Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/236 E. 2019/388 K. 04.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/236 Esas
KARAR NO : 2019/388
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 26/02/2016
KARAR TARİHİ: 04/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle ; Davalı borçlu şirket aleyhine İstanbul Anadolu 2. İcra Müdürlüğü —– E. sayılı icra dosyası ile ———– TL cari hesap alacakları için başlatılan icra takibine borçlu şirketin —- tarihinde itiraz ettiğini, bu itiraz neticesinde icra takibinin durduğunu, davalının borca itirazının aşağıda açıklayacakları hususlar gereği haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğundan iptalini talep etme gereği doğduğunu, Müvekkili ———ile davalı borçlu ——– firması arasında —– tarihinde imzalanan Sözleşmenin “Alıcı’nm yükümlülükleri” başlıklı 2-a maddesinde; “Sözleşmenin uzaması halinde———- tarihinden itibaren geçerli olacak fiyat aşağıdaki formülün uygulanması ile saptanacaktır” denmek suretiyle ———- tarihinden itibaren fiyat artışı yapılacağının açıkça öngörüldüğünü, davacı tarafından davalıya yemek hizmeti sunulduğunu, söz konusu yemek hizmetine istinaden sözleşmenin 2-a maddesi gereğince yapılan artış nedeniyle fiyat farkı faturaları düzenlendiğini ve davalıya gönderildiğini ancak davalının temerrüde düşürülmesine rağmen müvekkiline olan borcunu halen ödemediğini, müvekkilinin 1657 ve 1658 sayılı toplam——— TL bedelli faturalar düzenleyerek, davalı borçlu şirkete gönderdiğini, e-fatura sistemi üzerinden gönderilen faturaların “temel fatura” niteliğinde olduğundan davalı tarafından faturaların sistemde kabul edildiğini, ancak akabinde davalının müvekkili şirkete aynı tutarda iade faturası düzenlediğini, söz konusu iade faturalarının müvekkili tarafından—-. Noterliği—————- yevmiye no.lu ihtarı ile iade edildiğini, ihtarda müvekkili tarafından düzenlenen 1657 ve 1658 sayılı toplam 20.766,11 TL faturaların bedelinin ihtarın tebliğ tarihinden itibaren en geç 3 (üç) gün içerisinde müvekkiline ödenmesinin ihtar edildiğini, davalıya işbu ihtarın 14.07.2015 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak şu ana kadar müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, söz konusu bedelin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğinden takibin durdurulduğunu, davalı aleyhine işbu itirazın iptali davasını açma gereği doğduğunu, Davalının haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, itiraz dilekçesinde takibe konu cari hesap ekstresinde gösterilen 20.766,11 TL bedelli faturaların “çalışma karşılığı olmadığı” iddia etse de işbu iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalı borçlunun çalışılan dönemde, müvekkilinden hizmet alındığını açıkça kabul ettiğini, bu döneme istinaden müvekkili tarafından düzenlenen faturaların da ödendiğini açıkça belirttiğini, müvekkili tarafından sehven artış yapılmaksızın düzenlenen faturaları ve verilen yemek hizmetini kabul eden davalının artış miktarına istinaden düzenlediği fiyat farkı faturalarına itirazının kabulünün mümkün olmadığını, -Davalı borçlunun faize ve faiz oranına itirazının tamamen asılsız ve mesnetsiz olduğunu, Somut olayda müvekkili tarafından davalının —–. Noterliği ——— yevmiye no.lu İhtarı ile temerrüde düşürüldüğünün açık olduğunu, bu nedenle müvekkilinin temerrüt tarihi olan 21.07.2015 tarihinden itibaren işlemiş avans faizi ile birlikte takibe konu edilen borca davalının faiz itirazının da haksız ve mesnetsiz olduğunu, Yargıtay içtihatları ve 3095 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 2. fıkrasında sabit olduğu üzere, somut olayda tarafların tacir olduğunu, davaya konu alacağın tacirler arası sözleşmeden kaynaklandığını ve avans faizi talep etme hakları olduğunu, Davalı borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, İ.