Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1228 E. 2018/429 K. 10.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1228 Esas
KARAR NO : 2018/429
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 06/08/2013
KARAR TARİHİ : 10/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesine özetle; taraflar arasında arasında 06/08/2010 tarihinde……. Noterliğinde ……Yevmiye numarası ile Marka Lisans Sözleşmesi …… imzalandığını, bu sözleşmenin 4.maddesi gereğince davalının bu markayı kullanması karşılığında ödeyeceği bedelin belirlendiğini, ancak davalının 01/08/2012 tarihi itibari ile ödemesi gereken 2012 yılına ait yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle 18/12/2012 tarihli ihtarnamenin gönderildiğinden bahisle şimdilik 5.000, -TL nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki davanın usul ekonomisi açısından Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde açılan……. esas sayılı davaların birleştirilmesini, birleştirme talebi kabul görmediği takdirde Bakirköy Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde ,,,,,,, esas sayı ile açılan davanın sonucunun beklenmesini talep ettiği, taraflar arasında 01/09/2010 başlangıç tarihli ve 5yıl süreli Marka Lisans Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin konusunun …..tescil nolu….. markasına ilişkin üretim ve satış hakkının sözleşme süresince müvekkil şirkete devri olduğunu, bahsi geçen üretim ve satış hakkının devrine karşılık olarak müvekkil şirketin sözleşmeden doğan yükümlülüğünun ise belirli tarihlerde bir kısım ödemeler yaptığını ancak NEW BALANCE markasına ilişkin ….. INC firmasının davacı aleyhine Bakırköy FSHHM …… esas sayılı dosya ile bahsi geçen markaya ilişkin hükümsüzlük davası açıldığı öğrenildiğini, bu tarihe kadar davacı taraf ile ilgili yükümlülüğün yerine getirildiğini, sonrasında sözleşmenin hukuken tartışmalı olması nedeniyle bir kısım ödemelerin müvekkilce durdurulduğunu, akabinde Büyükçekmece 3. Sulh Mahkemesinin sözleşmeden doğan bedellerin ödenmesinin tedariki amaçlı tevdi mahalli tayini talep etmek zorunda kaldıklarını ilgili mahkeme hesap açılmasına karar verdiği davacının itiraz ederek bu kararın kaldırılmasına sebep olduğunu, davacı aleyhine taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ve davacıya borçlu olmadıklarının tespitine ilişkin olarak Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, ayrıca davacı tarafça alacağın varlığından bahisle başlatılan takibe itiraz ettiklerini ve itirazın iptali davasının İstanbul Anadolu 1. ATM’de görüldüğünü, taraflarından açılan sözleşmenin feshi davasının sonuçlanması beklenmeden açılan eldeki davanın kötü niyetli olduğunu, öncelikle eldeki dava ile kendilerinin açtığı menfi tespit davasının birleştirilmesini, birleştirilmesinin mümkün olmaması halinde ise bekletici mesele yapılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafından açılan dava Kapatılan İstanbul Anadolu 20. ATM’nin ….. Esas sırasına kaydedilmiş, akabinde Kapatılan İstanbul Anadolu 20. ATM’nin ….tarihli … Esas ve …. Karar sayılı ilamı ile Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, akabinde birleştirilme kararı verilen Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce dosyamızın birleştirilen dosyadan ayrıldığı ve Mahkemenin…. Esasına kaydedildiği, Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin…. Esas ve Karar sayılı ilamı ile Mahkememize gönderilmesine karar verildiği, gönderme kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/18499 Esas ve 2015/3564 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmesi üzerine Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ….Esas ve Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilidği, görevsizlik ilamının kesinleşmesi üzerine dosyanın Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; dosyamız davalısı tarafından davacısı aleyhine, davamıza konu olan sözleşmenin feshine ve dosyamız davacısına borçlu olmadığına ilişkin olarak dava açıldığı, davanın açılışının 27/05/2013 olduğu, davanın ilk olarak Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sırasına kaydedildiği, akabinde 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin açılması üzerine…… Esas sırasına kaydedildiği, akabinde Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin kapatılması nedeniyle dosyanın Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …..Esasına kaydedildiği ve yargılamanın halen devam ettiği ve Mahkemece markanın hükmsüzlüğüne ilişkin Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …..Esas sayılı dosyasından verilen kararın kesinleşmesinin beklenilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bakırköy Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ……Esas sayılı dosyasının incelenmesinde dava dışı şirket tarafından dosyamız davacısı aleyhine markanın hükümsüzlüğü davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde verilen ilam Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/745- 12723 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiği, bozma ilamı üzerine davanın Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ….. Esas sırasına kaydedildiği ve yapılan yargılama neticesinde 19/10/2016 tarihli karar ile davanın kabulüne ve markanın hükümsüzlüğüne karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesinde olduğu ve henüz kesinleşmediği, söz konusu davanın açılış tarihinin 09/01/2012 olduğu anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplanmış ve tarafların defterleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından sunulan asıl ve ek