Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/853 E. 2018/1281 K. 12.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/853 Esas
KARAR NO : 2018/1281

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 22/07/2016
KARAR TARİHİ : 12/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
ASIL DAVA
DAVA ; davalı şirket olağan genel kurulunun ——- tarihinde yapıldığını, toplantıda TTK m. 420 uyarınca erteleme talepleri üzerine bir kısım maddelerin görüşmesinin 27-05-2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında gerçekleştiğini, müvekkilinin davalı şirketin kurucusu ve %11,52 pay sahibi olduğunu, ——– tarihine kadar davalı şirketin hakim ortağı iken anılan tarihte yapılan sermaye artırımı neticesinde azınlık pay sahibi haline geldiğini, hakim ortağın ———–. olduğunu, müvekkiline karşı bir yıldırma politikası izlendiğini, müvekkiline Yönetim Kurulu Başkanı olduğu dönemde dahi bilgi alma ve inceleme haklarının kullandırılmadığını, şirketten bilgi alabilmek için öncelikle İstanbul Anadolu ————–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/443 E. sayılı dosyası ile dava ikame edildiğini ve ardından da İstanbul ———– İcra Müdürlüğü’nün 2016/14415 E. sayılı dosyası ile ilam cebri icraya konu edilerek bir takım bilgilere ulaşılabildiğini, müvekkiline karşı yapılan şikayetlerin takipsizlik ile sonuçlandığını, davalı şirketin satışlarını kendi kontrolünde tutulan bayileri aracılığıyla yürüttüğünü, şirket gelirlerinin büyük bir kısmının bayiler aracılığı ile yapılan satışlardan elde edilen karlardan oluştuğunu, İş Girişim’in hakim ortak haline gelmesinden sonra birçok bayi ile ilişkilerin zedelendiğini, şirket satışlarının ciddi oranda düştüğünü ve şirketin zarar etmeye mahkum bir hale geldiğini, müvekkilinin 30-03-2016 tarihli yönetim kurulu toplantısında Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinden alındığını, anılan kararın butlanının tespiti için İstanbul Anadolu——————-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/444 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, yargılamanın devam etmekte olduğunu, şirkette yönetim kurulu başkan ve vekilinin ana sözleşme ile atanacağına ilişkin bir uygulama bulunmamasına karşın yönetim kurulu kararının batıl olduğuna yönelik iddiaları bertaraf etmek maksadı ile 20-04-2016 tarihli toplantıda tutanağın 6. maddesi ile yönetim kurulu görev dağılımı hususunun karara bağlandığını, kararın müvekkilini saf dışı etmek maksadıyla alındığını, iptalini talep ettiklerini, ———- ile müvekkili arasında “İkinci Derece Birinci Sıradan Hisse Rehin Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşme uyarınca dava dışı ————-.’ne ——– tarafından verilen borca teminat olarak—————-ait hisselerin rehin olarak alındığını, ——————— tarafından ise TTK m. 379’a aykırı bu işlemi hukuka uygun göstermek için iptale mahkum 8 numaralı kararın alınmasının sağlandığını, TTK m. 381 ile öngörülen iktisap yasağının istisnasının kıyasen uygulanmasının mümkün olmadığını, ——— verilen bor^u^yakm ve ciddi bir kayıp olarak değerlendirilemeyeceğini, tutanağın 9 numaralı maddesi ile alınan yönetim kuruluna TTK m.379 uyarınca şirketin kendi paykrınm %10’una kadar rehin alma veya iktisap etme yetkisi verilmesine ilişkin kararın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, 9 numaralı kararın tek amacının müvekkiline ait hisselerin şirket tarafmd——– edilebilmesi olduğunu, şirketin kendi paylarını iktisabı konusunda hiçbir gerekçe bulunmadığını, dürüstlük kuralına aykırı olan kararın iptali veya TTK m. 447 uyarınca butlanının tespiti gerektiğini, 11 ve 12 numaralı kararlar ile TTK m. 395 ve 396 uyarınca şirketle işlem yapma ve rekabet serbestinin kaldırıldığını, anılan maddelerin şirket temel yapısına uygun olmadığı