Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/212 E. 2023/36 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/212 Esas
KARAR NO : 2023/36

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/01/2015
KARAR TARİHİ : 19/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan alacak (ticari satımdan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı yanın medikal işi yaptığını ve laboratuvar işlettiğini, laboratuvar hizmetleri içinde kan tahlilleri, doku tahlilleri ve hastaneleri ilaç ve tıbbi ürün satış da olup, sağlık sektöründe her türlü hizmetin verildiğini, davacının davalıdan (—- 01.12.2008 tarihli “Distribütörlük Sözleşmesi” ile ürün satışı hususunda mutabakat sağlandığını, bu ürünün ilk Türk Patentli ilaç olmakla kan durdurucu özelliği bulunduğunu, patent ve marka sahibinin —- Olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeyle davaci tarafından —- Bölgesinde (kurumsal pazarda) satış yetkisine sahip olunduğunu, bu sözleşme kapsamında davalıya 05.12.2008, 17.12.2008, 20.01.2009, 1 5.02.2009 tarihli çeklerle toplam 350.000,00 TL ödeme yapıldığını ve karşılığında dava konusu —- ürünleri alma taahhüdünde bulunulduğunu, ancak taraflar arasında Distribütörlük Sözleşmesinin 19.1-Devir maddesi uyarınca sözleşme devam ederken davalı —–. tarafından sözleşme yükümlülükleri —– devredildiğini, Davacı yan tarafından devir tarihinden sonra her ne kadar—– ile ürün alışı devam etmiş ise de ödenen meblağlara ek olarak yeniden ürün talep edildiğinde iş bu şirkete de alınan ürünün 430 bedeli nakden yine fazla ödendiğini, bu hususta ——arasında devire ilişkin mali işlemler yapılmış olup bu husus davalıların bilgisi ve onayı dâhilinde olduğunu, bu hususta —- Asliye Ticaret Mahkemesinin —- Sayılı dava dosyası ile taraflar arasında yargılama sürecinin devam ettiğini, ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde davalı —– alınan bir kısım ürünlerin —– alındığının açık ve net olarak görüldüğünü, tarafların ticari defterleri incelendiğinde bu hususun açığa çıkacağını, hal böyle iken davalı —– tarafından davacıya —–. İcra Müdürlüğünün—— takip sayılı dosyası ile dava açıldığını ve bu borca taraflarınca itiraz edildiğini, davalılar arasındaki anlaşmazlık nedeniyle davalı —–tarafından yapılan işlemin hukuki dayanağının bulunmadığını, Davalı —— yapılan nakit ödeme ile ürün alışının başladığını, —– bu yetkisini —– devrettiğini, dolayısıyla taraflar arasında “borcun üstlenilmesi” hukuki durumunun oluştuğunu, —–olan kendisine ürün temini edimini —– tarafından yapılmasının üstlenildiğini, bu durumda ——. ile ——arasında “”borcun iç üstlenilmesi” davacı ile davalılar arasında da “borcun dış üstlenilmesi” işlemi gerçekleştiğini, davalılar —–ile—– arasında borcun iç üstlenme sözleşmesine göre yapıldığının anlaşıldığını, bu halde davalı—-. ile davacı —– Arasındaki distribitörlük sözleşmesine istinaden hak ve alacakların —–karşı ileri sürüleceği ve bu hususta tarafların itiraz hakkının bulunmadığının kanun tarafından açık ve net olarak düzenlendiğini, Davacının—–yapmış olduğu ödemenin —– karşı ileri sürülebileceği de Borçlar Kanununun 198. Maddesinde açıkça düzenlendiğini, yine bu madde uyarınca davalı ——davacıdan alacağı olduğu hususunu ileri süremeyeceğini, bütün bu hallere istinaden —– ile ——- arasında borcun üstlenilmesi hususunda davacının onayı da göz önüne alınarak yapılan icra takiplerinin de konusuz kaldığından hukuki durumun tespitinin gerektiğini, öncelikle —— arasındaki tarafı da oldukları ticari ilişkiye dayalı olarak taraflar arasındaki hukuki durumun borcun üstlenilmesi olarak tespiti ile davacının taraflardan —–borcu olmadığının tespiti ile —–. ile ——- karşı alacaklı olduğu miktarın tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini” talep ve dava etmiştir. Davalı ——Vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan dava her ne kadar kısmı olarak açılmış ise de öncelikle açılan