Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1148 E. 2019/1063 K. 05.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1539 Esas
KARAR NO : 2019/1147
DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ: 13/12/2018
KARAR TARİHİ: 27/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; konkordato talep eden müvekkillerinin şu anda ekonomik güçlük içinde bulunduklarını, borçlarını vadesinde ödeyememe tehlikesi ile karşı karşıya kaldıklarını, bu nedene iyi niyetli olarak faaliyetlerini sürdürmesini sağlayarak muhtemel bir iflasın önüne geçmek hemde borçlarını ödeyerek alacaklıların mağdur olmasını önlemek için konkordato başvurusu yaptıklarını, müvekkil şirketlerin yapısı, geçmişi ve faaliyeti göz önünde tutulduğunda konkordato projesinin başarıya ulaşması ile de hem öncelikle alacaklılar alacağına kavuşmuş olacağını ve hemde şirketlerin muhtemel bir iflastan kurtulmuş olacaklarını, konkordato talebi ile geçici mühlet verilmemesi durumunda erken davranan alacaklılar alacaklarına kısmen kavuşurken diğer alacaklılar mağdur olacağını ve erken davranan alacaklılar başlattığı icra takibi işlemleri nedeniyle piyasada oluşan olumsuz havayla beraber müvekkili şirketlerin borçlarını ödeyemez hale geleceklerini, böylece bir çok alacaklının mağdur olacağını belirterek davacıların takip borçlusu olduğu takiplerde kendilerini aleyhine veya 3. Şahıs konumunda oldukları takiplerde kendilerine yönelik 89/1 haciz ihbarnameleri gönderilmesinin tedbiren durdurulmasına, şirket çeklerinin bankaya ibrazı durumunda karşılıksızdır ibaresinin yazılmasının tedbiren önlenmesine, tensiben ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve davacılara komiser tayinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE;
Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı kanun ile değişik icra iflas kanunu 285 ve devamı madde hükümleri gereğince konkordato geçici mühleti, kesin mühleti ve sonucunda konkordatonun onanmasına karar verilmesi isteğine ilişkindir.
Konkordato talebi, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.
Konkordato; vade konkordatosu ve tenzilat konkordatosu olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu ayrım İcra ve İflas Kanununda yer almamakla birlikte öğretide genellikle kabul edilen bir ayrımdır.
Tenzilat konkordatosunda alacaklılar, borçluya karşı, alacaklarının belirli bir yüzdesini tahsil etmekten vazgeçerler ve borçlu borçlarını konkordatoda kabul edilen kısmını (yüzdesini) ödemek suretiyle borçlarının tamamından kurtulur.
Vade konkordatosunda ise borçlu borcunun tamamını ödemek için alacaklılarından bir vade ister veya borçlarını taksitlendirir.
Uygulamada borçlu tarafından hem vade, hem de tenzilat istemekte ve böylece karma konkordato teklif edilmektedir. Borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden aciz halinde bulunan bir borçlunun vade konkordatosu istemesi mümkündür. Diğer bir deyişle mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan bir borçlunun mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarını ödemesi mümkün değilse, o zaman borçlu borçlarını %100 yani tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılarından kendisine bir mühlet verilmesini isteyebilir ( vade konkordatosu )
Bu durumdaki bir borçlunun normal olarak tenzilat konkordatosu isteyebilmesi mümkün değildir. Zira böyle bir teklif ödenmesi “teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması” şartına uygun düşmez.
Nitekim İcra İflas Kanunu Konkordatonun tasdiki şartlarını içeren 305.maddenin (a) bendinde adi konkordato da teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması mal varlığının terki suretiyle konkordato da paraya çevirme halinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflas yoluyla tasfiye halinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması, ( b ) bendinde teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması tasdik şartları içerisinde gösterilmiştir.
7101 sayılı kanun ile değişik 285.maddenin hükümet gerekçesi de bu yöndedir.
Mahkememizce, davacıların geçici mühlet talebini değerlendirirken, talep edenin İİK.nun 286.maddesinde sayılan belgeleri eksiksiz olarak sunup sunmadığını incelemek ve denetlemekle yetinilmiştir.
İİK’nun 287/1. Maddesinde; “Konkordato talebi üzerine mahkememizce, 286. Maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinden geçici mühlet kararı verilip ve 297. Maddenin 2. Fıkrasındaki hallerde dahil olmak üzere, borçlunun mal varlığının muhafazası için gerekli tüm tedbirlerin alınması konusunda tedbir kararı verilmiş, geçici mühlet sonuunda istem üzerine, kesin mühlet kararı verilmiştir.
Konkordato komiserleri tarafından sunulan raporda —-tarihi itibariyle alıcılar hesabında şirket aktifinde — TL görüldüğü, bu miktar için bu güne kadar niçin tahsilat yapılmadığı veya hukuki işlem başlatılmadığı sorulduğunda yeterli cevap alınamadığı, kısa vadeli kaynaklarda toplam — TL borcunun olduğu, bu borcun şirketin —- TL rayiç değerli gayrimenkullerinin satılarak ödemesinin mümkün olmadığı, —— yılında ilk altı ayda —- TL lik satış ve—- TL kar kar österilse de bu süre içinde banka hesaplarına hiç para girişinin yapılmadığını, davacıların ——— tarihli verilere ve rayiç değerli blançosuna göre borca batık olmadıkları, bu süreç içerisinde borç ödemesi konusunda komiser heyetinin onayını almadan bazı girişimler yaptıklarının tespit edildiğini, muhasebe bilgilendirmesinin yeterli olmadığı belirtilmiştir.
Tüzel kişi davacıların konkordatoyu bu şekliyle başarıya ulaştkırmalarının mümkün bulunmadığı, diğer gerçek kişi davacıların ise borçlarının kefaletten kaynaklandığı, konkordato istemlerini ancak tüzel kişi davacıların borçlarını ödemeyle kendilerinin de borçlarının eda edilmiş sayılacağının belirtildiği, komiser raporunda vurgulandığı üzere, davacıların komiser heyetinin bilgisi dışında kötü niyetli olarak bazı girişimde bulundukları belirtildiğinden, davacı tüzel kişilerin de borca batık olmamaları nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM; Ayrıntıları ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tüm davacılar yönünden açılan davanın REDDİNE,
2-Bu dava ile ilgili verilen tüm tedbir kararlarının kaldırılmasına,
3-Komiser heyetinin görevine son verilmesine,
4-Kararın ilanına,
5-Hemen ilgili yerlere müzekkere yazılmasına,
2-Alınması gereken 44,40 TL maktu karar harcının 35,90 TL’si dava açılırken peşin olarak alınmış olduğundan geriye kalan 8,50 TL karar harcının davacı taraftan tahsiline,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 gün içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/11/2019