Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/30 E. 2018/577 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/30 Esas
KARAR NO : 2018/577
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 24/07/2013
KARAR TARİHİ : 22/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirket şeker imalatı ile iştigal eden bir firma olduğu, taraflar arasında imzalanmış fason imalat anlaşmasına uygun olarak uzun yıllar davalı şirkete mal tedarik ettiği, devam eden süreç içerisinde taraflar arasında imzalanmış fason imalat anlaşmasına ve ticari teamüllere aykırı olarak davacının bilgisi ve onayı olmadan bir kısım faturalar keşide edilerek davacı şirkete gönderildiği, davalı borçlu olduğunu ve ne miktar için borçlu olduğunu bildiği halde takibi sürüncemede bırakmak kastı ile kötü niyetli olarak borcun tamamına itiraz ettiğinden bahisle itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin ileri sürmüş olduğu iddiaların asılsız olduğunu, müvekkili şirket tarafından kesilen bir kısım faturaların davacı tarafça defterlerine kaydedilmediğini, ayrıca müvekkili tarafından yapılan ödemelerin de davacı defterlerine kaydedilmediğini, davalının taraflar arasındaki sözleşmeye binaen üzerine düşen tüm edimleri yerine getirdiğini, davacı tarafça teslim edilen bir kısım malların ise eksik veya hasarlı olması nedeniyle davacı tarafa iade faturaları düzenlemelerine rağmen söz konusu faturaların bedellerinin ödenmediğini, cari hesap mutabakatlarından da durumun anlaşılacağından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında cevap dilekçesini tekrar etmiştir.
Davaya dayanak İstanbul Anadolu 11. İcra Müdürlüğünün …… E nolu dosyasının incelenmesinde; dosyamız davacısı tarafından davalısı aleyhine cari hesap alacağı bulunduğundan bahisle ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı tarafça takibe yasal süresi içerisinde itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu ve eldeki davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Davanın ilk tevzi edildiği İstanbul Anadolu 20. ATM tarafından yapılan yargılama neticesinde; davacı defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, davalı tarafça tutulan defterlerin usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil teşkil ettiği ve davalı defter kayıtlarına göre davalının herhangi bir borcu bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme ilamının temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 22/10/2015 tarihli 2014/6721 Esas ve 2015/5256 Karar sayılı ilamı ile; “…Ticari defter ya da defterlerin tacir olan diğer tarafın aleyhinde kesin delil sayılabilmesi için; 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 86. maddesi hükmü uyarınca, taraflardan birinin defterleri kanuna uygun olup da diğerinin ki olmaz veya hiç defteri bulunmaz yahut ibraz etmek istemezse; defterleri yasaya uygun olarak düzenlenmiş olan tacirin birbirini doğrulayan defterlerindeki kayıtlar, diğeri aleyhinde delil olur. Ancak, defterdeki kayıtlara dayanak yapılan belgelerin de defter kayıtlarını doğrulaması gerekir. Karşı taraf, aleyhinde delil olarak kabul edilen kaydın aksini yasal delillerle kanıtlayabilir. Somut olayda, davacı tarafından sunulan, davalının kestiği iade faturalarının kabul edilmediğine ilişkin ihtarlar incelenmediği gibi, iade faturalarına konu malların eksik olduğu ya da ayıplı olmaları nedeniyle davacıya iade edildiği de ispatlanamamıştır. Yine davalı defterlerine taraflar arasındaki sözleşme ve protokollere aykırı olarak kaydedildiği iddia edilen destek bütçesi, açılış bedeli adı altında düzenlenen faturaların da taraflar arasındaki sözleşme ve protokollere uygun olup olmadığı hususlarında mahkemece herhangi bir inceleme de yapılmamıştır. Bu durumda, davacının iddiaları incelenmeksizin, davalı defterlerinin kesin delil mahiyetinde olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece yapılması gereken iş, taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve protokoller celbedilerek, konusunda uzman mali müşavir ve hukukçu bilirkişiden oluşturulacak heyete taraf defterleri ve dosyada bulunan belgeler inceletilmek suretiyle, özellikle davacının itiraz ederek iade ettiği faturalar ile, davalı tarafından destek bütçesi, açılış bedeli adı altında düzenlendiği iddia olunan faturaların taraflar arasındaki akdî ilişkiye uygun olup olmadığı hususunda Yargıtay denetimine