Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1481 Esas
KARAR NO : 2019/1149
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/11/2014
KARAR TARİHİ: 28/11/2019
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankada vadeli hesap açtıran—tarihinde vefat ettiğini, hesap sahibi müteveffanın ölümünü müteakip açılan -.Noterliği’nin – tarih ve – yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile ilgili olarak Kadıköy – Sulh Hukuk Mahkemesi’nin – Esas ve ——- Karar sayılı ilamı ile vasiyetnamenin açılmasına karar verildiğini, açılan vasiyetnamede murisin bankalarda mevcut birikimlerini müvekkillerine vasiyet ettiğinin ortada olduğunu, murisin kanuni mirasçılarının bu kez Kadıköy -. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin — Esas sayılı dosyası ile vasiyetnamenin iptali davası açtıklarını, yapılan yargılama sonucunda davacıların davasının reddedildiğini ve vasiyetnamenin geçerli olduğuna hükmedildiğini, müvekkillerinin davalı bankada bulunan hesabın taraflarına ödenmesi için davalıya başvurduklarını ve – tarihi itibariyle bankada mevcut — TL ödeme yapıldığını, bankadan para tahsil edilirken ”dava açma ve talepte bulunma hakkı ” saklı tutularak paranın alındığını, murisin ölümü ile paranın ödenmesi arasında geçen —- yıl boyunca bankada bulunan mevduatın davalı banka nezdinde ve herhangi bir faiz işletilmeksizin kalmasının davalı lehine sebepsiz zenginleşme olanağı yarattığından faizi — Noterliği’nin — tarih ve –yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalıdan talep etmişlerse de — Noterliği’nin – tarih ve — yevmiye sayılı cevabi ihtarnamesi ile davalının taleplerini reddettiğini, bundan sonra yapılan tüm görüşmeler de sonuçsuz kaldığından işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını, davalının müvekkilinin — tarihinde ölümünü müteakip – tarihinde vadeli hesabının dolmasından sonra — tarihine kadar murisin hesabında bulunan parayı faizsiz olarak kullandığını, bunun davalı yanı zenginleştirdiğini, müvekkillerine ise zarar verdiğini, müvekkillerine vasiyet edilen hesabın davalı tarafından — tarihleri arasında faizsiz olarak kullanılmış olması nedeniyle, davalı lehine sebepsiz zenginleşme, müvekkillerinin zararı gerçekleştiğinden, anılan tarihler arasındaki mevduat faizinin hesaplanarak hüküm altına alınmasını, hüküm altına alınacak alacağa ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinden itibaren ticari reeskont faiz oranı üzerinden temerrüt faizi işletilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların murisi olan — yılında — dönemindeki — Şubesinde — nolu vadesiz hesap açıldığını, müşterinin işbu hesabı ile — satım işleri yaptığını, müşterinin – tarihinde vefatından iki ay sonra — tarihinde hazine bono dönüşü ile toplam — TL vadesiz hesaba dönüş olduğunu, müşterinin vadesiz mevduat hesabından alınan—- yılında itfa ödemesi olduğundan vadesiz hesaba faizi ile birlikte sistemsel olarak aktarım olduğunu, ekli hesap hareketlerinden bu hususun görülebildiğini, müşterinin — Şubesinden — Şubesine — tarihinde devrolduğunu, davacı tarafın, müvekkili bankada bulunan hesabın kendilerine ödenmesi için şubeye başvurduğunu ve — tarihinde davacı vekiline — TL ödeme yapıldığını, davacının bankaların uygulamalarının murisin ölümü anında vadeli hesapta bulunan paranın vadesi dolduğunda ve kimse başvurmadığında dahi aynı şekilde vadeli hesap açarak parayı muhafaza etmesi gerektiği yönündeki iddiasının isabetsiz olduğunu, müşterinin veya mirasçılarının yazılı herhangi bir talimatı olmaksızın hesap üzerinde herhangi bir işlem yapılamadığını, müşteri talebi olmaksızın vadeli mevduat hesabı açılması, vadesinin ve faiz oranının belirlenmesinin mümkün olmadığını, müşterinin zaten vadesiz hesap açmış oduğunu ve bu hesabı ile hazine bonosu aldığını, hazine bonosu dönüşünde Bankacılık Mevzuat ve uygulamalarında olduğu gibi müşterinin itfasının doğal olarak vadesiz hesaplara geçtiğini, bundan sonraki aşamalarda her türlü işlemin şube/müşteri irtibatını sağlanarak yapılması gerektiğini, zira vadeli hesabın hesap sahibi ve banka arasında, hesap açılırken kararlaştırılan vade sona erdiğinde, hesap sahibinin mevduatını çekebileceği bir hesap türü olarak; müşteriye birtakım hak ve yükümlülükler getirdiğinden müşterinin talimatı olmaksızın açılmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla böyle bir talimat olmaksızın faiz talebinde bulunamayacağını, tüm bu nedenlerle davacının ibraz edeceği delillere karşı delil sunma hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasıdır.
