Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1098 E. 2020/181 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1098 Esas
KARAR NO : 2020/181
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/10/2016
KARAR TARİHİ: 25/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin evli olduğunu, davalı tarafından müvekkilleri hakkında ———sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkillerinin tatilde olması nedeniyle icra takibine süresinde itiraz edemediklerini, takibin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığını, davalıya ticari ilişki sebebiyle teminat senedi verildiğini, ticari ilişki sona ermesine rağmen teminat senedinin iade edilmediğini, icra takibine konu edildiğini, takibe konu senedin kambiyo vasfına haiz olmadığını belirterek; müvekkillerinin ———— sayılı dosyasından davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin bal üreticisi olup, davacıya —— sattığını, ticari ilişki devam ederken risklerin büyümesini önlemek için davacı—– keşidecisi, diğer davacı —–kefili olduğu takip konusu senedin müvekkiline teslim edildiğini, ticari ilişki sonucunda davacının müvekkiline verdiği senet bedelinden daha fazla cari hesap borcunun olduğunun ticari defterlerden sabit olduğunu, davacının ticari borcunu ödemeye yanaşmaması üzerine senedin takibe konulduğunu savunarak; davanın reddini talep etmiştir.
Davacılar vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya bir borcu olmamasına rağmen icra takibiyle kaşı karşıya kalması ve haciz olunması üzerine icra dosyası borcunun tamamının —– tarihinden dosyaya yatırdığını, bu nedenle davanın, istirdat davası olarak devam edilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK’nun 72. Ve devamı maddelerinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
Yargılama esnasında —–tarihli celsede davacılar vekilince, davalı yan ile sulh olunduğu belirtilerek esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi talep edilmiş ve taraf vekillerince imzalanan sulh dilekçesi aslı mahkememize ibraz edilmiştir.
Davalı vekilince de aynı celsede davacı ile sulh olunulduğu ve yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığının bildirildiği görüldü.
HMK’nın 315/1. Madde ve fıkrasında “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda taraf vekillerince sulh olunduğu beyan edilerek davanın konusunun kalmadığı ifade edildiği, yasa maddesine göre sulhun kesin hüküm gibi sonuç doğurduğu da dikkate alınarak sulh kapsamında davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği yönünde oluşan kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davanın sulh nedeni ile konusu kalmadığı anlaşılmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2.Alınması gerekli 54,40.-TL karar ve ilam harcının, davacılar tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 939,27 TL harçtan mahsubu ile bakiye harcın kararın kesinleşmesi ve talep olunması halinde davacılara iadesine,
3.Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4.Taraflarca vekalet ücreti talep edilmediği beyan edilmiş olmakla, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5.Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Taraf Vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde —— nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 25/02/2020