Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/269 E. 2018/1223 K. 29.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/269 Esas
KARAR NO : 2018/1223
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 29/02/2016
KARAR TARİHİ : 29/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ———- ilçesinde hazır giyim mağazası işletmekte olduğunu, okul kıyafetlerinin temini hususunda ——— anlaşma yaptığını, bu anlaşmaya binaen söz konusu okul kıyafetlerinin belirtilen şartlarda hem kumaşlarının sağlanması hem de dikimi konusunda davalı ile sözleşme yaparak gönderilen numuneye uygun olacak şekilde dava konusu ürünleri davalı şirkete sipariş ettiğini, sözleşme bedeli olan 31.400 TL.’yi davalı şirkete bir kısmını çekle bir kısmını ise nakit olarak ödediğini, davalı firmanın, yapılan sözleşmeye aykırı hareket ederek, özensizce hazırlanmış ve numuneye uygun olmayan ürünler gönderdiğini, gönderilen ürünlerde kalıp ve dikiş hatalarının, model değişikliğine sebep olan hataların bulunduğunu, ayrıca malların sözleşmede belirtilen miktardan (350 adetten) daha az (252 adet) gönderildiğini, ürünlerin tam fatura edildiğini, müvekkilinin gelen ürünleri anlaşma yaptığı ——– Lisesine sunduğunu, ancak ——— ürünlerin ayıplı olduğundan bahisle ürünleri iade ettiğini ve müvekkilinin, dikimi yapılan malların sözleşmeye ve numuneye uygun olmadığından bahisle tespit talebinde bulunduğu ve Dörtyol Sulh Hukuk Mahkemesi’nin —— D.İş sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporu ile ürünlerin dikişlerinin şahit numuneye göre farklı ve özensiz olduğu, kalıp ölçülerinin olması gereken beden numaralarından farklı olduğu, genel görüntü itibariyle isimliklerin farklı farklı yerlerde bulunduğu, incelenen ürünlerin şekil itibari ile birbirinden farklı olduğunun tespit edildiğinden bahisle sözleşmenin feshi ile davalıya yapılan ödemenin faizi ile tahsiline ve ürünlerin davalıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça Dörtyol Sulh Hukuk Mahkemesinin —– D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, bilirkişi incelemesine tabi tutulan ürünlerin müvekkili şirkete ait olup olmadığının bilinmediğini, davacı tarafın, ürünlerin tesliminden bir ay gibi bir süre geçtikten sonra, ürünlerde hatalar var diyerek tespit talep ettiğini, talep tarihinin 13/03/2015 olduğunu, ürünlerde gizli ayıbın olmadığını, muayene ve derhal ihbar edilmesi gerekirken, bunun yapılmadığını, ürün bedellerinin nakit ve çek olarak ödendiğini, eğer ürünlerde gerçekten ayıp var ise derhal iade edilip değiştirilmesinin talep edilmesinin gerektiğini, muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilmediğini, müvekkilinin numune ürün göndermediğini, bilirkişi incelemesinde şahit numune olarak kabul edilen ürünü ve torbadan çıkan farklı farklı ürünlerin kime ait olduğunu bilmediklerini, kaç adet ürün incelendiğine ve tespit isteyenin zararının ne kadar olduğuna dair bilirkişi raporunda açıklama olmadığını, bu nedenle tespite ve rapora itiraz ettiklerini, iş sahibinin sözleşmeden dönme hakkını kullanabilmesi için her şeyden önce ayıbın önemli bir ayıp olmasının gerektiğini, müvekkili şirket tarafından teslim edilen ürünlerin teslim tarihi üzerinden aylar geçtikten sonra ve ayıplı ürün teslimi yönünden muayene ve ihbar külfetine uyulmadan, eksik ürün gönderildiği bildirilmeden tek taraflı olarak ve müvekkilinin gönderdiği ürünler olup olmadığı dahi belli olmayan ürünler üzerinde inceleme yapılarak düzenlenen bilirkişi raporuna dayanılarak açılan alacak davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraf delilleri toplanmış, Dörtyol SHM’nin ———- Değişik iş sayılı dosyası Mahkememiz arasına celbedilmiştir.
