Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/492 E. 2019/909 K. 25.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/492 Esas
KARAR NO : 2019/909

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/10/2013
KARAR TARİHİ : 25/09/2019

DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle ; dava konusu çekin —- Şubesine ait —- bedelli, — numaralı, — keşide tarihli çek) keşidecisi müvekkili ile davalı —-arasında. —- tarihinde, birtakım inşaat işlerinin davalı —–tarafından yapılmasını konu alan bir protokol imzalandığını ve —– bu protokolde şahit olarak bulunduğunu, protokolün “Tarafların Hak ve Yükümlülükleri” başlıklı 2. maddesinin A bendinin yüklenicinin protokol gereği protokol tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yapması gereken iş ve işlemleri gösterdiğini, 2. maddenin A bendinin (g) fıkrasında ———–ile ilgili (a) fıkrasında belirtilen hususlar sonuçlandırılmadan; mal sahibi tarafından yükleniciye verilen ———— Şubesine ait —– numaralı, — keşide tarihli 20.000.000,00 TL tutarındaki çek hiçbir biçimde tahsil edilmeyecektir. Kaldı ki, teminat olarak düzenlenen bu çek ahara temlik ve ciro edilemez. Adına yazılı kişi dışında herhangi bir kişi tarafından tahsil edilemez. Aksi halde doğacak her türlü mali sorumluluk yükleniciye ait olacaktır.” denilerek ve çekin ayırt edici özellikleri zikredilerek teminat olarak verildiğinin belirtildiğini, protokolün 2. maddesinin B bendinde ise ” Yüklenicinin (a) maddesinde belirtilen edimini yerine getirdiği takdirde kendisine yukarıda (g) bölümünde verilen 20.000.000,00 TL’lik teminat çeki iade alınarak bu bedel geciktirilmeksizin aynı gün nakden ve defaten mal sahibi tarafından yükleniciye ödenecektir.” denildiğini, bu protokol maddeleri değerlendirildiğinde dava konusu çekin teminat olarak verildiğine şüphe bulunmadığını, teminat olarak verilen çekin ise kambiyo niteliğini kaybedeceğinin açık olduğunu, zira çekin kayıtsız şartsız borç ikrarı içermediğini, davalı —- söz konusu protokolden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, protokolün 2/A maddesinin (a) fıkrasında belirtilen taahhütlerini 30 günlük süre içinde yerine getirmeyen davalı yükleniciye müvekkili tarafından Beykoz —- Noterliği’nden çekilen —gün ve —- yevmiye numaralı ihbarname keşide edilerek çekin dayanağı olan protokolün feshedildiğinin bildirildiğini, davalı ——- protokolden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesine ve çekin teminat olarak verilmiş olmasına rağmen çeki diğer davalı —- ciro ettiğini, ——–de çeki diğer davalı —-ye ciro ettiğini,—– ‘nin sahibi ve yetkilisi olduğundan —-nin iyiniyetinden söz edilemeyeceğini, diğer davalı bankanın ise diğer davalılar ile birlikte hareket ederek iyi niyetli davranmadığını, 20.000.000,00 TL’lik bir bedele ilişkin olarak tek çek düzenlenmesinin ve bankaya teminat olarak müşteri çeki niteliği ile verilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmayacağı gibi bu miktar kredi kullandırdığı müşterisinin hangi tür işleri kimlerle yaptığı hususunda bankanın istihbari olarak bilgi toplaması gerektiğini, davalı bankanın genel müdür yardımcısı — ve yakın arkadaşı ————————- 1 Mayıs 2012 tarihinde birlikte piknik yaparken müvekkili —- cep telefonu ile arayıp dava konusu çekin müvekkili tarafından imzalanıp imzalanmadığını ve çekin durumunu sorduğunu, müvekkilinin bu çekin —ile 20.04.2012 tarihinde yapılan protokol nedeni ile verilen teminat çeki olduğunu ifade ettiğini ve telefonla genel müdür yardımcısı ile de konuşarak kendisi ile konuşmak istediğini beyan ettiğini, bunun üzerine protokolde şahit olan—————- ile birlikte ertesi gün saat 17:00’de genel müdür yardımcısı — yanına gidildiğini ve bu teminat çeki ile ilgili protokolün detayının anlatıldığını, 20.04.2012 tarihli protokolün davalı bankanın genel müdür yardımcısı — tarafından müvekkili ve şahit huzurunda okunduğunu, bu nedenle çekin protokole dayalı teminat çeki olduğunun davalı banka tarafından kesin olarak bilindiğini, bankanın iyi niyetinden söz edilemeyeceğini, müvekkili tarafından açıklanan gerekçelerle borçlu bulunmadığının tespiti talebiyle önce Beykoz —. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —. İş sayılı dosyasından tedbir kararı alındığını, akabinde Beykoz —. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde —. numarası ile dava açıldığını, ancak mahkeme tarafından görevsizlik kararı verildiğini, bu karar üzerine dosyanın İstanbul Anadolu —-Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiğini ve — numarasını aldığını, fakat bu defa da görevsizlik kararı üzerine dosyanın süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu kararın davacı tarafça temyizden feragat edilerek kesinleştirildiğini ve yargılamanın gelmiş olduğu safha ve delillerin toplanmış olması nedeniyle işbu dosyanın da mahkemeniz dosyası arasına alınması gerektiğini beyanla, dava konusu çek hakkında tahsil ve takibin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, çek nedeniyle müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespitini, alacaklının haksız ve kötüniyetli olması sebebiyle çek bedelinin % 20’ sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, söz konusu çekin icra takibine konu edilmesi halinde icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve yargılama masraf ve giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılardan çek hamili ——— vekili cevap dilekçesinde özetle, aynı konuda açılmış bir başka dava derdest iken işbu davanın açılmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının Beykoz —. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin —, bu mahkemenin görevsizlik/gönderme kararı üzerine ise İstanbul Anadolu —-. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —- Esas sayılı dosyası ile yadırgamasının kabul edilemeyecek ve ciddi sayılamayacak bir tenakuz ve iddia teşkil ettiğini, üstelik meşru ve muntazam ciro silsilesiyle kendisine borçlusu tarafından ciro edilen çekle ilgili olarak müvekkili bankanın özel bir araştırma yapma zorunluluğunun olmadığını, ciro eden-çeki veren müşteriyle yıllara yayılan bir ticari ilişki de bulunduğunu, bunun yanında müvekkili bankanın genel müdür yardımcılarından —- ile ilgili beyanların çarpıtıldığını, 01.05.2012 tarihli iddia konusu görüşmenin borçların tahsili için çeklerin alınmasından sonra yapılmış farklı amaçla ve farklı içerikte gerçekleşmiş sıradan, işin esasına ve özüne müessir olamayacak mahiyette basit bir sosyal ilişkiden ibaret olduğunu, mahiyetinde iddia edilen hiçbir husus söz konusu olmadığı gibi bunların davayı etkilemesinin de mümkün olmadığını, sonuçta dava konusu çekin müvekkili bankaya borçlu/müşterisi tarafından muntazam ve meşru ciro işlemi ile ciro edilmiş bir çek olduğunu, davacı ile ———– arasındaki ihtilafın müvekkili bankayı ilgilendirmeyeceğini beyanla, davacının haksız ve hukuka aykırı talep ve davalarının ve tazminat taleplerinin reddini, davacının dava konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini ve müvekkili bankaya ödemesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmilini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, teminat olarak davalıya verilen çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek, kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır.
Düzenlenen bilirkişi raporu bilirkişi raporu gerekçeli ve denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce benimsenen bilirkişi raporu, tarafların iddia ve savunmaları, hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının keşideci olduğu —- bedelli lehtarı davalı —-olan davalı — cirosu ile davalı —onun cirosu ile de davalı — geçen çekin teminat amacıyla verildiği iddiasıyla borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, dava konusu çekin zorunlu unsurları taşıdığı, süresinde bankaya ibraz edildiği belirlenmiştir.
Davalı ———‘nin yargılama aşamasında İstanbul Anadolu—–. Asliye Ticaret Mahkemesinin —-. Sayılı dosyasında 14.01.2014 tarihi itibariyle iflasına karar verildiği, iflas kararının kesinleştiği ve —-. Alacaklılar toplantısının yapıldığı anlaşılmakla İİK 194. Maddesi gereği yargılamaya devam edilmiştir.
İstanbul Anadolu ——– Asilye Ticaret Mahkemesinin——- Esas sayılı dosyası celp edilmiş incelenmiştir. Taraflar arasında aynı konuda açılan davanın ———– tarihli —— Karar sayılı ilamı ile açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararında 05.05.2014 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Dava konusu çekin teminat çeki olduğunu iddia ederek menfi tespit isteminde bulunan davacı keşideci, öncelikle lehdara karşı temel ilişkide borçlu olmadığı iddiasını, çekin tutarı itibariyle kesin delillerle ispat etmelidir.
