Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/787 E. 2018/822 K. 19.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/787 Esas
KARAR NO : 2018/822

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 28/06/2016
KARAR TARİHİ : 19/07/2018 (Tefhim Tarihi) – 06/08/2018 (Yazılma Tarihi)

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesine özetle ; dava dışı……………. ile davacı şirket arasında 20/10/2014 tarihili ticari amaçlı taşıt kredi ve rehin sözleşmesi imzalandığını, davalılaran söz konusu sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, ancak dava dışı asıl borçlu ile davalıların kredi borcunu ödememeleri üzerine hesabın kat edildiği ancak yine borcun ödenmemesi üzerine davalılar hakkında başlattıkları takibe haksız olarak itiraz edildiğinden bahisle itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmış ancak davalılar duruşmaya katılmadıkları gibi davaya ilişkin herhangi bir cevap dilekçesi de sunmamışlardır.
Davaya dayanak İstanbul Anadolu ……….. İcra Dairesi’nin 2016/9402 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; dosyamız davacısı tarafından davalıları aleyhine kredi borcu ödenmediğinden bahisle ilamsız icra takibe başlanıldığı, davalılar tarafından süresi içerisinde yetkiye ve borca itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu ve eldeki davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin kullandırılan kredi bedelinin ödenmemesi nedeniyle başlatılan takibe itirazın iptali olduğu, davacı tarafça dava dışı şirkete kullandırılan krediye davalıların müteselsil kefil olmalarına rağmen kredi bedelinin ödenmediği ve hesabın kat edilerek davalıların temerrüde düşürülmesine rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle başlatılan ilamsız takibe yapılan itirazın iptalinin talep edildiği, davalılar tarafından davaya ilişkin olarak herhangi bir cevap verilmeyerek davanın inkar edildiği anlaşılmıştır. Öncelikle davalıların icra dairesinin yetkisine ilişkin olarak yaptıkları itiraz bakımından; eldeki davanın konusunun para alacağı olduğu ve para alacakları bakımından alacaklının ikametgahı icra dairelerinin yetkili olduğu, davacının şirket merkezinin Ümraniye olması nedeniyle İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkili olduğu gibi, tarafların müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları sözleşmeye göre uyuşmazlık halinde İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkili kılındığı, bu hali ile takibe yapılan yetki itirazının yersiz olduğu ve reddi gerektiği kanaati ile yargılamaya devam olunmuştur. Dosya kapsamına alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı tarafça kullandırılan kredi bedellerinin geri ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek tebliğe çıkartıldığı, asıl borçlunun temerrüde düşürülmesi için hesabın kat edilmesinin yeterli olduğu, kat ihtarının tebliğinin gerekmediği, ancak dosyamız davalıların müteselsil kefil olması nedeniyle kat ihtarının asıl borçluya tebliğ edilmesi ve ihtarın sonuçsuz kalmasının gerektiği, her ne kadar dava dışı borçlu adına çıkartılan tebligat iade edilmiş ise de tebliğin kredi sözleşmesinde belirtilen adrese tebliğ edildiği, İİK’nın 68/b maddesinin 1. fıkrasında ” Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” düzenlemesine yer verildiği, hem yasa maddesi hem de taraflar arasındaki kredi sözleşmesi dikkate alındığında yapılan tebligatın geçerli olduğu ve dava dışı asıl borçluya kat ihtarının 19/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. TBK’nın 586/1.madde ve fıkrasında “Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Eldeki davamız bakımından da asıl borluya tebligat yapıldığı, kat ihtarında ödeme için 7 günlük süre verildiği, ihtarın tebliğ tarihi olan 19/04/2016 günü dikkate alındığında ödeme için verilen 7 günlük sürenin 26/04/2016 günü sora ereceği, ancak davalılar hakkındaki takibin 22/04/2016 tarihinde, henüz asıl borçlu bakımından ihtar sonuçsuz kalmadan başlatıldığı, bu hali ile takibin erken başlatılmış nitelikte olduğu ve davalı kefilleri başvuru koşulunun gerçekleşmediği ve davanın reddi gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Alınması gereken karar ve ilam harcı 35,90 TL olduğundan peşin alınan 319,48 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 283,58 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı yan üzerinde bırakılmasına,
4- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluklarında gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.