Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/41 E. 2021/1371 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/41 Esas
KARAR NO : 2021/1371
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/01/2015
KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının —– Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının——- kurucu ortakları olduğunu, müvekili ile davalının ortaklıklarının sona erdiğini , aralarındaki problemlerin tanıklar huzurunda konuşularak karara bağlandığını, anlaşmazlıklar hususunda protokol imzalandığını ve anlaştıklarını, anlaşmanın ——- maddesinde, ortakların—– doğabilecek her türlü masrafın ve vergilerin tarafların sorumlulukları oranında ödeyeceklerinin belirtildiğini, müvekkilinin şirket borçlarını ödediğini, fakat davalının yarı oranda şirkete ortağı olmasına rağmen sorumluluğu oranında müvekkiline ödeme yapmadığını, şirketin —- borcundan dolayı —müvekkili tarafından —- ödeme yapıldığını, şirketin —-borcundan dolayı —– ödeme yaptığını, şirketi ——borcu nedeniyle —— sayılı dosyası ile şirket aleyhine icra takibi yapıldığını, borç ödenmeyince müvekkilinin şahsen kefil olarak —- ödeme yaptığını, sonuç itibariyle müvekkilinin, şirket borcundan dolayı şahsen —– ödeme yaptığını, gerek şirket ortaklık hukuku gerekse müvekkile arasında imzalanan protokol gereği bu ödemelerin yarısını davalının ödemesi gerekirken ödemediğini, şahsen ödeyen müvekkiline de defalarca söylenmesine rağmen ödeme yapmadığını, bu nedenle davalının sorumluluk miktarı olan — alacak için işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını, tüm bu nedenlerle——-alacağın her bir ödeme için ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; taraflar arası düzenlendiği iddia edilen tarihsiz —– metninin dava dışı —– edilen borçları ile ilgisi bulunmadığını, anlaşmanın taraflarına bakıldığında bu durumun gayet net anlaşıldığını, zira taraflardan —-adı geçen şirketle hiçbir ilgisi bulunmadığını,—- veya müdürü olmadığını, —— bir arsa üzerine tarafların el birliği ile inşaat yaptıklarını, bu süreçte yine —- adına kayıtlı başka arsanın, adı geçen şirketin borçlarına teminat olmak üzere ipotek verildiğini, ancak şirketin —- ipotek ile ilgili borcunu ödemeyince—– kendi arsası üzerine yapılan inşaattaki davacı payını devretmek istemediğini, bu gelişme üzerine taraflar arasında dava dilekçesine ekli anlaşmanın düzenlendiğini, söz konusu anlaşmanın içeriği ve düzenlenme amacının, taraflardan —– arsa üzerine yapılan inşaattaki taraf ortaklıklarının sona erdirilmesinden ibaret olduğunu, iddia edildiği gibi —- borçlarının tasfiyesine dönük bir protokol veya anlaşma olmadığını, anlaşma metni içeriğinde —-isminin dahi geçmediğini, bir bütün olarak anlaşma metni ele alındığında, gayrimenkulden kaynaklı bir ihtilafın çözülmeye çalışıldığının çok net anlaşıldığını, dolayısıyla anlaşma metninin dava konusu uyuşmazlık ile bir ilgisi bulunmadığından anlaşmaya dayanılması ve uyuşmazlığın çözümünde dikkate alınmasının söz konusu olmadığını, eldeki uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, dava konusu uyuşmazlıkta zamanaşımı sürelerinin dolduğunu eldeki davanın dava dışı —- yöneltilmesi gerekirken müvekkili aleyhine dava açılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, müvekkilinin —- hissesini dava dışı—ayrıldığını, bu durumun —— yayınlandığını, tüm bu nedenlerle davanın öncelikle usulden reddini, esasa girilmesi halinde ise yasal dayanaktan yoksun haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava; davacının müteveffa davalı ile birlikte ortağı olduğu dava dışı —- tasfiye edilirken imzalamış oldukları protokol çerçevesinde davacının yapmış olduğu ödemelerin yarısının davalıdan tahsili talepli alacak davasıdır.