Davacı keşideci ile davalı lehdar arasındaki temel ilişkide davacının çekten dolayı iddia edildiği gibi borçlu olmadığının tespiti halinde, temel ilişkideki bu bedelsizlik savunmasının diğer davalılara karşı ileri sürülebilmesi için, çek hakkında da uygulama alanı bulan TTK m. 687 (6762 s.lı TTK m. 599) hükmüne göre, onların bile bile borçlu zararına hareket etmek suretiyle çeki ciroyla iktisap ettiklerinin ispatı gerekir. Bu iddia bir haksız fiil iddiası olup her türlü delille ispatı mümkündür.
20.04.2012 tarihli protokol incelendiğinde, A bölümünün g) maddesinde, dava konusu çekin davalı lehdara teminat senedi olarak verildiğinin, temlik ve ciro edilemeyeceğinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Aynı maddede, “çekin (a) maddesinde belirtilen hususlar sonuçlandırılmadan tahsil edilmeyeceği” belirtilmiştir. Protokolün (a) maddesinde, yüklenici lehdar —yükümlülüğü olarak, “———- yer alan Ticaret Merkezi (1) ve Ticaret Merkezi (2) blokları için İstanbul 6. îdare Mahkemesince verilen ve ——– Başkanlığınca yürütmenin durdurulması talebi ile — İlgili Dairesi nezdinde temyiz edilen —-. sayılı kararın bu protokol tarihinden itibaren en geç 30 gün içerisinde takip edilerek kesinleşmesinin temini, bunun sonucunda ————- (1-2) blokları ile ——- + Kapalı Spor Salonu, Hastane, Kır Kahvesi (2-3) ve cami inşaatlarına başlanması ve sorunsuz olarak tamamlanmasının sağlanması” öngörülmüştür.
Davacı keşideci, Beykoz —–. Noterliği’nin 22.05.2012 tarih ve —-yevmiye no.suyla onaylı fesih ihbarnamesiyle, — tarihli protokolün tek taraflı feshini davalı lehdara bildirmiştir. İhtarnamede, 20.04.2012 tarihli protokolün A bölümünün (a) fıkrasına göre yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerin en son yerine getirme tarihi olan 20.05.2012 tarihine kadar yerine getirilmediği, teminat çekinin protokole aykırı olarak tahsil için bankaya verildiğinin öğrenildiği bildirilerek protokol feshedilmiştir.
Protokolde çekin teminatını teşkil ettiği temel ilişkide, —–ilgili dairesindeki kararın protokol tarihinden itibaren en geç 30 gün içerisinde takip edilerek kesinleşmesinin temini şeklinde açıklanan davalı lehdar yükümlülüğü, kanuna aykırı bir taahhüdü içermektedir. Çek verilmesinin sebebi olan bu edim bakımından taraflar arasındaki sözleşme hükümsüdür. Söz konusu taahhüdün, davacı adına bir vekil tayin etme ve bu surette davanın takibini sağlama yönünde bir iradeyi içermediği de anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacı keşideci ile davalı lehdar arasındaki temel ilişkide, kesin hükümsüzlük nedeniyle protokolün yapıldığı anda bir bedelsizliğin söz konusu olduğu, ayrıca, protokolde (a) maddesinin ikinci kısmında belirtilen diğer davalı lehdar yükümlülüklerinin (inşaatlara başlama ve tamamlama) yerine getirildiği hususu da ispatlanamamıştır.
Davalı ———- ile giriştiği iş çerçevesinde bir protokol akdetmiş, bu protokolde yer alan somut bir yükümlülüğün yerine getirilmesi halinde kendisine 20 Milyon TL ödenmesi kararlaştırılmış, bu borcu teminat altına almak amacıyla bir teminat çeki düzenlenip davalı —– teslim edilmiş, ——- kendisine düşen ilgili yükümlülüğü yerine getirilmesi halinde söz konusu borcun ödenmesi karşılığında teminat için verilen senedin iade edilmesi kararlaştırılmıştır. Şu halde somut olaydaki çekin bir teminat senedi olduğuna şüphe bulunmamaktadır. Zira teminat senetlerinde olduğu gibi, somut olaydaki çek de bir borcun teminat altına alınması amacıyla, bu borç yerine getirildiği takdirde iade edilmesi öngörülerek düzenlenmiş ve davalıya teslim edilmiştir. Üstelik, çekin teminat için verildiği iddiası, davacı tarafından ispat kurallarına uygun bir biçimde, davalının da imzasını içeren bir belge ile ispat edilebilmektedir.
