Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/788 E. 2018/504 K. 26.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/788 Esas
KARAR NO : 2018/504
DAVA :Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 26/04/2018
ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN,
2016/955 E – 2016/778 K SAYILI BİRLEŞEN DAVA DOSYASI:
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan), Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkillerinin miras bırakanı …… 27/06/2009 tarihinde, …….bölgesinde, …..plakalı aracın şoförü olarak karıştığı trafik kazası nedeniyle vefat ettiğini, kazaya karışan aracın davalı …Ş. tarafından sigortalı olduğunu, davalıya 17/06/2014 tarihinde, poliçe kapsamında destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması ve bu bedelin müvekkillerine ödenmesi talebinde bulunulduğunu ancak yanıt verilmediğini belirterek, manevi tazminat talep hakları saklı kalmak üzere, 26/06/2009 tarihli kaza neticesinde vefat eden ……n mirasçıları olan davacılar lehine kazanın gerçekleştiği Yunanistan’da geçerli, kaza tarihi olan 2009 senesi mali sorumluluk sigortası limitleri dahilinde, tazminat hesaplamasında işçinin fiilen aldığı maaşın tespiti ile aktüerya hesabı yapılarak, tazminat ödenmesine, belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatına istinaden, şimdilik davacı eş … için 5.000,00 TL ve davacı çocuk … için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 26/06/2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, yargılama gideri ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesiyle özetle; davaya konu kazaya karışan ……. plakalı aracın müvekkili şirket tarafından sigortalı olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe ve kusur oranında sınırlı olduğunu, Yeşil Kart Sistemi olarak bilinen uluslararası motorlu taşıt sigorta sisteminin amacının ülkeler arasında seyahat eden motorlu taşıt kullanıcılarına yardımcı olmak ve ayrıca ilgili motorlu taşıt kullancılarının seyahat ettikleri ülkelerde neden oldukları kazaların sonucunda zarar görenlerin korunmasını sağlamak olduğunu, Yeşil Kart Sigorta Sertifikası verilebilmesinin, bir zorunlu motorlu taşıt sorumluluk sigortasının düzenlenmiş olması şartına bağlı olduğunu, sigorta şirketlerinin Yeşil Kart Sigortasını, üye ülkelerde kurulmuş olan Motorlu Taşıt Büroları adına ve acentesi olarak yaptıklarını, davaya konu yurtdışında gerçekleşen trafik kazasında hasar ödemelerinden Motorlu Taşıt Bürolarının sorumlu olduğunu, bu nedenle pasif husumet yokluğu itirazlarının olduğunu, davaya konu kaza Yunanistan’da gerçekleştiğinden, olayda Yunanistan hukuk kurallarının uygulanmasının gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde davacıların murisinin tam kusurlu olduğunu ve Yunanistan hukukuna göre mirasçıların tazminat kazanmaya haklarının olmadığını, İstanbul Anadolu 4. İş mahkemesinin ………tarihli, …… E – ……. Karar sayılı ilamında muris kendi kusuru ile kazaya sebebiyet verdiğinden davanın reddine karar verildiğini, müvekkili şirketin zarardan sorumluluğu olmadığını, aksi düşünüldüğünde de ancak gerçek zararı ödemekle yükümlü tutulabileceğini, bu sebeple gerçek zararın hesap edilmesinin gerektiğini belirterek, davanın …na ihbarı ile davanın pasif husumet yokluğu itirazlarının kabulünü, mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin mirasbırakanının trafik kazası sonucu vefat ettiğini, kazaya karışan aracın dava dışı … tarafından sigortalı olduğunu, ödeme taleplerinin bu şirket tarafından reddedildiğini, dava konusu zarar yönünden …’ye İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …….. Esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, dosyada düzenlenen bilirkişi raporunda olayda …’nun tazminat ödeme yükümlülüğü bulunduğunun tespit edildiğini, hak kaybı yaşanmaması için bu kez aynı taleple …’na dava açtıklarını ileri sürerek iş bu dosyanın İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …….. Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla destekten yoksun kalma tazminatı olarak şimdilik müvekkilleri için ayrı ayrı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen dava dosyasında davalı vekili cevap dilekçesiyle özetle; müvekkilinin yurt dışına çıkan Türk plakalı araçlara, üyeleri olan sigorta şirketleri vasıtasıyla yeşil kart sigorta sertifası sağladığını, Türk plakalı araçların kusurları nedeniyle sebep oldukları kazalarda kaza yapılan ülke kanunları ve poliçe limitleri doğrultusunda mağdur olan 3. Kişilerin zararlarını giderdiğini, davaya konu kazada davacıların murisi olan sürücünün tam kusurlu olduğunu, davacıların zarar gören 3. Şahıs konumunda olmadıklarını, tazminat taleplerinin sigorta kapsamında olmadığını belirterek davanın reddini, yargılama giderlerinin davacılara yükletilmesini talep etmiştir.
