Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/409 E. 2018/52 K. 18.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/409 Esas
KARAR NO : 2018/52
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 06/04/2016
KARAR TARİHİ : 18/01/2018 (Tefhim Tarihi) – 16/02/2018 (Yazılma Tarihi)
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasında yapılan açık yargılama sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 31/01/2016 tarihinde ……..’in yönetimindeki araçta yolcu olarak seyehat ettikleri sırada şöförün bir an dikkatsizliği nedeniyle HGS, OGS gişelerinin ayıran orta betona çarpması sonucu 73 yaşındaki müvekkilinin ömrünün geri kalanının yardım almadan idame ettirebilecek şekilde, sakatlık haliyle mücadele etmek durumunda kaldığını, kazadan önce evinin tüm işlerini karşılayabilecek durumdayken kazadan sonra sakat kaldığı için ne kendi ihtiyaçlarını ne de evinin ihtiyaçlarını karşılayamadığını, TRH 2010 tablosuna göre yaklaşık 10 yıl yaşayacağı düşünüldüğünde müvekkilinin bu süre içinde muhtemel kazançları da olacağını, uzman bir bilirkişi tarafından yapılacak hesaplama doğrultusunda sigorta poliçesinin limiti oranında tazminata hak kaznacağını, müvekkilinin araçta yolcu olarak bulunudğu sırada gerçekleşen kazada doğrudan zarar gören 3. kişi durumunda olduğunu, kural olarak motorlu aracçların zarar verdiği 3. kişiler ömüm, yaralanma, tedavi ve maddi hasar nedeniyle sigortacıdan poliçedeki tutarla sınırlı olarak maddi tazminat isteyebileceğini, kazada hiç bir kusurunun olmadığı müvekkilinin tazminat almaya hak kazandığından bahisle maddi zararının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu olayda öncelikle kusuru durumunun tespitinin gerektiğini, davacının araç sürücüsü sigortalılarına ait kusur ve zararı kanıtlaması gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir, yargılama sırasında sunduğu beyan dilekçesi ile de davalının sigortalı aracın maliki olduğu, müvekkili tarafından yapılan poliçenin 3.kişilerin zararını teminat altına aldığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talep, trafik kazası nedeniyle doğan zararın, sorumluluk sigortacısından tahsilidir. Davaya konu kazaya karışan ve davalıya sigortalı olan aracın ………..plaka sayılı araç olduğu, davacının söz konusu araçta yolcu bulunduğu, araca ait davalı tarafça düzenlenen ZMMS poliçesine göre aracın malikinin dosyamız davacısı olduğu, dolayısıyla da kazaya karışan aracın işleteni olduğu anlaşılmıştır. Eldeki dava bakımından taraflar arasında sigorta ilişkisi bulunduğu, davacının kendi sigortacısından talepte bulunduğu, aracın kamyonet olması ve ticari amaçla kullanılması nedeniyle Mahkememizin görevli olduğu kanaatine varılmıştır. Taraflar arasında imzalanan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının sigortanın kapsamını düzenleyen A.1. maddesinde “Sigortanın kapsamı; sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” ifadesine ve teminat dışında kalan hallerin düzenlendiği A.3. maddesinin (b) bendinde de işleten tarafından ileri sürülecek tazminat taleplerinin teminat dışında olduğuna yer verilmiştir. 2918 sayılı KTK’nın 91. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, araç işletenleri aynı Yasa’nın 85/1. madde ve fıkrasında belirtilen sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 04/03/2014 tarih 2013/3555 Esas ve 2014/2930 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır….Davalı sigorta şirketi işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde teminat altına aldığına göre işletenin kendi zararından sorumlu olmadığından…” ( benzer nitelikteki Yargıtay. 17. HD’nin 2014/14227 E ve 2016/6999 K; 2015/10962-10083 K; 2013/7562 E ve 2014/7402 K ve 2013/16330-15060 K sayılı ilamları) eldeki davamız bakımından işleten olan davacının zararından hem Yasa gereği hem de taraflar arasındaki sözleşme maddesi gereği davalının sorumluluğu bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Alınması gereken karar ve ilam harcı 35,90 TL olduğundan peşin alınan 29,20 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 6,70 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2.madde ve fıkrasına göre belirlenen 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
4- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılmasına,
5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ giderleri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu , usulen anlatıldı.18/01/2018