Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/846 E. 2018/251 K. 08.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/846 Esas
KARAR NO : 2018/251
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 10/07/2013
KARAR TARİHİ : 08/03/2018 (Tefhim Tarihi)
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesine özetle müvekkili’nin dava dışı ……Eğitim Kültür Spor Hizmetleri Yayıncılık A.Ş. Şirketinin hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olduğunu, eski TTK döneminde anonim şirketleri ortak sayısı asgari beş kişi olduğundan ve asgari hissedar sayısının beşten aşağı düşmesi durumunda bazı yaptırımlar öngörülmüş olduğu için dava dışı yirketin hissedarlık yapısı içinde bazı hissedarların nam-ı müstear olarak yer aldığını, müvekkili ile davalı arasında ….. A.Ş. İnin sermayesinin %28 ‘ine tekabül eden 140.000TL nakden ve peşinen ödendiğini, bu husus sözleşmenin 1. Maddesinde açıkça yazıldığını, aynı sözleşmenin 4. Maddesi ile devreden durumundaki davalının, müvekkilinin gerekli kayıt ve tescilleri yaptırmasına muvafakat ettiğini, müvekkilinin, eski dostu olan davalıya sırf kendisinin ekonomik durumundaki sıkıntıları aşabilmesine yardım edebilmek ve şirketten maaş alabilmesini temin maksadıyla yönetimi kurulu üyesi olarak kalmasını sağladığını, bunun için devraldığı hisselerdeki haklarının şeklen devreden davalıdaymış gibi görünmeye devam etmesini sağladığını, devir işlemini şirkete bildirmediğini ve pay sahipleri defterine kendisi adına bir kayıt yaptırmadığını, böylece maddi hukuk bakımından pay sahibi olan davacının devraldığı hisselerin pay sahipliği sıfatını şirkete karşı fiilen kullanmadığını ve şeklen pay sahibi görünmediğini, davalının 2011 yılının sonundan sonra yönetim kurulu üyeliği görevini bıraktığını, bu tarihten sonra da davalının maaş alabilmesi için bu kez 10/01/2012 tarihinde davalıya “Kültür ve Sanat Danışmanlığı” görevinin tevdi edildiğini, yedi ay boyunca bu kadrodan kendisine maaş ödenmesine rağmen hiçbir şekilde okula gelip görev yapmadığını, davalıya yazılı olarak görevi hatırlatılmasına rağmen davalının 16/07/2012 tarihinde çektiği ihbarnameyle görevi baştan beri hiç kabul etmediğini açıkça bildirdiğini, bu bildirime rağmen yedi aydır kendisine yapılan ödemeleri iade etmemesi üzerine İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin…….. e. Sayılı dosyası ile davalıya karşı sebepsiz zenginleşme davası açıldığını, müvekkilinin davalı ile akdettiği 20/12/2005 tarihli hisse devir sözleşmesini 20/08/2012 tarihinde şirket yönetimine ibraz ederek pay sahiplerindeki kaydın düzeltilmesini talep ettiğini ve şirketin bu talebi 22/08/2012 tarihinde devri pay sahipleri defterine kaydettiğini, böylece maddi hukuka göre pay sahibi olan müvekkilinin şekli hukuka göre da pay sahibi olarak görünmeye başladığını, davalının şeklen hissedar gösterildiğini bilmesine rağmen, ………. Noterliği aracılığıyla yaptığı …… tarih ve ….. sayılı yevmiye numaralı ihtarname ile müvekkiline satarak devretmiş olduğu payların kendisine ait olduğunu iddia ederek bunların iadesini talep ettiğini, davalının bu ihtarnamede söz konusu payların kendisine bedelsiz olarak iade edilmemesi veya söz konusu payların bedeli olarak kendisine 2.800,000 Euro ödenmediği takdirde müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunma ve bu iddiaları medyaya duyurma tehdidinde bulunduğunu, davalının tehdit ederek şantaj yoluyla haksız kazanç sağlamaya çalıştığını, davalının İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ……E. Sayılı dosyası kapsamında vermiş olduğu ……tarihli cevap dilekçesinde hiçbir bedel ödemeden şirketteki hisselerine sahip olduğunu ikrar ettiğini, davalının hisselerini peşin satışla satıp devretmiş olmasına ve hiçbir bedel olmaksızın pay sahibi olarak göründüğünü bilmesine ve ikrar etmesine rağmen, büyük bir