Davacılar kendilerine vasiyet edilen davalı bünyesindeki hesabın davalı tarafından—- tarihleri arasında faizsiz olarak kullanılmış olması sebebiyle davalının sebepsiz zenginleştiğinden bahisle anılan tarihler arasındaki mevduat faizinin hesaplanarak, ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesini talep etmişlerdir.
Muris—- ait vasiyetnamenin açılmasına ilişkin İstanbul Anadolu-. Sulh Hukuk (Kadıköy- Sulh Hukuk) Mahkemesinin – E. ve – K. Nolu dosyası – üzerinden dosyamız arasına celbedilmiştir.
İstanbul Anadolu -. Sulh Hukuk Mahkemesinin – tereke — K. Sayılı dosyası fiziki olarak dosyamız arasına celbedilmiş incelenmesinde; muris — mirasçıları belli olup terekesi tespit edilmiş olmakla terekeden el çekilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Deliller toplandıktan sonra dosya rapor alınması için bankacı bilirkişiye verilmiştir. -tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasındaki davaya konu hesabın vadesiz mevduat olduğu, davalı bankaya yatırılan tutarlar ile hazine bonosu ve yatırım fonu alımları yapıldığını, Kadıköy -. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin – tarihli – Esas — karar sayılı kararı ile muris — vasiyetnamesinin açıldığı ve vasiyetnamede; “bankalarda mevcut birikimlerini kendisi ve annesi —ölümünden sonra hüküm ifade etmek ve geçerli olmak kaydıyla–eşi —–çiftine bıraktığını” vasiyet ettiği ve vasiyetnamenin — tarihinde kesinleştiği, mirasçıların vasiyetnamenin iptali için dava açtığı,-. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin – tarihli – Esas – — Karar sayılı kararı ile davanın reddedildiği ve hükmün — tarihinde kesinleştiği, murisin vefat tarihi olan — tarihinden – tarihine kadar mirasçılar tarafından bankaya ve şubeye herhangi bir başvuru olmadığı, müşterinin veya mirasçılarının yazılı talimatı olmadan bankanın kendiliğinden hesap üzerinde işlem yapma yetkisi olmadığı, bu nedenle — dönüş tarihi olan – tarihinden itibaren paranın vadesiz hesapta kaldığı, veraset ilamının da– tarihinde alınmış olduğu ve akabinde mirasçıların bankaya başvurarak vekil aracılığı ile muris — vadesiz hesabında bulunan 159.723,01 TL’yi çektiği, davacının faiz talebinin mümkün olmadığı ve davalı bankanın herhangi bir kusuru ve ihmalinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davacı vekilinin itirazları üzerine Mahkememizce alınan – tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; murisin vefat tarihi olan – tarihinden — tarihine kadar mirasçılar tarafından bankaya ve şubeye herhangi bir başvuru olmadığı, müşterinin veya mirasçılarının yazılı talimatı olmadan bankanın kendiliğinden hesap üzerinde işlem yapma yetkisi olmadığı, bu nedenle – dönüş tarihi olan —- tarihinden itibaren paranın vadesiz hesapta kaldığı, veraset ilamının da — tarihinde alınmış olduğu ve akabinde mirasçıların bankaya başvurarak vekil aracılığı ile muris–vadesiz hesabında bulunan — TL’yi çektiği, davacının faiz talebinin mahkemece kabul edildiği takdirde yapılan hesaplama sonucunda – TL faiz alacağı olduğu, davalı banka tarafından ödeme yapılacağı tarihe kadar %9 yasal faiz oranı üzerinden (değiştiği takdirde değişen faiz oranı üzerinden) faiz işletilmesi gerektiği, vadesiz mevduat faiz oranları üzerinden faiz işletilmesi kanaatleri kabul edildiği takdirde, hesaplama sonucunda — TL faiz ödemesi yapılacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce alınan — tarihli bilirkişi 2.ek raporunda özetle; 1.ek raporda yapılan tespitlerin geçerli olduğu bildirilmiştir.
