Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/752 E. 2018/72 K. 24.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/752 Esas
KARAR NO : 2018/72
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 27/12/2002
KARAR TARİHİ : 24/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın 03/05/2002-30/09/2002 tarihleri arasında müvekkili şirkette genel müdür olarak, davalı …’ın da 19/04/2002-20/08/2002 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, davalı … görevini ifa ederken yetki ve görev sınırlarını aşarak usulsüz bir şekilde iş avansı adı altında davalı …’a 30.002.- TL ödemek suretiyle müvekkili şirketi zarara uğrattığını, müvekkilinin …… şirketi olduğunu, ödemenin şirket faaliyetleri ile ilgisinin olmadığını, davalı … tarafından alınan bu avansın da hiçbir şekilde kapatılmadığını, yetkisiz, usulsüz ve gerekçesiz olarak ödenen bu miktar nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığını belirterek, 30.002.- TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği ödemenin yetkisiz ve usulsüz olmadığını, davacının iddialarının dayanaksız olduğunu, müteselsil sorumluluğun hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin şirket genel müdür vekili olarak kendisine verilen birinci derecede imza yetkisini kullandığını, bu yetkinin ne şekilde kullanılacağı konusunda şirket organlarınca alınmış bir karar da bulunmadığını, davacının görev yaptığı dönemlerde tüm yönetim üyelerine iş avansı niteliğinde ödemeler yapılmış olduğunu, kaldı ki ödemenin yapıldığı diğer davalının şirketin yönetim kurulu üyesi olduğunu, bu ödemeden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, diğer davalının almış olduğu bu iş avansını yerine getirmemiş olmasının müvekkiliyle ilgisinin olamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … tarafından herhangi bir cevap veya beyan dilekçesi ibraz edilmemiştir.
İLK KARAR :
Mahkememizin …..Esas – ….. Karar sayılı ….Tarihli kararı ile;
Davanın KABULÜ ile; tahsilatta tekerrür olmamak kaydıyla,
30.002.- TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişir oranda avans faizi ile birlite davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI :
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 341. maddesi uyarınca, böyle bir davanın şirket adına açılabilmesi için genel kurulda dava açılması yönünde karar alınması ve davanın denetçilerden en azından biri tarafından asaleten ya da vekil aracılığı açılması gerekmektedir. Ancak, açıklanan koşullar dava şartı olmayıp, sonradan da tamamlanabilir.
Somut olayda, böyle bir kararın bulunup bulunmadığı anlaşılamamakta olup, mahkemece bu konuda bir değerlendirme de yapılmış değildir.
Bu itibarla, mahkemece davacı tarafa TTK’nın 341. maddesi uyarınca genel kuruldan davalılar hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için genel kurul kararı getirmesi için önel ve gerektiğinde kesin önel verilip, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, hukuki niteliği itibariyle 6762 Sayılı TTK.nun 336 ve 342 nci madde hükümleri gereğince davalı şirket yönetim kurulu ve genel müdürünün şirkete karşı sokumluluklarından kaynaklanan tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkememizce 27.12.2012 tarihinde verilen hüküm, davalı …’ın temyiz istemi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20.04.2016 tarih ve 2015/9556 esas 2016/4396 karar sayılı ilamı ile bozulmuş, mahkememizce 09.11.2016 tarihli oturumda bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 341. maddesi uyarınca, böyle bir davanın şirket adına açılabilmesi için genel kurulda dava açılması yönünde karar alınması ve davanın denetçilerden en azından biri tarafından asaleten ya da vekil aracılığı açılması gerekmektedir. Ancak, açıklanan koşullar dava şartı olmayıp, sonradan da tamamlanabilir bir nitelikte olduğundan, mahkememizce davacı tarafa bu konuda TTK’nın 341. maddesi uyarınca genel kuruldan davalılar hakkında sorumluluk davası açılabilmesi için genel kurul kararı getirmesi için önel verilmiş, davacı tarafından 04.07.2017 tarihli dilekçe ekinde Dari …….. A.Ş nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün ……. sicil numarasına kayıtlı …. İnşaat Turizm Yat İşletmeciliği ve …..A.Ş ile kül halinde devredildiğini, bu hususun 14.04.2014 tarihli Ticaret sicil gazetesinde tescil ve ilan edildiğini, bu şirketin 15.06.2017 tarihli 2016 yılına ait olağan genel kurul toplantısında davalılar hakkında sorumluluk davası açılması konusunda genel kurul kararı ibraz edilmiştir.
Davanın TTK’nın 336 ve 342 maddelerine dayalı şirket yönetim kurulu ve genel müdürün şirkete karşı sorumluluklarından kaynaklanan tazminat istemine ilişkin bulunduğundan, kayıtlara göre yönetim kurulu üyesi davalı …’ın iş avansları hesabından 30.002.- TL borçlu olduğu, avansın verildiği tarihte diğer davalının genel müdürlük görevinde bulunduğu, teknik ve ticari işlerden sorumlu olduğu, iş avansları ile ilgili görevinin bulunmadığı gibi bu konuda yönetim kurulu kararı da olmadığı, iş avansı adı altında davaya konu parayı başka bir imza yetkilisi ile bankadan çekerek kasaya aldığı, iş avansı altında diğer davalıya ödediği, özen yükümlülüğünü ihlal ettiği, her ne kadar şirket müdürünün iş avansı harcaması yapması uygun görünse de bu avansın hangi işler için yapıldığını kanıtlaması gerektiği, yüksek meblağlı ödemenin denetimsiz ve gerekçesiz yapıldığı, bu nedenle davalı …’ın kusurlu olduğu, diğer davalının aldığı avansı şirket içi harcamasını kanıtlanamadığından iade ile yükümlü olduğunun soncuna varılmıştır.
Bu itibarla davalı … hakkında mahkememizce 27.12.2012 tarihinde verilen karar kesinleştiğinden, bu davalı yönünden yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına, davalı … aleyhine açılan davanın kabulü ile 30.002,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile tahsiline karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … hakkında verilen mahkememizin 27.12.2012 tarihli kararı kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalı … aleyhine açılan davanın kabulü ile, 30.002,00 TL’nin 27.12.2002 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan tahsiline,
KARAR HARCI
3-Alınması gerekli 2.049,43 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 405,03 TL harcın mahsubu ile eksik bakiye 1.644,40 TL nin davalı …’dan tahsiline,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 3.600,24 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
5-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 410,90 TL’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 99,50 TL posta ücreti ve 1.350 TL bilirkişi inceleme gideri ve 40,00 TL temyiz posta giderinin toplamda 1.489,50 TL’nin davalı … yönünden kesinleşmiş olduğundan 1/2 oranında 744,75 TL ve temyizden sonra yapılan 110,00 TL posta ücretinin toplamda 854,75 TL’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, hazır olan davacı vekilinin yüzüne karşı Yargıtay yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/01/2018