davada talep edilen meblağın neye dayanarak talep edildiğinin ve neden kısmi dava açıldığının açıklanmasını istediklerini, davacı tarafça somut deliller ilerisürülmeden açılan davanın hukuki dayanağının bulunmadığını, ticari defterleri incelendiğinde davalının davacıdan alacaklı olduğunun anlaşılacağını, davalı yanın diğer davalı —— arasındaki ilişkide taraf olmadığını,davalının taraf olmadığı gibi davacıdan alacaklı olup, bu alacak ile ilgili—-İcra Müdürlüğünün —– esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine icra takibi başlattığını, diğer davalı —– verdiği zarar ve yanlış ürün içeriği nedeni ile davalı yana borçlu olduğunu, bu hususu davalının Sağlık Bakanlığına intikal ettirdiğini ve rapor sonucu beklendiğini, Davacının diğer davalı —– ile davalı yan arasındaki ilişkinin borcun üstlenilmesi olduğunu iddia ettiğini, bu hususta herhangi bir delil sunmadığını, somut olayda iddia edildiği gibi borcun üstlenilmesi hukuki durumu bulunmadığını, dava dilekçesinde davalı ile—– arasındaki uyuşmazlığın diğer davalı —– davalı yana yanlış ürün içeriği vermesi sonucu oluşan zararlardan ve davalıya olan borcundan kaynaklandığını, davacının diğer davalı —– ile arasında bulunan sözleşmeden yola çıkarak, davalı yanın diğer davalı —– borcunu üstlendiğini belirtse de, davalı açısından davacı Ve diğer davalı ——arasında bulunan sözleşmenin herhangi bir hükmü bulunmadığını, buradaki uyuşmazlığın, davacının — davalı yana olan — borcunu ödememesinden kaynaklandığını, borcun üstlenilmesinin hukuki bir durumu bulunmadığını, davalı yanın, diğer davalı ve davacı arasındaki ilişkide taraf olmadığını, davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı——- tarafından açılan davaya karşılık dava dosyasına cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Davacı vekili tarafından sunulan 08/03/2021 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dava açılışında 10.000,00.-TL olarak talep edilen alacaklarını 84.641,23.TL arttırarak toplamda 94.641,23.-TL olarak talep ettikleri alacaklarına ödeme tarihinden itibaren uygulanacak reeskont faiz oranı ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkili davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice
Dava, davacı taraf ile davalılardan —–şirketi arasında akdedilen distribütör sözleşmesi nedeniyle diğer davalı —–adlı şirkete davacının borcun bulunmadığının tespitine yönelik menfi tespit ve davacının her iki davalıdan alacaklı olduğu iddiasına dayalı alacak (kısmi) davasıdır.Davacı şirket dilekçesinde özetle 2008 tarihli distribütörlük sözleşmesi nedeniyle davalılardan —– ödeme yapıldığını, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin davalı tarafından diğer davalı —– şirketine devredildiğini, yeniden ürün talep edildiğinde ürün bedelinin %30 unun fazladan ödendiğinin, bu konuda —–ATM de davalı—–şirketiyle başka bir uyuşmazlığın da bulunduğunu, hal böyle iken —— şirketi tarafından aleyhlerine icra takibi başlatıldığını, kendilerinin borca itiraz ettiklerini, taraflar arasında borcun üstlenilmesinin söz konusu olduğunu, müvekkilin —-yaptığı ödemenin —-şirketine karşı da ileri sürülebileceğini, Borçlar Kanunu 198 e göre davalı —— şirketinin alacaklı olduğunu iddia edemeyeceğini belirterek menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesini ve ikinci olarak fazladan ödenen tutarın iadesine karar verilmesini talep etmiştir.—–.ATM nin dosyası talep edilmiş, incelendiğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya, tarafların ticari defter ve ilgili mali kayıtları incelenmek suretiyle uyuşmazlık konularında rapor temin edilmek üzere bilirkişi incelemesine gönderilmiş, 18/12/2017 tarihli heyet mali raporunda davacı şirketin davalılardan —– (81569,39 TL) borcunun olduğu, davalılardan ——ise (176210,62 TL) alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
24/6/2020 tarihli ek raporda da aynı doğrultuda tespitler mevcuttur.
