Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1026 E. 2020/699 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/1026 Esas
KARAR NO : 2020/699

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/09/2017
KARAR TARİHİ : 10/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile —- arasında 21.04.2014 tarihli hizmet sözleşmesi imzalandığını, şirket yetkilisinin bundan böyle hizmeti ——– olan davalı —– şirketin alacağını belirterek bu sözleşme ilgili faturalanın davalı şirket adına düzenlenmesini istediğini, taraflar arasında bu yönde 17.02.2015 tarihli müşteri bilgi formu başlıklı yazı imzalandığını, bunun üzerine faturaların davalı şirket adına düzenlendiğini ve davalının da bir kısım faturaları ödediğini, ödenmeyen bir kısım faturalarla ilgili olarak davalı şirket aleyhine İstanbul—. İcra Müdürlüğü’nün ——- sayılı dosyası üzerinden takibe geçildiğini, takibe konu borcun davalı tarafça ödendiğini, ancak dava konusu 6.851,73 TL tutarındaki faturaların ödenmediğini, bunun üzerine — İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu, takip konusu faturaların davalıya tebliğ edilmesine rağmen ödenmediğini, takibe yapılan itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince süresinden sonra sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça müvekkili aleyhine daha önce İstanbul —–. İcra Müdürlüğü’nün ——— Esas sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkilince takibe itiraz edilmesi üzerine açılan İstanbul —–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– Esas sayılı dosyasından yetkisiz icra dairesinde takip yapılması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verildiğini, bu sefer — İcra Müdürlüğü’nün ————— Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, müvekkilince takibe itiraz edildiğini, davacının dava dışı şirket ile imzaladığı sözleşmeyi müvekkili şirketle ilişkilendirerek müvekkiline husumet yöneltilmesini kabul etmediklerini, dava dışı——– hiçbir bağının bulunmadığını, davacı ile daha önce sipariş usulü bir hizmet alımı olduğunu, ancak bunun bahsedilen sözleşme ile ilgisinin bulunmadığını, 26/07/2016 tarihine kadar davacı şirketten hizmet alındığını, ancak davacı şirket tarafından gönderilen mail ile bu tarihten itibaren müvekkilin siparişlerinin karşılanmayacağının belirtildiğini, bu tarihten sonra da müvekkilince hizmet alınmadığını, gönderilen faturaların da müvekkilince iade edildiğini savunarak; davanın reddine ve %20 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiş, cevap dilekçesi süresi içerisinde sunulmadığından davalı yanın beyanları inkar kapsamında değerlendirilmiştir.
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, tarafların ibraz ettiği tüm deliller, taraf defterleri, Beykoz İcra Müdürlüğü’nün —- Esas sayılı dosyası, mahkememizce alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile dosya arasındaki tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.
Beykoz İcra Müdürlüğü’nün ——— Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine cari hesap alacağına ilişkin olarak 6.851,73.-TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 10/08/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 10/08/2017 tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinden inceleme yapılmak üzere bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 17/09/2018 tarihli raporda özetle; tarafların ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğunu, davacı tarafından davalı adına toplam 22.353,61 TL tutarlı ——- arasında düzenlenen — faturadan bakiye kalan 3.180,70 TL’nin —– sayılı icra dosyasından —- tarihli işlemle takibe konulduğunu, hesabın——- sayılı dosya üzerinden takibe konulduğunu, —- sayılı dosyadan takibe konulduğu belirtilerek hesap bakiyesinin sıfırlandığının tespit edildiğini, davalının ticari defter ve kayıtlarına göre —- fatura daha alarak toplam borcunun 6.046,47 TL