Dava konusu çekin teminat amacıyla verildiği tespit edildikten sonra, değerlendirilmesi gereken husus senedin bedelsiz kalıp kalmadığıdır. Dava dosyasında yer alan beyan ve belgelerden anlaşıldığı üzere; davalı —- davacı ile aralarındaki Protokole göre üzerine düşen yükümlülükleri, özellikle teminat altına alınan borcun konusunu oluşturan 2/A-a hükmündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiş, bunun üzerine davacı —- tarafından 22.05.2012 tarihinde Beykoz —. Noterliğinin — yevmiye numaralı fesih ihbarnamesi gönderilerek davalı— protokolün feshedildiği, kendisine verilmiş olan 20 Milyon TL’lik çekin iade edilmesi gerektiği bildirilmiştir.
Sonuç itibariyle somut olayda dava konusu çekin teminat için davalı —— verildiği, davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesi neticesinde teminat altına alınan borcun sona erdiği ve teminat senedinin de artık bedelsiz kaldığı, bu senetten dolayı davacı —— artık davalı —- bir borcunun bulunmadığı ve senedin iade edilmesi gerekeceği kanaatine ulaşılmaktadır.
Bilindiği gibi, keşidecinin lehdar ile arasındaki temel ilişkideki bir şahsi savunmayı (bedelsizlik ve sözleşmeyle teminat senedi olarak kararlaştırma şahsi defılerdendir) temel ilişki dışında yer alan kişiye karşı ileri sürebilmesi için, üçüncü kişinin senedi iktisap anında bilerek borçlu zararına hareket ettiğinin keşideci tarafından ispatı gerekir. Bu haksız fiil iddiasının her türlü delille ispatı mümkündür.
Bu durumda, yukarıda açıklanan sebeplerle, davacı keşideci ile davalı lehdar arasındaki temel ilişkide davacının davalıya borçlu olmadığı, çekin bedelsiz olduğu olduğu anlaşılmaktadır. Çeki lehdardan ciroyla alan davalı müflis (ciro tarihinde müflis değildir) şirketin ortağı ve yöneticisinin davalı lehdar ————- olması nedeniyle, bu davalının bedelsizliği ve çekin protokole göre teminat senedi olarak verildiğini bildiği ve ona karşı bedelsizlikten doğan savunmanın ileri sürülebileceğinin kabulü gerekmiştir.
Bu noktada, davalı-hamil bankanın, çeki ciroyla iktisap ettiği anda yukarıda açıklanan bedelsizliği veya çekin teminat çeki olduğunu bilerek keşideci zararına hareket edip etmediği hususu incelendiğinde ise ;
Çeki ciroyla devralan hamilin, normal olarak, çekin temel ilişkide bedelsiz olup olmadığını, teminat çeki niteliğinde olup olmadığını araştırma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Dava konusu çekin üzerinde teminat çeki olduğuna ilişkin bir ibare de yoktur. Davalı bankanın çekin iktisabı anında teminat çeki olduğunu bildiği iddiası bakımından davacı vekili, davalı bankanın genel müdür yardımcısı ———ve yakın arkadaşı —– tarihinde birlikte piknik yaparlarken müvekkili —-cep telefonu ile arayıp dava konusu çekin müvekkili tarafından imzalanıp imzalanmadığını ve çekin durumunu sorduğunu, müvekkilinin bu çekin — ile 20.04.2012 tarihinde yapılan protokol nedeni ile verilen teminat çeki olduğunu ifade ettiğini ve telefonla genel müdür yardımcısı ile de konuştuğunu, bu konuşmadan sonra da protokolde şahit olan—- ile birlikte ertesi gün saat 17:00’de genel müdür yardımcısı ————- yanına gidildiğini ve bu teminat çeki ile ilgili protokolün detayının anlatıldığını, 20.04.2012 tarihli protokolün davalı bankanın genel müdür yardımcısı —- tarafından müvekkili ve şahit huzurunda okunduğunu, bu nedenle çekin protokole dayalı teminat çeki olduğunun davalı banka tarafından kesin olarak bilindiğini, bankanın iyi niyetinden söz edilemeyeceğini iddia etmektedir.