Mahkememizin —-tarihli celsesinde dinlenilen davacı tanığı—- Taraflar arasında hesap konusunda ihtilaf vardı, bunu gidermek için aile meclisi olarak birkaç kişi toplandık, dışarıdan — kişiydik taraflarda hazırdı, toplam — kişi olarak protokol yapıldı. Her iki tarafı dinleyerek ortak kararlar aldık ve imza alındı, bu olayın üzerinde tahminen — sene geçmiştir, taraflar arasındaki problem şirket ile ilgili idi, ancak biz her iki tarafı da dinleyerek kararı aldık, protokol de şirket ile ilgili konuşuldu ancak tutanağa geçmedi, —- küçük kardeşidir, şirket ile ortaklığı olup olmadığını bilmiyorum, gayrimenkulleri vardır, protokol sırasında o da hazırdı ve imza attı, protokol imzalandığında ben okudum, imzaladım, protokolde adı geçen emlak vergisi, —–borçları ile ilgilidir. Protokol imzalanırken şirket ile ilgili konuşuldu ancak şirket ile ilgili yazılmadı. Bildiklerim bundan ibarettir.” beyanında bulunmuş ve beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Mahkememizin— tarihli celsesinde dinlenilen davacı tanığı —-Bana göstermiş olduğunuz anlaşma başlıklı yazı içeriği ve altındaki isim ve imzam doğrudur,—– mülk ortaklıkları vardır, aralarında iş ile ilgili ihtilaf doğmuş tahminan — sene önce biz bunları anlaştırmaya karar verdik, anlaşma sırasında —- ben bir araya geldik yazılı bir anlaşma imzaladık, ancak bundan önce tarafların her biri ile ayrı ayrı görüştük, hepsi ayrı ayrı anlaşmayı kabul etti ve imzalar atıldı, anlaşmaya göre hepsini ayrı ayrı dinledik ve —- borçlu çıkardık, bu borcu kira bedeli karşılığında—-yıl gibi bir sürede ödeyecekti, kirayı ödediğini ancak ——–borcu çıktığını bana söyledi, bunun üzerine ben —— görüştüm ——borcunun hisseleri oranında dağılım yapılmasını ve ortak olarak ödenmesini teklif ettim, bizim bir markamız vardır bu markanın karşılığında—- borcu yani —–borcunu üstlendi , bende karşılığında marka isim hakkını verdiğimi söyledim, bende kensinide bunu daha önce söyleseydin protokole yazardım dedim, bu en son görüşmemiz protokolden yaklaşık —- sonra olmuştur, ——— yanına bir kez daha gittim, bu borcu mahkemeye götürmeyelim dedim, kendisi bana—-arazilere— icra koymuş, oradan alsınlar dedi, anlaşmanın —- ihtilaf kelimesi emlak borcunu, —–borcunu, —- borcunu,– borcunu hepsini kapsamamkadır ,—-beyanında bulunmuş ve beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Mahkememizin —tarihli celsesinde dinlenilen davacı tanığı —– Bana göstermiş olduğunuz anlaşma başlıklı yazı içeriği ve altındaki isim ve imzam doğrudur,—- iş ve mülk ortaklıkları vardır, aralarında iş ile ilgili ihtilaf doğmuş tahminan — sene önce biz bunları anlaştırmaya karar verdik, anlaşma sırasında—- ben bir araya geldik yazılı bir anlaşma imzaladık, ancak bundan önce tarafların her biri ile ayrı ayrı görüştük, hepsi ayrı ayrı anlaşmayı kabul etti ve imzalar atıldı, anlaşmaya göre hepsini ayrı ayrı dinledik ve —- borçlu çıkardık, bu borcu kira bedeli karşılığında—- yıl gibi bir sürede ödeyecekti, kirayı ödediğini ancak —– borcu çıktığını bana söyledi, bunun üzerine — görüştüm ——borcunun hisseleri oranında dağılım yapılmasını ve ortak olarak ödenmesini teklif ettim, anlaşmanın —–ihtilaf kelimesi emlak borcunu, — borcunu, —– borcunu, —– borcunu hepsini kapsamamaktadır , —- o tarihe kadar olan borçları ile ilgili bir maddedir ” beyanında bulunmuş ve beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Mahkememizin — tarihli celsesinde dinlenilen davacı tanığı—– mağduriyetini gidermek için taraflar bir araya gelmişler ben yoktum, babam —- oradaydı ayrıca — oradaymış,——-vardı bunu teminat olarak şirkete vermişti, şirketin borcu ödenmediği için dükkan elden gitmesin diye kendisi borcu kapattı anlaşma başkılı metin de bu amaçla yapılmıştı, bu anlaşma şirketin —- değildi, anlaşılan rakamlar tarafların şahsi borçları ile ilgiliydi, bamam—–ortaklıktan çıktıktan yaklaşık bir yıl sonra bu anlaşma yapıldı, şirket devredilirken şirketin malvarlığı borçlarını kapatacak rakamın üzerindeydi, markayı ergin fettahoğlu kendi üzerine aldı, ambalajları kendisi sattı .” beyanında bulunmuş ve beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Dava sürerken davalı —- vefat etmiş , mirasçıları vekalet sunarak davaya devam etmişlerdir.