İ.K.’nun 67. maddesinin 2. fıkrasına göre davalının müvekkilinin alacağını ödemediği gibi alacağın tahsilini durdurmak ve/veya geciktirmek amacıyla yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazı nedeniyle davalı borçlu aleyhine %20′ den aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini beyanla, Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; Haklı davalarının kabulü ile davalı borçlunun itirazının iptali ile takibin işlemiş ve işleyecek avans faizi ile birlikte devamına, Davalı borçlu şirket aleyhine haksız itirazı nedeniyle % 20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkili yer mahkemesi olan Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinde açılması gerektiğinden davacının davasının yetki yönünden reddi gerektiğini, -Müvekkilinin 29.06.2013 tarihinde ———–. ile müvekkil şirketin çalışanlarına yemek hizmeti verilmesi konusunda sözleşme imzalandığını, ancak sözleşmedeki taraf değişiminden sonra hizmet kalitesinin daha da kötüye gitmesi sonucu, söz konusu sözleşmenin müvekkilince haklı nedenlerle 11.12.2014 tarihinde feshedildiğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, şöyle ki; Taraflarca imzalanan sözleşmede tarafların yükümlülüklerini düzenleyen hükümlere göre, davacının yemek hizmetleri için kullanılacak kırık, çizik olmayan kullanılabilir ekipmanı kullanıma sunmak, yemek hizmetlerinin temiz ve sağlıklı koşullarda servis edilmesini sağlamak, servis edilecek yemeklerde kullanılacak ürünleri güvenilir marka ve üreticilerden temin etmek, en kaliteli ürünleri kullanmak yemekleri sıcak servis etmek, ürünleri çok iyi yıkamak ve bunun gibi birçok hizmeti yerine getirmeyi taahhüt ettiğini, ekte sundukları müvekkilince düzenlenen, çalışanların yemek hizmetlerinden memnuniyetine ilişkin anketlerden ve davacı şirketle yapılan yazışmalardan anlaşılacağı üzere davacının bu yükümlülüklerini yerine getirmediğini, hizmetin kalitesinin sözleşmede beyan edilenlerden oldukça farklı olduğunun anlaşıldığını, Bunun üzerine sözleşme süresi boyunca müvekkilinin yetkilileri ve çalışanlarının yemek hizmetleri ve yemekhanede mevcut hijyenik olmayan ortam için (yemeklerden böcek ve sinek çıkması, yemekhanenin haşere dolu olması, yemeklere sineklerin konması ve etrafta sürekli sinek ve böcek olması, kullanılan tabakların çizik ve pis olması, uyarılara rağmen yemekhane personelinin eldiven ve bone kullanmamakta ısrarcı olması, çalışanların yemek sonrası rahatsız hissetmeleri vs.) yoğun şikayetler üzerine, davacının hizmetlerinden memnuniyetsizliğini gerek mail yoluyla yazılı ve gerekse davacı şirket yetkilileriyle yapmış oldukları görüşmelerde sözlü olarak dile getirdiğini, davacıyı uyardığını, ————–n davacı şirkete devri sonrasında yeni sözleşme dönemi başlangıcında davacı şirket yetkilileri ile bu konular hakkında yapılan görüşmelerde, ———-hizmetinden memnuniyetsizlikler ve yaşananlann dile getirildiğini, sözleşmenin feshi ve yeni dönemde devam etmeme hususunun görüşüldüğünü, yapılan bu görüşmelerin neticesinde, davacı ——- eksikliklerinin giderileceği, hizmetin kalitesinin arttırılacağı, devir ve birleşme sebebiyle firmanın