ve TTK m. 420 uyarınca ertelenmesi gerekli maddelerden olması sebepleri ile iptale mahkum olduğunu iddia ederek; davalı şirketin 20-04-2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 6, 8, 9, 11 ve 12 numaralı kararların iptaline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP ; Davacının müvekkili şirketin kurucularından olmayıp 2007 yılında yapılan pay devirleri sonrasında pay sahibi olduğunu, davacının 11-12-2015 tarihinde yapılan sermaye artırımına kadar hakim ortak olup sonrasında azınlık pay sahibi olduğu yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, sermaye artırımı kararının tüm pay sahiplerinin oybirliği ile alındığını, davacının genel müdürlük görevinden ayrılması ve yeni genel müdür atanmasına ilişkin yönetim kurulu kararlarının davacının olumlu oyu ile alındığını, davacının ——— verilen nakdi borcun teminatı olarak müvekkili şirkette sahip olduğu payları ————— lehine rehin edeceğini taahhüt ettiğini, taahhütlerini yerine getirmediğinden kendisi hakkında yasal yollara başvurulduğunu, hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmış olduğu bilgisini mahkemeden gizlediğini, müvekkili şirket ile davacı arasındaki güven ilişkisinin temelinden sarsıldığını, davacının iddia ettiği üzere kendisine bilgi alma ve inceleme hakkının kullandırılmadığı, şirket bilgilerinin saklandığı hususundaki iddiaların mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu, şirket sırlarının açığa çıkmasına ve şirket tarafından korunmaması halinde şirket menfaatlerinin tehlikeye atılmasına neden olabilecek bilgilerin davacıyla paylaşılmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının amacının şirketin karar alma mekanizmasını kilitlemek ve diğer pay sahiplerini paylarını hak etmediği fahiş bedelle satın almaya zorlamaktan ibaret olduğunu, huzurdaki davanın kötü niyetli olarak ikame edildiğini, alınan kararların iptalini gerektirir hiçbir hukuki gerekçe bulunmadığını, genel kurul kararının iptali davasının kararın alındığı tarihten itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içinde açılması gerektiğini, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, genel kurulda alınan kararlara karşı peşinen muhalefetin geçerli olmadığı gözetilerek alınan 8 ve 11 numaralı kararların iptali talebinin dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, dava konusu olayda davacmın temsilcisi olarak genel kurula katılan vekilin 8. ve 11. maddelere muhalefetlerini henüz oylamaya geçilmeden önce sunduğunu ve karara muhalif kalındığını tutanağa geçirmediğini, muhalefetin görüşülen öneriye değil alınan karara karşı yapılması gerektiğini, 12 numaralı maddenin iptalinin istenemeyeceğini, iptalin istenebilmesinin ilk koşulunun ortada bir genel kurul kararı bulunması olduğunu, söz konusu gündem maddesinin dilek ve temenniler olduğundan 12 numaralı maddenin iptaline dair talebin dava şartı yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, alınan ve iptali istenen kararların hepsinin kanun, ana sözleşme ve dürüstlük kurallarına uygun olup iptali gerektirecek hiçbir nedenin bulunmadığını, davacının 6 nolu karara ilişkin iptal gerekçesi olarak kendisinin 30-03-2016 tarihine kadar yönetim kurulu başkanı olarak görev yapmış olduğunu gösterdiğini, anılan kararın azline yönelik olup dürüstlük kuralına aykırı olduğunu iddia ettiğini, anılan kararın pay sahiplerine eşit koşullar altında eşit davranma ilkesine herhangi bir aykırılık oluşturmadığını, 30-03-2016 tarihli yönetim kurulu kararı ile yapılan görev dağılımının genel kurulda onaylandığını, yapılan görev dağılımının şirket esas sözleşmesine uygun olduğunu, esas sözleşme uyarınca yönetim kurulu başkanın B grubu pay sahipleri tarafından önerilen adaylar arasından seçileceğini, A grubu pay