Davacı vekilinin itirazları doğrultusunda Mahkememizce bankacılık alanında uzman yeni bir bilirkişiden alınan — tarihli kök raporda özetle; Dava konusu olan, muris —ait davalı banka nezdindeki — No.lu vadesiz mevduat hesabında ve -tarihinde hazine bonosu ile itfa ödemesi ile hesabı alacak kaydedilen – TL tutar ile hesapta mevcut bakiye – TL ile birlikte toplam hesap bakiyesi – TL ye baliğ olduğunu, hesap sahibi — tarihinde vefat etmesi üzerine banka ile akdi ve hukuki ilişkinin sona erdiğini, mirasçıların tespiti vasiyet ve veraset ilamı sonuçlanıncaya kadar olan sürede (ki – yıl sürmüş) tereke mahkemesinin gözetim ve denetiminde olduğunu, davalı banka tarafından, muris— vadesiz mevduat hesabına aktarılan hazine bonosu itfa ödemesi sonucunda oluşan toplam — TL’ye – tarihi ile davacı mirasçılar —- ödeme tarihine kadar olan sürede faiz işletilmediğini, bu nedenle davacılar aleyhine, davalı banka lehine oluşan sebepsiz zenginleşme nedeniyle huzurdaki alacak davasında anılan tarihler arasındaki mevduat faizinin hesaplanarak hüküm altına alınmasını, hüküm altına alınacak alacağa ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinden itibaren ticari reeskont faiz oranı üzerinden temerrüt faizi işletilmesine, şimdilik — TL tutar üzerinden talepte bulunulduğu, somut olay bakımından takdir mahkemeye ait olmak üzere seçenekli değerlendirmeler yapıldığını, buna göre 1.seçenek hesaplamada; — tarihi ile – tarihi arasında davacılara ödenen – TL tutara Denkleştirici Adalet İlkesi Kapsamında, yıllık Tüfe/Üfe, Enflasyon, döviz kurları-TL.Mevduat faizi-Artışları üzerinden ortalama hesaplama yapıldığını, yapılan hesaplama sonunda -TL getiri hesaplandığı, davacılar tarafından davalı bankaya keşide edilen — Noterliği’nin – tarih ve – yevmiye numaralı ihtarnamenin – tarihinde tebliğ edildiği ve verilen – günlük mehil süresinin – tarihinde dolduğu nazara alınarak yukarıda belirtilen tutara, talep de dikkate alınarak – dava tarihine kadar olan sürede 3095 sayılı yasanın, faiz oranına ilişkin 1.maddesi hükmüne göre yıllık %9 oranı üzerinden faiz yürütülerek yapılan hesaplamada; toplam –TL davacı alacağı belirlendiğini,
2.seçenek hesaplamada; davacı vekilinin önceki bilirkişi ek raporuna karşı yapmış olduğu beyan dilekçesinde “hiç değilse –. Sulh Hukuku Mankemesinin – tereke sayılı dosyasından ilgili bankaya —yılında gönderilmiş olan tereke mahkemesi emrinde açılan hesaba paranın yatırılmasını emreden müzekkereye…” açıklaması dikkate alınarak – tarihi ile – tarihi arasında, davacılara ödenen – TL tutara denkleştirici adalet ilkesi kapsamında yıllık Tüfe/Üfe (/Enflasyon)-döviz kurları-TL mevduat faizi-artışları üzerinden ortalama yapılan hesaplamada; — TL getiri hesaplandığını, davacılar tarafından davalı bankaya keşide edilen -. Noterliğinin – tarih ve -yevmiye sayılı ihtarnamenin — tarihinde tebliğ edildiği ve verilen – günlük mehil süresinin – tarihinde dolduğu nazara alınarak yukarıda belirtilen tutara, talep de dikkate alınarak — dava tarihine kadar olan sürede 3095 sayılı yasanın, faiz oranına ilişkin 1.maddesi hükmüne göre yıllık %9 oranı üzerinden faiz yürütülerek yapılan hesaplamada; toplam – TL davacı alacağı belirlendiğini,
3.seçenek hesaplamada; tüm yukarıdaki seçeneklerin aksine görüşün oluşması halinde ise, önceki — tarihli bilirkişi ek raporunda belirtildiği gibi — tarihleri arasında — TL vadesiz mevduat faizi belirlendiğini, davacılar tarafından davalı bankaya keşide edilen — Noterliğinin — tarih ve- yevmiye sayılı ihtarnamenin – tarihinde tebliğ edildiği ve verilen – günlük mehil süresinin — tarihinde dolduğu nazara alınarak yukarıda belirtilen tutara, talep de dikkate alınarak — dava tarihine kadar olan sürede 3095 sayılı yasanın, faiz oranına ilişkin 1.maddesi hükmüne göre yıllık %9 oranı üzerinden faiz yürütülerek yapılan hesaplamada; toplam – TL davacı alacağı belirlendiği kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Mahkememizce alınan – tarihli 2.bilirkişi 1.ek raporunda özetle; davalı banka tarafından muris emine — vadesiz mevduat hesabına aktarılan hazine bonosu itfa ödemesi sonucunda oluşan tutara — tarihi ile davacı mirasçılara — ödeme tarihine kadar olan sürede davacılara ödenen – TL tutara —kırık vadeli olarak mevduat faiz oranları üzerinden yapılan hesaplamada toplam net faiz tutarının – TL olarak hesaplandığını, davacılar tarafından, davalı bankaya keşide edilen – Noterliği’nin — yevmiye sayılı ihtarnamesinin — tarihinde tebliğ edildiği ve verilen – günlük mehil süresinin – tarihinde olduğu nazara alınarak yukarıda belirlenen tutara, talep dikkate alınarak —dava tarihine kadar olan sürede 3095 sayılı yasanın faiz oranına ilişkin 1.maddesi hükmüne göre yıllık % 9 oranı üzerinden faiz yürütülerek yapılan hesaplamada, – TL işlemiş faiz olmak üzere toplam – TL davacı alacağının belirlendiğini, şimdilik – TL davacı alacağının mahkemenin takdirinde olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Davacılar vekili —tarihli ıslah dilekçesi ile; talep ettikleri — TL nin -TL artırılarak (dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte) — TL olarak hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiş ve arttırılan miktar üzerinden harç tamamlanmış ve — tarihli celsede bilirkişi raporu doğrultusunda davayı ıslah ettiklerinden ıslah ettikleri miktar üzerinden davanın kabulünü talep etmiştir.
Dosyaya sunulan tüm bilirkişi raporları ve dosya içerisinde bulunan hesap hareketlerine ilişkin kayıtlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacıların murisi– ile davalı -(satış sonrası -) — şubesi arasında-tarihinde – Hizmetleri sözleşmesi akdedildiği, – tarihinde – YTL tutar üzerinden kredi limiti tanımlandığı,- tarihinde ise Bireysel Bankacılık Hizmet Paketi Başvuru Formu imzalandığı ve alınan bankacılık hizmet sözleşmesi sonucunda – tarihinde — no.lu ile vadesiz mevduat hesabı açıldığı ve murisin hesap hareketleri incelendiğinde ara ara hesaba nakit yatırmalar ve nakit çekmeler yaptığı, hesaptaki mevcut tutarlar ile devamlı olarak hazine bonosu ve/veya yatırım fonu aldığı, muris — tarihinde vefat ettiği, dava konusu vadesiz mevduata murisin ölüm tarihi olan – tarihinden sonraki bir tarih olan – tarihinde – TL hazine bonosu dönüşü olduğu, -. Sulh Hukuk Mahkemesinin – E. ve – K. Sayılı kararı ile muris —vasiyetnamesinin açıldığı ve vasiyetnamede “…bankalarda mevcut birikimlerini kendisi ve annesi — ölümünden sonra hüküm ifade etmek ve geçerli olmak kaydı ile — çiftine bıraktığını vasiyet ettiği ve vasiyetnamenin açılmasına dair kararın – tarihinde kesinleştiği, mirasçıların vasiyetnamenin iptali için – Asliye Hukuk Mahkemesine dava açtığı, mahkemenin– K. sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği ve – tarihinde kesinleştiği ve -tarihinde murisin hesabında bulunan — TL hazine bonosu dönüşü ile hesaptaki bakiyenin toplamı olan — TL üzerinden her iki mirasçı davacılar için veraset ve intikal vergileri alındıktan sonra kalan — TL nin — tarihinde vekillerine ödendiği ancak davalı banka tarafından muris — vadesiz mevduat hesabına aktarılan hazine bonosu itfa ödemesi sonucunda oluşan toplam – TL ye – ile davacılara ödemenin yapıldığı – tarihine kadar olan sürede faiz işletilmediği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı banka vekili – tarihli dilekçesinde mirasçılık belgesi ibraz edilene kadar bankanın şahsın ölümünden haberdar olmasının mümkün olmayacağını beyan etmiş ise de – bilirkişi raporunda murisin – tarihinde vefatını müteakip dava konusu vadesiz mevduat hesabına — tarihinde emekli maaşı hesabına alacak kaydedildiği ve vefatının davalı banka tarafından öğrenilmesi üzerine – tarihinde hesaptan çıkarılarak iade edildiği ve banka şubesi nezdindeki mevduat kartonuna işlendiği tespit edilmiştir.İstanbul Anadolu -. Sulh Hukuk Mahkemesinin – tereke – K. Sayılı dosyasının incelenmesinde; mahkeme tarafından çeşitli bankalara ve tapu sicil müdürlüklerine gönderilen — tarihli müzekkerede muris adına kayıtlı mevduat ve kasa bulunup bulunmadığının bildirilmesi ve mevcut ise vadesiz mevduatın hemen vadeli mevduatın vade bitiminde — gönderilerek muris adına açılacak– günlük kırık vadeli hesaba yatırılması istenmiş, Davalı bankadan – tarihli müzekkere ile muris —vefat tarihi itibariyle hesapları sorulmuş, müzekkere -tarihinde davalı bankaya ulaşmış ve davalı banka — tarihinde müzekkereye cevap vermiştir. Dolayısıyla davalı banka en geç bu tarihte ölüm olayını öğrenmiştir.
