya borcun tamamının ödendiği yönünde hiçbir delge belge ileriye sürmemektedir demiştir,Bu sebeplerle davanın reddine ve davacı aleyhine %20 den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine ayrıca vekalet ücreti ile tüm yargılama giderlerinin davacı yan üzerine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
—– sayılı dosyası görevsizlik kararı üzerine mahkememize tevzi edilmiştir.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller,—— sayılı dosyası ve mahkememizce alınan bilirkişi raporları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
—— dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine—- tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya—– tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından icra takibine itiraz edilmediği, davanın yasal — yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce aldırılan —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının, davalı —— abonesi olduğu, iş yerindeki aydınlatmaya ilişkin elektrik enerjisini yasal sayaçtan geçirerek kullandığı ve buna ilişkin elektrik enerji bedellerini de ödediği ancak, iş yerine trifaze elektrik sayacı takılmadığı için, halı yıkama makinelerine ilişkin elektrik sarfiyatının ölçülemediği, bundan dolayı, davalı şirketin, —– tarihleri arasında iş yerindeki halı yıkama makinelerinin sarfettiği elektrik enerji miktarını —- tespit ettiği ve buna ilişkin tüketim bedelini de— olarak hesapladığı, ancak, davalı şirketin tüketim miktar ve enerji bedeli hesabı somut bulgu ve bilgilere dayandırılmadığı, bu nedenle davalı şirketin tüketim miktar ve enerji bedeli hesabının muteber olmadığı, davacının, —- tarihinde kolon kanseri teşhisi ile ameliyat olduğu, — tarihinde taburcu edildiği, ameliyat sonrasında —— tedavisi gördüğünün anlaşıldığı, danıştığı tıp otoritelerinin, —– gören kanser hastalarının bağışıklık sistemlerinin etkilenmesi ve verilen ilaçların yan etkileri nedeniyle ağır efor gerektiren işler yapmalarının mümkün olmadığını, dolayısıyla davacının —- tarihleri arasında halı yıkama gibi ağır işleri yapamayacağını belirttiklerini, bu nedenle davacının halı yıkama işini ameliyat ve kemoterapi öncesindeki —arasındaki — yaptığı kanaatine varıldığı, davacının, —tarihinden önce —- tarihinden sonra halı yıkama işini yapmadığından önceki ve sonraki tüketim değerlerinin ortalaması alınarak hesaplama imkanı bulunmadığı, bu nedenle kurulu güç esas alınarak tüketim miktarının hesaplanacağını, davalı şirket tarafından tanzim edilen—- sayılı —– kurulu gücün —- olarak belirtildiğini, davacı abone olduğundan, ortalama günlük çalışma süresi — olduğu, kullanma faktörünün—- olduğu, davacının ödeme yapıp yapmadığı hususu : davacı dava dilekçesinde — ödeme yaptığını ileri sürdüğünü, ancak, dosyada yapılan incelemede, davacının kullandığı elektrik enerjisi ile ilgili ödeme yaptığına ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, Kullanılan elektrik enerji bedelinin hesabı:
—-

