Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/591 E. 2018/277 K. 15.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/591 Esas
KARAR NO : 2018/277
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 13/05/2016
KARAR TARİHİ : 15/03/2018 (Tefhim Tarihi)
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesine özetle; müvekkilinin ……Mah. ….. Cad. No ……… adresindeki ticarethanede kullandığı elektirik enerjisi nedeniyle tahakkuk ettirilen faturaları ödediğini, ancak davalılar tarafından faturalar ile haksız bir takım kalemlerin tahsil edildiğinden bahisle, müvekkili şirketten tahsil edilen kayıp kaçak tüketim bedeli ile benzeri nitelikteki bedellerin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ……. vekili cevap dilekçesinde özetle; EPDK tarafından düzenlenen kurul kararı ile parakende satış ile ilgili işlemlerin ayrı tüzel kişilikler tarafından gerçekleştirildiğini, davalıya elektrik satışı sunan dava dışı şirketin ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğunu, dolayısıyla iadesini istediği bedeller bakımından kabul anlamına gelmemekle birlikte davanın söz konusu şirkete karşı yönlendirilmesi gerektiğini, bedellerin EPDK kararı ile alınması nedeniyle EPDK kararının iptali bakımından idari yargının görevli olduğunu, lisans sahibi şirketlerin kullanıcılarına yansıtabilecekleri tarifelerin EPDK tarafından belirlendiğini, EPDK tarafından onaylanarak yürürlüğe giren tarifelerin uygulanmasının yasal zorunluluk olduğunu, davacının tacir olduğunu ve imzaladığı sözleşmede iadesi istenilen bedellerin alınacağının belirtildiğini ve davacının bunu kabul ederek sözleşmeyi imzaladığını, düzenlenen faturalara itiraz etmediğini, bu nedenle fatura içeriğini kabul etmiş sayıldığından bahisle, davanın öncelikle usulden ve akabinde esastan reddine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında alınan beyanında cevap dilekçesini tekrarla 6446 sayılı Yasa’da yapılan değişiklik nedeniyle davanın reddine ve dava açarken davacının haksız olması nedeniyle de lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …….vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan dava bakımından 6446 sayılı Yasa’da 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler dikkate alındığında davanın usulden reddi gerektiğini, EPK’nın 3.maddesi uyarınca dağıtım ve perakende satış hizmetlerinin birbirlerinden ayrıldığını ve dağıtım ve fatura tahsilat işlemlerinin diğer davalı tarafından yapıldığından bahisle husumet itirazında bulunduğunu, dava dilekçesinde bedelin tam olarak belirtilmediği, ancak faturalardan davacının söz konusu bedeli tam olarak tahsil etme imkanı bulunduğundan bahisle belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı, lisans sahibi şirketlerin belirlenen bedeli yasal olarak tahsil etmek zorunda olduklarını, davacının sözleşme imzalarken tahsil edilecek bedelleri bildiği ve kabul ettiğinden bahisle öncelikle davanın usulden ve kabul görmediği takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …… vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin tüketicilerden tahsil edileceğine ilişkin yasa tasarası TBMM onayından geçerek yasalaştı, ,elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair 6719 sayılı kanun meclis tarafından 04/06/2016 tarihinde onaylandı, buna göre kayıp kaçak bedeli ve sair bedellerin tüketicilerden tahsil edileceği, hiçbir tartışmaya mahal vermeyecek şekilde düzenlendiği, taraflar arasında münakit ve dosyada mübrez sözleşmenin ilgili maddesinde yetkili mahkemelerin belirtilidği, bu yetki sözleşmesi uyarınca ilgili İstanbul Mahkemelerinin kesin yekili olduğu, kesin yetki hallerinde ise genel yetkinin kaldırıldığı hususları göz önünde tutularak davanın müvekkilimiz yönünden tefrikiyle yetkisizlik kararı verilmesi ve dosyanın yetkili olan İstanbul Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi gerektiği dava konusu bedeller