Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1268 E. 2018/1310 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1268 Esas
KARAR NO : 2018/1310

DAVA : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin), Ticari Şirket (Ortaklıktan
Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 24/09/2013
KARAR TARİHİ : 19/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin), Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
ASIL DAVADA
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; müvekkil ——-, 03.04.2007 tarihinden bu yana davalı şirketin ortağı olduğunu, şirket ortakları arasında ciddi uyuşmazlıklar mevcut olup, uyumsuzluk ve husumetin uzun süredir devam ettiğini, bu durum, şirket ortaklarının bir araya gelmesini ortadan kaldırdığını, böylece şirketin amacına ulaşmasını güçleştiren ve devamlılığını ortadan kaldıran bir sebep oluştuğunu ve haklı fesih durumunun meydana geldiğini,
Bu kapsamda müvekkili ve ortağı arasında ihtarnameler keşide edildiğini, davalı——-.tarafından müvekkiline Kadıköy———.noterliğinden —— yevmiye sayılı ihtarname yollandığını, müvekkil tarafından da davalı …’ye, şirket defterlerinin düzgün tutulmadığı, müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında şirkete krediler alındığı ve bu kredilerin nerede kullanıldığının belli olmadığı ve ortak …’nin bazı harcamalarının şirketten karşılandığı hususunda İstanbul ———–.noterliğinden —– yevmiye sayılı ihtarname keşide edildiğini, bunun yanı sıra 2010, 2011 ve 2012 yılına ait yönetim kurulu toplantı tutanaklarının da istenmiş olmasına rağmen müvekkiline gönderilmediğini, şirket genel kurulunun uzun zamandan beri toplanamadığını, ortaklar arasında birlik ve beraberliğin sağlanmadığını, görüş ayrılığının olduğunu, şirketin zar ettiğini, ileri sürerek, şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ileri sürdüğü iddialarının mesnetsiz ve dayanaksız olduğunu, davacının hiçbir toplantıya, iş yerine ve iş görüşmelerine gelmediğinden kötü niyetlinin bizzat davacı olduğunu, müvekkil şirket genel kurulunun düzenli olarak toplandığını, davacının müvekkillerini zor duruma düşürmek adına genel kurula katılmadığını, davacının kötü niyeti yüzünden müvekkillerinin zarara uğradığını, zira davacının belirtilen gün ve tarihlerde genel kurul toplantılarına katılmış olsaydı istediği tüm bilgileri temin edebileceğini, çünkü davacının belirtilen tarihlerde münferit müdür konumunda olduğunu, müvekkil şirketin tasfiyesini gerektirecek bir durumun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
BİRLESEN DAVA
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin —————.Şirketinin % 67 hissesine sahip ortağı ve şirket yetkilisi olduğunu, davalının % 37 hisseye sahip diğer ortak olduğunu, müvekkil ile davalı arasında gerek şirket işleriyle ilgili ve gerekse ticari anlamda sıkıntılar olduğunu, davalının şirket genel kurul toplantılarına katılmadığını, şirkete gelmediğini, şirket işleriyle ilgilenmediğini, davalının İstanbul Anadolu ——.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/316 E sayılı dosyasıyla müvekkil aleyhine şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin dava açtığını ve davanın derdest olduğunu, her iki dava arasında hukuki bağlantı bulunduğunu ileri sürerek, davalının şirket ortaklığından çıkartılmasına ve işbu davanın, ———– esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME KARARI
Asıl dava hukuki niteliği itibari ile, TTK 531 maddesi uyarınca haklı sebeplerle şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Dava basit yargılama usulüne tabi olup dilekçelerin teatisi tamamlanmış ilk duruşmada HMK 320.maddesi uyarınca ön önceleme yapılarak, uyuşmazlık noktaları tespit edildikten sonra tahkikat aşamasına geçilip deliller toplanmış bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır
Davalı şirketin ticaret sicil dosyası celp edilmiş, kanıtlar toplandıktan sonra dosyadaki deliller ve ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak 21.03.2018 havale tarihli bilirkişi kurulu raporu alınmıştır. Bilirkişi kurulunun tespitleri HMK 282. maddesi uyarınca mahkememizce serbestçe değerlendirilmiştir.
Haklı sebep kanunda tanımlanmamıştır. Somut olayın özelliğine göre hakim haklı sebebin varlığını takdir edecektir. Haklı sebep, şirketin devam etmesini çekilmez bir hale getiren veya şirket ilişkisini sona erdirmeyi gerektiren herhangi bir olgudur. Objektif veya sübjektif bir neden olabilir. Bir ortağın haklı sebeplerle şirketin fesih ve tasfiyesini isteyebilmesi için fesih ve tasfiyeyi gerektiren olaylarda kendi kusurunun bulunmaması gerekmektedir.
