Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1404 E. 2018/748 K. 03.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/1637 Esas
KARAR NO : 2018/827

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 12/12/2014
KARAR TARİHİ : 19/07/2018 (Tefhim Tarihi) – 06/08/2018 (Yazılma Tarihi)

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 12/12/2014 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı şirketi ile ….” isimli sinema filmi gişe getirisi olan 15.002,64.-TL alacağı nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün 2014/9 Esas numarası ile icra takibi başlattığını, davalı tarafça takibe haksız olarak itiraz edildiğini, davalı şirket ile “…” imzaladıklarını, ancak filmin dağıtıma yeni bir şirket olan ve sözleşmede de hiç ismi geçmeyen daha sonra …” olduğu görülen bir firmanın logosu ile çıkarıldığını,…. adlı taraflarından bilinmeyen bu şirket logosu ile bir sponsor logosu gibi binlerce afiş, pankart ve bîlboardlarda davalı şirket tarafından yayınlandığını, davacı firmanın rızası alınmadan karşılıksız olarak “…” isimli şirketin reklamının yapıldığını, davalı aleyhine suç duyurusunda bulunduğunu, filmin tanıtım ve… çalışmaları taraflar arasında belirlenen vizyon tarihleri çerçevesinde başlatıldığını ve 300.000.-TL civarında masraf yapıldığını, ancak film vizyona girdiği ilk hafta özensiz ve usulsüz dağıtım ve salonlarda gerekli koordinasyonun davalı tarafından sağlanamaması nedeniyle yapılan tüm bu tanıtım ve … çalışmaları boşa gittiğini, davalının üzerine düşen …” yükümlülüğünü yerine getirmediğini, yapılan anlaşmayı hiçe sayarak filmin sinema salonlarında gösterimi için gerekli çabayı harcamadığını, aksine engelleyici faaliyetlerde bulunduğunu, davalı şirketin davacı şirketi mali ve manevi büyük zarara uğrattığını, ayrıca davalının gişe geliri telif bedeli olan Ekim 2013 için 15.655.-TL ve Kasım 2013 için 1.230.-TL alacağına haksız ve hukuka aykırı olarak el koyduğundan bahisle takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: taraflar arasında 10/08/2013 tarihinde bir “… imzalandığını ve bu anlaşma uyarınca anılan filmin sinemalara dağıtımının gerçekleştirdiğini, davalının ‘dağıtım’ yükümlülüğünü sözleşmeye uygun olarak yerine getirdiğini, taraflar arasındaki 10/08/2013 tarihli sözleşmenin 10/08/2014 tarihinde sona erdiğini, davacı şirketin film tanıtımı için yaptığı masraflardan davalı şirketi sorumlu tutamayacağını, davacı şirketin kendi tasarrufu ile kendi filmi için yaptığı tanıtım ve reklamların hesabını dahi davalı şirkete yüklemeye çalışmasının yanlış olduğunu, davalı şirketin, filmin sinema salonlarına dağıtımı dışında yükümlülüğünün bulunmadığını, film tanıtımı için yaptığı iddia edilen masraflardan davalı şirketi sorumlu tutulamayacağını, davalı şirketin kurucusu olduğu …. kağıt üzerinde ayrı tüzel kişiliği sahip olmakla beraber organik olarak çalışanları, adresi ve çalışma konusu aynı olan bir biri içerisine girmiş iki şirketten ibaret olduğunu, davacı şirket ile davalı şirket arasında 10/08/2013 tarihinde sözleşme imzalanmasından sonra filmin sinemalara dağıtımına başlamış ve filmin sinemalara……” yerine “…. adı ile çıkarılacağının davacı firmaya bildirildiğini, bu konuda sözlü onaylarının alındığını, hiçbir itilaf olmadan film dağıtımı yapıldığını fakat filmin sinemalarda beklenen ilgiyi görmemesi ve beklenen gişe gelirini sağlayamaması üzerine davacı şirketin çeşitli bahaneler ile taraflar arasındaki sözleşmeyi sonlandırmaya çalıştığını, davalı şirketin, dağıtımını yaptığı filmlerin gişe gelirlerinden dağıtım için yapılan masraf ve ödemeleri ve kendi komisyonunu düştükten sonra kalan gişe hasılatını sinemalardan tahsil ettikçe yapımcıya ödediğini, taraflar arasında yapılan sözleşmenin bu yönde olduğunu, taraflar arasında sözleşme akdedildikten sonra bazı sinemalar tarafından dİgîtal sisteme geçildiğini, gösterimler için dağıtımcılardan ……… (sanal koyma bedeli) talep edildiğini ve 20/09/2013 tarihinden sonra bu bedellerin sinema salonları tarafından davalı şirketten tahsil edildiğini, bu fiili durumun taraflar arasında sözleşme imzalandıktan sonra uygulamaya başladığını ve filmlerin sinemalarda gösterime girmesi için ödenmesi zorunlu bir bedel haline geldiğini, dağıtımcı olan davalının bu masrafa katlanmasının doğru olmadığını, bu nedenle bu masraf tutarı elde edilen gişe hasılatından indirildiğini ve kalan miktar olan 1.337,92.