olduğunu, davacıya 2.672,00 TL ödeme yapıldığını, takip tarihi itibari ile bakiye borcunun 3.374,47 TL olduğunu, toplam 3.361,28 TL tutarlı davacı faturasının davalının defterlerinde bulunmadığını, bu faturaların 5 tanesinin vade farkına ilişkin olduğunu, tarafların defter kayıtlarında böyle bir teamülün bulunmadığını, diğer 3 adet faturanın ise sayaçlardan okunan kopya sayısı bedeline ilişkin olduğunu, bu faturaların davalıya tebliğ edildiği veya hizmetin verildiğine ilişkin herhangi bir belgenin dosyada mevcut olmadığını, davacı yanın anılan faturaların bir kısmını da kapsayan bakiye 5.472,05 TL tutarlı alacağını farklı bir icra takibi ile takibe koyduğunu, davacının takip tarihi itibari ile davalı yandan alacağının tespit edilemediği kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Mahkememizce faturalara konu hizmetin verilip verilmediğinin tespiti için teknik bilirkişi ile önceki mali müşavir bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler tarafından ayrı ayrı düzenlenen —- ön büro tarihli raporlarda özetle; dava konusu cihazın güncel sayaç bilgisinin—- ——- olduğu, davalı işyerindeki cihazın davacının dava dışı—— hizmet verdiği cihaz ile aynı olduğu, davalı ile davacı arasında sözleşme bulunmadığı, davalı şirketin ticari defterlerinde daha önce düzenlenen vade farkına ilişkin bir kısım faturaların bulunduğu, bu hali ile taraflar arasında vade farkı uygulamasının bulunduğu, ———- alacak miktarına ilişkin vade farkı olduğunu, ——— bedelli vade farkı faturasının hangi aya ait olduğunun belirtilmediği, ancak bakiye 1.379,68 TL tutarlı bakiye borca uygulandığı, vade farkına ilişkin alacaklara konu hizmetin verildiğinin ispatı halinde vade farkı talep edilebileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce davacı yanın itirazları doğrultusunda önceki bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen —- raporda özetle; davacının 09/12/2015 tarihi itibari ile tüm fatura alacağını başka bir icra dosyasından takibe koyarak hesabını sıfırladığını, dava konusu olmadığını, —– alacağının İstanbul —. İcra Müdürlüğü’nün —– Sayılı dosyasından icra takibine konularak bakiyenin sıfırlandığını, bu takibin İstanbul —. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —- Esas sayılı dosyasından verilen karar ile iptal edildiğini, dava konusu icra takibi ile bu alacak ile toplam 1.379,68 TL bedelli 4 adet fatura toplamı 6.851,73 TL’nin talep edildiğini, davalının ticari defterlerinde toplam —- tutarlı faturanın kayıtlı olduğunu, toplam 3.604,83 TL tutarlı 9 adet faturanın ise kayıtlı olmadığını, bu faturalardan 3.092,05 TL tutarlı 4 adet faturanın sayaçlardan okunan kopya sayısı bedeline ilişkin olduğunu, 512,78 TL tutarlı 5 adedinin ise vade farkına ilişkin olduğunu, taraflar arasında vade farkına ilişkin uygulamanın mevcut olduğunu, ancak vade farkını oluşturan faturaların davalının ticari defter ve kayıtlarında yer almadığını, söz konusu faturalara konu hizmetlerin davalı yana verildiğine ilişkin bir delilin dosyada bulunamadığını, bunun kanıtlanması halinde vade farkı talep edilebileceğini, davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 3.246,90 TL alacaklı olduğunu, davalının ticari kayıtlarında 3.374,47 TL borcunun bulunduğunun tespit edildiği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı tarafça, fatura alacaklarının tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin talep edildiği; davalı tarafça, davanın reddinin savunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafça; takip konusu — düzenlenerek ticari defterlerine kayıt edilmiştir. Ancak salt fatura düzenlenmesi adına fatura düzenleyen kişiyi borçlu kılmaz. Adına fatura düzenlenen kişinin, fatura düzenleyene borçlu sayılabilmesi için öncelikle aradaki akdi ilişkinin ispatlanması, akdi ilişki ispatlandığı takdirde fatura konusu mal veya hizmetin verildiğinin ispatlanması gerekmektedir.
