Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1323 E. 2020/888 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1323 Esas
KARAR NO : 2020/888
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/12/2016
KARAR TARİHİ : 23/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi özetle ; müvekkili ——– ortağı olduğunu, şirket sermayesinin —————— çıkarıldığını, bu artış kararına itiraz ettiklerini, şirketin kurulusundan beri vönetim kurulu başkanı ve şirketi münferit imza ile tek başına temsile yetkili olan ———müvekkiline bilgi ve belge vermediğini, şirketin kötü yönetiminden davalının sorumlu olduğunu, önceki sermaye ödemesinin gerçekleşmediğini, sermayenin ödendiğine ilişkin —–raporunun hakikate aykın düzenlendiğini, durumun davalının bilgisi dahilinde gerçekleştiğini, davalının şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, ortak olduğu şirkette yıllardır aynı zamanda tam zamanlı olarak çalışan müvekkilinin alması gereken ücretleri alamadığı ve — aydır şirkette işçilik alacakları dahi ödenemediği halde davalının ayda ——- huzur hakkı almaya devam ettiğini, —— bulunan ve şirketin ofisi olarak kullanılan gayrimenkulün——- adına alındığım, aylık kredi ödemelerinin şirket tarafından yapıldığını, müvekkilinin şirket aleyhine açtığı davadan sonra ise alelacele satıldığı halde satım bedelinin şirket kayıtlarına intikal ettirilmediğini, şirket aracının da satıldığım, yönetim kurulunun şirketin ——- olan gayrimenkulü de yasaya aykırı şekilde satış kararı aldığını, şirketin adeta gizli tasfiyeye sokulduğunu, şirketin ——— işi ile ilgili alacağın hesaplarına intikali konusunda keşide ettikleri ihtarlara rağmen müvekkiline bilgi verilmediğini, şirketin ——- işinden yaptığı hakkediş bedellerinin akıbetinin de müvekkili tarafından bilinmediğini, davalının şirket zararına işlemler yapmakta ve şirketi kötü yönetmekte olduğunu, özen borcu altındaki yönetim kurulu üyesinin şirket işlerini görürken şirketin ve ortakların menfaatlerine uygun bir şekilde hareket etmek, gerekli dikkat ve özeni göstermek zorunda olduğunu, bu borcu gerektiği gibi yerine getirmeyen yönetim kurulu üyesinin TTK m.553 uyarınca sorumlu olacağını,———- özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, kanundan doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğinden müvekkili pay sahibinin zararına yol açtığını iddia ederek; şirket yönetiminin dava sonuna kadar kayyuma devredilmesine, müvekkilinin şirketin zarara uğratıİmasından dolayı uğramış olduğu doğrudan zararlarından şimdilik —– dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte zarara sebep olan ——– tazminine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi özetle ; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, davanın zamanaşımı yönünden usulden reddi gerektiğin], davacının ——————— alınmasında bizzat olumlu oy kullandığını, müvekkilinin ibra edildiğini, dolayısıyla davacının müvekkili aleyhine sorumluluk davası açma hakkı bulunmadığını, davacının şirketin kurulduğu tarihten——-arihine kadar yönetim kurulu üyeliğini aralıksız olarak sürdürdüğünü, bu süreçte alınan tüm kararlarda onay ve imzasının bulunduğunu, bu nedenle şirket bilgi ve belgeleri hakkında bilgi sahibi olamadığı yönündeki iddiaların asılsız olduğunu, yönetim kurulu üyesi olarak işbu bilgi ve belgelere istediği zaman ulaşma imkanı bulunduğunu, davacının kötü niyet ile çıkar elde etme çabasında olduğunu, çeşitli davalar açarak yıldırma politikası izlediğini, ——–sayılı dosyası ile ikame edilen şirketin feshi istemli davanın reddine karar verildiğini, müvekkili —- hiçbir zaman iddia edildiği gibi ——-uzur hakkı almadığını, söz konusu iddianın neye dayandırıldığının anlaşılamadığını, dava dilekçesinde—— bulunan ve şirketin ofisi olarak kullanılan gayrimenkulün müvekkili adına alındığı ve aylık kredi taksit ödemelerinin şirket tarafından yapıldığının iddia edildiğini, iddiaların asılsız olduğunu, sözü edilen gayrimenkulün müvekkiline ait olup şirket ile ilgisinin bulunmadığını, şirkete ait aracın yakıt ve bakım giderlerinin giderek yükselmesi nedeniyle elden çıkarılmasına karar verildiğini, araç satış bedelinin muhasebe kayıtlarına intikal ettirildiğini, şirketin faaliyette bulunmadığı, makinelerini başka bir yere kaçırdığı ve fabrika binasının satışa çıkarıldığı yönündeki iddiaların asılsız olduğunu, ——- kapsamında inşaat çelik işlerinin tamamlanarak teslim edilip kesilen faturaların da muhasebe kayıtlarına intikal ettirildiğini, işçilik ücretlerinin ödenemediği yönündeki iddiaların asılsız olduğunu, şirket yönetim kurulu üyesi olması dolayısıyla hak etmiş olduğu huzur hakkının kendisine ödendiğini, davacının şirkette işçi olarak çalışmamasına rağmen ——— dosyası ile işçi alacağının tahsili amacıyla dava açtığını, yargılamanın devam etmekte olduğunu, şirkete kayyum atanmasını gerektirecek herhangi bir durumun söz konusu olmadığını savunarak; davanın reddine, mahkeme masrafı ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava ; TTK 553. Maddesine dayalı sorumluluk davasıdır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek, kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır.