23/6/2021 te alınan heyet rapor da önceki raporlarda yer alan teknik değerlendirmelere yer verilmiş ayrıca yasal olarak gerekmediği halde hukuki değerlendirmede bulunulmuştur.
6098 sayılı Yasanın “Sözleşmenin devri” başlıklı 205 inci maddesine göre, sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşmadır.
Sözleşmeyi devralan ile devreden arasında yapılan ve sözleşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da, sözleşmenin devri hükümlerine tabidir.
Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır.
Distribütörlük sözleşmesinin borcun iç ve dış üstlenilmesi doğrultusunda devri ileri sürülmüşse de davacı hukuki tavsif hususunda yanılmıştır. Zira borcun iç ve dış üstlenilmesi, münferit bir borcu konu alır, örneği cari bir sözleşme gereği taraflardan birinin diğer tarafa mal/hizmet vermesi nedeniyle karşı taraf pasifinde oluşan artışın, yani “borcun” iç yahut dış üstlenilmesinden bahsedilebilir; yoksa sözleşme nedeniyle (mevcut ve muhtemel) tüm hak ve borçların üstlenilmesinden değil; sözleşmeden kaynaklanan tüm hak ve borçların devri ise ancak 6098 sayılı Yasanın 205 inci maddesi doğrultusunda sözleşmenin devri marifetiyle gerçekleşebilir. Buna göre, sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşmadır (f.1). Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır.
“(…) Sözleşmelerin şekline ilişkin genel kural, Türk Borçlar Kanunu’nun 12’nci maddesinde “1- Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. 2- Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.” şeklinde belirlenmiştir. Bu genel kuraldan hareketle sözleşmenin devrine ilişkin şekli belirlemek için Türk Borçlar Kanunu 205’inci madde düzenlemesini irdelemek gerekmektedir. Maddenin 3’üncü fıkrasında sözleşmenin devrine ilişkin şekil şartı için devre konu olan sözleşmenin şekil şartı benimsenmiştir. Devre konu olan sözleşme ile ilgili özel bir şekil şartı yoksa devir sözleşmesinin şekli de bir şekil şartına bağlı olmayacaktır” ——
Bu bilgiler ışığında, uyuşmazlık konusu olaya dönecek olursak, davacı şirket ile davalılardan —— şirketi arasındaki distribütörlük sözleşmesinin yazılı olarak yapıldığı, sözleşmeden kaynaklı tüm hak ve borçların devrinin arzu edilmesi halinde, devir sözleşmesinin de yazılı olarak yapılması gerektiği ve bu şartın geçerlilik şartı olduğu açıktır. Dosyada bu anlamda geçerli bir devir sözleşmesi bulunmadığına göre, davalıların her biri ile davacı şirket arasındaki ilişkiler nispi mahiyettedir ve davalı—-tarafından kesilen faturanın, 1/12/2008 tarihli Distribütörlük Sözleşmesine dayandığı iddia edilemez. Dolayısıyla dosya kapsamında alınan tüm mali heyet raporlarındaki tespitlere dayalı olarak davalı şirketlerin alacak/borç tutarları mahsup edilmek (176210,62 – 81569,39) suretiyle 94614,23 TL alacak talep olunamaz. Açıklanan nedenlerle her iki davalıya ayrı ayrı yöneltilen davaların reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.-Davalılardan —— açılan menfi tespit davasının sübut bulmaması nedeniyle REDDİNE,
2.-Her iki davalıya karşı açılan (ıslah ile artırılan) 94.614,23.-TL tutarlı alacak davasının sübut bulmaması nedeniyle REDDİNE,
3.-Alınması gerekli 179,90.-TL karar ve ilam harcının, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 177,80.-TL ve 1.446,00.-TL ıslah harcı toplamı 1.623,8‬0.-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.443,9‬0.-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4.-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5.-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6.-Davalılar kendilerini kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlülükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 15.142,60.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7.-Talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren iki hafta süre içerisinde —–Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.