yenilendiğinin beyanla sözleşmenin feshedilmemesinin istendiğini, yeni dönemde fiyat artışının yapılmaması ve yemek hizmetlerinin iyileşmesi ve söz konusu eksikliklerin giderilmesi üzerine fiyat artışının yeniden görüşülmesi hususunda tarafların anlaşmaya vardıkları, bu tarihten sonra davacının bir önceki sözleşme dönemindeki ücret esas alınarak kesilmeye devam edilen faturalar taraflar arasındaki bu anlaşmayı kanıtlar nitelikte olduğunu, bu anlaşmaya rağmen davacının vaat ettiği düzeltmeleri gerçekleşmediği için taraflar arasındaki sözleşmenin 11.12.2014 tarihinde müvekkilince feshedildiğini, davacının fesihten sonra kötü niyetli olarak, artış yapılmayacağı yönünde anlaşmasına rağmen, geçmişe yönelik fatura kesilerek aradaki farkları müvekkilden talep ettiğini, müvekkilinin bu faturalara yasal süresinde itiraz edilerek davacı şirkete iade ettiğini, davacı şirketçe müvekkiline ihtarname ile borcun ödenmesi ihtarında bulunulduğunu, müvekkilinin bu ihtarnameye – Noterliği —— yevmiye no.lu ihtarname ile cevap verilerek itiraz ettiğini, Davacının tüm bunlara rağmen icra takibi başlattığını, müvekkilinin yukarıda izah edilen nedenlerle haklı olarak icra takibine de itiraz ettiğini, Davacının sözleşme dönemi içerisinde kestiği faturalar ve tarafların ticari defter ve kayıtlarının yazılı delil niteliğinde olduğunu, TTK gereği faturanın, tespit edilen şartları gösteren ve bunları belirli şartlarla tevsik eden bir belge ve kanunen yazılı bir ispat vasıtası olduğunu, VUK 229. maddesine göre de; “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere, emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Yine VUK 230. maddesine göre “yapılan işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı faturanın zorunlu unsurlardan” olduğunu, Davacı tarafça bu kapsamda düzenlenen faturalar her iki tarafça kabul edildiğini, ticari defter ve kayıtlara işlendiğini, vergi dairesine beyan edildiğini, sözleşmenin müvekkilinin haklı nedenlerle feshinden sonra davacının kötü niyetli olarak taraflarca yapılan anlaşmanın ispatı olan sözleşme süresince kesilen bu faturaların dışında fark faturaları kesilmesinin kabul edilemez olduğunu, Davacının faturaları sehven hatalı olarak düzenlendiğine ilişkin beyanlarının ise söz konusu fiyat farkı faturasının sözleşmenin müvekkil şirketçe feshinden sonra kesilmesi karşısında dinlenmesi gerektiğini, davacının her 7 günde bir hizmet karşılığı faturanın kesilmesi gerektiğinin yer aldığını, davacının 3065 sayılı KDV Kanunu gereği vergiyi doğuran olayın meydana gelmesine rağmen bunun faturalandırılmamış olmasının, TTK m. 18/2’ye göre basiretli bir tacirden beklenebilecek bir durum olmadığının ortada olduğunu, Taraflar arasında artış yapılmayacağına dair faturalarla ve ticari defter ve kayıtlarla açık anlaşmaya rağmen, davacının, sözleşmenin feshiyle birlikte kötü niyetli olarak aradaki farkı talep etmesinin ve bu haksız tutara ihtar tarihinden itibaren avans faizi işletilmesinin kabul edilemez olduğunu beyanla, Yukarıda izah olunan nedenlerle; -Haksız ve kötü niyetli davanın reddine, Davacı aleyhine takip konusu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespiti ile uyuşmazlık noktaları saptanarak tahkikat aşamasına geçilmiş, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmak suretiyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Dava konusu faturalar incelendiğinde, – tarihli —— açıklamalı—–TL bedelli ve—- tarihli — açıklamalı ———- TL ————- olduğu görülmüştür.