sahibi davacının yönetim kurulunda temsil edilme hakkı bulunduğunu ve davacının halen yönetim kurulu üyesi olduğunu, iptal talebinin reddi gerektiğini, davacının TTK m.381 hükmünün rehin yasağına ilişkin olarak uygulanmayacağı yönündeki iddialarının dikkate alınamayacağını, müvekkili şirketin ——————– olan alacağının tahsil edilememesi ihtimali dikkate alınarak davacının payları üzerinde rehin kurulduğunu, davacının kendi payları üzerinde rehin tesis edilmesine dair yönetim kurulu kararını bizzat kendisinin imzaladığını, rehin kurulması işleminin her adımında onayı ve imzası bulunduğunu, rehnin geçersizliğinin ileri sürülmesinin çelişkili davranış yasağına gireceğini, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibin amacının davacıyı müvekkili şirketten uzaklaştırmak olmadığını, rehin sözleşmesinde ————- davacının kendisine olan borçlarının ödenmemesi halinde rehni paraya çevirme hakkı olduğunun yer aldığını, 9 numaralı kararın iptali talebinin reddi gerektiğini, ———- verilen borca karşılık davacının yükümlülüklerini yerine getirmediği düşünüldüğünde TTK m. 395-396 uyarınca izin verilmemesinin haklı nedenleri olduğunu, eşit işlem ilkesine aykırılığın iddia edilemeyeceğini, söz konusu kararın tüm yönetim kurulu üyelerini bağladığını, 11 numaralı kararın iptali talebinin reddi gerektiğini, 12 numaralı maddeye ilişkin olarak ortada bir genel kurul kararı söz konusu olmadığından iptal davası açılmasının mümkün olmadığını, TTK m. 448/3 uyarınca şirketin olası zararlarına karşılık davacının teminat göstermesini talep ettiklerini savunarak; davanın reddine, yargılama giderteri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA
DAVA ; davalı şirket olağan genel kurulunun 20-04-2016 tarihinde yapıldığını, toplantıda TTK m. 420 uyarınca erteleme talepleri üzerine bir kısım maddelerin görüşmesinin 27-05-2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında gerçekleştiğini, müvekkilinin davalı şirketin kurucusu ve % 11,52 pay sahibi olduğunu, 11-12-2015 tarihine kadar davalı şirketin hakim ortağı iken anılan tarihte yapılan sermaye artırımı neticesinde azınlık pay sahibi haline geldiğini, hakim ortağın —————— ————. olduğunu, müvekkiline karşı bir yıldırma politikası izlendiğini, müvekkiline Yönetim Kurulu Başkanı olduğu dönemde dahi bilgi alma ve inceleme haklarının kullandırılmadığını, şirketten bilgi alabilmek için öncelikle İstanbul Anadolu ———–. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/443 E. sayılı dosyası ile dava ikame edildiğini ve ardından da İstanbul ————–. İcra Müdürlüğü’nün 2016/14415 E. sayılı dosyası ile ilam cebri icraya konu edilerek bir takım bilgilere ulaşılabildiğini, müvekkiline karşı yapılan şikayetlerin takipsizlik ile sonuçlandığını, davalı şirketin satışlarını kendi kontrolünde tutulan bayileri aracılığıyla yürüttüğünü, şirket gelirlerinin büyük bir kısmının bayiler aracılığı ile yapılan satışlardan elde edilen karlardan oluştuğunu,———– hakim ortak haline gelmesinden sonra birçok bayi ile ilişkilerin zedelendiğini, şirket satışlarının ciddi oranda düştüğünü ve şirketin zarar etmeye mahkum bir hale geldiğini, 27-05-2016 tarihli genel kurulun 2 numaralı maddesinin yönetim kurulu faaliyet raporunun onaylanmasına ilişkin olduğunu, müvekkilinin şirketin dışında tutulmasının bir uzantısı olarak sözde faaliyet raporu oluşturulduğunu, faaliyet raporunun düzenlenmesinde esas olan dürüst resim ilkesinin düzenlenmiş olan faaliyet raporunda görülmediğini, 01.01.2015-31.12.2015 hesap dönemine ilişkin neredeyse hiçbir teknik veri ve somut vakıaya yer verilmediğini, müvekkilinin sorumlu tutulabilmesi için düzenlenmiş bir metin olduğunu, faaliyet raporunun tamamen müvekkilinin bilgisi dışında hazırlandığını, imzalanmak için herhangi bir