Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1015 E. 2021/261 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/1015 Esas
KARAR NO: 2021/261
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/11/2015
KARAR TARİHİ: 24/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi özetle ; davalı şirketin müvekkili ile davalı ————davalı sözleşmesinin geçici 2. Maddesi ile şirketi tek ve münferit imza ile temsil, ilzam ve idareye yetkili kılındığını, şirket adı altında faaliyet göstermek amacıyla bir ——kurulduğunu,—- yapılan hazırlıklarda müvekkilinin fikrinin dahi alınmadığını, müvekkiline şirket için kredi kullanmasının zorunlu olduğu aksi durumda ——- giderlerinin karşılanamayacağının söylendiğini, müvekkilinin kredilere şahsi kefil yapıldığını, şahsen banka kredisi çektiğini, davalı tarafından yüklü miktarda borç altına sokulduğunu, davalının şahsına ve tanıdıklarına yüklü miktarda maaş/huzur hakkı ödemesi yapılması hususunda kararlar alıp uyguladığını, müvekkiline şirketten ödeme yapılmasına engel olduğunu, kar payı dağıtılmasını engellediğini, müvekkilinin şirketin mali tablolarını ve evraklarını incelemek istediğini, davalının müvekkiline bilgi vermekten ısrarla imtina ettiğini, müvekkilinin şirkete para vermek dışında bir müdahalesinin bulunmadığını, ——– ayrıldığını, davalının şirketi keyfi ve haksız bir biçimde yönettiğini, müvekkilini farklı bir muameleye tabi tuttuğunu, kötü yönetimi ile şirketi müvekkili açısından işleyemez duruma getirdiğini, müvekkilini hakkı olan kar payından mahrum bıraktığını, müvekkiline şirket hakkında yanıltıcı bilgi ve evraklar sunduğunu, aradaki güven ilişkisini onarılamaz bir biçimde sarstığını, —-şirketin ticari bilanço karının —– olarak görüldüğünü, şirket içi yapılan bildirimde şirketin zararda olduğunun söylendiğini, yasal bilgilerin saklandığını, haklı sebeplerin varlığı halinde şirketin feshine karar verilmesinin istenebileceğini, fesih istemlerinin haklı sebebe dayandığını, müvekkilinin davalının kusurlu eylem ve işlemleri sonucu doğrudan zarara uğradığını, şirket malvarlığında azalma meydana geldiğini, sadece müvekkilinin değil şirketin de zarara uğradığını, mahkemenin fesih veya tasfiye kararı vermesi halinde şirketin kamu hukukundan kaynaklanacak borçlarından dolayı davalının münferiden sorumlu olması gerektiğini, müvekkilinin davalı tarafından kandırılıp büyük miktarda zarara uğratıldığını, davalının hem ortağa hem de şirkete karşı hukuki ve cezai sorumluluğunun bulunduğunu, davalının şirketin elindeki kaynakları kendi kişisel menfaatleri uğruna heba ettiğini, basiretli bir şirket yöneticisinden beklenen asgari dikkat ve özeni göstermekten suiniyetle imtina ettiğini iddia ederek; şirkete tedbiren resen tayin edilecek bir yönetim kayyumu atanmasına ve şirket müdürlerinin tüm yönetim yetkilerinin kaldırılmasına, uğranılan zararlar dolayısı ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla —— dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak şirket aktifine eklenmesine, yine —-dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, her iki davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına, şirketin müvekkili ve —– ortaklığında devamına, bu talebin reddi halinde şirketin tek ortaklı olarak ticari faaliyetlerine devam etmesi ya da şirkete yeni bir ortak alınması zımnında müvekkiline —- süre tanınmasına, taleplerinin reddi halinde şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak müvekkilinin atanmasına, yönetim kayyumu için ödenecek maaş gideri, yargılama giderleri, tasfiye için depo edilecek giderlerin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili cevap dilekçesi özetle ; davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, husumetin yanlış yönlendirildiğini, davanın esasa girilmeksizin husumet yönünden reddi gerektiğini, müvekkili —– iddia edildiği gibi bilerek isteyerek şirketi zarara sokmadığını, — mesailer ile şirketi fevkalade iyi yönettiğini, maddi manevi tüm zorluklara göğüs gererek şirketi yücelttiğini, okulu müvekkilinin idare ettiğini, davacının bütün davet ve ısrarlara rağmen okula gelmediğini, okulu bir banka şubesi olarak gördüğünü, belirli devrelerle gelip para hesabı sorduğunu, davacının hiçbir ortaklık