—-



—-



—-

—-
—-

—–

Yapılan inceleme ve teknik değerlendirmeler sonucunda davacının icra takip tarihi itibariyle davacının icra takip tarihi itibariyle elektrik borcunun: Hesaplanan elektrik bedeli —-, İcra takip tarihine kadar gecikme zammı —– olmak üzere toplam —– olduğu, görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, tarafların itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla dosya önceki bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
—– Tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Davalı şirketinin itirazları hususunda; Davacının ticaret tarifesi yerine mesken tarifesinden elektrik kullandığı, davacının mesken abonesi olduğu halde dava konusu yeri mesken değil ticarethane olarak kullandığı, ——- abone grubunun kapsamı dışında elektrik tüketilmesi, usulsüz elektrik tüketimi sayıldığından davacının usulsüz elektrik kullandığı, bu tür usulsüz elektrik kullanımında tüketici, yükümlülüklerini —– içinde yerine getirmezse elektriğinin kesildiğini, ancak usulsüz kullanımdan dolayı geçmiş dönemlere ilişkin kullanım tarife farkları tahsil edileceğine ilişkin sözü geçen yönetmelik maddesinde bir hüküm bulunmadığı, davacının ——kullanim süresi: davacının, işyerinin aydınlatmasında kullandığı elektriği yasal sayaçtan geçirdiği ve bedellerini ödediği, ancak, işyerinde trifaze elektrik sayacı takılmadığı için, halı yıkama makinelerinin elektrik sarfiyatının ölçülemediği ve fatura çıkartılamadığı, bundan dolayı davacının, halı yıkama makinelerinde kullandığı elektrik enerjisinin miktarının belirlenmesi ve bedelinin de hesaplanması gerektiği, davacının, kanser ameliyatı ve akabinde kemoterapi gördüğü, danıştığı —- kemoterapi gören hastaların ağır efor gerektiren işler yapmalarının mümkün olmadığını belirttiklerinden, davacının ameliyat ve kemoterapi dönemlerinde halı yıkama işini yapamadığı, ameliyat öncesi —–arasındaki dönemde yapabildiği, dolayısıyla elektrik kullanım süresinin—- Hesaplanması Hususu: elektrik enerjisi miktarının sayaç tarafından tespit edildiğini, ancak iş yerinde halı makinelerinin sarfiyatını ölçecek trifaze sayaç olmadığından,—– çarpımı ile bulunan bağlantı gücünün ortalama günlük çalışma saatine göre hesaplandığı, —– tüketim miktarının hesaplanmasında ortalama günlük çalışma saati ticarethane için —- saat kabul edildiği, —- yönetmelik maddesine göre, kullanım süresi —- gecikme zammı —- olduğu, —-davalının, işyerindeki halı yıkama makinelerinin sarfettiği elektrik enerjisini —— olarak hesapladığı, ancak ,davalı şirketin tüketim miktar ve enerji bedeli hesabı somut bulgu ve bilgilere dayandırılmadığından muteber olmadığı, davalı şirketin itirazları: davalı şirketin, kök rapora ilişkin itirazlarında kanaatlerimi değiştirecek her hangi bir husus mevcut olmadığından kök rapordaki kanaatlerimi muhafaza ettiği, davacının itirazları: davacı, kök rapor aşamasında sunmadığı icra takibindeki fatura bedellerini ödediğine ilişkin belgeleri ek rapor aşamasında ibraz ettiği, bu nedenle, davalı şirketin tahakkuk ettirdiği— kök raporda hesaplanan — farkın davacıya iadesi gerektiği, ancak, davacının talebi —sınırlı olduğundan talep gereği davalı — davacı —iade etmesi gereken bedelin —- olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, mahkememizin —– tarihli celse ara kararı gereği dosya yeni bir elektrik mühendisi bilirkişiye tevdi edilerek gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli rapor düzenlenmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce aldırılan — tarihli 2. Kök raporda özetle; dava konusu —- bedelli faturanın değerlendirilebilmesi için, dava konusu faturanın hangi somut gerekçeyle düzenlendiğinin ve dayanağının bilinmesi gerektiğini, dava konusu faturaların usulsüz kullanımından mı kaçak kullanımdan mı, sayaç arızasından mı, eksik tüketimden mi , abone grubu dışında elektrik kullanımından mı olduğunun tespitinin hem tarafların hakları bakımından hem de gerekçeli denetime açık hüküm kurmaya elverişli rapor düzenlenebilmesi için önem arz ettiğini, ancak ne davalı vekilinin nede davalı elektrik kurumu tarafından herhangi bir açıklama yada belge sunulmadığı, davacı tarafından ———— yatırıldığı, davalı elektrik kurumu tarafından, dava konusu faturanın hangi somut gerekçeyle düzenlendiği, tüketim miktarının hangi kritere göre hesaplandığı ve bu faturanın dayanağının ne olduğu konusunda anlaşılır somut bilgi ve belgelerin sunulmasının gerektiği, belirtilen belgelerin sunulması durumunda yeniden değerlendirme ve hesaplama yapılması gerektiği , bu bilgi ve belgelerin sunulmaması durumunda, davacının taleplerinde haklı olduğunun kabulü ile icra dosyası kapsamında ödediği bedelin iadesinin gerekeceği, görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar ——-
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nun 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir.
Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nun 19/2.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nun 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, dava şartı olması sebebiyle davanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Mahkememizce görev husus öncelikli olarak incelenmiştir.
Somut olayda davalının tacir olmayıp esnaf olduğu —— müzekkere cevapları ile sabittir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalının tacir olmadığının gelen müzekkere cevapları ile sabit olduğu, dosyaya konu kaçak elektrik tutanağında her ne kadar dava konusu yer —— olarak belirtilmiş ise de; bu hususun eldeki davanın ticari dava olması için tek başına yeterli olmadığı, nispi veya mutlak ticari dava şartlarının bulunması gerektiği, eldeki dosya bakımından bu şartların oluşmadığı dikkate alındığında eldeki dosya bakımından mahkememizin görevli olmadığı ve uyuşmazlığın çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna mahkememizce kanaat getirilmiş, mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine karar verilmiştir. ——
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli —– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —-nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 25/11/2021