vefasızlık ve hırs örneği sergileyerek şantajla para koparmaya çalıştığından bahisle müvekkilinin …… hisse Satış ve Devir Sözleşmesi ile davalıdan devraldığı hisseler üzerinde pay sahibi olduğuna karar verilmesini talep ve dava etmiş, yapılan yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesine özetle; davacı tarafından mahkemeye ibraz edilmiş olan Hisse Satış ve Devir Sözleşmesi gerçeği aksettirmeyen, yani sonradan yapılan düzmece bir sözleşme olduğunu, sözleşmenin yapıldığı yer ve tarihi göz önüne alındığında, 2005 yılında yapılmış olan sözleşmedeki şirket adresinin 2008 yılında taşınılan ve halen geçerli olan şirket merkezinin bulunduğu adres olduğunu, oysa 2005 yılında şirketin merkezi ……l olduğunu, sözleşmenin yapıldığı tarihte ……. adresinde bulunan şirketin üç yıl sonra taşındıkları adres olan….. adresine taşınacaklarının 3 yıl öncesinden biliyormuş gibi yazarak bir hata yaptıklarını, böylelikle evrakta sahtekarlık yaparak mahkemeyi aldattıklarını, müvekkilinin böyle bir satış ve devir sözleşmesini asla yapmadığını, davacının, müvekkilini şirketten uzaklaştırmak için ayrıca İstanbul Anadolu 10.Asliye Hukuk mahkemesinde 2012 /409 esas sayılı derdest olan dosya ile kendisine ücret alacağı varmış gibi gösterilerek sözde aldığı ücretlerin iadesi için dava açtıklarını, şirketten önemli miktarda hissesi olan müvekkilinin bilgisi ve rızası hilafında ve gıyabında Kurucu Temsilciliği, Hissedarlık ve Yönetim Kurulu Üyeliği sıfatlarından indirilip, salt davacının kendi tasarrufu ile üçüncü bir sınıf görev olan sanat danışmanlığı görevine getirildiğini, müvekkilinin daha sonra da gıyabında ve rızası dışında kayıtlar üzerinden bir işlem yapılarak müvekkilini sigortalı bir işçiymiş gibi gösterildiğini, müvekkilinin elinden rızası ve bilgisi dışında alınıp zimmete geçirilen hisseler için davalının herhangi bir talepte bulunmasının engellenmek istendiğini, davacı tarafın 2005 yılında devraldığı 140.000TL lik hisselerin devrinin pay defterine kaydı için 7 yıl beleyip Aralık 2012 tarihinde yönetim kuruluna başvurduğunu, davalının hisselerini devrettiği tarih olduğu ileri sürelen 2005 yılından sonra davalı … 7 yıl boyunca hissedar olarak genel kurulları iştirak ettiğini, genel kurullarda oy kullanarak tutanakları ve hazirun cetvellerini bizzat imzaladığını, yönetim kurulu toplantılarına bizzat katılarak kararlara imza attığın, böylelikle yönetim kurulu üyesi ve Devlet nezdinde kurucu Temsilci sıfatıyla aylık ücreti aldığını, pay defterinde hisse devri ile ilgili müvekkiline ait bir imza bulunmadığını, davacının müvekkiline ait önemli miktardaki hisseleri haksız ve usulsüz olarak gıyabında ve sahtecilikle aldıktan sonra yapılan 12/11/2012 tarihli Olağan Genel Kurulunda müvekkilinin yok gösterildiğini, müvekkilinin hisseleri davacıya aitmiş gibi gösterilerek genel kurul yapıldığının ve söz konusu genel kurulda alınan kararların ilan edildiğini ancak söz konusu kararların iptal edilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili sunduğu bila tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin şirket hissedarlığının başladığı tarihin tespiti talebi olduğu, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği, yargılama devam ederken davacının davadan feragat ettiği, feragat beyanının davayı sonlandıran taraf işlemlerinden olduğu ve Mahkememiz ile karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı ve ifade edildiği anda sonuç doğurduğu ve davacı vekilinin sunulan vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın FERAGAT nedeniyle REDDİNE,
2- Alınması gereken karar ve ilam harcı 35,90 TL olduğundan peşin alınan 24,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 11,60 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 2180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunu, usulen anlatıldı. 08/03/2018