Dava ölümlü trafik kazası nedeniyle, destekten yoksun kalma tazminatının sigorta şirketinden tazmini istemine ilişkindir.
İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin …….tarih ve……. E -…… K sayılı ilamı ile dosyalarının, dava konusu ve tarafları arasındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu 4. İş Mahkemesinin ……… E sayılı dava dosyası, dosyamız arasına celp edilmiştir.
Dava dosyası kusur oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, Adli Tıp Kurumu raporunda; davacıların mirasçısı, müteveffa sürücünün, davaya konu kazada %100 oranında tam kusurlu olduğu kanaati bildirilmiştir.
Dosyada aldırılan bilirkişi raporunda; somut olayda …nun tazminat ödeme yükümlülüğünün olduğu, dolayısıyla davada pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, uyuşmazlığın MÖHUK kapsamında çözümlenmesinin gerektiği, somut olayın kazanın meydana geldiği yer olan Yunanistan Sigorta Hukukuna göre değerlendirilmesinin gerektiği, ……. hukukundaki ilgili hükümlerin Türk Hukuku hükümlerinden farklı olmasının kamu düzenine aykırılık oluşturmadığı, Yunanistan, Motor Insurers Bureau – Greece tarafından ingilizce olarak gönderilen yazıda Yunanistan Hukukuna göre hasara veya zarara sebep olan sürücünün ve ailesinin zarar gören 3. kişi sayılamayacağının anlaşıldığı, bu yazının Türkçe tercümesinin dosyaya sunulmasından sonra uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenebileceği kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekili tarafından dosyaya celse arasında davaya konu uyuşmazlıkta Türk Hukukun uygulanması gerektiğine dair 20/02/2018 tarihli Uzman Görüşü sunulmuştur.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde; davacılar murisi …….. 27/06/2009 tarihinde Yunanistan’da meydana gelen kazada vefatı nedeniyle eşi ve oğlu olan davacıların destekten yoksun kaldıklarından bahisle tazminat talep ettikleri anlaşılmıştır.
Davacı tarafça dosyaya Ek-2 kaydı ile sunulan sertifika aslı başlıklı belgenin tetkikinde; davacılar murisinin kullanımındaki iken kazaya karışan ………. plakalı aracın sigortalısının ……….. A.Ş olduğu, …nun verdiği yetki ile ……… Sigorta tarafından düzenlendiği anlaşılmıştır. Bununla … tarafından uluslararası motorlu taşıt poliçesi( yeşil kart sigortası) ile ……. plaka sayılı araç, yurtdışında meydana gelecek hasarlar yönünden sigortalanmış olup, büro adına yeşil kart sertifikasını düzenleyen davalı … sertifika gereği tazminat ödeme yükümlülüğü altında bulunmayıp büronun bir acentesi gibi hareket ettiğinden riziko halinde tazminat ödeme yükümlülüğü birleşen dosya davalısı Motorlu Taşıt Bürosu üzerinde olduğundan davalı … yönünden davanın pasif husumet ehliyeti yönünden reddine karar verilmiştir.
Düzenlenen yeşil kart sigortası dolayısıyla davalı … Bürosunun sorumluluğu bulunmakla beraber kazanın Yunanistan’da gerçekleşmesi nedeniyle ihtilafın MÖHUK hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dava, davacılar murisin trafik kazasında vefatı nedeniyle davacıların murislerinin desteklerinden yoksun kalmaları nedeniyle doğan zararın tazmini talebine dayandığı, davacılar murisinin, düzenlenen yeşil kart sigortasının bir tarafı olmayıp sigortalanan aracın şoförü olması nedeniyle MÖHUK 34.maddesinde düzenlenen haksız fiil hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.Kaza Yunanistan’da gerçekleşmiş olsa da , davacıların Türkiye’de mukim olmaları, davaya konu ettikleri ve giderilmesini istedikleri yoksunluklarının Türkiye’de meydana gelmesi nedeniyle MÖHUK 34/2 düzenlemesi gereği Türk Hukuku’nun uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce alınan ve dosya taraflarınca itiraza uğramayan ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin raporu ile davacılar desteği ……….’in kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunun belirlendiği görülmüştür.