davette bulunulmadığı gibi bu konuda bir yönetim kurulu toplantısı da yapılmadığını, müvekkilinin faaliyet raporunda herhangi bir muhalefet şerhi bulunmadığı gibi imzası dahi bulunmadığını, taraflı olan raporun onaylanmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu kadar kanunun emredici hükümlerine de aykırı olduğunu, 3 numaralı kararın fınansal tabloların tasdikine ilişkin olduğunu, bilançonun gerçeği yansıtmadığını, bilançoda atıl stok adı altında üretilen fıktif zararlara yer verildiğini, bilançoda 17.101.353,00 TL zarar gösterildiğini, oluşturulan zararın müvekkilinin eseri olarak gösterilmeye çalışıldığını, stok yettiğinden doğan zararların hakim ortak ———- talimatı ile ortaya çıkarılan fıktif zararlar olduğunu, stok yönetiminde önemli bir unsur olan bayilerel mal gönderiminin müvekkilinin yetkisi dahilinde olmadığını, sorumluluğun yönetim kurulu tarafından ——- verildiğini, muhasebe oyunlarıyla oluşturulan zararlar kullanılarak müvekkiline sorumluluk yüklenmeye çalışıldığını, şirket içi yazışmalardan bilanço oluşturulurken kullanılan değerlerin gerçeği yansıtmadığının anlaşılacağını, şirketteki mali sıkıntının sebebinin şirketin finansman amacı ile bazı şirketler ile karşılıklı hatır çeki alıp vermiş olması ve bu çeklerin parasını tahsil edemediği halde karşılık olarak verdiği çekleri ödemek zorunda kalmış olması olduğunu, müvekkiline sorumluluk atfetmek amacıyla zararın şişirildiğini, bilançonun tasdikine ilişkin genel kurul kararının dürüstlük kuralına aykırı olmakla birlikte bilançonun gerçeği yansıtmaması sebebi ile de kararın iptali gerektiğini, 5 numaralı genel kurul kararının yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibrasına ilişkin olduğunu, hakim ortak tarafından müvekkilinin ibra edilmemesi ve geriye kalan yönetim kurulu üyelerinin ibra edilebilmesi sonucunu ortaya çıkarmak için yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibra edilmeleri yönteminin seçildiğini, beş kişiden oluşan yönetim kurulunun 3 üyesinin hakim ortak———-temsilen inançlı yönetim kurulu üyesi olarak görev aldıklarını, inançlı yönetim kurulu üyelerinin ibrasında menfaat sahibi olarak——– oy kullanmasının TTK m. 436/2 gereği mümkün olmadığını, ——– bu yolla esasen kendi ibrasında oy kullandığını, ——— temsil eden yönetim kurulu üyelerinin ibrasının —— olumlu oyları ile mümkün olduğunu,—- ait 18.351.069 adet payın oy kullanmadığı varsayımında inançlı yönetim kurulu üyelerinin ibrası mümkün olmadığından 5 numaralı kararın iptali gerektiğini iddia ederek; davalı şirketin 27-05-2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2,3 ve 5 numaralı kararların iptaline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davacının müvekkili şirketin kurucularından olmayıp 2007 yılında yapılan pay devirleri sonrasında pay sahibi olduğunu, davacının 11-12-2015 tarihinde yapılan sermaye artırımına kadar hakim ortak olup sonrasında azınlık pay sahibi olduğu yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, sermaye artırımı kararının tüm pay sahiplerinin oybirliği ile alındığını, davacının genel müdürlük görevinden ayrılması ve yeni genel müdür atanmasına ilişkin yönetim kurulu kararlarının davacının olumlu oyu ile alındığını, davacının ———-verilen nakdi borcun teminatı olarak müvekkili şirkette sahip olduğu payları ———– lehine rehin edeceğini taahhüt ettiğini, taahhütlerini yerine getirmediğinden kendisi hakkında yasal yollara başvurulduğunu, davacının aleyhinde yapılan şikayetler hakkında birer birer takipsizlik kararı verilmekte olduğunu belirttiği halde hakkında açılmış olan ceza davalarının bilgisini mahkemeden gizlediğini, müvekkili şirket ile davacı arasındaki güven ilişkisinin temelinden sarsıldığını, davacının iddia ettiği üzere kendisine bilgi