Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/496 E. 2018/1255 K. 05.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/533 Esas
KARAR NO : 2018/1350

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 16/05/2007
KARAR TARİHİ : 26/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesi ile; …’un 09.05.1933 doğumlu olup dava tarihi itibariyle 74 yaşında olduğunu, davalının vasiyet altına alınabilmesi için —————— Sulh Hukuk Mahkemesi’nde vasi tayini davası açıldığını, davacının davalıya hiçbir şekilde borcu olmadığını, davalının elinde bulunan senedin davacıya hile ve desiselerle imzalattırıldığını, davacının davalı ile daha öncesinde hiçbir tanışıklığının bulunmadığını, söz konusu senedin davacının kiracısı olan ve hile ve desiselerle davacıyı dolandıran ———————- tarafından düzenlendiğini ve lehtar olarak da davalının gösterilmiş olduğunu, ———- Temmuz 2007 tarihinde davacının yerleşik olduğu ————– bulunan evinde kiracı olduğunu, kiracısı olduktan sonra davacının yaşlılığını ve iş görmezliğini fırsat bilip yakınlık kurduğunu, avukatlıktan ayrılma olduğunu söyleyerek işlerini yardımcı olarak gördüğünü, resmi işlemlerde yazışma içeriklerini hazırlayarak davacı …’a imzalattığını ve gerekli yerlere vermesi için kendisini götürüp getirdiğini, bu esnada birçok evrak ve belge imzalattığını, nitekim dava konusu olayın da 2007 yılının Şubat ve Mart ayları civarında (davacının yaşlılığı nedeniyle tam tarihi hatırlayamadığını) meydana geldiğini, şöyle ——- ‘in kendisine yüklü miktarda miras kaldığını, kendisine ve bir akrabasına davacının evlerini çok yüksek fiyatla alacağını ve bankadan parayı çekip davacıya vereceğini söylemek suretiyle hile ve desiselerle senet ve benzeri evrak ve belgeleri imzalattırdığını, ————- daha sonra değişik tarihlerde aldatıcı hareketlerle davacıya imzalatmış olduğu senetleri icra takibine konu ettiğini, dava konusu senet yönünden başlatılan icra takibine karşı menfi tespit davasını bu mahkemede açmış bulunduklarını, söz konusu senedin davalıya ————— tarafından düzenlenip verilmiş olduğunun açıkça görüldüğünü, davacının daha fazla mağduriyetinin doğmaması açısından vesayet altına alınması için Tuzla Sulh Hukuk Mahkemesi’nde vesayet davası açılmış olup ayrıca davaya konu olan dolandırıcılık yoluyla tanzim edilip icraya konulan senedin alacaklısı durumundaki davalı hakkında dolandırıcılık suçu işlemekten dolayı Tuzla Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu ileri sürerek Kadıköy —————- İcra Müdürlüğünün 2007-3137 esas sayılı icra takibine konu edilen 03.03.2005 tanzim ve ————– vade tarihli ve 350.000 TL bedelli senet yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalının elinde bulunan ve borçlusu davacı olan tüm senetler ve borç altına sokucu tüm işlemlerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davanın ilk davalısı … vekili cevap dilekçesinde; davacının dava dilekçesinde hile iddiasına dayandığını, takibe konu yapılan bononun ise 03.03.2005 düzenleme tarihli olup düzenlendiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü sürenin dava tarihinde dolmuş olduğunu, davalı ile davacı arasında 03.03.2005 tarihli ve Gayrimenkul Satış Sözleşmesi başlıklı bir akit düzenlendiğini, bu akit uyarınca davacı tarafından “——————– parsel ve ——— nolu parsel üzerindeki ———————— bulunan ve arsa sahibi olarak payına düşen dairelerden, ———————– nolu dairenin 110.000 YTL, ———————-nolu dairenin 130.000 YTL’ye haricen davalıya satıldığını, sözü geçen üç dairenin toplam satış bedeli olan 350.000 YTL’nin bu sözleşmenin imzalanması anında alıcı davalı tarafından satıcı davacıya nakden ödendiğini, karşılığında ise 03.03.2005 tanzim tarihli, 01.11.2006 vadeli, 350.000 YTL tutarlı senedin güvence olarak alındığını, yine bu sözleşmenin 4. maddesinde “satıcı, bu dairelerin tapu devrini 01.11.2006 tarihine kadar yapacaktır. Bu tarihe kadar tapu devri yapılmazsa, aynı tarihte, noterde, bu dairelerle ilgili gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılacaktır” hükmünün yer aldığını, yine bu sözleşmenin 5. Maddesinde “satıcı, 01.11.2006 tarihine kadar alıcıya dairelerin tapularını devretmez ve bu tarihte noterde satış vaadi sözleşmesi yapmaz ise, alıcının nakden kendisine vermiş olduğu 350.000 YTL ‘yi ihtara gerek olmaksızın alıcıya iade edecektir” hükmüne yer verildiğini, ve davalı tarafından nakden ödenen 350.000 YTL’lik tutara karşılık olarak da söz konusu 350.000 YTL tutarlı bononun davacıdan alındığını, dolayısıyla takibe konu yapılan bu bononun bedelsiz bir bono olmadığını, kaldı ki bu bononun bedelsiz olduğunun da davacı tarafından kesin delil ile ispat edilemediğini savunarak ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan ilk yargılama sonucunda 04/02/2015 tarihli, ———— Esas ve 2015/106 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, Mahkememiz ilamının temyizi üzerine Yargıtay ————–. Hukuk Dairesi’nin 04/02/2016 tarihli 2015/9381 Esas ve 2016/1524 Karar sayılı ilamı ile davanın dayanağı takip dosyasındaki alacağın yargılama sırasında …’a temlik edilmesi nedeniyle davacıya HMK’nın 125.maddesi uyarınca seçimlik haklarından hangisini kullanıldığının sorularak hüküm kurulması gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verildiği,
Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verildiği ve bozma ilamı doğrultusunda davacı vekiline seçimlik hakkının kullandırıldığı, davacı vekilince davanın temlik alana yönlendirildiği ve Mahkememizin 21/12/2016 tarihli 2016/495 E – 2016/936 K sayılı ilamı ile davanın ilk karar gibi kısmen kabulüne karar verildiği, Mahkememiz ilamının davalı tarafça temyizi üzerine Yargıtay ————-. Hukuk Dairesi’nin 29/01/2018 tarihli 2017/2614 Esas ve 2018/184 Karar sayılı ilamı ile “…Dava, İİK’nun 72. maddesine göre takip ve dava konusu bononun hile ile alınması nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. İspat külfeti davacı tarafta olup, bononun hile ile alındığını kanıtlamakla yükümlüdür. Mahkemece gerekçesinde atıf yaptığı bozma öncesi yerel mahkeme kararındaki “hayatın olağan akışı” şeklinde yasal olmayan bir gerekçe ile kambiyo senedi niteliğinde olan bononun yorum ile geçersiz kılınması doğru görülmediğinden mahkememiz kararı bozulmuştur.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilerek Mahkememiz dosyasının iade edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sırasında davacı tarafa davaya ilişkin tüm delillerin ibrazı için süre verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin hile yoluyla iradenin sakatlanması suretiyle imzalandığı iddia edilen kambiyo senedi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebi olduğu, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği, davaya konu senedin dayandığı takipteki alacağın yargılama sırasında temlik edildiği ve davanın temlik alana yönlendirilerek taraf teşkilinin sağlandığı anlaşılmıştır. Davanın ilk yönlendirildiği temlik eden … hakkında davacıya yönelik dolandırıcılık suçunu işleyerek davaya konu senedi imzalattığından bahisle yapılan ceza yargılaması sırasında Kartal ———–. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 09/06/2009 tarihli 2008/344 Esas ve 2009/294 Karar sayılı ilamı ile temlik eden bakımından suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle beraat kararı verildiği ve verilen kararın Yargıtay ——————- Ceza Dairesi’nin kararı ile onanmak suretiyle kesinleştiği görülmüştür. Her ne kadar ceza yargılaması sırasında verilen beraat kararları hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte değil ise de ceza yargılaması sırasında subut bulan maddi vakıaların Mahkememiz bakımından bağlayıcı olduğu, ceza yargılaması sonucunda beraat kararının suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle verildiği, dosya kapsamına toplanan tüm deliller dikkate alındığında davacının hile iddiasını kanıtlamayamadığı, bu hali ile davanın reddine ve Mahkememizce takibe ilişkin verilen ihtiyati tedbir kararı bulunması nedeniyle tazminata hükmedilmesi gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-KANITLANAMAYAN DAVANIN REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin kabulü ile dava değerinin % 40’ı oranında belirlenecek olan tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli 35,90 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 5.157,00-TL harçtan mahsubu ile 5.121,10 TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacı tarafa iadesine
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —————- göre belirlenen 28.870,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yargılama gideri olarak sarf edilen 198,50 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren on beş gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.