Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/997 E. 2018/51 K. 18.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/997 Esas
KARAR NO : 2018/51
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 04/11/2015
KARAR TARİHİ : 18/01/2018 (Tefhim Tarihi) – 16/02/2018 (Yazılma Tarihi)
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 10/04/2015 tarihli ….. Kömürcüler OSB ile …. İlçesi Kömür Tesisinde Münhasır İşletme ve Hizmet Sözleşmesi gereğince müvekkili tarafından …..Kömürcüler OSB ve …… ilçesinde bulunan kömür torbalama ve paketleme tesislerinde; saha tesisi, kömür eleme, istifleme ve paketleme hizmeti verildiğini ve hizmetlerin yerine getirilmesi için her türlü araç ve gerecin müvekkili tarafından temin edildiğini, ancak davalının 01/04/2015 tarihinden itibaren sözleşme uyarınca hizmet verilmesine rağmen ödeme yapmadığını, müvekkil şirket tarafından borcun ödenmesine dair ihtarname gönderilmiş ise de davalı tarafça keşide edilen ….. Noterliği’nin …. ve … sayılı ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiği iddia edilerek hiçbir ödemede bulunulmaması üzerine davalı aleyhine başlattıkları takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşme gereğince sözleşmenin şart ve koşullarına uygun olarak müvekkil şirkete hizmet sağlama yükümlülüğü altına girdiğini, iş bu sözleşme uyarınca davacı şirket tarafından…..Kömürcüler OSB ve … ilçesinde bulunan kömür torbalama ve paketleme tesislerinde saha tesisi, kömür eleme, istifleme ve paketleme hizmeti verileceğinin Sözleşme Konusu başlığı altında düzenlendiğini, sözleşmenin akdedilmesinden bu yana davacının herhangi bir yükümlülüğünü yerine getirilmediğini, bu sözleşmenin iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğunu, hizmet verilmeden ödeme yapılmasının istenilmesinin sözleşme amacı ile uyuşmadığını ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan bahisli davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında cevap dilekçesini tekrar etmiştir.
Davaya dayanak icra takip dosyasının incelenmesinde; dosyamız davacısı tarafından davalısı aleyhine 286.000,00 TL asıl alacak ve 775,73 TL işlemiş faiz üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe süresi içerisinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, yasal süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defterleri incelenmek suretiyle sunulan bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafa ait defterlerin tasdikinin usulüne uygun olarak yapıldığı, sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, davacı defterlerine göre davalı tarafça avans ödemesi yapıldığı ve 01/09/2015 tarihi itibariyle davacının davalıdan 539.000,00 TL avans aldığı, davalı ticari defterinden yevmiye defterinin tasdikinin iki gün gecikmeli yapılması nedeniyle davalı lehine delil vasfına haiz olmadığı, davacının kendi defterlerindeki avans ödemesine rağmen davalı adına düzenlenmiş herhangi bir faturanın bulunmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali olduğu, davacı tarafça, davalıya verilen hizmete rağmen bedelinin ödenmediğinden bahisle takip başlatıldığı, davalı tarafça davacının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği, dosya kapsamına alınan hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporuna göre davacı tarafça ifa edildiği bildirilen hizmete ilişkin olarak herhangi bir fatura düzenlenmediği, tarafların defterine göre davalı tarafça davacıya avans ödenmesi yapıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça öncelikle takibe konu edilen alacağın dayanağı hizmetin ifa edildiğinin kanıtlanması gerekmektedir. Bununla birlikte her ne kadar davacı vekilince taraflar arasında imzalanan 10/04/2015 tarihli borç tasfiye protokolü ile davalının borcunu ikrar ettiği bildirilmiş ise de; söz konusu protokolün borçlusunun ….. ve kefilinin davalı şirket olduğu, sözleşmenin davalı şirket ile dava dışı Eko Madencilik şirketi arasında imzalanan Hizmet Tedarik sözleşmesinin parçası olduğu, davalının kefil olarak davacıya olan borçtan sorumlu olduklarının beyan edildiği, ancak muaccel olduğu kabul edilen borcun dava dilekçesinde bahsi geçen sözleşmeden kaynaklanmadığı, bu hali ile davacının davalıya hizmet verdiğini ispatlayamadığı, bu hali ile de kendi edimini yerine getirmeyen davacının, davalıdan vermediği hizmetin bedelini istemesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla ispat olunamayan davanın reddine, alacak miktarı likit olmadığından ve davacının kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3- Alınması gereken karar ve ilam harcı 35,90 TL olduğundan peşin alınan 3450,29 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 3414,39 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4- Davalı kendisini vekili ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 23.110,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5- Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı yan üzerinde bırakılmasına,
6- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.18/01/2018