alma ve inceleme hakkının kullandırılmadığı, şirket bilgilerinin saklandığı hususundaki iddiaların mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu, şirket sırlarının açığa çıkmasına ve şirket tarafından korunmaması halinde şirket menfaatlerinin tehlikeye atılmasına neden olabilecek bilgilerin davacıyla paylaşılmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının amacının şirketin karar alma mekanizmasını kilitlemek ve diğer pay sahiplerini paylarını hak etmediği fahiş bedelle satın almaya zorlamaktan ibaret olduğunu, huzurdaki davanın kötü niyetli olarak ikame edildiğini, alman kararların iptalini gerektirir hiçbir hukuki gerekçe bulunmadığını, genel kurul kararının iptali davasının kararın alındığı tarihten itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içinde açılması gerektiğini, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, genel kurulda alınan kararlara karşı peşinen muhalefetin geçerli olmadığı gözetilerek alman 2 ve 3 numaralı kararların iptali talebinin dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, dava konusu olayda davacının temsilcisi olarak genel kurula katılan vekilin 2 ve 3. maddelere muhalefetlerini henüz oylamalara geçilmeden önce sunduğunu ancak karara muhalif kalındığını tutanağa geçirmediğini, muhalefetin görüşülen öneriye değil alınan karara karşı yapılması gerektiğini, alınan ve iptali istenen kararların hepsinin kanun, ana sözleşme ve dürüstlük kurallarına uygun olup iptali gerektirecek hiçbir nedenin bulunmadığını, yönetim kurulu faaliyet raporunun TTK m. 513’e uygun şekilde daha önce davacının bizzat imzaladığı formatlara uygun ve şirketin 2015 yılına dair faaliyetlerini gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtacak şekilde hazırlandığını, davacı tarafından ileri sürülen itirazların kötü niyetli olduğunu, yönetim kurulu faaliyet raporunun ilgili olduğu dönemin neredeyse tamamında yönetim kurulu başkanı olarak davacının görev yaptığını, raporun şirket faaliyetlerini gerektiği gibi yansıtmadığını iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, şirketin yönetiminden sorumlu olan davacının şirketin faaliyetleri hakkında tüm üye ve pay sahiplerinden daha fazla bilgiye sahip olduğunu, kanundan ve esas sözleşmeden doğan özen ve sadakat yükümlülüklerini kusuruyla ihlal ederek müvekkilinin zarara uğramasına neden olan davacının müvekkiline karşı sorumlu olduğuna dair kuşku bulunmadığını, davacının müvekkili şirketin fınans departmanının ————– kontrolünde bulunduğu yönündeki iddiasının gerçeklikten uzak ve mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu, fınans işlerinin davacının talimatları doğrultusunda yürütüldüğünü, davacının mal gönderimi konusunda yetkinin yönetim kurulu tarafından——— verildiğini iddia ettiğini, yönetim kurulu tarafından bu konuda alınmış bir yönetim kurulu kararı bulunmadığını, —— tarihli genel kurulda müzakere edilen ve onaylanan bilanço ve kar/zarar tablolarının — uyarınca hazırlanmış ve yeminli mali müşavir tasdikinden de geçmiş olan tablolar olduğunu, fınansal tabloların gerçeği yansıtmadığına dair iddiaların asılsız olup iftiradan öteye gitmediğini, 3 numaralı kararın iptali talebinin reddi gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibrasının önünde hiçbir engel olmadığını, pay sahibi tüzel kişinin yönetim kuruluna önerdiği gerçek kişinin ibrasında oy kullanmasında hukuken hiçbir engel bulunmadığını, TTK m.448/3 uyarınca şirketin olası zararlarına karşılık davacının teminat göstermesine karar verilmesini talep ettiklerini savunarak; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Asıl Dava ; Davalı şirketin Olağan Genel Kurul 20-04-2016 tarihli toplantısında alınan 6, 8, 9, 11 ve 12 numaralı kararların iptalini istemine ilişkindir.
