Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1136 E. 2019/712 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/1136 Esas
KARAR NO : 2019/712

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/04/2015
KARAR TARİHİ : 27/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;———— kapsamında sözleşme yapılan davalı tarafından çalıştırılan işçilerin alacaklarından İş Kanunu gereği davacı idarenin sorumlu tutulduğunu ve davacının iş mahkemesi tarafından karara bağlanan alacakları ödemek zorunda kaldığını, davalı çalışanı———- tarafından İstanbul Anadolu —-. İş Mahkemesinin 2013/99 E. sayılı dosyası ile açılan işçi alacakları nedeniyle başlatılan ilamsız icra takibine itiraz nedeniyle durduğunu, itirazın iptali için açılan davanın sonuncunda 2013/116 K. Sayılı ilam ile işçi alacaklarından hem müvekkilinin hem de davalının müteselsilen sorumlu olduğuna ve itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmiş olduğunu, davalı çalışanı —- tarafından Üsküdar —–. İş Mahkemesinin —– sayılı dosyası ile açılan işçi alacakları nedeniyle tazminat davası sonucunda —–. Sayılı ilamı ile işçi alacaklarının faizi ile birlikte hem müvekkilinden hem de davalıdan müteselsilen tahsiline karar verilmiş olduğunu, davalı çalışanı —— tarafından Üsküdar —- İş Mahkemesi’nin —. sayılı dosyası ile açılan işçi alacakları nedeniyle tazminat davası sonucunda —-. Sayılı ilam ile işçi alacaklarının faizi ile birlikte hem müvekkilinden hem de davalıdan müteselsilen tahsiline karar verilmiş olduğunu, davalı çalışanı —- tarafından Üsküdar –. İş Mahkemesı’nin —- sayılı dosyası ile açılan işçi alacakları nedeniyle tazminat davası sonucunda —-. Sayılı ilamı ile işçi alacaklarının faizi ile birlikte hem müvekkilinden hem de davalıdan müteselsilen tahsiline karar verilmiş olduğunu, mahkeme kararları Yargıtay’ca onandığından ilama bağlanan alacaklar için müvekkili ve davalı aleyhine başlatılmış olan İstanbul —. İcra Dairesinin —-, İstanbul Anadolu—- İcra Dairesinin —. sayılı icra takip dosyalarına davacı idare tarafından faiz, vekalet ücreti ve masraflarıyla birlikte ayrı ayrı olmak üzere toplamda 35.878,50 TL ödenmiş olduğunu, davalı ile davacı arasında düzenlenen sözleşme hükümleri uyarınca müteahhit firmanın çalıştırmış olduğu işçilerin özlük haklarından davalının sorumlu olduğunu, davacının yaptığı ödemelerin kanun gereği alacaklının haklarına halefiyet gereği rücuen tazmini ile ödenen miktarların ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmeyi gerektirdiğini, davalı tarafından çalıştırılan ve alacakları ödenmeyen işçilerin alacaklarının mahkeme kararıyla davacı —- ve davalıdan müteselsilen tahsiline karar verilmiş olduğundan hükme bağlanan işçi alacaklarının davacı tarafından ödendiğini, bu sebepten İstanbul Anadolu —-.Asliye Hukuk Mahkemesinde davacı tarafından davalı aleyhine rücuen alacak davası açılmış olduğunu, tarafların aynı olması ve aynı ihale kapsamında çalıştırılan işçi alacakları ile ilgili olması sebebiyle işbu davanın İstanbul Anadolu —–. Asliye Hukuk Mahkemesinin —-. sayılı davasıyla birleştirilmesine karar verilmesini talep etme zorunluluğu doğduğunu beyan etmiş olup toplam 35.878,50.-TL’nin rücuen tazmini ile her bir ödemeye icra takip dosyalarına ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, masraf ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili ve davacı idareye ödenmesini, aralarında bağlantı bulunması sebebiyle işbu davanın İstanbul Anadolu —-.Asliye Hukuk Mahkemesinin —– sayılı dava dosyasıyla birleştirilmesini talep etmiştir.
Davalı 09.10.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin merkezi —— olduğundan davanın Ankara Mahkemelerinde açılması gerektiğini ve bu sebeple davanın yetki yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, halefiyet ilkesi gereği davacı kurumun dava dışı işçilerin yerine geçerek dava açması gerektiğini ve bu durumda görevli mahkemenin İş Mahkemeleri olduğunu, davanın halefiyet ilkesi gözetilerek değil taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden açıldığı kanaatine varıldığında taraflar arasındaki işin niteliği ticari iş olduğundan görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu ve bu sebepten davanın görev yönünden reddini talep ettiklerini, talep edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının dava dışı işçilere yaptığı ödemelerden asıl işveren sıfatıyla bizzat sorumlu olduğunu, davalının alt işveren olmasının davacının sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını, dava konusu İşçilik alacağından davalı ile davacının müşterek ve müteselsil sorumlu olması durumunda davacı tarafından yapılan ödemenin tamamının değil ödeme yapılan icra dosyasındaki asıl alacağın yarısı oranında talep edilmesi gerektiğini, davacının ödeme yapmış olduğu icra dosyasının faiz ve ferilerinden davalı şirketin sorumlu olmadığını, davacının talep ettiği faiz miktarının fahiş miktarda olduğunu, faiz başlangıç tarihi olarak belirlenen tarihte müvekkil şirket açısından temerrüt oluşmadığından faiz başlangıç tarihini kabul etmediklerini beyan etmiş olup, davanın yetki ve görev bakımından reddini, mahkeme aksi kanaatteyse davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmilini talep etmiştir.
Dosyanın İstanbul Anadolu —-. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin — Esas — Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirket hakkında yargılama devam ederken Ankara —. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/619 Esas sayılı dosyası ile— tarihinde iflas kararı verildiği anlaşılmış, iflas idaresine ve memurlarına tebligat çıkarılarak taraf teşkili sağlanılmış ve yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde özetle; davacı tarafça davalı taşeronun işçilerine mahkeme ilamları nedeniyle ödenmek zorunda kalan bedellerin rücuen tahsilinin talep edildiği, davalı tarafça yetki ilk itirazında bulunularak Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunun savunulduğu anlaşılmıştır. HMK’nın 6/1. maddesi uyarınca; “(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” şeklinde düzenlendiği, bu yetki kuralının kesin olmaması nedeni ile HMK’nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği, Kanunun 19/2. maddesinin; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir. Somut olayda davacı ile davalı arasında asıl işveren – alt işveren ilişkisi mevcut olduğu, davacı asıl işverenin alt işverenin işçilerine karşı kanundan kaynaklı olarak müteselsil sorumlu olduğu, davacı tarafça da bu yükümlülükten kaynaklı olarak davalı alt işverenin işçilerine ödenen bedellerin taraflar arasındaki sözleşme kapsamında rücuen tahsilinin talep edildiği, davalı tarafça süresinde sunulan cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunulduğu, davacı şirket merkezinin Şişli/İstanbul olduğu, davalı şirket merkezinin ise ——-olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede İstanbul Mahkemelerinin yetkili olarak kararlaştırıldığı, dava konusu olay haksız fiilden kaynaklanmadığı gibi kesin yetki halinin bulunmadığı HMK 18. Maddesindeki şartların mevcut olduğu anlaşılmakla; davalının yetki itirazı dikkate alınarak Ankara Nöbetçi ATM’nin yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Mahkememizin YETKİSİZLİĞİ nedeni ile DAVANIN USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
Yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu