Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1627 E. 2019/263 K. 05.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1627 Esas
KARAR NO : 2019/263
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 11/12/2014
KARAR TARİHİ: 05/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı ..—– arasında ürün taşınması amaçlı davalı ..— sözleşmeli alt nakliyecisi———– plakalı çekici/dorse’nin tahsis edildiği, ürünlerin ——– tarihinde davacı şirkete ait Malatya’daki depodan yine davacı şirkete ait———– bulunan depoya teslim edilmek üzere —- şirketi tarafından teslim alındığı, ——- saatlerinde ———— söz konusu taşıma ürünlerinin çalındığı ve davacı şirkete tesliminin sağlanamadığı, davacı şirketin uğradığı zararın tazmininin gerekeceği, fiili taşıyıcısı ————-şirketinin aracı güvenli olmayan bir alana park etmiş olması suretiyle olaya sebebiyet verildiği, hırsızlık olayından sonra davacı ile davalı … arasındaki görüşmelerde çalınan mallara ilişkin düzenlenen eksper raporunun esas alınması ve zararın tazmini hususlarında anlaşmaya varıldığı, TTK Md.875/1 hükmü gereği taşıyıcının eşyanın gecikmesinden doğan zarardan da sorumlu olması gerektiği, davacı tarafından düzenlenen faturanın davalı … tarafından resmi kayıtlara alındığı ve karşılıklı BA ve BS formunun düzenlenerek mutabakat sağlandığı, bu hususun ——— şirketinin söz konusu zararı kabul ettiğinin açık göstergesi olduğu, davacının kestiği faturadan sonra davalı … şirketinin de diğer davalı ———şirketine aynı bedelli fatura düzenlediği, davacının bu fatura için davalı …’ye ödeme talepli bir ihtarname keşide ettiği, bu ihtarname akabinde davalı … tarafından zararın tevsik edilmediği ve diğer davalının zararı kabul etmediğinden bahisle iade faturası düzenlendiği, ———–şirketinin bedeli kabul etmemesinin davacı … bağlamayacağı, tevsik edilmediği iddiasının ise eksper raporu, müşteriler tarafından kesilen faturalar ve taraflar arasındaki yazışmalar mucibinde tamamen dayanaksız olduğu, davalı … tarafından davacı şirketin hesabına 62.952,21 TL ödeme gönderildiği, bu bedelin fiili taşıyıcı——— nakliyat poliçesi esaslarına göre hesaplandığı, —- bakımından sigorta poliçesi içeriği değil TTK hükümlerinin esas alınması gerektiğinden bahisle bakiye zararının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yapılan yargılama sırasında da dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı …-vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu zararın, malların müvekkil şirketçe fiili taşıyıcı olan diğer davalı ———— şirketine teslim edildikten sonra gerçekleştiği, hal böyleyken kabul anlamına gelmemekle birlikte oluşan zarardan diğer davalı şirketin bizzat sorumlu olması gerektiği, müvekkili şirketçe dosyada mübrez ekspertiz raporunda tespit olunan ———- TL’nin davacı şirkete ödendiği, dolayısıyla bu ödeme ile müvekkili şirketi açısından davanın konusuz kaldığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ———–i vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığı, davalı şirket çalışanın kasta yakın kusurundan bahsedilmesinin mümkün olmadığı, aracın park edildiği yerin kameraların bulunduğu bir yer olduğu, zararın meydana gelmesinde davalı şirketin kast, ağır kusur ve pervasızca hareketinin olması durumunda poliçe kapsamında herhangi bir ödemenin de yapılamayacağı, sınırlı sorumluluk ilkesi çerçevesinde belirlenen 62.952,21 TL’nin davacı şirkete ödendiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Taraf delilleri toplanarak dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişi heyeti tarafından Mahkememize sunulan 30/05/2016 tarihli raporda özetle; hırsızlık olayının meydana geliş şekli dikkate alındığında taşıyan durumunda olan tarafların TTK’nın 1187.maddesinde yer alan sınırlı sorumluluktan yararlanamayacağı, davacının dava dışı müşterileri ile aralarında olan sözleşme ilişkisi kapsamında malların teslim edilememesi nedeniyle davacının müşterilerine karşı sorumluluğunun doğacağı, davalıların ise davacının müşterileri ile aralarında sözleşme ilişkisi bulunmaması nedeniyle haksız fiil sebebiyle sorumluluklarının bulunduğu, davaya konu taşıma bakımından davacı ile davalılar arasında müteselsil sorumluluğun bulunduğu, davacının dava dışı müşterilerine ödeme yaptığına dair herhangi bir bilgi ve belge sunmadığı, davacının rücu hakkının bulunup bulunmadığının mahkemenin takdirinde olduğu kanaatine vardıklarını bildirmişlerdir.
Mahkememizce taraf ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi tarafından sunulan 08/05/2017 tarihli raporda özetle; davacı tarafça tutulan ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, davalı … ile olan cari hesap ekstresine göre davacının 219.200,18 TL alacaklı olduğu, alacağın 178.619,04 TL’lik kısmının 10/07/2014 tarihinde kayda alınan 07/07/2014 tarihli kayıp mal bedeli açıklamalı faturadan kaynaklandığı, davacının dava dışı müşterileri tarafından kayıp mal bedeline ilişkin bir kısım faturalar düzenlendiği, ——–96.749,64 TL bedelli,——- şirketinin 22.760,41 TL bedelli, ———-47.992,15 TL bedelli, ———– 6.728,40 TL bedelli, ——–4.388,44 TL bedelli faturaları düzenledikleri ve söz konusu faturaların süregelen cari hesap ilişkisi içerisinde ödendiği, davalı … adına düzenlenen 178.619,04 TL bedelli faturanın davacının müşteri tarafından düzenlenen mal bedeli ile aynı olduğu, tarafların kabulüne olan 62.952,21 TL’nin mahsubu halinde bakiye 115.666,83 TL alacağının bulunduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin, davacı tarafça taşınması için davalı …’ye teslim edilen malların davalı ———- şirketi tarafından fiilen taşınması sırasında hırsızlanmasından kaynaklanan zararın tazmini talebi olduğu, davacı tarafça davalı … ile aralarında sözleşmesel ilişki bulunduğu ve davalının zararı kabul ederek bir kısım ödemede bulunduğu ancak bakiye alacağın davalı ———-şirketi tarafından kabul edilmemesi nedeniyle ödenmediğinden bahisle malların göndericisi olduğu da dikkate alınarak tazminine karar verilmesini talep ettiği, davalılar tarafından zararın ve sorumluluğun kabul edilmeyerek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği ve davalı ———tarafından davacının aktif husumetinin bulunmadığının savunulduğu görülmüştür. Öncelikle davacının aktif husumetinin bulunmadığına ilişkin itiraz bakımından; davacının taşıma işi ile uğraştığı, dava dışı müşterilerinden taşıma amacıyla aldığı malları davalı … şirketine taşıma için teslim ettiği akabinde —————- şirketinin de fiili taşıyıcı olarak diğer davalıya teslim ettiği, bu hali ile her ne kadar davacı tarafça malların göndericisi olduğu beyan edilmiş ise de malların mali bilirkişi raporunda da bahsi geçen dava dışı şirketlere ait olduğu, söz konusu şirketlerin malların taşınması için davacı ile anlaştıkları, davacının taşımaya ilişkin işini davalı …’ye verdiği, bu hali ile davacının akdi ana taşıyıcı, davalı …’nin alt taşıyıcı ve davalı———— şirketinin ise fiili taşıyıcı olduğu ve malların davalı ——– şirketinin sorumluluğunda iken hırsızlandığı, bu hali ile dosyamızın tüm taraflarının taşıyıcı olması nedeniyle dava dışı mal sahiplerinin doğan zararından müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Müştereken ve müteselsilen sorumluluk bakımından sorumlulardan biri kendisine düşen oranın üzerinde yaptığı ödemeleri diğerlerinden rücuen isteme hakkına sahiptir. Eldeki davamız da her ne kadar davacı tarafça zararın tazmini olarak nitelendirilmekte ise de aksine müştereken ve müteselsilen sorumlular