Mahkememizce aldırılan —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava dışı— numarasıyla kayıtlı olduğu, şirketin——-tarihinde tescil edilerek kurulduğunu, kurucu ortaklarının;—–kurucu ortak olmadığı, sonradan hisse devir alarak şirkete ortak olduğu, —– tarihli tescile göre dava dışı şirketin sermayesinin —– olduğu, bu sermayenin —kısmının davacı —– kısmının davalı—- ait olduğu, —– süreyle şirket müdürü olarak seçildiklerini ve şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındıklarını, dava dışı şirketin ortaklık yapısı ve organlık durumunun —- ilan edildiği, dava dışı şirketin —- tarihli ortaklar kurulu toplantısında; ” —- müdürü olarak seçilmesine ve on yıl süreyle şirketi münferiden temsil ve ilzam etmesine” karar verildiğini, bu kararın —– hissesinin tamamını şirket dışından—– devir ederek ortaklıktan ayrıldıklarını, —-tarihindeki tescile göre ” şirket müdürü olarak on yıl süreyle ——- seçimesine, münferit imzası ile şirketi temsil ve ilzam etmesine” karar verildiği, dava dilekçesi ekinde ibraz edilen — başlıklı belgede; davacı —-arasında düzenlendiği, anlaşmada tarihin olmadığı, tarihsiz — başlıklı belge ile dava dışı —–kurulamadığını, kaldı ki anlaşmanın davacı — davalı —– borçlu olduğuna ilişkin madde ile başladığını, devam eden maddelerden de davacının davalıdan alacaklı olduğu sonucunu çıkarmanın mümkün olmadığını, dava dilekçesi ekinde sunulan ” —- başlıklı belgenin incelenmesinde —- olduğu, protokolde davalının taraf olmadığı gibi davalının adının da geçmediğini, öte yandan protokolün altında kimin arasında düzenlendiğine dair isim, unvan ve imza bulunmadığını, protokolde dava dışı —sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı, takip neticesinde —- şirketin borcuna şahsen kefil olduğu, ancak protokol hükümleri yerine getirilmediğinden ve şirket kapandığından kefilliğin devreye sokulduğu, borçlu —— nakit ve peşin ödediği—–ile aleyhine açmış olduğu icra takibinden dolayı ibra ettiği, —–dosyasından feragat edeceği, dosya kapsamında hiçbir hak ve alacak talep etmeyeceği, dosya kapsamında borçlunun ibra edildiği, borçlu —– sayılı dosyasından feragat edeceği, tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden hiçbir hak ve alacaklarının olmadığını —– tarihi itibariyle kabul ettikleri ve birbirlerini ibra ettikleri hususunun yer aldığını, davalının protokolün tarafı olmadığı, adının da geçmediği, dolayısıyla protokolden de davalının borçlu olduğu şeklinde bir sonuç çıkartılamadığı, davacı vekilinin müvekkilinin aşağıda dökümü yapılan tutarları ödediğini iddia ederek davalıdan talepte bulunduğunu,
Ödemenin Mahiyeti
Ödeme Tarihi
Ödeme Tutarı
Şirketin —-

Şirketin —
Şirketin —-
Şirketin —
Şirketin —
Şirketin—


Şirketin borcu için ödenen
—–
TOPLAM
—toplamın dava dilekçesinde — daha fazla olarak — olarak hesaplandığını, davacı vekilinin dava dışı şirketin borçlarına karşılık — ödediğini iddia ederek bu tutarın — davalıdan talep ettiğini, davalı —-oranındaki hissesinin tamamını devrederek — tarihinde dava dışı şirket ortaklığından ayrıldığı, davalı —- dava dışı şirkette müdür ve imza yetkisi olarak görev almadığı, bilindiği üzere —–ortaklarının, şirketten tahsil edilemeyen —- borçlarından, hissesi oranında şahsen sorumlu olduğu, bunun için müdür ve imza yetkisi olmasının şart olmadığını, ancak bu sorumluluğun ortak