görevini yerine getirmediğini, fiziki veya fikri hiçbir katkısının olmadığını, gerekçe olarak evinin uzaklığı ve gidip gelmenin zor olduğunu ileri sürdüğünü, tarafların okulu bir inşaat olarak aldıklarını, her türlü ince işinin müvekkilinin eşinin yardımları ile tamamlandığını, yemekhane ve mutfak inşaatı gecikince davalının çocuklara evinden yemek taşıdığını, gelirin kısıtlı olması nedeniyle özel aracı ile servis çektiğini, tüm öğrenciler ve velilerin bu olaylara tanık olduğunu, hal böyle iken davalının şirketi kötü yönettiği, zarara soktuğu iddialarının haksız ve mesnetsiz olup reddi gerektiğini, davacının şirkete gelmesine engel olunduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davalının maddi manevi tüm değerlerini bu okula vakfettiğini, —— alındığını, mali kriz ve piyasanın genel olarak kötüleşmesi nedeni ile ödemelerde güçlük çıktığını, yaz aylarında gelirin düştüğünü, tüm sorunlarla müvekkilinin mücadele ettiğini, okulu marka haline getirdiğini, okula———verildiğini, müvekkilinin tek kuruş huzur hakkı almadığını, okul henüz kuruluş aşamasında olduğu için kar oranının düşük olduğunu, elde edilen gelirin personel maaşları ve masrafları ancak karşıladığını, reklamasyona ihtiyaç duyulduğunu, davacının bu hususta da yardımcı olmadığını, —- devresinde kar açıklanmasına rağmen ortakların bu karın şirkette kalarak masraflara ve yatırımlara aktarılmasına karar verdiklerini, davacının şahsına —-şirket hesabına da——- talebinin mesnetsiz olup reddi gerektiğini, kanunda kayyumun atanacağı hallerin gösterildiğini, olayda bu hallerden hiçbirinin bulunmadığını, yönetim kurulunun işbaşında olduğunu, davalıların ortaklıktan çıkarılıp yeni ortaklar alınması talebinin haksız olduğunu, kanunda sayılan fesih ve tasfiye hallerinin bulunmadığını, gelirler giderleri karşılamadığından bankalardan kredi kullanıldığını, ilk kez çekilen —– alındığını, ikinci kez kullanılan kredi için teminat arandığından davalının şine ait —- ettirildiğini, krediler ile birikmiş borçlar ve kiraların ödendiğini savunarak; haksız, mesnetsiz davanın usul ve esas yönlerinden reddi ile masraflar ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava ; davacının müvekkili ile davalı şahsın eşit hisseyle davalı şirketin ortakları olduklarını, yönetim kurulu başkanlığını üstlenen davalı şahsın müvekkilini devre dışı bırakarak davalı şirketi kötü yönettiğini, şirketi işlemez hale getirdiğini iddia ederek, tedbiren şirketin müdürlerinin yönetim yetkilerinin kaldırılmasına, şirkete kayyım atanmasını ve verilen zararlar nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalıdan alınarak davalı şirkete —- ödenmesine, yine fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalıdan alınarak müvekkiline —- verilmesine, davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına —— ayrıca şirkete başka bir ortak alınarak müvekkili ile birlikte ortaklığın devamına, bu talebin reddi halinde şirkete yeni bir ortak alınması için müvekkiline üç ay süre tanınmasına, bunun da reddi halinde davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, müvekkilinin tasfiye memuru olarak atanmasına, tüm masraf ve yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek, kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır.
Düzenlenen bilirkişi raporu ve ek raporu gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu tarafların iddia ve savunmaları hep birlikte değerlendirildiğinde;
Davalı ——numarasıyla kayıtlı olup, —- tarihinde tescil edilerek davacı —– konusunda faaliyet göstermek üzere kurulan davalı şirketin sermayesi ——Bu sermayenin;
—–
——
Ana sözleşmenin 7 inci maddesine göre; —— süreyle yönetim kurulu üyesi olarak seçilmişlerdir.
Ana sözleşmenin Geçici 1 inci maddesine göre; ——— getirilmiştir. Geçici 2 inci maddesine göre de; —- ilzama yetkili kılınmıştır.
Davalı şirketin ana sözleşmesi —– ilân edilmiştir.
Görüleceği üzere davalı şirket iki ortaklı olup, ortakların hisseleri eşittir. Ana sözleşmeyle iki ortak da yönetim kurulu üyeliğine getirilmiş olup, davalı ortak yönetim kurulu başkanlığını ve temsil yetkisini üstlenmiştir.
—– kararına göre davacı ortak yönetim kurulu üyeliğinden istifa etmiştir. —- huzurunuzda görülmekte olan davayı açmıştır.