Birleşen Dava ; Davalı şirketin Olağan Genel Kurul 27-05-2016 tarihli toplantısında alınan 2, 3 ve 5 numaralı kararların iptalini istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek , kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır.
Düzenlenen bilirkişi raporu bilirkişi raporu gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu, tarafların iddia ve savunmaları, hep birlikte değerlendirildiğinde;
Davalı şirketin 2015 senesine ilişkin olağan genel kurul toplantısının 20-04-2016 ve 27-05-2016 tarihlerinde yapıldığı,
20-04-2016 tarihinde yapılan ilk toplantıda; davacının talebi üzerine hesapların ve ibraların görüşülmesi ertelenmiş, daha sonra yapılan 27-05-2016 tarihli ikinci toplantıda da yönetim kurulu faaliyet raporu, hesaplar ve ibra konusu görüşülerek kabul edildiği,
————– tarihli ilk toplantıda alınan kararlar, —– tarihinde tescil edildiği, —— tarihli ve 9067 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlandığı,
———- tarihli ikinci toplantıda alınan kararlar ise —— tarihinde Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne kayıt edildiği görülmüştür.
——– tarihli ilk toplantısında alınan kararlar asıl davanın konusunu, — tarihli ikinci toplantısında alınan kararlar ise birleşen davanın konusunu teşkil etmektedir.
Davalı …, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nde ——– sicil numarasıyla kayıtlı olup
Genel kurulların olduğu tarihlerde hissedarlık yapısı aşağıda yazılı olduğu gibidir:
Hissedarın Adı Soyadı veya Ünvanı
Hisse Senedi
Sermaye Tutarı
——————————————————
18.351.069
18.351.069
——————————-
1.063.830
1.063.830

2.526.595
2.526.595

Genel kurullarda davacı …, vekili tarafından temsil edilmiştir.
Davacı vekili, asıl ve birleşen davalarda, dava konusu yaptığı kararlarda olumsuz oy kullanmıştır.
Gündemin 6 ıncı maddesi geregince; yönetim kurulunun görev dağılımı görüşüldüğü, 2016 senesinde ———————- Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak görev yapmalarına 2.526.595 olumsuz oya karşılık, 19.414.899 adet olumlu oy ile karar verildiği,
Davalı şirketin 20.04.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında ; gündemin 6. Maddesi gereğince yönetim kurulunun görev dağılımı görülmüş,———————— Yönetim Kurulu Başkanı, ———————— de Yönetim Kurulu Başkan vekili olarak görev yapmalarına oy çokluğuyla karar verildiği,
Bu kişilerin daha önce 11.12.2015 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında, üç yıl süreyle görev yapmak üzere yönetim kuruluna seçildikleri,
Dava konusu genel kurulda ise; seçim değil, sadece görev dağılımı yapıldığı,
Davalı şirketin yönetim kurulu 30.03.2016 tarihli yönetim kurulu toplantısında ” İş bu karar tarihinden itibaren başlamak üzere Yönetim Kurulu Başkanlığı’na ————————– ve Yönetim Kurulu Başkan vekilliğine ————— seçilmesine ” karar verildiği, söz konusu yönetim kurulu kararının genel kuruldan önce alındığı, iptali için geçerli koşulların oluşmadığı,
Gündemin 8 inci maddesi gereğince; yapılan bilgilendirme sonucunda …’nın payları üzerinde tesis edilen rehinin 2.526.595 adet olumsuz oya karşılık 19.414.899 adet olumlu oy ile onaylanmasına karar verildiği,
