Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/595 E. 2020/54 K. 21.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2015/595 Esas
KARAR NO : 2020/54

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/06/2015
KARAR TARİHİ : 21/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin medikal ürünler sektöründe faaliyet gösteren bir firma olduğunu, davalının bünyesinde görev yapmakta olan bir hekim tarafından müvekkili şirketten bir adet—— isimli tıbbi ürünün taraflarına gönderilmesini talep ettiğini, müvekkili şirket tarafından bu talep doğrultusunda —- seri nolu fatura düzenlenerek 23/04/2014 tarihinde davalı tarafa ait hastaneye getirilerek teslim edildiğini ve söz konusu ürünün bir hasta üzerinde kullanıldığını, ayrıca davalı borçlunun ürün bedelini de hastaya yansıttığını, bu durumu belgeleyen faturanın davalı şirketten celbini talep ettiğini, davalı tarafın müvekkili şirketten ürün talep etmesi ve müvekkili şirket ile bu konuda sözlü olarak anlaşmalarının Borçlar Kanunu anlamında satış sözleşmesinin kurulmuş olduğunu ve hatta satıcı müvekkilinin ürünü teslim ederek borcunu ifa etmiş olduğunu gösterdiğini, davalı yanın da itirazını yalnızca fatura içeriğine yapmış olmakla sözleşmenin kurulmuş olduğunu kabul ettiğini, taraflar arasında sözleşme kurulurken malın satış bedeli konusunda herhangi bir anlaşma sağlanmadığını, TBK m.233 de belirtilen ” Alıcı satış bedelini belirtmeksizin malı alacağını kesin olarak bildirmişse satış, ifa yeri ve zamanındaki ortalama piyasa fiyatı üzerinden yapılmış sayılır” hükmü uyarınca müvekkili şirketin davalı tarafa söz konusu ürünün piyasa fiyatı üzerinden fatura düzenlediğini, zira sipariş sırasında alıcı hekim tarafından ürün fiyatı konusunda herhangi bir bilgi istenmediğini, sadece ürünün sipariş edildiğini, sözü edilen ürünün sözleşme tarihi itibariyle —- gelen bir ürün olduğunu ve ortalama piyasa satış fiyatının da davalıya gönderilen fatura tutarı kadar olduğunu, dolayısıyla müvekkili şirketin mal bedelinin ödeneceği konusunda herhangi bir tereddüt yaşamadan ürünü teslim ettiğini ancak davalı borçlunun ürün bedelini ödemeyerek düzenledikleri faturayı iade ettiğini, davalı şirkete Beykoz —. Noterliği’nin——– yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkili şirkete iade edilmiş olan fatura aslının iade edilerek bu faturanın kabulü aksi halde sözkonusu ürünün müvekkiline iade edilmesi gerektiğinin ihtar edildiğini, ancak davalının ne ürünü iade ettiğini ve ne de fatura bedelini müvekkili şirkete ödediğini, ayrıca kendilerine geri gönderilen fatura aslını cevabi ihtarname ile ile iade ederek borcu ifa etmeyeceğini gösterdiğini, cevabi ihtarda belirtilen fahiş fiyat iddiasının yersiz olduğunu, davalı yana sözkonusu ürün gönderildikten kısa süre sonra müvekkili şirketin başka hastanelere de aynı fiyat üzerinden satış yaptığını, söz konusu faturanın kendilerine ulaşmasından sonra davalı tarafa gönderdikleri mektup ile faturanın dönem zamanında KDV ve BA-BS bildirgelerinin yapılmış olması nedeniyle iade alınamayacağının bildirildiğini, ancak gönderilen yazı üzerine davalı yanın 08/01/2015 tarihli yazı ile faturayı yeniden kendilerine iade ettiğini, davalı tarafın kendilerine gönderilen ürünü satış bedeli konusunda hiçbir çekince ileri sürmeksizin kabul etmelerine ve hatta aynı gün içerisinde ürünü bir hasta üzerinde kullanarak iade imkanını tamamen ortadan kaldırmalarına rağmen, borçlarını ifa etmemeleri neticesinde davalı şirket aleyhine İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün — Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve ödeme emrinin 19/02/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının 24/02/2015 tarihinde itiraz ederek takibi durdurduğunu, tüm bu nedenlerle davalının icra dosyasına yaptığı itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taraflar arasında ticari alım satım akdi bulunduğunu, müvekkiline teslim ettiği iddiasına itiraz ettiklerini, davacının tacir olduğu da gözetildiğinde davacının taraflar arasında şifahi sözleşme bulunduğu iddiasını yazılı delil ile ispat etmek durumunda olduğunu, davacının TTK 23, VUK 230/5 HMK 200 vd maddeleri gereği sadece tek taraflı olarak düzenlediği fatura ile kendisini alacaklandırmasının mümkün olmadığını, davacının fatura muhtevası malı müvekkiline teslim ettiğini irsaliye ile ispatının zorunlu olduğunu, müvekkiline teslim edilen herhangi bir mal olmadığını, davacının işinin gereği hastanelere ürün satışı yapması nedeni ile her bir hastanenin satın alma birimi olduğu ve bu satın alma biriminin dışında ürün teslim edilemeyeceğinin davacının bilgisi tahtında olduğunu, davacının hastanede hekimlerle ticari ilişki içinde olamayacağı kaldı ki akdin nisbiliği kuralı gereği müvekkiline hekimlerle yapılan ticari ilişkinin yansıtılamayacağını, davacının düzenlediği fatura ve içeriğinin müvekkili tarafından kabul edilmediğini ve Üsküdar —. Noterliğinin —- yevmiyeli ihtarname ile iade edildiğini, davacı tarafın sözünü ettiği ürün fiyatının neye göre fiyatlandırıldığının belli olmadığını, emsal ürünlerin piyasada davacının iddia ettiği tutarın yarı fiyatına satıldığını, kabul anlamına gelmemek üzere davacının faturalandırmasının da afaki ve fahiş olduğunu, davacının müvekkilini temerrüde düşürmediğini, bu nedenle takip öncesi faiz talep etmesinin hukuki dayanağının olmadığını, davacının talep ettiği %20 oranındaki tazminatın alacağın likit olmaması ve tazminat oranının değişmesi sebebi ile kabulünün mümkün olmadığını, diğer taraftan müvekkilinin borcu olmadığı halde davacının takip başlatarak müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini, tüm bu nedenlerle davanın reddine, davacı hakkında %20’den az olmayacak şekilde tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Mahkememizce, dava konusu icra dosyası, davalı şirketin 2014 yılı itibariyle tüm çalışanlarının isimlerini gösterir — dava dışı —– fatura tarihi itibariyle davalı şirkette yapılan ameliyatına ilişkin fatura ve ilgili kayıtlar — ve davalı şirketten hasta dosyası celp edilmiştir.