-TL’nin geliri davacı tarafa gönderildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda özetle; davacı tarafça takibe konu edilen alacaklara ilişkin olarak dava dışı …… şirketi adına fatura düzenlenmiş olması nedeniyle davalıdan mali olarak alacağı bulunmadığı, bununla birlikte taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu olan … bedelinden davacının sorumlu olmadığı ve davacıya ödenmesi gerektiği kanaatine varıldığı, düzenlenen ek raporda davacı tarafından düzenlenen faturalardan düşülen … bedelinden davalının sorumlu olduğu ve davacının alacaklı olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davaya dayanak İstanbul …. İcra Dairesi’nin 2014/9 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesi neticesinde; dosyamız davacısı tarafından davalısı aleyhine üç yol filminin gişe gelirinden kaynaklı ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafça süresi içerisinde itiraz edilmesi üzerine eldeki davanın yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin ilamsız icra takiben yapılan itirazın iptali olduğu, davacı tarafça davalının sözleşmeye aykırı davrandığından bahisle gişe gelirinin tahsilinin talep edildiği, davalı tarafça davaya konu gişe gelirinden sanal gösterim bedelinin düşülerek gişe gelirinin ödendiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği, yargılama sırasında davalı tarafça husumet itirazında da bulunulduğu görülmüştür. Davalının husumet itirazı bakımından; her ne kadar davalı tarafça cevap dilekçesi ile husumet itirazında bulunulmamış ise de husumetin taraflarca ileri sürülmesi gerekmediği, her ne kadar husumet dava şartı değil ise de Mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiği anlaşılmakla birlikte, davalı tarafça sunulan cevap dilekçesi ve yargılama aşamasındaki neredeyse tüm yazılı beyanlarda dava dışı ….. şirketi ile davalı şirketin çalışanlarının ve ortaklarının aynı olduğu, bu hali ile aralarında organik bağ bulunduğu ikrar edilmiş olduğundan davalının husumet itirazı dikkate alınmamış, aksine organik bağ olması sebebiyle davaya ve takibe konu borç nedeniyle sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Bilirkişilerin raporlarında da belirttiği üzere, davacı tarafça düzenlenen gişe gelirine ilişkin Ekim ve Kasım aylarına ait faturalara ilişkin olarak kısmi ödeme yapıldığı, fatura bedellerinden sanal gösterim ücreti kesildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık gişe bedelinin ne olduğu noktasında değil, davalı tarafça düzenlenen sanal gösterim bedeline ilişkin faturalar nedeniyle davacının sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Her ne kadar davalı tarafça taraflar arasında imzalanan sözleşme ile davacının gösterim için gerekli olan tüm masraflardan sorumlu olduğuna karar verilmiş ise de, yine davalı tarafça beyan edildiği üzere, davaya konu olan sanal gösterim bedelinin sözleşme imzalandıktan sonra ortaya çıktığı, sözleşmenin imzalanması sırasında var olmayan ve var olup olmayacağı öngörülebilir nitelikte olmayan sanal gösterim bedelinden davacının sözleşme gereği sorumlu olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, davalı tarafça davacının söz konusu bedelden sorumluluğu sözleşme tarihinden sonra kabul ettiğine ilişkin herhangi bir delil ibraz edilmediği, bu hali ile sanal gösterim bedelinin gişe gelirinden mahsup edilmesinin mümkün olmadığı, davacı tarafça düzenlenen fatura bedelleri toplamı 16895,35 TL’den davalı tarafça düzenlenen fatura bedelinin mahsubu halinde kalan alacak sanal gösterim bedelinin 15090,78 TL olduğu ve asıl alacak talebi bakımından başlatılan takibin yerinde olduğu, ancak davalı tarafça takipten önce 1337,92 TL ödendiği, ödemeye rağmen davacının ödemeyi kabul etmediği, dolayısıyla davalının asıl alacağın 1337,92 TL’si bakımından temerrüde düşürülmediği anlaşılmakla işlemiş faiz bakımından itirazın kısmen iptaline karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın Kısmen KABULÜ ile;
1-Davalı tarafın İstanbul ……. İcra Dairesinin 2014/9 Esas sayılı takibe yaptığı İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile takibin 15.002,64 TL asıl alacak 204,78 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacak miktarına ticari avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
2- Davacı tarafça talep edilen icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile kabul edilen asıl alacak miktarının %20’si oranında belirlenecek icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3- Alınması gereken karar ve ilam harcı 1038,82 TL olduğundan peşin alınan 256,25 TL’nin mahsubu ile 782,57 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan …ye göre belirlenen nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinin altında olamayacağından 2180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5- Davacı tarafça iş bu dava için yapılan 256,25 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6- Davacı tarafça iş bu dava için yapılan 2250,00 TL bilirkişi ücreti ile 96,40TL tebligat ve posta giderinden ibaret toplam 2346,40 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 2337,90 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, geriye kalan kısmının davacı yan üzerinde bırakılmasına,
7- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı..