Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/416 E. 2018/249 K. 07.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/416 Esas
KARAR NO : 2018/249
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 18/03/2015
KARAR TARİHİ : 07/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketle pay sahibi ve yönetim kurulu üyesi olan davalının, şirketin işletme konusuna giren ticari işleri ortak ve yönetim kurulu başkanı olarak kurduğu …. Yapı Şirketinde yapmaya başladığını ve davacı şirketin genel kurulunun izin bulunmayan ve TTK md. 396/1’e aykırılık teşkil eden bu hususun taraflarınca 24.02.2015 tarihinde öğrenildiğini, davalının , davacı müvekkili şirketin iş yaptığı firmalarla irtibat kurarak, bundan böyle kendisinin kurduğu …… Yapı A.Ş ile çalışması teklifinde bulunduğunu ve bu firmalardan….. ile iş yapmaya başladığını, anılan hususlarında rekabet yasağına aykırılık teşkil ettiğini belirterek davalının. müvekkili şirketin işletme konusuyla aynı olan ticari iş yapmak için kurmuş bulunduğu ….. Yapı A.Ş.”nin ticari olarak yaptığı tüm sözleşmeler ile elde ettiği ve edeceği menfaatlerin tespiti ile müvekkili şirkete aidiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın gerek usule gerekse kanununa uygun olmadığını, davacı şirketin yönetim kurulu eski başkanı olan davalı müvekkilinin % 49, eşi Zeynep Özeker’in ise % 1 pay sahibi olduğunu, davacı şirketin diğer % 50 hissedarı olan Öztürk ailesinin hisselerinin şirketin hissedarı olan …. Mimarlık… Ldt Şti tarafından kontrol edilmekte olduğunu, taraflar arasında ortaklık ilişkisinin sona erdirilmesi amacıyla gerek davacının, gerek davalı müvekkilinin gerekse davacı şirket hissedarlarının açtığı bir çok davanın bulunduğunu, müvekkilinin çalışma odasının bilgi ve izni dışında boşaltıldığını, böylelikle taraflar arasındaki güven ve sadakat ilişkisini bütünü ile uzun süre önce sona erdiğini, müvekkilinin hukuk dışı yollar ile yönetim kurulu başkanlığından el çektirildiğini, taraflar arasındaki 10 kadar dava ile ortaklık beklentisi, karşılıklı güven ve sadakatin fiilen bitmiş olduğun, özellikle şirketin feshi gibi bir dava derdest iken TTK’ya uygun olmayan bir şekilde açılan bu davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE;
Dava; davalının rekabet yasağına aykırı hareket etmesi nedeniyle davalının yeni şirketinde yaptığı sözleşmelerden doğan ve doğacak menfaatlerin tespiti ile tahsiline ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır.
Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu ve ek raporu, tarafların iddia ve savunmaları hep birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı şirketin 11.03.2014 tarihinde tescil ettirildiği, yönetim kurulunun 3 kişiden oluşmasına ve yönetim kurulu üyeliklerine …,…. ve ….ün seçilmesine, 06.01.2015 tarihli yönetim kurulu kararı ile; Yönetim Kurulu Başkanı …’in görevden alınmasına, şirketi temsil ve ilzam yetkisinin sona erdirilmesine, …..ün şirketi Yönetim Kurulu Başkanlığına, ….’ün başkan vekilliğine, …’inde yönetim kurulu üyeliğine seçildiği,
Dava dışı …. Yapı Anonim Şirketinin 24.02.2015 tarihinde kurulduğu, davalının şirketin yönetim kurulu Başkanı olarak şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ; davalının dava dışı şirkete ortak ve yönetim kurulu başkanı olarak bu şirket bünyesinde iş yapmasının yönetim kuruluna seçildiği davacı şirket ile TTK’nun 396 maddesi kapsamında rekabet yasağının ihlali anlamına gelip gelmediği, hususunda toplandığı,
TTK’nun 396. madde hükmünde “Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir.
Bu haklardan birinin seçilmesi birinci fıkra hükmüne aykırı harekette bulunan üyenin dışındaki üyelere aittir.
Bu haklar, söz konusu ticari işlemlerin yapıldığını veya yönetim kurulu üyesinin diğer bir şirkete girdiğini, diğer üyelerin öğrendikleri tarihten itibaren üç ay ve halde bunların gerçekleşmesinden itibaren bir yıl geçince zamanaşımına uğrar.
Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarıyla ilgili hükümler saklıdır ” hükmünün yer aldığı,
Hüküm gereği bir Anonim Şirketi yönetim kurulu üyeleri yöneticisi oldukları şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden bir işleme kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatı ile de giremezler. Aksi durum kendisi ile rekabet eden şirkete karşı ilgili yönetim kurulu üyesinin sorumluluğunu doğurur.
Somut olayda davalının dava dışı….. Yapı A.Ş.’de ortak ve yönetim kurulu başkanı olduğu, TTK’nun 396. hükmünde yönetim kurulu üyesinin bu sorumluluğunun mutlak bir sorumluluk olarak düzenlenmediği, TTK’nun 396/1 yöneticinin sorumluluğunun gündeme gelemeyeceği bir durumun hüküm altına alındığı, bunun da genel kurulun yöneticiye rekabet etme izni vermesi hali olduğu,
Davacı şirketin 04/03/2014 tarihli genel kurul toplantısında dava dışı diğer iki kişi ile birlikte davalının üç yıl süreyle yönetim kurulu üyeliğine seçildiği ve yine aynı toplantı da TTK’nun 395 ve 396 maddelerinde sayılan izinlerin oy birliği ile verildiği, bu durumda TT’nun 396. madde hükmünden kaynaklanan şirketle rekabet etme yasağının genel kurulun oy birliği ile aldığı kararla kaldırıldığı, ve yönetim kurulu üyelerine şirketle rekabet etme izni verildiği, dolayısıyla davalının bu kapsamda bir sorumluluğunun olmadığı,
Davacının , dava dilekçesinde davalının TTK 396/1 maddesine aykırı hareket ettiğini, davacı şirket genel kurulunun izni olmadan, davacı ile işletme konusuna giren aynı tür işleri yapmak üzere IQ Yapı A.Ş isimli şirketi kurduğunu belirterek ….. Yapı A.Ş ‘nin elde ettiği ve edeceği menfaatlerin tahsilini ve tespitini talep etiği, ancak, davacı şirketin 04.03.2014 tarihli genel kurul toplantısında rekabet yasağının kaldırıldığı, davalının işleminin rekabet yasağına aykırılık olmadığının bilirkişi raporu ile tespitinden sonra TTK 396/son fıkrasına dayanarak davalının sorumluluğu olduğunu iddia ettiği, davalının iddianın genişletilmesine muvafakat etmediği,
HMK 114 madde hükmünde; ” taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasında taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez veya değiştirilemez.
İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır ” hükmü açık olup, davacının iddiasının genişletilmesine davalının muvafakati olmadığı gibi davacı tarafından usulüne uygun ıslah dilekçesi de sunulmadığı görülmekle davacı şirket genel kurulunun davalıya şirketle rekabet izin vermesi nedeniyle TTK m. 396/1.bağlamında davalının sorunluluğunun bulunmadığı belirlenmekle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM; Ayrıntıları ve gerekçesi yukarıda açkılandığı üzere,
1-DAVANIN REDDİNE,
2-KARAR HARCI
Alınması gereken 35,90 TL maktu karar harcının 27,70 TL’si dava açılırken peşin olarak 1.707,75 TL’si yargılama evresinde 08.04.2015 tarihinde alınmış olduğundan ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, fazla alınan 1.699,55 TL karar harcının, karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa yada yetkili vekillerine iadesine,
3-AVUKATLIK ÜCRETİ:
Tümü reddedilen davanın değeri olan 100.000,00 TL üzerinden davada avukatla temsil edilen davalı yararına belirlenen 10.750,00 TL nisbi avukatlık ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
4-DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ:
a-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
b-Davalı tarafından yatırılan 4,10 TL vekaletname harcı ile 50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 54,10 TL yargılama giderinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
c-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
07/03/2018