belirlenebilir nitelikte olup söz konusu bedellerin belirsiz alacak davasına konu edilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmekle birlikte , dava dilekçesi HMK119 maddesine uygun olmadığından , davacının taleplerini açıkça ortaya koyması gerektiği, dava dilekçesinde dava değeri toplam 4.000,00 TL gibi toplu bir miktar belirttiği, ayrıca davacı ve sair bedeller gibi iadelerle belirsiz taleplerde bulunmuş olup dava dilekçesinin bu yönden de usul ve yasaya aykırı olduğu , ayrıca her bir davalıdan ve her bir kalem bakımından ne miktarda talepte bulunuğu açıkça belirtilmediği, davacının talepleri arasında yer alan dağıtım bedellerinin iadesi talebinin reddi halinde , yargılama giderleri hangi miktar üzerinden hesaplanacağı belli değildi, davacının, davasını 4.000,00 TL üzerinden ve kalemlere ayırmadan toplu şekilde açılmaması gerektiği , davacı tarafın dilekçesinde yaptığı değerlendirmeler dağıtım şirketleri bakımından geçerli olup bu sebeple müvekkil şirket dağıtım şirketi değil elektrik tedarik şirketidir,davaya konu kayıp kaçak bedeli dışındaki diğer bedeller olan iletim sistemi kullanım bedeli , perakende satış hizmet bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli de yasal mevzuat uyarınca tahsil edilmekte, iletim sistemi kullanım bedeli, elektrik piyasası kanununun 17.md. Gereğince …… tarafından belirlenen iletim tarifesi üzerinden, üretilen ithal veya ihraç edilen elektrik enerjisinin iletim tesisleri üzerinden naklinden yararlanan tüm kullanıcılara herhangi bir fark gözetmeksizin eşit oranda tahakkuk ettirilmekte, sayaç okuma bedlei , sayaç okuma maliyetlerini yansıtan ve elektrik piyasası kanunu , elektrik piyasası lisans yönetmeliği ve ve elektrik piyasası tarifeler yönetmeliği kapsamında belirlenen bir bedeldi,dağıtım bedeli Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği, Gelir ve Tarife Düzenlemesi kapsamında düzenlemeye tabi unsurlar ve raporlamaya ilişkin esaslar hakkında tebliğ ve diğer ikinci mevzuat kapsamında, elektrik piyasası kanununnunun 17.maddesi gereğince elektrik enerjisinin dağıtım etsisleri üzerinden naklinden yarralanan tüm kullanıcılara herhangi bir fak gözetmeksizin eşit oranda tahakkuk ettirilmekte, perakende satış hizmet bedeli , elektrik piyasası kanunu ve elektrik piyasası tarifeler yönetmeliğinin 10.maddesine göre hesaplanmakta , tüketicilere sağlanan faturalama ve tahsilat gibi diğer hizmetler dolasıyla maliyet kalimi olarak tahakkuk ettirilmekte, yukarıda arz ve izah edildiği gibi , müvekkilimiz ile davacı arasında imzalanan yetki sözleşmesinde uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul Mahkemeleri kesin yetkili olduğundan,taraflar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığından, bulunsa dahi yetki itirazından bulunan davalıyönünden dosyanın tefrikiyle yetkisizlik kararı verilebileceğinden , dosyanın müvekkil şirket yönünden tefriki ile davanın yetki yönünden reddine ve dosyanın İstanbul nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini, dava konusu bedeller belirlenebilir nitelikte olup bu bedellerin belirsiz alacak davasıyla talep edilmesi mümkün olmadığından davanın usulden reddini, davacının talep sonucu açık olmadığından, her bir davalı bakımından hangi alacak kaleminden ne miktarda talepte bulunduğu anlaşılamadığından eksikliklerin giderilmesi için bir haftalık kesin süre verilmesini belirtilen süre içinde eksiklikler giderilmesse davanın açılmamış sayılmasını , bir an için kayıp kaçak bedeli ve sair bedellerin tahsilinin EPDK kararı gereği yasal zorunluluk olduğu kabul edilmese dahi davacı, elektrik tedarikçisini seçme hakkına sahip bir serbest tüketici olarak müvekkilimiz ile yaptığı elektrik satış sözleşmesi çerçevesinde, dava konusu bedelleri ödemeyi üstlendiğinden özel hukuk hükümlerine tabi bu sözleşme taraflarca serbestçe müzakere edilerek akdedilidğinden ve davacı, dava konusu bedelleri