Davacının taraflar arasında güven ilişkisinin kalmadığını, tarafların birbirlerine karşılıklı ihtarlar gönderdiklerini, davalı … Pencereci’nin şirketin faaliyeti ile ilgili hesap vermediğini, kredilerin hangi amaçla alınıp nerede kullanıldığını bildirmediğini, yönetim kurulu toplantı tutanaklarının gönderilmediğini, genel kurulun toplanamadığını, bilgi verilmediğini, şirketin devamlı zarar ettiğini belirterek şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
—————–Şirketinin, —————— sicil numarasıyla 03.04.2007 tarihinde tescil edilmiş olup, faaliyet adresi —————–İstanbul olduğu,
Şirketin faaliyet konusunun; gıda ve gıda sanayi ürünlerinin, her türlü meşrubat sanayi ürünlerinin, şeker ve şekerden mamul gıda maddelerinin alım ve satımı olduğu,
Şirketin 150.000 TL sermaye ile kurulduğu, şirket ortak ve her ortağa düşen sermaye tutarının,
55.500 TL …, 37.500 TL …, 57.000 TL ——– olduğu,
Şirket idaresinin ilk 3 yıl için şirket ortaklarından …, … ve —– tarafından müdür sıfatıyla yürütüleceği, (09.04.2007/6783 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi),
Şirket ortağı ——, Üsküdar ————-.noterliği —————- yevmiye sayılı hisse devir sözleşmesiyle şirketteki 57.000 TL lik hissesini, İbrahim Kılınç’a devretmesi sonucu hisse paylaşımının;
55.500 TL …,
37.500 TL …,
57.000 TL—————— olduğu, (22.09.2008/7154 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi,)
Şirket ortağı——————, Üsküdar ————-.noterliği—————– yevmiye sayılı hisse devir sözleşmesiyle şirketteki 57.000 TL lik hissesini —————— devretmesi sonucu hisse paylaşımının;
55.500 TL …,
94.500 TL … olduğu, (——————- sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi,) görülmektedir.
Şirket ortaklar kurulunun 23.10.2013 tarih ——- sayılı kararında; şirket ortaklarından …’un 01.10.2013 tarihinde Kadıköy ——–.noterliği —— yevmiye sayılı ihtarname, 04.10.2013 tarih 8419 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi, 02.10.2013 tarihli posta gazetesi sayfa 33 de toplantıya davet edildiği, ancak toplantıda hazır bulunmadığı, … ve ——— müdürlük sürelerinin sona ermesi nedeniyle şirket müdürü olarak …’nin 10 yıl süre ile müdür olarak seçilmesine, şirketi münferit imzası ile temsil ve ilzama kararının alındığı görülmüştür. (———————— yevmiye sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi).
2007-2011 dönemi yevmiye ve envanter defterlerinin, 2012 dönemi yevmiye defterinin, noter kapanış tasdiklerinin sürelerinde yaptırıldığı, bu nedenle kanuni şartları taşıdığı,
150.000 TL sermayesi tamamen ödenmiş davalı şirkette, dönen ve duran varlık değerlerinin ve dolayısıyla da 2007-2012 dönemi şirket varlıklarının her yıl artarak büyüdüğü,
Müspet özvarlığının yine 2007-2012 döneminde her yıl artmış olduğu,
Şirket net satışlarının 2007-2012 yılında devamlı büyüyerek arttığı, 2012 yılında dönem karının 93.741 TL olduğu,
Davacı vekili, şirket defter kayıtlarının düzgün tutulmadığını öne sürmüş ise de yukarıda tespit edildiği üzere defter kayıtlarının birbirini doğruladığı anlaşılmıştır.
Davacının şirket defter kayıtlarının düzgün tutulmadığı, şirket tarafından alınan krediler hakkında bilgi verilmediği ve imzasının olmadığı yönündeki iddiaların davalı … Pencereci’nin şirketi tek başına temsil yetkisi de birlikte değerlendirildiğinde, şirketin feshi için haklı neden oluşturmadığı,
Davacının diğer iddiasının şirket ortağı ————- şirket parasını şahsi harcamalarında kullandığı yönünde olup, bu hususta somut belge sunamadığı, bu hususun şirket defter kayıtlarında da tespit edilemediği,
Ayrıca; kendisine bilgi verilmediğini iddia ettiği görülmekle; limited şirket ortağı şirket müdürlerinden şirket işleri hakkında bilgi alabilir. Müdürlerin bunu engellemesi halinde ortağın başvurusu üzerine genel kurul konu hakkında karar verebilir. Genel kurulun bilgi alınması engellemesi halinde ortağın istemi üzerine mahkeme karar verecektir.