Dava konusu icra dosyası incelendiğinde, davacının davalı hakkında 28/09/2015 tarihinde cari hesaba dayalı olarak 20.766,11 TL asıl alacak ve 417,92 TL işlemiş faiz üzerinden icra takibi başlatmış olduğu, davalının yasal sürede borca itirazı ile takibin durduğu, iş bu davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Dosya içinde yer alan mali müşavir tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; davacının 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin noter açılış onamaları ile yevmiye defterinin noter kapanış onamalarının süreleri içinde yaptırıldığını, 2014 ve 2015 yıllına ait ticari defterlerinden yevmiye ve kebir defterlerinin ——-olarak bilgisayar ortamında açılış ve kapanışlarının yapılarak süresinde ————beratlarının yaptırılmış olduğunu, davacı tarafından 19.868,63 TL ve 897,48 TL olmak üzere toplam 20.766,11 TL olarak davalıya fatura kesildiğini, davalı tarafından bahse konu faturaların kabul edilmeyerek davacıya ——– sistemi işleyiş gereği yine e-fatura olarak aynı tutarda iade faturası kesildiğinin görüldüğünü, bu şekilde davacı tarafından ——–sisteminde davalıya yine aynı tutarlarda——– faturalar kesildiği, davalı tarafından önce hesaplara kaydedildiği (—– temel fatura olarak karşı tarafa tebliğ edildiğinden önce kabul edilerek kayıtlara alınıyor, sonra ise aynı tutarlarda iade faturası düzenleniyor) sonra ise davacıya iade olarak aynı tutarlarda e-fatura düzenlenerek davacıya gönderildiğinin anlaşıldığını. Davalının 2015 yılında 320.01.————- hesabında davacının 31.12.2015 tarihli yevmiye kapanış maddesine göre davalıya herhangi ibir borcu olmadığının görüldüğünü, davacı tarafından davalıya fiyat farkına istinaden kesilen ———— hangi dönemlerde davalıya verilen yemek hizmetine istinaden ve davalıya ne kadar miktarda kesildiğine ilişkin dava dosyasına herhangi ibir icmal, çalışma v.b. Gibi denetime açık herhangi ibir ayrıntılı bir belge sunulmadığını, davacının fiyat farkı talep edebileceğini belirtmiştir.
Talimat mahkemesince düzenlenen bilirkişi raporunda özete; davalı firmanın 2014-2015 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikleri zamanında yapılmış olup TTK ve VUK’na uygun olduğu, fiyat farkı ve iade nedeniyle düzenlenen faturaların davalı şirketin ticari defterlerinde davacı şirket hesaplarında kaydedildiği, davalı ticari defter ve hesaplarına göre takip tarihi itibari ile davacının davalı şirketten takine konu asıl alacak miktarının 0-TL olduğu kanaatini bildirmiştir.
01.02.2018 tarihli celsede davacı tarafça sunulan kayıtalar, talimat mahkemesince alınan bilirkişi ve taraf vekillerinin beyanlarının değerlendirilmesi için önceki bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 02.05.2018 tarihli ek raporda anılan hususların hukuki olduğu ve mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; Dava, cari hesap alacağının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır. Davada taraflar tacir olup, delil olarak ticari defter ve kayıtlara dayanmışlar, mahkememizce her iki tarafın uyuşmazlık konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtları mali müşavire inceletilerek rapor alınmıştır. Davacının ticari defterleri usulüne uygun tutulmuş olup, defterlere göre davacı takip tarihi itibariyle davalıdan ———–TL alacaklıdır. Davalı defterleri ise, usulüne uygun tutulmuş olup, sahibi lehine delil niteliğinde olup, defterlere göre davalının davacıya borcu bulunmamaktadır. Defterler arasındaki fark davacı tarafından davalıya keşide edilen 19.868,63.-TL bedelli ve 897,48 TL bedelli fiyat farkı faturalarıdır. Davacı tarafından keşide edilen fiyat farkı faturası davalı tarafça——–r işleyişi gereği defterlere işlendikten sonra davacıya iade olarak gönderilmiştir. Taraflar arasında bu faturalardan önce fiyat farkı faturası bulunmamaktadır. Yine, taraflar arasında fiyat farkı uygulamasına ilişkin herhangi bir sözleşme de bulunmayıp bu konuda fiili bir uygulama da bulunmadığından her iki fatura da borç hesabında dikkate alınmamıştır. Diğer yandan davacının fiyat farkı faturalarını hangi faturalara istinaden kestiğine ilişkin herhangi bir belge de dosyaya sunulmamıştır. dolayısıyla davacının dava konusu faturalara dayalı alacak iddiasını kanıtlayamadığı, bunun yanında davacı icra takibinde haksız ise de kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının tazminat talebinde haklı görülmediği anlaşılmakla davanın reddine , davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KANITLANAMAYAN DAVANIN REDDİNE,
2-Davacı her ne kadar takibi başlatmakta haksız ise de, kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 248,72 TL harç ile 417,92 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 622,24 TL’nin davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere karar verildi. 04/04/2019