Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/294 E. 2018/558 K. 15.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/294 Esas
KARAR NO : 2018/558
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 11/03/2016
KARAR TARİHİ : 15/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24.11.2015 tarihinde …… maliki olduğu, …..un sevk ve idaresinde olan ….. plaka sayılı aracın demir bariyerlere çarparak alev alması sonucu ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davacıların müteveffa…… desteğinden yoksun kaldığını, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun tehlike sorumluluğu olduğundan bahisle maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu zarara ilişkin olarak sorumluluklarının poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, poliçe limiti üzerindeki zararlardan şirketlerinin sorumlu bulunmadığını, kazanın genel şartlarda yapılan değişikliklerden sonra 24.11.2015 tarihinde genel şartlarda yapılan değişikliklerden sonra meydana gelmiş olması sebebiyle dava konusu tazminatı talebinin teminat dışı olduğundan bahisle davanın reddini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketinden poliçe ve hasar dosyası getirtilmiş, incelenerek dosya arasına alınmıştır.
Davacıların adresleri itibari ile bağlı bulundukları emniyetten sosyal ve ekonomik durumları araştırılması istenilmiş, istenilen hususlarda düzenlenen rapor dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememiz 17.01.2017 tarihli celsesinde dosyanın aktüer hesabı için bilirkişiye tevdine karar verilmiş, bilirkişi raporunda özetle; davacı …….için 153.713,48 TL (Talep 1.000,00 TL maddi) destekten yoksunluk tazminatının hesap edildiği, müteveffanın kızı …. ve …….kaza tarihinde 22 yaşının üzerinde ve evli olmaları tespiti karşısında müteveffanın desteğinden faydalanmadıkları kabulü ile hesaplama yapıldığını bildirmiştir.
Mahkememiz 12.09.2017 tarihli celsesinde davalı vekilinin itirazları doğrultusunda rapor alınmak üzere dosyanın önceki bilirkişiye tevdii edilerek itiraz konularına ilişkin rapor alınmasına ilişkin bilirkişiye tevdine karar verilmiş, bilirkişi raporunda özetle; davacı ……… için 182.974,24 TL (Talep 1.000,00 TL maddi) destekten yoksunluk tazminatının hesap edildiği, müteveffanın kızı ……. ve ………..kaza tarihinde 22 yaşının üzerinde ve evli olmaları tespiti karşısında müteveffanın desteğinden faydalanmadıkları kabulü ile hesaplama yapıldığını bildirmiştir.
Davacı vekili tarafından 19/09/2017 tarihli dilekçesi ile Davacı ………. yönünden HMK 107/2 gereği talebini 152.713,48 TL artırarak 153.713,48 TL maddi tazminat talep etmiş, 11.12.2017 tarihli dilekçesi ile bu defa maddi tazminat talebini HMK 107/2 gereği 33.260,76 TL daha artırarak 186.974,24 TL maddi tazminat talep etmiştir.
Mahkememizin kusur durumuna ilişkin olarak alınan 19/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava konusu olayın, davacı yakını çekici sürücüsü maktul ……….%100 (yüzdeyüz) oranında kusurlu olduğu, kazanın oluşumunda başkaca kişi, kurum veya kuruluşun etkenliği bulunmadığı kanaatini bildirmiş, taraf vekillerince kusur tespitine itiraz olunmamıştır.
Yargıtay HGK’nın 01/11/2017 tarihli 2017/17-1315 Esas ve 2017/1239 Karar sayılı ilamında özetle; “…Sorumluluk hukukunun en önemli amacı, kişinin mal varlığında iradesi dışında meydana gelmiş eksilmeyi ayni veya nakdi olarak gidermektir. Zararın tazminini talep etmek hakkı doğrudan zarar görene tanınmıştır. Doğrudan zarar görenin dışında üçüncü bir kişinin tazminat talebinde bulunma hakkı, kural olarak yoktur. …Bu kurala 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 45. maddesinin ikinci fıkrasında “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” denilmek suretiyle mağdurun ölümü sonucunda yansıma zararına uğrayan kişilerin zararlarının tazmin edilmesine istisnai de olsa imkân tanınmıştır. Böylece ölüm ile sonuçlanan haksız fiil nedeniyle; ölenin yardımından, desteğinden mahrum kalanların tazmin edilmesini talep edebilecekleri bir zararları olduklarını kabul etmiştir…Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar murisin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte muris üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın murisin kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi doğrudan murisin zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. Murisin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir. Talep edilen destek zararı, ölenin değil üçüncü kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen zarardır. Bu hâlde üzerinde durulması gereken en önemli husus, araç şoförünün (desteğin) kazanın meydana gelmesinde tam veya kısmi kusurlu olmasının, üçüncü kişi durumunda bulunan desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğidir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 85. maddesi, işleten ve araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunu düzenlemiştir. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş bulunan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu ve araç işletenin sorumluluğunun, sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğu olduğu hususu bilimsel ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir Anılan maddede değinildiği üzere, işletenin nelerden sorumlu olduğu öngörülmüş, 86. maddede ise, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur hükmü ile işletenin sorumluluktan kurtulma halleri düzenlenmiştir. BK.’nun 44. maddesi hükmüne göre ise zarar gören taraf, zararın doğmasına veya zararın artmasına sebep olmuş ise hâkim zarar ve ziyan miktarını indirebileceği veya zarar ve ziyan konusunda hüküm kurmaktan sarfınazar edebilecektir….Bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde araç işleteninin bu zarardan sorumlu olacağı düzenlendiğine göre, ilke olarak sürücünün (desteğin) ölümünden işletenin sorumlu olduğu, dolayısıyla davacıların işletenden talepte bulunma haklarının bulunduğu kabul edilmelidir. Yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmaları mümkün değildir. Nitekim BK’nun 44/I. maddesi, hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesine dayanmaktadır. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına da kendisi katlanmalıdır. Diğer bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağının kabul edilmesi gerekir. Zira zarara uğramamak için gerekli özeni göstermeyen veya hatta zararın meydana gelmesini isteyen kimse, bu hareket tarzının sonuçlarına katlanmalı ve bu davranışının zararın meydana gelmesinde oynadığı role, etkisine ve derecesine göre zararı kısmen veya tamamen üzerine almalıdır. Çünkü kendi kusuruyla sebebiyet verdiği ya da artmasına neden olduğu zararın ödettirilmesini istemek Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olacaktır…” hükmüne yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; davacılar desteğinin vefat ettiği kazada tamamen kusurlu olduğunun mahkememizce alınan ve dosya kapsamına, delil durumuna uygun, denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınan bilirkişi raporunda da tespit edildiği ve Yargıtay HGK kararında belirtildiği üzere yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmasının mümkün olmadığı ve desteğin kusurunun davacılara yansıtılması gerektiği, bu hali ile de davanın reddine karar vermek gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın REDDİNE,
2.Alınması gerekli 35,90 TL harçtan, dava açılırken 29,20 TL si peşin olarak yatırıldığından, bakiye 6,70 TL harcın davacıdan tahsiline,
3.Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4.Davalı tarafından yatırılan 250,00 TL bilirkişi ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
5.Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince 17.168,45 TL vekalet ücretinin davacı Neriman AKBULUT’ tan alınarak davalıya verilmesine,
6.Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16.05.2018