Somut olayda, davacı bilgi alma hakkının engellendiği iddiasıyla genel kurulu toplantıya çağırmaya ilişkin prosedürü başlattığına ve bunun akabinde de bilgi alma hakkının kullanılması için mahkemeye başvurduğuna ilişkin herhangi somut bir delil yoktur. Bir diğer ifadeyle, davacı, bilgi alma hakkının kullanılması için TTK m. 614’de belirlenen hukuki yollara başvurduğunu ispatlayamamıştır. Bu hukuki yollar tüketilmeden bilgi alma hakkının ihlal edilmesinin fesih için haklı sebep teşkil etmeyeceği doktrin ve yargı kararlarıyla da sab.it olmakla davacının davalı şirketin fesih ve tasfiyesi için haklı nedenlerin oluştuğu iddiasını kanıtlayamadığı görülmekle; davalı şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği,
Haklı nedenlerle limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemli davanın ortaklık tüzel kişiliğine karşı açılması gerekli ve yeterli olup, davalı ortağa husumet yöneltilemeyeceği, bu nedenle davalı … Pencereci aleyhine açılan davanın pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.
Birleşen davada ise davacı … pencereci davalı …’un şirket işleriyle ilgilenmediğini, genel kurul toplantılarına katılmadığını, şirkete gelmediği, davalının yetkilendirdiği kişinin de usulsüz işlemler yaptığı iddiası ile ortaklıktan çıkarılmasına talep etmiştir.
Dosyaya sunulan İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü kayıtları incelendiğinde, davalı şirketin kuruluşundan bugüne kadar ————- tarihlerinde genel kurul toplantılarının yapıldığı ve davalının bu toplantılardan sadece 23.10.2013 tarihli toplantıya katılmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, bir sermaye şirketi olan limited şirket ortağının genel kurul toplantısına katılması bir hak olup bir görev niteliğini taşımamaktadır. Müdür sıfatını taşımayan ortağın şirketin işleriyle ilgilenmesine ilişkin bir yükümlülük ve görev TTK’da düzenlenmemiştir. TTK m. 613 vd. maddeleri uyarınca şirketin yönetimi ve temsili müdürlere aittir. Müdürlerin bu görevlerini yerine getirmemesi halinde ise TTK m. 630 uyarınca müdürlük görevinden azledilebilir veya mahkeme kararıyla bu görevlerine son verilebilir. Somut olayda davalının müdürlük görevi 23.10.2013 tarihli toplantıya sona ermiştir. Birleşen davanın davacısının ileri sürdüğü sebeplerin davalının şirketten çıkarılması için haklı neden oluşturmadığı,
Bunun yanı sıra, TTK m. 640/3 uyarınca ortağın haklı sebeple çıkarılması davasının açılabilmesi için TTK m. 621/1-h maddesinde belirtilen yetersayı ile genel kurulun çıkarılma davası açılması konusunda karar alması gerekmekte olup, bu husus ta alınmış bir karar olmadığı da görülmekle koşulları oluşmayan birleşen davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM; Ayrıntıları ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
A-ASIL DAVA YÖNÜNDEN,
1-Davalı—————— aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı … Pencereci aleyhine açılan davanın pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
3-KARAR HARCI
Alınması gereken 35,90 TL maktu karar harcının 24,30 TL’si dava açılırken peşin olarak alınmış olduğundan geriye kalan 11,60 TL’nin davacıdan tahsiline,
4-AVUKATLIK ÜCRETİ:
a-Davada avukatla temsil edilen davalı —————- ve Ticaret Limited Şirketi yararına belirlenen 2.180 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine
b-Davada avukatla temsil edilen davalı ….———————– yararına belirlenen 2.180 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ:
a-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
b-Davalı tarafından yatırılan 3,75 TL vekaletname harcı ile yatırılan 86 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 89,75 TL’nin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
B-BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN,
Koşulları oluşmayan DAVANIN REDDİNE,
1-KARAR HARCI
Alınması gereken 35,90 TL maktu karar harcının 25,20 TL’si dava açılırken peşin olarak alınmış olduğundan geriye kalan 10,.70 TL’nin davacıdan tahsiline,
2-AVUKATLIK ÜCRETİ:
Davada avukatla temsil edilen davalı yararına belirlenen 2.180 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa verilmesine
3-DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ:
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.-