6098 sayılı TBK nın 77 nci maddesinin birinci fıkrasında “Haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.” denilmektedir. Sebepsiz zenginleşmenin kanunda düzenlenmesinin amacı, iki mal varlığı arasındaki sebepsiz değer kaymasının geri verilmesinin sağlanmasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin işlevi uğranılan kayıpları gidermek değil hukuki bir sebebe dayanmaksızın başkası sayesinde elde edilen menfaatleri bu kişiye nakletmektir. Zenginleşenin geri verme borcunun doğumu için kusurlu olması şartı aranmamaktadır.
TBK’nun konuya ilişkin 77 ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. Sebepsiz zenginleşmeden sözedilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
Somut olayda davalı banka tarafından murisin hesabındaki – TL ye – ile davacılara ödemenin yapıldığı — tarihine kadar olan sürede faiz işletilmemesi sonucu davalı banka davacılar aleyhine sebepsiz zenginleşmiştir.Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere geçerli bir sebebe dayanmaksızın, bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerin eksiksiz iadesi, denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
– Anadolu -. Sulh Hukuk Mahkemesinin – tereke -K. Sayılı dosyasında, bankalardaki muris adına vadesiz mevduatın hemen, — şube müdürlüğüne gönderilerek muris adına açılacak– günlük kırık vadeli hesaba yatırılması istendiğinden mahkememizce bu yönde hesaplama yapan – tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak – TL mevduat tutarı için -ödeme tarihleri arasında davacıların — TL toplam faiz alacakları olduğu, davacılar tarafından, davalı bankaya keşide edilen -. Noterliği’nin – tarih ve – yevmiye sayılı ihtarnamesinin -tarihinde tebliğ edildiği ve verilen – günlük mehil süresinin – tarihinde olduğu nazara alınarak yukarıda belirlenen tutara, talep dikkate alınarak — dava tarihine kadar olan sürede 3095 sayılı yasanın faiz oranına ilişkin 1.maddesi hükmüne göre yıllık % 9 oranı üzerinden faiz yürütülerek yapılan hesaplamada, – TL işlemiş faiz olmak üzere toplam — TL davacıların davalı bankadan alacaklı oldukları kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davalı vekili davacının ıslah talebinde bulunduğu alacakların ıslah tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığını ileri sürmüş ise de, davacı davasını belirsiz alacak davası olarak açmıştır.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 107. maddesi “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Türk Borçlar Kanununun 82. maddesinde düzenlendiği üzere, sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak – yıl olup, davacıların — Noterliği’nin — yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı bankadan faiz alacaklarını talep ettikleri tarih olan – den, dava tarihi olan —- tarihine dek zamanaşımı süresi dolmadığı ve belirsiz alacak olarak açtığı dava değerini yükselttikleri ve harcını yatırmış oldukları anlaşılmakla bu miktar yönünden alacak talebinin kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
128.929,21 TL ana alacak, 21.872,05 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 150.801,26 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Davanın kabul edilen toplam 150.801,26 TL dava değeri üzerinden alınması gereken 10.301,23 TL nisbi karar harcına karşılık, davacı tarafından 170,80 TL dava açılırken peşin olarak, 2.600,00 TL ıslah harcı olarak yatırılmış olduğundan, geriye kalan 7.530,43 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davanın kabul edilen toplam 150.801,26 TL dava değeri üzerinden davacı yararına belirlenen 14.814,10 TL nisbi avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafça yatırılan 25.20 TL başvurma harcı, 170,80 TL peşin harç, 2.600,00 TL ıslah harcı, 3,80 TL vekaletname harçlarının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafça yapılan 1.850,00 TL bilirkişi ücreti ile 151,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 2.001,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 28/11/2019