olduğu dönem ile sınırlı olduğunu, yapılan ödemelerinin davalının ortaklıktan ayrılmasından altı yıl sonraya sarktığını, davacının şirket için ödediği kamu borcundan ötürü talepte bulunabilmesinin öncelikli şartının bu borcun davalının ortak olduğu döneme ait olduğunu ve kamu borcunun kesinleşmesinden önce zamanaşımı, itiraz, uzlaşma ve dava gibi tüm yasal yolların denendiğini kanıtlaması gerektiğini, bundan sonraki ikinci şartın ise davacının şirket için ödediği kamu borcunu ilk önce şirketten talep etmesi, şirketten tahsil etme imkanının olmaması halinde ise ortağa rücu etmesi olduğunu, kural olarak şirketin borçlarının, şirket varlıkları kullanılarak ödeneceği, yani bir hükmi kişilik olan şirketlerin ——- kendi kaynaklarıyla ödemek zorunda olduklarını şirketin vergi, ceza —– primi harç ve bunların zam ve faizlerinin de aynı şekilde şirket kaynaklarından ödeneceği, ancak limited şirketlerde şirketin varlıkları borcu ödemeye yetmezse —–alacağını ortaklardan tahsil etme yoluna gideceğini, bir ortak tarafından şirkete ait —–borcunun ödenmesi halinde, bunu ödeyen ortağın, diğer ortağa/ortaklara değil, doğrudan şirkete rücu etmesi gerektiğini, —– kararlarının bu doğrultuda olduğunu, ancak ödenen amme borcunun şirketten tahsil imkanı yok ise diğer ortağın sorumluluğuna gidilebileceğini, öte yandan taraflar arasında ilk önce doğrudan ortağa rücu edilecek diye bir protokol olmadığını, davalı—-tarihinde vefat ettiği, iddia savunma ve deliller kapsamında davacının alacağının bulunmadığı görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; açılan davanın dava dışı şirketin kurucu ortağı olan davacının diğer kurucu ortak olan müteveffa davalıdan ödemiş olduğu bir takım şirket borçları için aralarında imzalanmış olan protokol çerçevesinde talepte bulunup bulunmayacağına dair alacak davası olduğu, dosyaya sunulu sicil dosyası incelendiğinde dava dışı—–numarasıyla kayıtlı olduğu, şirketin —-tarihinde tescil edilerek kurulduğunu, kurucu ortaklarının; ——ortak olmadığı, sonradan hisse devir alarak şirkete ortak olduğu, —— olarak seçildiklerini ve şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındıklarını, dava dışı şirketin ortaklık yapısı ve organlık durumunun —-toplantısında; davalı ortak müteveffa —- tamamını şirket dışından—-hissesinin tamamını şirket dışından —- devir ederek ortaklıktan tamamen ayrılmış olduğu, bu tarihten sonra ise —- seçimesine, münferit imzası ile şirketi temsil ve ilzam etmesine” karar verildiği, dosyaya sunulu —–başlıklı belge incelendiğinde; davacı —– arasında düzenlendiğinin anlaşıldığı, anlaşmada herhangi bir tarih belirtilmediği ,dolayısıyla tarihsiz —– başlıklı belge ile dava dışı hükmi şahsiyet olan —- bir ilgisinin bulunmadığı, tarihsiz anlaşma başlıklı belgeden müteveffa davalının davacıya borçlu olduğuna dair herhangi bir hükmün bulunmadığı, kaldı ki anlaşmanın davacı —– borçlu olduğuna ilişkin madde ile başladığını, devam eden maddelerden de davacının davalıdan alacaklı olduğu sonucunu çıkarmanın mümkün olmadığı,yine dava dilekçesi ekinde sunulan —-başlıklı belgenin incelenmesinde ise belgenin—- tarihinde tanzim edildiği, protokolde davalının ne taraf olduğu ne de adının geçtiği,, diğer yandan protokolün altında kimin arasında düzenlendiğine dair isim, unvan ve imza da bulunmadığını, dolayısıyla bu hali ile tarafları