ödemeyi kabul ettiğinden, dava konusu faturalara itiraz etmediğinden faturaları kabul etmiş sayılacağından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ……… vekili cevap dilekçesine özetle; davacı müvekkilim şirket nezdindeki elektrik aboneliğine ilişkin olarak huzurdaki davayı açtı, kendisinden tahsil edilen kayıp kaçak dağıtım ve iletim, sayaç okuma , perakende satış hizmet bedellerinin müvekkilim şirketten tahsilini talep etti, dava belirsiz alacak davası açılmasına uygun mahiyette olmadığı, davacı kayıp kaçak bedeli ödemediğine dair herhangi bir delil sunmadı,davacıya tebliğ ve teslim edilen , davacının bedelini ödediğini iddia ettiği her faturayı bizzat ibraz etmesi gerektiği , davacının bu fatura bedellerini ödediğine dair belge asıllarını da sunması gerektiği, kendi adına tahsil etmediği kayıp – dağıtım bedellerinin müvekkilim den talep ve tahsil edilmesinin mümkün olmadığı , müvekkilim sadece üretim yapmakta elektrik kayıp ve kaçak ta sorumluluğununu bulunmadığı , söz konusu faturalara yasal süresi içinde, itiraz etmediği ,fatura ve içeriğini kabul ettiği , davacı elektrik iletim bedeli, okuma , dağıtım bedeli ve elektriği teslim alabilmesi için gerekli ek çok hizmet bedelinin de iadesini talep etmekle beraber, bu tutarlar da müvekkili şirket namına tahsil edilen tutarlar olmadığından iadesinin mümkün olmadığı, davacı tarafça karşılanması gerekmekte, davacının faiz talep etme hakkı olmadığı ve Bakırköy mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle öncelikle yetkisizlik nedeniyle davanın usulden, kabul görmediği takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir..
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin taraflar arasındaki abonelik sözleşmesine binaen faturalara yansıtılan elektrik kullanım bedeli dışındaki kayıp-kaçak…vs adlar altında alınan bedellerin haksız olduğundan bahisle iadesi olduğu, davalı tarafça öncelikle davanın usulden, kabul görmediği takdirde esastan reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür. Görev itirazı bakımından; Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 27/02/2014 tarih 2013/18363 esas 2014/3041 sayılı kararında da açıklandığı üzere uyuşmazlık abonelik sözleşmesi ile kurulan özel hukuk ilişkisi çerçevesinde ve hizmet karşılığında alınan ücrete ilişkin olduğundan uyuşmazlık bakımından adli yargının görevli olduğu anlaşılmakla görev itirazı dikkate alınmamıştır. Husumet itirazı bakımından; Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin yerleşik kararları dikkate alındığında tedarik eden, pazarlayıcı ve dağıtıcı dava konusu bedellerin iadesinden müteselsilen sorumlu olduğu anlaşılmakla husumet itirazı da dikkate alınmamıştır. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 08/10/2015 tarih 2014/18311 esas-2015/15438 karar sayılı kararı)
Davalılar….. ve….. vekillerinin yetkiye ilişkin itirazları bakımından yapılan incelemede; davacının, davalı ….. ile imzaladığı 04/05/2014 tarihli sözleşmeninyetkili mahkemeler ve delil anlaşması başlıklı 12.maddesinde Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğunun düzenlendiği, ….ile imzaladığı sözleşmenin anlaşmazlıkların çözümü başlıklı 15.maddesinde de İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunun düzenlendiği görülmüştür. 6100 sayılı yasanın 17.maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmüne yer verildiği, taraflar arasındaki sözleşme ile aksinin kararlaştırılmadığı ve yetkili kılınan mahkemelerin İstanbul ve Bakırköy Mahkemeleri olduğu, yetki itirazının da süresinde yapıldığı, taraflarca kararlaştırılan yetkili mahkemenin münhasır yetkili olduğu ve davanın söz konusu Mahkemede açılması gerektiği anlaşılmakla, davalılar //////////// ve /////////////şirketlerine karşı açılan davalar bakımından Mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerektiği yönünde olaşan tam ve bağımsız vicdani kanaat oluşmuştur.