elverişli rapor düzenletilerek, sonucuna göre karar vermekten ibarettir. ” hükmüne yer verilerek bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına binaen İstanbul Anadolu 20. ATM’nin kapatılması nedeniyle dosya Mahkememize iade edilmiş ve Mahkememizin 28/04/2016 tarihli duruşmasında bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuş ve Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi raporu alınmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda özetle; davacı tarafça sunulan cari hesap ekstresine göre davalı şirketin 260.051,02 TL borçlu olduğu ve söz konusu bedelin davaya dayanak takip dosyasındaki alacak miktarı ile örtüştüğünü, davalı tarafça sunulan cari hesap ekstresine göre ise davacıya borçlu olmadığının görüldüğünü, tarafların düzenledikleri cari hesapların davalı tarafça davacı adına düzenlenen faturalardan kaynaklı olduğu, bu faturaların bir kısmının taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak kesilen faturalardan, bir kısmının ise davacı tarafın gönderdiği malların eksik veya hasarlı olduğu iddiası ile kesilen faturalardan oluştuğu, taraflardan sözleşmenin sunulması istenilmesine rağmen herhangi bir sözleşmenin sunulmadığı, taraflarca düzenlenen ihtarnamelerin incelendiği, davacı tarafça düzenlenen ancak davalı tarafça kayda alınmayan toplam değeri 659,88 TL olan üç adet faturanın irsaliyesinin ……ve …… tarafından teslim alındıkları, davalı defterlerinde yer alan ve toplam değeri 259.374,00 TL bedelindeki faturaların davacı kayıtlarında yer almadığı, fatura içeriklerinin iade fatura, fark faturası…vs olduğu, bir kısmına davacı tarafça ihtarname ile itiraz edildiği, davalı tarafça davacı adına prim faturaları düzenlendiği, ancak taraflarca 2005 ila 2010 yıllarına ait sözleşmelerin sunulmadığı, davalı tarafın sunduğu sözleşmelerin 2011 ve 2012 yıllarına ait olduğu ve bu sözleşmelerde ciro primi ile lojistik primi olarak iki adet prime yer verildiği, sunulan sözleşmelerde ciro ve lojistik primi dışında destek bütçesi, mağaza açılış bedeli adları altında başkaca ücrete yer verilmediği, Ağustos 2008 ayı için düzenlenen 46.635,96 TL bedelli ciro primi, Kasım 2008 için düzenlenen 18.167,28 TL bedelli ciro primi, Haziran 2009 için düzenlenen 19.645,53 TL aktivite primi, Temmuz 2009 için düzenlenen 31.738,15 TL bedelli diğer ciro ile aynı al içerisinde düzenlenen 7.019,08 TL bedelli ciro primi, Şubat 2010 dönemine ilişkin düzenlenen 22.335,68 TL bedelli niteliği belirlenemeyen fatura, faturanın ne şekilde belirlenerek hesaplandığının tespit edilemediği söz konusu faturaları destekleyici herhangi bir belge sunulmadığı, davalı tarafça düzenlenen 64.569,74 TL bedelli olan ancak davacıya tebliğ edildiği ve dayanağı belgenin sunulmadığı gibi mağaza açılış bedelinin sözleşmede de yer almadığı, davalı tarafça ihtarnamelerde bildirilen ve malların eksik ve hasarlı olduğuna dair düzenlenen faturaların davacıya tebliğ edildiğinin ve iade edildiği bildirilen malların iade edildiğinin irsaliye ile ispatlanamadığı, bu nedenle davalı tarafça düzenlenen ve dayanakları ispatlanamayan fatura bedellerinin, davalı defteri bakımından davacıya alacak olarak kaydedilmesi gerektiği, aynı zamanda davacı tarafça düzenlenen ve davalıya teslim edildiği anlaşılan ancak davalı tarafça defterlerine kaydedilmemiş faturaların da alacak olarak kaydedilmesi gerektiği, bu hali ile davacının davalıdan 260.033,88 TL alacaklı olduğu, davacı tarafça asıl alacak kalemine ilişkin ihtarnamenin 03/09/2012 tarihinde tebliğ edildiği, ve ödeme için 7 günlük süre verildiği, bu hali ile davalının 11/09/2012 tarihinde temerrüde uğradığı ve takip tarihi olan 06/05/2013 tarihine kadar işleyen avans faiz miktarının 20629,87 TL olduğu kanaatine varılıdğını bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin, cari hesap alacağı nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali olduğu, davacı tarafça davalıya teslim edilen ürünlerin bedelinin ödenmediğinden bahisle tahsilinin talep edildiği, davalı tarafça davacı tarafça teslim edilen ürünlerin bir kısmının hasarlı bir kısmının ise eksik olması nedeniyle davacıya iade edildiği, ayrıca davacı adına sözleşme kapsamında düzenlenen bir kısım alacak faturalarının davacı tarafça kayda alınmadığı, davacıya borçlu olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin talep edilidği anlaşılmışıtr. Mahkememizce yapılan ilk yargılama neticesinde davalının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının defterlerinin ise usulüne aykırı tutulduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği, Mahkeme ilamının taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesi, davalı tarafça deftere kaydedilen ancak davacı defterlerinde yer almayan faturaların dayanaklarının incelenmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmesi nedeniyle Mahkememizce bozma ilamına uyularak, bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporun denetime ve hüküm vermeye elverişli olduğu anlaşılmakla hükme esas alınmıştır. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere ihtilafın taraflar arasındaki 2005 ila 2010 yılları arasında düzenlenen bir kısım faturalardan kaynaklanmaktadır. Her ne kadar bozma ilamında taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesi gerektiği belirtilmiş ise de taraflarca 2005 ila 2010 yılları arasında düzenlenen sözleşmeler Mahkemeye ve bilirkişi heyetine sunulmadığı, davalı tarafça sunulan sözleşmelerin ise 2011 ve 2012 yıllarına ait olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere, davalının defterlerinde yer alan bir kısım faturalar incelenmiş, ancak davalı tarafça davacının malları eksik veya hasarlı teslim ettiğinden bahisle düzenlediği faturaların davacıya tebliğ edildiği veya malların teslim edildiği, ayrıca davalı tarafça prim, mağaza açılışı..vs adı altında düzenlenen faturalar bakımından sözleşmelerin sunulmaması nedeniyle taraflar arasında prim veya mağaza açılış bedeli ödeneceğine ilişkin bir düzenleme bulunduğu dolayısıyla söz konusu bedeller bakımından davacının borçlu olduğunun ve defter kayıtlarının doğru olduğunun davalı tarafça ispatlanamadığı, bu hali ile söz konusu faturaların davacının davalının defterinde yer alan borç kaydından silinmesi gerektiği ve bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davalının davacıya 260.033,88 TL borçlu olduğu kanaatine varılmıştır. Takipte yer alan işlemiş faiz bakımından ise her ne kadar bilirkişi tarafından faiz miktarı 20.629,87 TL olarak belirtilmiş ise de, bilirkişinin de belirttiği üzere temerrüd tarihinin 11/09/2012 günü olduğu ve takibin 06/05/2013 tarihinde başlatıldığı, bu hali ile işlemiş faiz miktarının (11.09.2012 ila 19.12.2012 tarihi arası 100 gün, 16,5 oran üzerinden -260.033,88 *100*16,5/36500- 11.754,96 TL, 19/12/2012 ila 06/05/2013 tarihleri arası 137 gün 13,75 oran üzerinden -260.033,88 *137*13,75/36500- 13.420,24 TL) 25.175,20 TL olduğu, işlemiş faz miktarındaki farklılığın bilirkişi heyeti tarafından faiz oranlarının farklı hesaplanmasından kaynaklandığı anlaşılmakla, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olan bilirkişi raporunun işlemiş faiz hesabı dışındaki kısımları hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalı tarafın istanbul Anadolu 11. İcra Dairesinin … Esas sayılı takibe yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 260.033,88 TL asıl alacak 25.175,20 TL işlemiş faiz üzerinden DEVAMINA,
Asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanmasına,
Aşan istemlerinin reddine,
2-Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacak miktarının %20’si oranında belirlenen icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
3- Alınması gereken karar ve ilam harcı 19.482,63 TL olduğundan peşin alınan 3479,65 TL harç ile takip dosyasından alınan 1.440,50 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 14.562,48 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 23.063,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım yönünden AAÜT’nin 13/1.maddesine göre belirlenecek olan nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından TL 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6- Davacı için iş bu dava nedeniyle ödenen peşin harç 3479,65 TL ile icra takibi için ödenen 1.440,50 TL olmak üzere toplam 4920,15 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7- Davacı tarafça iş bu dava için yapılan 1600,00 TL bilirkişi ücreti, 74,50 TL tebligat ve posta gideri ile temyiz yoluna başvuru harçları 148,80 TL olmak üzere toplam 1823,30 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 1804,97 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, geriye kalan kısmının davacı yan üzerinde bırakılmasına,
8- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 22/05/2018