Düzenlenen bilirkişi raporu ve ek raporu gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu ve ek raporu, tarafların iddia ve savunmaları hep birlikte değerlendirildiğinde;
Dava dışı———- numarasıyla kayıtlıdır.
Dava dışı şirket, —- tarihinde tescil edilerek süresiz olarak kurulmuştur.——– ilân edilmiştir.
Davacı, davalı şirketin kurucu ortaklarındandır. —–kurulan davalı şirkette davacının —– hissesi bulunmaktadır.
Dava dışı şirketin —–tarihinde yapılan —- toplantısına da tüm hissedarlar katılmıştır. Bu genel kurulda şirketin —- olan sermayesinin, —- artırılmak suretiyle —- yükseltilmesine oy birliğiyle karar verilmiştir. Bu —- tarihinde tescil edilmiş, ——— yayımlanmıştır. Davacının kuruluşta mevcut olan —– oranındaki hissesi, sermaye artırımında da aynen korunmuştur.
Dava sonra dava dışı şirket —– tekrar sermaye artırımına gitmiştir. Bu sefer—- ermayesi —- artırılmak suretiyle, —- yükseltilmiştir. Artırılan —-sermayenin; —- kısmı sermaye yedeklerinden karşılanmış, —- kısmı da ortaklar tarafından nakden ödenmek üzere taahhüt edilmiştir. Sermaye artırım kararı — tarihinde tescil edilmiş, ——– yayımlanmıştır.
Sermaye yedeklerinden yapılan artırımdan davacı—– hissesi oranında —- bedelsiz pay verilmiştir. Kayıtlara göre —– artırılan kısma iştirak etmemiştir. Bedelsiz hisse senetleri sebebiyle —- sermayesi —– olmuştur. Hisse oranı da ——
Davacı —-dışı şirketin kuruluşundan,—– tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısına kadar aralıksız yönetim kurulu üyeliği yapmıştır. Davacı —– tarihinde tescil edilen ana sözleşmede yönetim kurulu üyesi seçilmiş, bu seçimi ——- tekrarlanmış, üç yıl süreyle seçildiğinden bu görevi —– senelerinde de devam etmiş, son yapılan ———- yönetim kuruluna seçilmemiştir.
Davacı, dava dışı şirketin kuruluşundan, yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı ———tarihine kadar aynı zamanda imza yetkisi de almıştır.
Davacıya, vergi dairesi ve diğer resmi kurumlarda şirketi temsil etmek ve beyannameleri vermek üzere münferit imza yetkisi verilmiştir.———tarihinde de sorumluluktan kaynaklanan tazminat davasını açmıştır.
Davacının, hesapları bilmediği ve kendisine bilgi verilmediği yönündeki iddiaları, dava dışı şirkete bulunduğu konum ve yetkileri ile bağdaşmamaktadır. Çünkü, ———– tarihine kadar yönetim kurulu üyesi olan davacının yetkileri arasında; —— beyannamelerin verilmesi de yer almaktadır.—– verilen beyannamelerde şirketin mali durumu gözüktüğüne göre, davacının bunları bilmediği iddiası yerinde değildir.
Ayrıca davacı, dava dışı ——- münferit imza yetkilisi olan davalının, pay sahibi olarak talep ettiği bilgi ve belgeleri yönetim kurulu üyesi olarak vermediğini ileri sürmüştür.
TTK m. 437/2 vd. maddeleri uyarınca anonim şirket pay sahibi bilgi alma hakkını ancak genel kurulda kullanabilir. Genel kurul dışında pay sahibinin yönetim kurulundan bilgi talep etme hakkı bulunmamaktadır. Bu yönde bir yükümlülüğü bulunmamasına rağmen, yönetim kurulu genel kurul dışında pay sahibine bilgi verirse, diğer pay sahiplerinin talebi üzerine aynı bilgi yine genel kurulda pay sahiplerine de vermelidir (TTK m. 437/2)
TTK m. 437/2’nin bu düzenlemesi karşısında, pay sahibi davacının, genel kurul dışında, yönetim kurulundan bilgi talep etmesinin TTK m. 437/2’de düzenlenen usul ve esaslara uygu olmadığı; yönetim kurulunun bu sebeple davacıya talep ettiği bilgiyi vermemesinin hukuka aykırı olmadığı belirlenmiştir.