arasındaki rücuen tazmin talebidir. Davacı tarafın sorumluluğu kapsamında dava dışı mal sahiplerine ödeme yapıp yapmadığına ilişkin olarak davacının ve dava dışı şirketlerin defterlerinin incelenmesine karar verilmiş ve yapılan inceleme neticesinde sunulan raporda özetle; dava dışı——–tarafından düzenlenen —–şirketinin ———-TL bedelli faturanın davacının defterine kayıtlı olduğu ancak dava tarihi itibariyle cari ilişki içerisinde davacı tarafça yapılan herhangi bir ödemenin bulunmadığı, dava dışı şirketin davacıdan kayıp mal bedeli nedeniyle alacaklı göründüğü, dava dışı ————firması tarafından düzenlenen ———TL bedelli faturanın davacının defterine kayıtlı olduğu ancak dava tarihi itibariyle cari ilişki içerisinde davacı tarafça yapılan herhangi bir ödemenin bulunmadığı, dava dışı şirketin davacıdan kayıp mal bedeli nedeniyle alacaklı göründüğü, dava dışı———- şirketinin ———TL bedelli faturasının davacının defterine kayıtlı olduğu ancak dava tarihi itibariyle cari ilişki içerisinde davacı tarafça yapılan herhangi bir ödemenin bulunmadığı, ancak dava dışı şirketin davacıya öncesinde bulunan borcunun mahsup edildiği, ayrıca fiziken ödeme olmamakla birlikte taraflar arasında süre gelen ticari ilişki kapsamında 16.832,71 TL tutarlı işlemler neticesinde dava tarihi itibariyle dava dışı şirketin davacıdan 7.823,27 TL alacaklı göründüğü,———- TL bedelli faturanın davacının defterine kayıtlı olduğu ve davacı tarafça davadan önce 20/11/2014 tarihinde nakit olarak ödeme yapıldığı, ——— TL bedelli faturalarının davacının defterine kayıtlı olduğu, dava dışı şirketin davacı şirkete borçlu durumda olduğu ve düzenlenen faturanın mahsubundan sonra da halen davacının alacaklı konumda olduğu, bu hali ile dava tarihi itibariyle davacının müşterilerine nakit ve cari ilişki içerisinde mahsup olmak üzere toplam 51.285,73 TL ödeme yaptığı, 127.333,32 TL borçlu olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Dosyamız tarafları arasında müteselsil sorumluluk bulunduğu, davacının eldeki davayı açabilmesi için öncelikle 3.kişilere karşı sorumlu oldukları bedel bakımından kendi payına düşenden fazla ödeme yapması ve fazla ödemeyi davalılara rücu etmesi gerektiği, ancak davacı tarafça alınan bilirkişi raporunda da bahsedildiği üzere dava tarihi itibariyle 51.285,73 TL ödeme yaptığı, buna karşılık davalı … tarafından davadan önce sorumluluğa binan davacıya 62.952,21 TL ödeme yaptığı ve davacının kendi payından fazlasına ilişkin olarak ödeme yaptığını ispatlayamadığı, eldeki davanın rücu koşulları oluşmadan erken açıldığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 44,40 TL olduğundan peşin alınan 2.129,00 TL harcın mahsubu ile arta kalan 2.084,60 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
3- Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre belirlenen 2725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
4- Davacı tarafça iş bu dava için yapılan yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılmasına,
5- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 05/03/2019