Diğer davalılar ……. ve….. aleyhine açılan davalar bakımından ise; Mahkememizdeki yargılama devam ederken 17/06/2016 tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasa ile 6446 sayılı Enerji Piyasası Kanunu’nda bir kısım maddelerde değişiklik yapılarak yeni maddeler eklenmiş, 6719 sayılı Yasa’nın 21. Maddesi ile 6446 Sayılı Kanunun 17. Maddesine eklenen 10.fıkrasında “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” düzenlemesine, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 Sayılı Kanun’a eklenen geçici 20.maddesinde de “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yargılama sırasında bir kısım Mahkemeler tarafından 6446 sayılı Yasa’ya eklenen ve değiştirilen maddeleri bakımından Anayasa Mahkemesine davalar açılmakla birlikte yargılama sırasında 15/02/2018 tarihli 30333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 28/12/2017 tarihli 2016/150 Esas ve 2017/179 Karar sayılı ilamı ile değişikliklere ilişkin olarak Anayasa’ya aykırılık iddialarının reddine karar verilmiştir.
6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 Sayılı Kanun’a eklenen geçici 20.maddesi dikkate alındığında; davaya konu bedeller ile ilgili olarak 6719 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden evvel açılmış ve halen devam eden alacak davalarında da 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesine eklenen 10.fıkrasının geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği, bu hali ile de eldeki davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır.
Eldeki dava bakımından dava tarihinde yürürlükte bulunan Kanun maddeleri, yerleşmiş Yargıtay içtihatları dikkate alındığında; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunu’nun 21/05/2014 gün, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı; öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı, gerekçeleriyle; elektrik enerjisini kaçak kullanmayan abonelerden kayıp-kaçak bedeli alınamayacağı, diğer bir ifadeyle kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılamayacağına karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bahsedilen 21/05/2014 gün, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 sayılı kararı ve söz konusu karar benimsenerek verilen Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 25/02/2016 tarih, 2015/2474 Esas ve 2016/2637 Karar sayılı, 18/02/2016 tarih, 2015/2292 Esas ve 2016/2177 Karar sayılı ve benzeri nitelikteki birçok yerleşmiş içtihatları da dikkate alındığında faturalara elektrik kullanım bedeli dışında yansıtılan ve davaya konu olan bedellerin alınmasının haksız olduğu ve davacının dava açmakta haklı olduğu, ancak Kanun değişikliği nedeniyle davanın konusuz kaldığı, bu hali ile davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumluluk bakımından; Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 03/10/2012 tarihli 2012/3820-5658 Esas ve Karar sayılı ilamında yer alan “…dava tarihinde davacının dava açmakta haklı olup olmadığı hususları tartışılarak,..oluşacak uygun sonuç dairesinde vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hangi tarafa yükleneceğinin belirlenmesi…” gerektiği hükmü ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarih 2009/18-421 Esas – 2009/526 Karar sayılı ilamında yer alan “…dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, davadan sonra yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olamayacağından, dava davadan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalmışsa davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi..” gerektiği hükmü dikkate alınarak davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri verilmesine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davalı ……. Aş aleyhine açılan dava bakımından
1-Davalının yetki itirazının kabulü ile Mahkememizin YETKİSİZLİĞİ nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın onaylanmış bir örneğinin görevli ve yetkili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3- Yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına
B-Davalı ……. Aş aleyhine açılan dava bakımından
1-Davalının yetki itirazının kabulü ile Mahkememizin YETKİSİZLİĞİ nedeniyle davanın usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın dosyanın onaylanmış bir örneğinin görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3- Yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına
C- Diğer davalılar …… ve ….. yönünden;
1-Yasa değişikliği nedeniyle davanın konusu kalmadığı anlaşılmakla ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2- Alınması gereken karar ve ilam harcı 35,90 TL olduğundan peşin alınan 68,31 TL harcın mahsubu ile arta kalan 32,41 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya verilmesine,
3- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek olan nisbi vekalet ücretinin altında olamayacağından, 2180,00 TL vekalet ücretinin davalılar …. ve ….’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
4- İş bu dava için davacı tarafça, davalılar bakımından yapılan 35,90 TL peşin harç, 135,00 TL tebligat ve posta giderinden ibaret toplam 170,90 TL yargılama giderinin davalılar….. ve ….’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı ….. vekilin yüzüne karşı diğer davalı vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğıinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 15/03/2018