Yargıtay HGK’nın 01/11/2017 tarihli 2017/17-1315 Esas ve 2017/1239 Karar sayılı ilamında özetle; “…Sorumluluk hukukunun en önemli amacı, kişinin mal varlığında iradesi dışında meydana gelmiş eksilmeyi ayni veya nakdi olarak gidermektir. Zararın tazminini talep etmek hakkı doğrudan zarar görene tanınmıştır. Doğrudan zarar görenin dışında üçüncü bir kişinin tazminat talebinde bulunma hakkı, kural olarak yoktur. …Bu kurala 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 45. maddesinin ikinci fıkrasında “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” denilmek suretiyle mağdurun ölümü sonucunda yansıma zararına uğrayan kişilerin zararlarının tazmin edilmesine istisnai de olsa imkân tanınmıştır. Böylece ölüm ile sonuçlanan haksız fiil nedeniyle; ölenin yardımından, desteğinden mahrum kalanların tazmin edilmesini talep edebilecekleri bir zararları olduklarını kabul etmiştir…Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar murisin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte muris üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın murisin kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi doğrudan murisin zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. Murisin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir. Talep edilen destek zararı, ölenin değil üçüncü kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen zarardır. Bu hâlde üzerinde durulması gereken en önemli husus, araç şoförünün (desteğin) kazanın meydana gelmesinde tam veya kısmi kusurlu olmasının, üçüncü kişi durumunda bulunan desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğidir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 85. maddesi, işleten ve araç işleticisinin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunu düzenlemiştir. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş bulunan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu ve araç işletenin sorumluluğunun, sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğu olduğu hususu bilimsel ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir Anılan maddede değinildiği üzere, işletenin nelerden sorumlu olduğu öngörülmüş, 86. maddede ise, işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur hükmü ile işletenin sorumluluktan kurtulma halleri düzenlenmiştir. BK.’nun 44. maddesi hükmüne göre ise zarar gören taraf, zararın doğmasına veya zararın artmasına sebep olmuş ise hâkim zarar ve ziyan miktarını indirebileceği veya zarar ve ziyan konusunda hüküm kurmaktan sarfınazar edebilecektir….Bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde araç işleteninin bu zarardan sorumlu olacağı düzenlendiğine göre, ilke olarak sürücünün (desteğin) ölümünden işletenin sorumlu olduğu, dolayısıyla davacıların işletenden talepte bulunma haklarının bulunduğu kabul edilmelidir. Yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenlerin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmaları mümkün değildir. Nitekim BK’nun 44/I. maddesi, hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz ilkesine dayanmaktadır. Zararın artmasına veya doğmasına sebep olan kişi sonuçlarına da kendisi katlanmalıdır. Diğer bir deyişle, nasıl ki desteğin ölümü sebebiyle meydana gelen zararın yansıma yoluyla destek görenleri etkilediği kabul ediliyorsa, desteğin kusurlu davranışlarının da aynı şekilde destek görenlere yansıyacağının kabul edilmesi gerekir. Zira zarara uğramamak için gerekli özeni göstermeyen veya hatta zararın meydana gelmesini isteyen kimse, bu hareket tarzının sonuçlarına katlanmalı ve bu davranışının zararın meydana gelmesinde oynadığı role, etkisine ve derecesine göre zararı kısmen veya tamamen üzerine almalıdır. Çünkü kendi kusuruyla sebebiyet verdiği ya da artmasına neden olduğu zararın ödettirilmesini istemek Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen doğruluk ve dürüstlük kurallarına aykırı olacaktır…” hükmüne yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; davacılar desteğinin vefat ettiği kazada tamamen kusurlu olduğunun tarafların kabulünde olduğu ve Yargıtay HGK kararında belirtildiği üzere yansıma yoluyla zarar görmüş olan destek tazminatı isteyenin, kendisine destek sağlayan kişinin sahip olduğu haktan fazlasına sahip olmasının mümkün olmadığı ve desteğin kusurunun davacılara yansıtılması gerektiği, bu hali ile de davalı … yönünden de davanın reddine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Ana davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine,
2-Birleşen davanın subut bulmadığından reddine,
Ana dava yönünden;
3-Dava açılırken peşin olarak yatırılan 170,80 TL harçtan alınması gereken 35,90 TL harcın mahsubu ile fazla alınan bakiye 134,90 TL harcın davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı …………A.Ş. tarafından yapılan 18,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ……..Sigorta A.Ş’ye ödenmesine,
6-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı ………Sigorta A.Ş. vekili için takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı …….. Sigorta A.Ş.’ye verilmesine,
7-Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Birleşen dava yönünden;
8-Dava açılırken peşin olarak yatırılan 34,16 TL harçtan, alınması gereken 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 1,74 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
9-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı … vekili için takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalı…’na verilmesine,
12.Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve birleşen dosya Davalısı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/04/2018