raporda özetle; davacının alacak talebi bakımından bir yıllık dönem ve davacı hakkında açılan markanın hükümsüzlüğü davasının açılış tarihine göre alternatifli olarak değerlendirme yapıldığı, birinci dönem olarak alacağın başladığı 01/09/2011 ila davanın açıldığı 09/01/2012 tarihleri arasında davalının alış bedelinin 43.043 USD olduğunu ve buna göre davacının %5 oranındaki alacağının 2.152,15 USD olduğunu, ikinci alternatif olarak sözleşmede kararlaştırılan 01/09/2011 tarihinden 31/08/2012 tarihleri bakımından ise; davalının 01/01/2012 tarihi ile 31/08/2012 tarihleri arasındaki alış bedelinin 47.800 USD olduğunu ve buna göre davacının %5 oranındaki alacağının 2390,00 USD olduğu, 01/09/2011 ila 01/01/2012 tarihi arasındaki alacağı 2152,15 USD’nin eklenmesi ile toplam alacağının 4542,15 USD olduğu kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Davacı vekili Mahkememize sunduğu bila tarihli bedel artırma dilekçesinde özetle; dava açarken talep ettiği 5000,00 TL’yi 4542,15 USD (dava tarihi itibariyle 8791,00 TL) olarak belirli hale getirdiğini beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin, taraflar arasındaki lisans marka sözleşmesi nedeniyle doğan prim alacağının tahsili olduğu, davacı tarafça sözleşme ile belirlenen prim alacağının ödenmediğinden bahisle tahsilinin talep edilidği, davalı tarafça, lisans sözleşmesine konu olan markanın hükümsüzlüğü nedeniyle dava açıldığı ve davacıya ait markanın ayıplı hale geldiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında imzalanan Marka Lisans Sözleşmesi’nin 4.maddesinde davalı firma tarafından yıllık ithalat bedelinin F.O.B değeri üzerinden davacı %5 oranında ödeme yapılacağı ve ilk ödemenin 01/08/2011 tarihinde geçen bir yılın ithalat bedeli üzerinden yapılacağı kararlaştırılmıştır. Taraflar arasında sözleşme uyarınca davacıya …..bedeli üzerinden ödeme yapılacağının kararlaştırıldığına ilişkin uyuşmazlık bulunmamakla birlikte uyuşmazlık, davacımız hakkında sözleşmeye konu olan markanın kullanımına ilişkin olarak markanın hükümsüzlüğüne dair dava açılması nedeniyle sözleşmede yer alan alacağın ödenmesi gerekip gerekmediği hususundadır. Her ne kadar dosyamız davalısı tarafından markanın hükümsüzlüğüne ilişkin görülmekte olan davanın bekletici mesele yapılması talep edilmiş ise de; dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “hükümsüzlüğün etkisi” başlığını taşıyan 44.maddesinin 2.fıkrasının (b) bendinde “Markanın hükümsüzlüğüne karar verilmeden önce, yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler. ” bakımından hükümsüzlüğün geriye yönelik etkisine sınırlandırma getirilmiştir. Her ne kadar 556 sayılı KHK yargılama devam ederken yürürlüğe giren 6769 sayılı Kanunun 191.maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ise de; benzer nitelikteki düzenleme 6769 sayılı Kanun’un 51.maddesinin 2. Fıkrasının (b) bendinde de yer almıştır. Yasa maddesi dikkate alınarak davalı tarafın bekletici mesele talebi reddedilerek yargılamaya devam olunmuştur. Dosya kapsamına ilişkin olarak alınan bilirkişi asıl ve ek raporu dikkate alındığında davalı tarafça 01/09/2011 ila 31/08/2012 tarihi arasında gerçekleştirilen ithalat bedeli dikkate alındığında davacıya ödenmesi gereken prim bedelinin 4542,15 USD olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar bilirkişi tarafından alternatifli olarak hesaplama yapılmış ise de; 556 sayılı KHK’nın hükümsüzlüğün etkisine ilişkin istisnası ve davalı tarafça açılan menfi tespit davasının tarihinin 27/05/2013 olduğu da dikkate alınarak alacağın 01/09/2011 ila 31/08/2012 tarihlerine ilişkin olarak hesaplanması gerektiği, bu hali ile davacının davalıdan 4542,15 USD alacaklı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede aynen ödeme şartı bulunmadığı, davacı tarafça sunulan 24/10/2016 tarihli dilekçe de her ne kadar 4542,15 TL USD talebinde bulunulmuş ise de dava açılırken TL üzerinden talepte bulunulduğu ve 24/10/2016 tarihli dilekçenin sadece bedel artırım dilekçesi olduğu, ıslah talebi olmadığı, bu nedenle prim alacağının TL üzerinden hesaplanması gerektiği ve dava tarihi itibariyle USD’nin efektif satış değerinin 1,93 TL olduğu, buna göre davacının alacak miktarının (1,93*4542,15) 8766,29 TL olduğu anlaşılmakla talep artırım dilekçesi dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne, reddedilen kısmın hesap hatasından kaynaklı olması nedeniyle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
8.766,29 TL’nin 28/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
3- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜ’ye göre belirlenen nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinin altında olamayacağından 2180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4- Her ne kadar davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de, reddedilen kısmın hesap hatasından kaynaklı olması nedeniyle davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5- Alınması gereken karar ve ilam harcı 598,82 TL olduğundan peşin alınan 85,40 TL harç ile ıslah harcı 150,12 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 363,30 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6- Davacı tarafça yapılan 85,40 TL peşin harç, 150,12 TL ıslah harcı, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 89,00 TL posta ve tebligat masrafından ibaret toplam 1124,52 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7- Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin davalı yan üzerinde bırakılmasına,
8- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 10/04/2018