Öte yandan—– kadar, davacı hesapların kabulü doğrultusunda oy kullanmıştır.——- davacının vekilinin talebi üzerine fınansal tablolar okunmuş ve müzakere edilmiştir. Bu genel kurulda hesaplar oy çokluğuyla kabul edilmiştir.
—– tarihli —– ibra edilmişlerdir. ——— tarihli genel kurulda ise oy çokluğuyla ibra kararı alınmıştır. Ancak, ne kadar muhalif oy kullanıldığı ve muhalif oyları kimin kullandığı belli değildir. Çünkü, toplantı tutanağına sadece; —— diye yazılmıştır.
Dava dışı şirketin incelenen ticari defterlerine göre ; dava dışı şirketin mali yapısı davacıdan sonra daha güçlenmiştir. Varlıkları ve kârlılığı artmıştır. Dava dışı şirketin bir kaybı söz konusu değildir.
Davacının sermaye artırım kararlarına karşı ileri sürmüş olduğu iddialara ilişkin olarak ise, bilindiği üzere sermaye artırımına karar vermeye münhasıran yetkili organ genel kuruldur. Bir diğer ifadeyle, anonim şirketin sermaye artırımına ancak genel kurul karar verebilir. Sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararı da iptal edilinceye kadar geçerliliğini korumaktadır.
Davacının, dava dilekçesinde sorumluluk sebebi olarak ileri sürdüğü diğer vakıalara ilişkin olarak alınan yönetim kurulu kararlarında davacının imzasının da bulunduğu, Dava dışı şirketin ticari defter ve dayanak belgeleri üzerinde yapılan incelemede davacı iddialarına ilişkin olarak davalının hukuka aykırı ve kusurlu bir eylemi tespit edilemediği gibi, tazminatın ön şartı olan herhangi bir zarar tespiti de yapılamamıştır.
Dava dışı şirkete ait iki taşınmazın satışın —-yapıldığı,——alışının da, kuruluşunun da ——– yapılmasına —–karar verilmiş olup, bu kararlar davacının da kabulü ile alınmıştır. Dava dışı şirket kredilerin içinden çıkamayınca, borçlu olduğu bankaya gayrimenkulü devretmek zorunda kalmış ve banka da alacağını tahsil edemeyince gayrimenkulü üçüncü bir firmaya satmıştır. Arsanın —– senesinde borçlanarak alınmasının ve yine —– senesinde fabrikanın borçlanarak kurulmaya başlanılmasının kararları, dava dışı şirketi bu noktaya getirmiştir. Burada; karar, sebep ve sonuç ilişkisinin üzerinde durulursa Davacı karar alınmasında ve sebep oluşumunun önemli bir döneminde yönetim kurulu üyesi ve imza yetkilisidir. Ticari bir işte her yatırımdan ve her işten kâr elde edilecek şeklinde bir kural yoktur. Ekonomik şartlardaki değişmeler, piyasa koşulları kârlılık yerine zarara yol açabilir. Her zarardan yöneticilerin sorumlu olduğunun düşünülmesi ve sorumlu tutulması ticari hayatın kuralları ile bağdaşmaz. Bu şekildeki bir anlayış, ortaklık kurumunun ve yatırımın önünde engel oluşturur.
TTK369/1 madde gerekçesinde, tedbirli yönetici ölçüsünün basiretli tacir ölçüsünden farklı olduğu, özellikle basiretli tacir ölçüsünden uzak durulduğu, şirketin lehine olanı muhakkak yapmak ve zararına olandan muhakkak kaçınmanın, özen borcunun ölçüsü olarak kabul edilemeyeceği; zira ekonomideki bütün krizlerden, pazar şartlarındaki değişikliklerden ve belirsizliklerden doğan riskleri yönetim kurulu üyesinin önceden teşhis etmesi ve gerekli önlemleri alması, aksi halde sorumlu tutulması gerekir anlayışının gerçekçi olmadığı duruma uygun araştırmalar yapılıp, ilgililerden bilgiler alınıp yönetim kurulunda karar verilmişse, gelişmeler tamamen aksi yönde olup şirket zarar etmiş olsa bile özensizlikten söz edilemeyeceği vurgulanmıştır.
Somut olaya dava dışı şirketin sahip olduğu taşınmazın rayiç değerinin ——— altında dava dışı ——- devredilmesi eyleminin TTK m. 369’a aykırılık oluşturmadığı, tazminat için kanuna aykırılık ve kusur şartının gerçekleşmediği dolayısıyla TTK mad. 553’de düzenlenen sorumluluk şartlarının gerçekleşmediği görülmekle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere :
1-KANITLANAMAYAN DAVANIN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 54,40 TL harçtan davacı tarafından dava açılışı sırasında yatırılan 85,39 TL harçtan mahsubu ile, fazla yatırılan 30,99 TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarf edilen 48,20 TL posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ———– Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/12/2020