Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1034 E. 2018/935 K. 25.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1034 Esas
KARAR NO : 2018/935
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 11/07/2013
KARAR TARİHİ : 25/09/2018
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline sigortalı dava dışı ————— firmasının İtalya’dan ithal ettiği emtialara ilişkin nakliyat sigorta poliçesi tanzim edildiğini, ——— tarih ve ——–nolu fatura ile müvekkili şirketine sigortalı firmaya satılan malların İtalya’dan İstanbul’a kara yolu ile nakliyesinin davalı firma sorumluluğunda gerçekleştiğini, davalı şirketin nakliyesi yapılacak emtiayı eksiksiz ve hasarsız olarak teslim alındığını, taşımanın kendi sorumluluğunda ——– plakalı araç ile yapıldığına dair —– belgesi düzenlendiğini, ayrıca davalı tarafından söz konusu taşıma işlemi için ——- tarih ve —— seri nolu fatura kesildiğini,—— belgesi üzerinde belirtildiği gibi emtianın boşaltma yeri olan ——– antreposuna girişinin yapıldığını ve muayene esnasında emtiada hasar tespit edildiğini, konuyla ilgili olarak tutanak tanzim edildiğini, sigortalının talebi üzerine müvekkili şirketin poliçeye eklenen %10 ilave bedel ile toplam 2.569 TL’lik hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini ve sigortalının haklarına halef olduğundan bahisle ödenen bedelin tahsili için davalı şirket aleyhine İstanbul Anadolu 24. İcra Müdürlüğü’nün ———-Esas sayılı takip dosyası ile başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz edildiğinden bahisle itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayda teslim ——- belgesinde hasar ve eksik mal şerhinin mevcut olmadığından ——- konvansiyonun md.30’a göre taleplerin kabulünün mümkün olmadığı, müvekkili şirkete yüklenecek bir kusuru olmadığı, rücu talebinin yöneltilmesine ilişkin olarak elverişli evrakın bulunmadığını, müvekkilinin söz konusu hasar ile ilgili herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, taşınacak emtianın ambalajlama ve yüklemenin göndericiye ait olduğu, müvekkili şirket tarafından organize edilen taşımada davacının sigortalısına ait taşınan emtialarda hasarlı olduğu tespit edilmişse de bu hasarın taşıma esnasından olmasının mümkün olmadığı, müvekkilinin sorumluluğu var ise kusuru oranında tazminata hükmedildiğinde bu bedelden sovtaj bedelinin indirilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın tevzi edildiği İstanbul Anadolu (Kapatılan) 20.ATM’nin ——— tarihli ———Esas ve ——— Karar sayılı ilamı ile, davanın halefiyet ilkesine göre açılması nedeniyle Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği, Mahkeme ilamının temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 30/09/2015 tarihli 2015/9559-9683 Esas ve Karar sayılı ilamı ile Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararının bozulmasına karar verildiği, görevsizlik kararı veren Mahkemenin kapatılarak Mahkememiz ile birleştirilmesi üzerine dosyanın Mahkememize tevzi edildiği görülmüş, Mahkememizin 14/01/2016 tarihinde yapılan celsesinde bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dosya kapsamına ilişkin olarak alınan asıl ve kök bilirkişi raporunda özetle; dosya kapsamında hasara ilişkin herhangi bir bilgi ve belge ile hasar ekspertiz raporunun bulunmadığı, ancak hasara ilişkin resim ve davalı personelince usulüne uygun kayıt altına alınmış ve imzalanmış hasar araç tutanağının bulunduğu, ancak hasarın ne şekilde meydana geldiği hususunda tam kanaatin oluşmadığı, davacı tarafça ödemenin neye istinaden yapıldığının tespit edilemediği, davacının rücu hakkı bulunmakla birlikte hasara ilişkin belge bulunmadığından yapılan ödemenin lütuf ödemesi olabileceği, bu nedenle hasar tazminat talebinde bulunamayacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin dava dışı sigortalıya ödenen bedelin rücuan tahsili olduğu, davacı tarafça sigortalıya ait emtianın davalı tarafça taşınması sırasında hasarlandığından bahisle sigortalıya ödenen hasar bedelinin tazmininin talep edildiği, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür. Dosya kapsamına alınan asıl ve ek raporda özetle; hasarın oluş şekline ilişkin yeterli bilgi ve belge bulunmadığı, bu hali ile yapılan ödemenin lütuf ödemesi olabileceği kanaatine varıldığı bildirilmiş ve bilirkişi raporunun denetime ve hüküm vermeye elverişli olduğu anlaşılmakla hüküm kurulurken dikkate alınmıştır. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacı tarafça yapılan ödemenin dayanağı hasarın ne şekilde meydana geldiği, dolayısıyla hasar bakımından davalının sorumlu olup olmadığının tam olarak ispatlanamadığı, bu hali ile davanın reddine karar vermek gerektiği, her ne kadar davalı tarafça kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de alacağın tazminat niteliğinde olduğu, dolayısıyla likit olmadığı gibi davacının kötü niyetli olduğunun da ispat olanamadığı bu nedenle tazminat isteminin de reddine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alacağın likit ve davacının kötü niyetli olduğunun ispat olunamadığının dikkate alınarak davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3- Alınması gereken karar ve ilam harcı 35,90 TL olduğundan peşin alınan 42,70 TL harcın mahsubu ile arta kalan 6,80 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinin altında olamayacağından 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5- Davacı tarafça yapılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı dava değeri dikkate alınarak kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 25/09/2018