Genel kurul tarafından onaylanan rehin işlemi, davacının da imzasının bulunduğu 11-12-2015 tarihli sözleşme ile daha önce gerçekleşmiştir. Sözleşmede imzası olan davalı şirkette, rehin işleminin yönetim kurulu tarafından pay defterine kaydedilmesini kabul ettiği,
Bu aşamalardan sonra davalı şirketin, davacının rızası olan bir rehin işlemini kabul etmemesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla alınan kararda, aykırı bir yön bulunmadığı,
Gündemin 9 uncu maddesi geregince: TTK’da belirtilen istisnai durumlar saklı kalmak kaydı ile TTK’nın 379 uncu maddesi uyarınca, şirket yönetim kurulunun 5 yıl için şirket sermayesinin % 10’una tekabül eden her biri 1.-T.L. itibari değerde 2.194.149 adet şirket payının toplam 1.- T.L. -2.194.149.- T.L. fiyat aralığından satın alınması ya da rehin olarak kabul edilmesi için yetkilendirilmesine 2.526.595 adet olumsuz oya karşılık 19.414.899 adet olumlu oy ile karar verildiği,
Bu karar alınırken TTK’nın 379 uncu maddesinde yer alan sermayenin onda birini aşmama şartına uyulduğu, Genel kurul’un bu şarta uygun olarak TTK 379 uncu maddesi gereğince yönetim kurulunu yetkilendirildiği, kararın iptalini gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı,
Gündemin 10 uncu maddesi geregince; şirketin 2015 faaliyet yılı içerisinde başlattığı takip ve davalar hakkında bilgi verildiği,
Bu madde kapsamında alınan bir karar olmadığı,
Gündemin 11 inci geregince; yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 395 inci ve 396 ıncı maddeleri kapsamına giren faaliyetlerde bulunmaları için gerekli izin ve yetkilerin verilmesi hususu görüşüldüğü, maddelerin oylamasının ayrı ayrı yapıldığı, anılan maddelere ilişkin izin ve yetkinin verilmesinin 2.526.595 adet olumsuz oya karşılık 19.414.899 adet olumlu oy ile kabul edildiği,
11 numaralı maddede belirtilen husus yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işle ilgili olduğundan, toplantıya katılan yönetim kurulu üyeleri oydan yoksun oldukları, rekabet yasağının kaldırılması oylamasında bir yönetim kurulu üyesi kendisi ile ilgili kararın alınmasında oy hakkından yoksun ise de, diğer yönetim kurulu üyesi ile ilgili oylamaya katılabileceği kuralı gözetildiğinde
Olayımızda davacının 2.526.595 adet olumsuz oy kullandığı, kararın diğer hissedarların 19.414.899 adet olumlu oyu ile alındığı, olumlu oyların içinde Yönetim Kurulu Üyesi ——————- 1.063.830 adet oyu da bulunduğu, bu kişi kendisi ile ilgili kararın alınmasında oydan yoksun olsa bile, geri kalan 18.351.069 adet olumlu oyun kararın alınması için yeterli olduğu, kararın iptalini gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı,
Gündemin 12 inci maddesi dilek ve temenniler ile ilgili olup; bu maddede görüşülen ve oylanan bir husus olmadığı, ve bu madde kapsamında alınan bir kararın olmadığı,
Davalı şirketin erteleme nedeniyle 27-05-2016 tarihinde yapılan 2015 senesine ilişkin olağan genel kurula toplantısında;
Gündemin 2 inci maddesi gereğince; 2015 senesine ait yönetim kurulu faaliyet raporu okunmuş ve müzakere edilmiş yapılan oylama neticesinde faaliyet raporu 2.526.595 adet olumsuz oya karşılık 19.414.899 adet olumlu oy ile kabul edilmiştir.