—– sahibinin mahkeme kararıyla şirketten çıkarılması veya şirkete yeni ortak alınması gibi bir müessese bulunmadığından davacının davalı —- şirket ortaklığından çıkartılmasına ve ——alınmasına ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davalı ——- birlikte yönetim kurulu başkanı ve başkan yardımcısı olarak görev aldıkları, davacının yönetim kurulu üyeliğinden istifasından sonra davalının —– süre ile davalı şirketi temsil yetkisini münferiden yürüttüğü, davalı şirketin borca batıklık sürecinde davacınında —– olduğu, davalının eylemleri nedeniyle davalı şirketin zarara uğradığı veya davacının zarara uğradığı iddialarının somut verilerle kanıtlanamadığı, bu nedenle davacının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacının terditli olarak davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesine ilişkin istemi yönünden ise ;
Türk Ticaret Kanunu’nun 531 inci maddesine göre; Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.
Davacının, davalı şirkette —- oranında hissesi vardır. Davalı şirketin ——– adresindedir. Yasa, bunların haricinde haklı sebeplerin varlığını da aramaktadır.
Bilindiği üzere ———-davalı şirketi münferiden temsil ve ilzam etmeye yetkili ————- tarihinde kurulan davalı şirket bu güne kadar genel kurul toplantısı yapmamıştır.—- yıllarına ait yevmiye defterlerine görüşmüştür —- yaptırmamıştır.
Davalı şirketin ibraz edilen —- yıllarına ilişkin bilânçoları ve gelir tabloları, gerçek ve fiili durumu göstermekten uzaktırlar.
—–senesine ait ticari defterlerde gelecek yıllara ait giderlerin bakiyesi —— olmasına rağmen, bu hesap bilânçoda gösterilmemiştir. Bu nedenle bilânço doğru sonucu yansıtmamaktadır. Bilânçoda gösterilen dönem kârı da, aslında yoktur.
—–senesi bilânçosunda; varlıkların toplamı —- borçlarının toplamı ise —- fark olan ——–olarak gösterilmiştir. Ancak, bunlar da doğru değildir.
Çünkü, —- harcanmış ve şirket bünyesinden çıkmış olmasına rağmen, gelecek aylara ait giderler olarak aktifleştirilmiş ve varlıklar içine dahil edilmiştir. Ayrıca —– adı altında inşaat harcaması yapılmıştır. Bu iki rakamı varlıklardan tenzil ettiğimizde, davalı şirketin varlıklarının toplamı — kadar düşecek ve borçlarla kıyasladığımızda ————— durum; şirketin varlıklarının borçlarını karşılamadığı, şirketin borca batık halde olduğu ve sermayesinin tamamını kaybettiği anlamına gelmektedir. Kayden tespit edilen bu durum, aynı zamanda fiili durumu da yansıtmaktadır.
Tüm bunların haricinde, yargılama sırasında davalı şirketin yönetim kurulunun görev süresi dolmuştur. Ana sözleşmeyle üç yıl olarak seçilen yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin sonu —-tarihidir. Davacı —— tarihinde istifa etmiştir.
Faaliyeti olmayan, adresinde bulunmayan, borca batık hale gelerek sermayesini yitiren davalı şirketin ortaklar arasında bulunması gereken asgari güven ortamınında kalmadığından, haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere :
1-MADDİ TAZMİNAT DAVASI YÖNÜNDEN
Davalı —– açılan tazminat davasının kanıtlanamadığından reddine,
2-Davacının diğer terditli talepleri yönünden ;
a-Davalı —– ortaklıktan çıkartılmasına ilişkin davanın koşulları oluşmadığından reddine,
b-Davalı —– aleyhine açılan şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
c-Davalı —– açılan şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin davanın KABULÜ ile ;
———fesih ve tasfiyesine,
Tasfiye memuru olarak—-atanmasına,
Tasfiye memuru için —– ücretin davacı tarafından depo edilmesine,
Karar kesinleşip ücret mahkememize depo edildiğinde tasfiye memurunun göreve başlamasına,
İleride şirketten karşılanmak üzere —- tasfiye masrafının davacı tarafından depo edilmesine,
3-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan davacı tarafından dava açılışı sırasında yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile, fazla yatırılan 111,48‬ TL harcın karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı —— alınarak davacıya verilmesine,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı—- vekili için taktir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı—-verilmesine,
6-Davacı tarafından harç olarak yatırılan 143,28‬ TL’nin davalı —–alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarf edilen 10.100 TL bilirkişi ücreti, 150,00 TL keşif yol ücreti, 221,80 TL keşif harcı, 229,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 10.701,3‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı gözetilerek taktiren 1/2 oranında 5.350,65‬ TL’nin davalı ——alınarak davacıya verilmesine, kalan 5.350,65 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı ——sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ————- Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/02/2021