borç altına sokabilme gücüne sahip bir evrak olarak da mahkememizce değerlendirilmediği, protokol incelendiğinde dava dışı —- icra takibi yapıldığı, takip neticesinde ——- şirketin borcuna şahsen kefil olduğundan, ve şirket borcu da ödenmediğinden kefilliğin devreye sokulduğu, davalının incelenen bu protokolün tarafı olmadığı, adının da geçmediği, dolayısıyla protokolden de davalının borçlu olduğu yönünde bir sonuç çıkartılamayacağı, davacı vekilinin müvekkilinin dosyaya dökümü sunulu bir takım tutarları ödediğini iddia ederek müteveffa davalıdan talepte bulunduğu; — yapılan toplam ödemenin şirketin —- için yapılan bir takım ödemeler olduğu, esasen uyuşmazlığın da buradan doğduğu, davacı vekilinin dava dışı şirketin borçlarına karşılık — ödediğini iddia ederek bu tutarın—- davalıdan talep ettiği, davalı —— oranındaki hissesinin tamamını devrederek —- tarihinde dava dışı şirket ortaklığından ayrıldığı, davalı —- dava dışı şirkette müdür ve imza yetkisi olarak görev almadığı, şirketler hukuku çerçevesinden dosya değerlendirildiğinde limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil edilemeyen—– borçlarından, hissesi oranında şahsen sorumlu olduğu, bunun için müdür ve imza yetkisi olmasının şart olmadığı ortak olmanın yeterli olduğu, ancak bu sorumluluğun sadece ortak olunan dönem ile sınırlandırıldığı, dosya kapsamında davacının yapmış olduğu ödemelerinin davalının ortaklıktan ayrılmasından altı yıl sonraya kadar devam ettiği, davacının şirket için ödediği kamu borcundan ötürü talepte bulunabilmesinin öncelikli şartının bu borcun davalının ortak olduğu döneme ait olduğunu ve kamu borcunun kesinleşmesinden önce zamanaşımı, itiraz, uzlaşma ve dava gibi tüm yasal yolların denendiğini kanıtlaması gerektiğini, bundan sonraki ikinci şartın ise davacının şirket için ödediği kamu borcunu ilk önce şirketten talep etmesi, şirketten tahsil etme imkanının olmaması halinde ise ortağa rücu etmesi olduğu, kural olarak ayrı bir tüzel kişiliği bulunan ticari şirketin borçlarının, öncelikle şirket varlıkları kullanılarak ödenmesinin gerekeceği, ancak dosyamıza da konu limited şirketlerde ise şirketin varlıkları borcu ödemeye yetmezse——ortaklardan tahsil etme yoluna gideceğini, bir ortak tarafından şirkete ait ——-borcunun ödenmesi halinde, bunu ödeyen ortağın, diğer ortağa/ortaklara değil de , doğrudan şirkete rücu etmesinin gerekeceği , nitekim bu hususun ——- da sabit olduğu ancak ödenen kamu borcunun şirketten tahsil imkanı yok ise diğer ortağın sorumluluğuna gidilebileceğini, dosya incelendiğinde ise taraflar arasında ilk önce doğrudan doğruya ortağa rücu edileceğine dair protokol yahut anlaşma maddesinin de bulunmadığı mahkememizce anlaşılmış ; gerekçeli, bilimsel ve denetime uygun bilirkişi raporu hükme esas alınmış ve davacının zikredilen gerekçelerle davalı müteveffadan alacağı olmadığına kanaat getirilerek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL harcın davacı tarafından dava açılışı esnasında peşin olarak alınan 1.517,26 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 1.457,96 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 150,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve Davalı —- mirasçıları vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde—- istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 16/12/2021