Faaliyet raporu, ibradan ayrı bir gündem maddesi olarak müzakere edilmiş ve oy çokluğu ile kabul edildiğinden herhangi bir oydan yoksunluk durumu söz konusu olmadığı,
Genel kurul tutanağında faaliyet raporuna ilişkin açıklamaların yapıldığı ve davacı vekilinin sorularının karşılandığı, ve bu kararın iptali için neden bulunmadığı,
Gündemin 3 üncü maddesi geregince; 2015 yılı hesap dönemine ait bilânço ve kâr zarar hesapları okunmuş ve müzakere edilmiş, yapılan oylama neticesinde bilanço ve kâr zarar hesapları 2.526.595 adet olumsuz oya karşılık 19.414.899 adet olumlu oy ile tasdik edilmiştir.
2015 senesine ilişkin bilânço ve gelir tablosu hesapları, ibradan ayrı bir gündem maddesi olarak görüşüldüğü ve onandığı içinherhangi bir oydan yoksunluk durumu söz konusu olmadığı,
27-05-2016 tarihli genel kurul, 20-04-2016 tarihli genel kurulda hesaplanıp görüşülmesinin ertelenmesi nedeniyle yapılmıştır. ertelemedeki maksat, ertelemeyi talep edenin, erteleme süresi zarfında daha yeterli bilgi sahibi olması amacını gütmektedir, davacının talebi üzerine ertelemenin yapıldığı, 27-05-2016 tarihinde yapılan ikinci genel kurulda; davacının, kendisine yeterli bilgi verilmediği için yeniden bir erteleme yapılması talebi olmadığı,
Genel kurulda davalı şirketin Finans Müdürü ————- toplantıya davet edilerek, davacı vekilinin sorularının cevaplandırıldığı,
Belgeler üzerinde yapılan inceleme neticesinde; hesapların kabulüne ilişkin genel kurul kararının yerinde olduğu,
Gündemin 5 inci maddesi geregince; yapılan oylama sonucunda yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy haklarını kullanmayarak;
Yönetim Kurulu Başkanı ——————– 2.526.595 adet olumsuz oya karşılık 18.351.069 adet olumlu oy ile,
Yönetim Kurulu Başkan Vekili ——————— 2.526.595 adet olumsuz oya karşılık 19.414.899 adet olumlu oy ile,
Yönetim Kurulu Üyesi ——— 2.526.595 adet olumsuz oya karşılık 19.414.899 adet olumlu oy ile,
Yönetim Kurulu Üyesi ———- 2.526.595 adet olumsuz oya karşılık 19.414.899 adet olumlu oy ile
2015 yılı hesap dönemi faaliyetlerinden ayrı ayrı ibra edilmelerine karar verildiği, ibra kararının yasaya uygun şekilde alındığı,
Toplantı tutanağında gündemin 5 inci maddesine ilişkin alınan kararlarda; “Yönetim Kurulu üyelerinden …’nın 2015 yılı hesap dönemi ile ilgili faaliyetlerinden ibra edilmemesine oy birliği ile karar verildi.” diye yazılıdır. Söz konusu karar oy birliği ile alınmış olduğundan ve bu konuda muhalefet beyanı bulunmadığından, iptali için gerekli şartların oluşmadığı,
Asıl dava ve birleşen davanın konusu yapılan kararların Kanun’a veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı yönünün görülmediği belirlenmekle kanıtlanamayan asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:YUKARIDA AÇIKLANAN NEDENLERLE;
1-ASIL DAVANIN VE BİRLEŞEN DAVANIN REDDİNE,
ASIL DAVA KARAR HARCI
2-Alınması gerekli 35,90 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 29,20 TL harçtan mahsubu ile eksik bakiye 6,70 TL nin davacıdan tahsiline, hazineye irad kaydına,
BİRLEŞEN DAVA KARAR HARCI
3Alınması gerekli 35,90 TL harcın davacı tarafından dava açılışı sırasında peşin olarak yatırılan 29,20 TL harçtan mahsubu ile, eksik bakiye 6,70 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
ASIL DAVA AVUKATLIK ÜCRETLERİ
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
BİRLEŞEN DAVA AVUKATLIK ÜCRETLERİ
5-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
6-Asıl davada ve birleşen davada, davacı taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Asıl davada davalı tarafından sarfedilen 95,20 TL’nin asıl davanın davacısından alınarak asıl davanın davalısına verilmesine,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.