TTK md 21/2 hükmü uyarınca; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur.
Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir. (Yargıtay —. Sayılı İlamı)
Somut olay bakımından ise; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ile davacı tarafından düzenlenen bir kısım faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiş, bir kısmının ise davalı yan kayıtlarında yer almadığı belirlenmiştir. Bu hali ile, yukarıda anılan düzenlemeler ışığında, ispat yükü bakımından, davalı tarafça ticari kayıtlarına alınan ve alınmayan faturalar yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Dosya kapsamından alınan — raporunda davacı tarafından düzenlenen toplam 3.246,90 TL tutarlı 9 adet faturanın davalı yanın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu belirilmiştir. Ancak alınan kök rapor ve dosya içerisinde mevcut cari hesap kayıtlarının incelenmesinde, iş bu faturaların haricinde —– faturaların da davalı yanın ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı mahkememizce anlaşılmıştır. Bu hali ile toplam ——- fatura davalı yanın ticari defter ve kayıtlarında yer almaktadır. Bu durumda davalı tarafça iş bu fatura bedellerinin ödendiği ya da fatura konusu hizmetlerin verilmediğinin ispat edilmesi gerekmektedir. Davalı tarafından ise buna ilişkin herhangi bir delil dosyaya ibraz edilmemiştir. Bu hali ile, davacı yanın — bulunduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.
Davacı tarafından düzenlenen 8 adet faturanın ise davalı yanın ticari defter ve kayıtlarında yer almadığı tespit olunmuştur. Bu faturaların bir kısmının vade farkına ilişkin olduğu, bir kısmının ise verilen hizmete karşılık olarak düzenlendiği anlaşılmıştır. Yapılan bilirkişi incelemeleri ile taraflar arasında vade farkı uygulamasına ilişkin teamül oluştuğu tespit olunmuş ise de, takip konusu edilen ve davalı yanın ticari kayıtlarında yer almayan vade farkı faturalarının dayanağı olan faturalara konu hizmetin verildiğine ilişkin dosyada herhangi bir delil mevcut değildir. Aynı şekilde davalı kayıtlarında yer almayan faturalara konu hizmetlerin verildiğine ilişkin herhangi bir delil dosyada bulunmamaktadır. İş bu faturalar yönünden ispat külfetini yerine getiremeyen davacının, iş bu faturalara yönelik istemi yerinde görülmemiştir.
Tarafların tacir olduğu, taraflar arasında yapılan işin ticari iş olduğu anlaşılmakla; icra takibi ile talep edilen avans faizinin yerinde olduğu, takibe konu alacağın miktarı kesin ve belirli olduğu gibi hesaplanması bir tespit yapılmasını gerektirmediğinden davalının haksız itirazı nedeniyle alacaklının alacağına geç kavuşmasına neden olduğu kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
Sabit olan —–alacağın takip tarihinden itibaren artan azalan oranlarda uygulanacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmek üzere borçlu davalının Beykoz İcra Müdürlüğünün ——- esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin belirtilen şekilde devamına,
Kabul edilen asıl alacak miktarının %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
Aşan istemlerin reddine,
Reddedilen kısım yönünden, davacının kötü niyeti sabit olmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
2.Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 275,29.-TL’den davacı tarafça dava açılırken yatırılan 117,02.-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye kalan 158,27.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3.Davacı tarafça yatırılan 117,02.-TL peşin harç, 31,40.-TL başvuru harcı ve 4,60 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 153,02.-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4.Davacı tarafından yapılan 3.200,00.-TL bilirkişi ücreti, 165,00.-TL posta gideri olmak üzere toplam 3.365,00.-TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %59 oranında olmak üzere 1.985,35.-TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5. Davalı tarafından yapılan 50,00.-TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %41 oranında olmak üzere 20,50.-TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6.Kabul olunan kısım yönünden; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan —– göre belirlenen 3.400,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7.Reddolunan kısım yönünden; davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan —– göre belirlenen 2.821,79.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8.Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.