Mahkememizce davaya konu edilen ve davalı tarafça verildiği iddia edilen ürünler ile taraflara ait ticari defterler üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde sunulan raporda özetle; davacının işletme defterinin incelenmesinde dava konusu mallara ilişkin faturanın ve karşılığı ödemelerin defter kayıtlarında yer almadığı, davalı şirkete ait herhangi bir hesap kaydı bulunmadığının tespit edildiğini, davalı ticari defterlerinin incelenmesinde davacıya ait gelir-gider hesaplarının kayıt altına alındığı, 2015 yılı sonu itibariyle davalı şirketçe satılan mal bedeli toplamının 31.400,00 TL olduğu ve bedelin tamamının davacı şirketçe ödendiği, taraflar arasındaki anlaşmazlığın malların ayıplı olup olmadığından kaynaklandığı, davacı tarafça sunulan 50 adet montun tamamında büyük ve açık hata bulunduğu, 40 adet montun davalı tarafça üretilip üretilmediğinin etiketlerde yazmadığı için tespit edilemediği bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin ayıplı ifa nedeniyle sözleşmeden ödenen bedelin iadesi olduğu, davacı tarafça davalının ayıplı ifada bulunduğundan bahisle sözleşmeden dönülmek suretiyle ödenen bedelin iadesinin talep edildiği, davalı tarafça ayıp iddiasının kabul edilmediği ve davacı tarafça ihbar süresine uyulmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamına alınan Dörtyol SHM’nin ——– değişik iş sayılı dosyasının incelenmesinde; dosyamız davacısı tarafından davalısı aleyhine 13/03/2015 tarihinde tespit talebinde bulunulduğu, 05/05/2015 tarihinde bilirkişi raporunun sunulduğu ve davalı tarafça rapora itiraz edildiği görülmüştür. Tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde davacının işletme defterinde davalıya ait herhangi bir kayda rastlanmadığı, davalının ticari defterlerine göre ise davacı tarafça sözleşme bedelinin tamamının ödendiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi olduğu, davacı tarafça ayıp nedeniyle ödenen bedelin iadesi de talep edilmek suretiyle sözleşmeden dönme iradesinin ortaya konulduğu anlaşılmıştır. Dosyamız kapsamına alınan bilirkişi raporu ve uyumlu nitelikteki Dörtyol SHM tarafından yapılan tespit sonucunda alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında üretilen giysilerin birbirleri ile dahi uyum içerisinde olmadığı, dolayısıyla ayıplı olduğu, ayıbın niteliği büyük olmakla birlikte açık ayıp niteliğinde bulunduğu anlaşılmıştır. TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde eser sözleşmesi düzenlenmiş ve ayıp nedeniyle sorumluluğu düzenleyen 474.maddesinin 1.fıkrasında ” İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır.” hükmüne yer verildikten sonra 475.maddesinde de ayıp halinde iş sahibinin seçimlik hakları düzenlenmiş, 477.maddesinde ise “Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder. İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır. Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Eldeki dava bakımından alınan bilirkişi raporları dikkate alındığında, ayıp olarak iddia edilen hususların açık ayıp niteliğinde olduğu, dolayısıyla davacının TBK’nın 474.maddesi uyarınca eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorunda olduğu ancak her ne kadar malların teslim tarihi fatura ve sevk irsaliyesi sunulmadığından tespit edilememiş ise de davacı tarafça yaptırılan tespit sırasında alınan bilirkişi raporunun 05/05/2015 tarihli olmasına rağmen eldeki davanın yaklaşık bir yıl sonra açıldığı, davacı tarafça dava tarihine kadar davalıya ayıp ihbarında bulunulduğunun ispat edilmediği, bu hali ile davacının TBK’nın 477/2.madde ve fıkrası dikkate alındığında gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ettiği ve ürünleri ayıplı hali ile kabul etmiş sayılması ve dolayısıyla davanın reddine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Alınması gereken karar ve ilam harcı 35,90 TL olduğundan peşin alınan 171,00 TL harcın mahsubu ile arta kalan 135,10 TL harcın ve 366,00 TL ıslah harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı yan üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre belirlenen 3.768,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşıladıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 29/11/2018