Davacının bu iddiasına karşı davalı banka vekili,—- ilgisinin bankacılık uygulamasında sıklıkla karşılaşılan amaçlarla, çekin müvekkili bankaya tesliminden sonra ve konusu ve muhatabı davacı taraf olmayan bir sosyal ortamda sadece çek imzasının teyidinin alınmasından ibaret bir görüşme olduğunu; davacının bu gerçeği çekin teslim alınması sırasında yapılmış bir görüşmeye evirme çabasında olduğunu; yapıldığı iddia edilen görüşmenin tarihi 01.05.2012 iken, çekin teslim alınma tarihinin ise 25.04.2012 olduğunu; çekin müvekkili bankaya tesliminden, yani çekin tedavüle çıkmasından sonra söz konusu 01.05.2012 tarihli telefon konuşmasının yapıldığını, bu bakımdan çekin bankaya verilmesi sürecinde görüşme yapıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, çekin ticari uygulamaların ve bankacılık uygulamalarının bir gereği olarak müvekkili bankanın ilgili şubesine teslim edildiğini, sözü edilen konuşmanın ise çekin tesliminden sonra müvekkili banka genel müdür yardımcısı ——- ile yapıldığını ve çekin —- tarafından teslim alınmadığı hususunun tartışmasız olduğunu; bu bakımdan çekin teslimi sırasında yapılmış bir görüşme olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, iddia olunan sözleşmenin —-gösterildiği ve onun tarafından okunduğu iddiasının da gerçek dışı olduğunu, belirtilen görüşmenin çekin tesliminden sonra gerçekleşen telefon konuşması olduğunu ve —tarafından da gerçekleştirilmediğini, yapılan telefon görüşmesinin sosyal bir ortamda — ile yapılan sohbet çerçevesinde yapılmış telefon görüşmesinden ibaret olduğunu, hiçbir kayıt ve şart içermeyen bir çekin tedavüle çıkmasından sonra bir sözleşmenin ve sair bir belgenin ortaya çıkmasının da hiçbir önemi bulunmadığını beyan etmektedir.
Dava konusu çekin üzerinde yazılı keşide tarihi 20.05.2012’dir. Keşideci davacı ile davalı lehdar arasındaki protokole, davacının davalı lehdara gönderdiği ihtarname içeriğine ve taraf beyanlarına göre, çekin ileri tarihli olarak, en geç protokol tarihi olan 20.04.2012 tarihinde düzenlenmiş olduğu 25.04.2012 tarihli çek tevdi bordrosu ile de 01.05.2012 tarihinden önce davalı bankaya dava konusu çekin verildiği anlaşılmıştır.
Bu aşamada ise 01.05.2012 tarihli konuşmaya ilişkin karşılıklı taraf beyanları, tanık ifadeleri, 20.04.2012 tarihli protokol, davalı—— Vekili tarafından bilirkişi raporu sunulduktan sonra ibraz edilen 25.04.2012 tarihli çek tevdi bordrosu ile dava konusu çekin 01.05.2012 tarihinden önce davalı bankaya verildiği, hususları hep birlikte değerlendirildiğinde ispat yükü üzeride olan davacının davalı bankanın çekin bedelsiz olduğunu bilerek borçlunun zararına hareket ettiğini ispatlayamadığı belirlenmekle davalı —-. Aleyhine açılan davanın kabulüne, davalı —- Aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı ——— Aleyhine açılan davanın kabulü ile davacının —- Şubesine ait — numaralı — keşide tarihli dava konusu davacının kaşesi olduğu çek nedeniyle davalılara borçlu olmadığnın tespitine,
Davacının koşulları oluşmayan oluşmayan tazminat talebinin reddine,
2-Davalı —–. Aleyhine açılan davanın reddine,
Davalı Bankanın tazminat talebinin İİK 72/4 mad. Gereği kabulü ile 20.000.000 TL’nin % 20’si tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
KARAR HARCI
3-Alınması gerekli 1.366.200 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 341.550,00 TL harçtan mahsubu ile eksik bakiye 1.024.650,00 TL nin davalılar———-.dan tahsiline, hazineye irad kaydına,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 265.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davalılar —- —– alınarak davacıya verilmesine,
5-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı —— vekili için takdir olunan 265.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ——– ——-.’ye verilmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
6-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 341.578,05 TL’nin davalılar ——.dan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından sarfedilen 4.500 TL bilirkişi ücreti ve 474,60 TL posta ücretinin toplamda 4.976,6 TL’nin davalılar —— alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı —— edilen 48,00 TL’nin davacıdan alınarak davalı ——ye verilmesine,
9-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.