Davaya dayanak İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğünün —–Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; dosyamız davacısı tarafından davalısı aleyhine 8.208,00 TL fatura alacağı nedeniyle ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı tarafça süresi içerisinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu, eldeki davanın yasal süresi içerisinde açıldığı görülmüştür.
Mahkememizce alınan 16/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; her iki tarafa ait 2014 dönemine ait yasal defterlerinin TTK ilgili maddeleri gereği açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, davacı yan tarafından düzenlenen dava konusu 8.208,00 bedelli faturanın irsaliyeli fatura olduğu, davacı firma kaşesinin ilgili irsaliyeli faturanın üst tarafında olması sebebiyle faturanın açık fatura olarak düzenlendiği ve her iki taraf cari hesap kayıtlarının da bunu doğrular nitelikte olduğu, teslim alan bölümünde—- isim ve imzasının olduğu, 23/04/2014 teslim tarihli faturaya ilişkin davalı tarafından Beyoğlu —– Noterliğinin—— yevmiye nolu ihtarnamesi ile faturadaki fiyatlandırmaya ve muhteviyatına itiraz ederek faturayı davacı tarafa iade etmiş olduklarının Üsküdar — Noterliğinin —– yevmiye nolu ihtarnamesinden anlaşıldığını, ürünün davalı tarafından teslim alınıp kullanıldığı, davacıya iade edilmediği, davacı faturasının davalı tarafa tebliğ edildiği ve fatura içeriğine 8 günlük yasal süre içerisinde itiraz edilmediği, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 8.208,00 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın takip öncesi temerrüde düşürüldüğüne dair dosyada herhangi bir belge bulunmadığından faiz talebinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava bir adet faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir.Davacı tarafça davalıya verilen tıbbi ürünün bedeli ödenmediğinden bahisle bedelinin tahsilinin talep edildiği, davalı tarafça fatura konusu malın teslim edilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Eldeki davada ispat külfeti fatura nedeniyle alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerindedir.Davacının faturaya konu malı davalıya teslim ettiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekmektedir.Dosya içerisinde sureti bulunan dava konusu fatura irsaliyeli fatura olup söz konusu belgede imzası bulunan —— davalı çalışanı olduğu —-celp edilen kayıtlar ile sabittir. Davacı şirketin satıma konu mala ilişkin düzenlediği 23.04.2014 tarih ve 8.208,00 TL bedelli fatura, davalının çalışanı—- edilmiş, davalı, faturaya yasal itiraz süresi olan 8 günlük süre geçtikten sonra itiraz ettiğinden TTK 21/2 gereği fatura içeriğini kabul etmiş sayılmıştır.
Dosya kapsamına alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu,her iki tarafa ait 2014 dönemine ait yasal defterlerinin TTK ilgili maddeleri gereği açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığı, davacı yan tarafından düzenlenen dava konusu 8.208,00 bedelli faturanın irsaliyeli fatura olduğu, davacı firma kaşesinin ilgili irsaliyeli faturanın üst tarafında olması sebebiyle faturanın açık fatura olarak düzenlendiği ve her iki taraf cari hesap kayıtlarının da bunu doğrular nitelikte olduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 8.208,00 TL alacaklı olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiği, sunulan raporun hüküm vermeye ve denetime elverişli olduğu, bu hali ile davanın kabulü ile itirazın iptaline ve alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
Davanın KABULÜNE
1-Davalının İstanbul Anadolu —-. İcra müdürlüğünün — esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 8.208,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık 10,50 değişen oranlarda ticari faiz uygulanmasına
2-Yasal koşullar oluştuğundan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken karar ve ilam harcı 560,68 TL olduğundan peşin alınan 140,18 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 420,50 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça iş bu dava için yapılan 140,18 TL peşin harç, 27,70 TL başvuru harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 800,00 TL bilirkişi ücreti ile 244,50 TL tebligat ve posta giderinden ibaret toplam 1.216,48 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—göre belirlenen — vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içersinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.