Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1153 E. 2018/275 K. 15.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1153 Esas
KARAR NO : 2018/275
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 16/06/2014
KARAR TARİHİ : 15/03/2018 (Tefhim Tarihi)
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalının internet sitesinde yayınlamış olduğu ürünleri inceleyerek ……tarihinde 1.000 adet teleskopik direk siparişi vermiş olduğunu ve ürünlerin bedeli olan 28.190,00 TL’nin davalı şirkete ödendiğini, ürün bedellerinin ödenmesine rağmen davalı şirketin çeşitli bahanelerle ürünlerin teslimatını geciktirdiğini, bunun üzerine 17/05/2013 tarihinde …….. Noterliğinden ….. yevmiye numaralı ihtarnamenin keşide edildiğini, ihtarname üzerine davalı şirketin sipariş verilen ürünleri 18/05/2013 tarihinde müvekkil şirketin şantiyesine gönderdiğini, gönderilen mallar içerisinden bir adet boru bedeli ödenerek numune olarak alındığını ve malların davalı şirkete iade edildiğini, yapılan incelemeler sonucunda ürünlerin istenilen boyutlarda olmadığının anlaşıldığını ve …… Noterliğinin ….. tarihli ve …… yevmiye no lu ihtarnamesi ile ayıp sebebiyle satış sözleşmesini feshettiğinden bahisle satış bedelinin iadesine ve uğramış olduğu zararların tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya verilen malların TSE standartlarında olduğunu ve TSE standartlarında %10 (+),(-) toleranslı olduğunu, kalınlığın 2,25 mm toleransında, ağırlığının ise 150950 ile 130050 kg. Arasında olduğunu, davacının sözleşmeden dönmek için haksız olarak kendisine teslim edilen malların ayıplı olduğunu ileri sürdüğünü bu durumun ancak bilirkişi incelemesi sonucunda ortaya çıkacağını ve malların ayıplı olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamına ilişkin olarak alınan bilirkişi heyet asıl ve kök raporunda özetle; her ne kadar davalı tarafça ürünlerin TSE standartlarında ve %10 (+),(-) toleranslı olduğu savunulmasına rağmen davacıya verilen teklif formunda savunulan tolerans payından bahsedilmediği, oysa borunun, teleskopik direk özelliği ve kullanım amacından doğan hassasiyet ve davalının tacir olması nedeniyle davalının savunmasının haklı olmadığı, davalının savunmasındaki gibi malların ayıplı olmaması halinde de davalının alacaklının temerrüdü hükümlerine dayanması gerektiği, ancak bunu yapmadığı, ancak davacının gözden geçirme ve muayene yükümlülüğünü yerine getirerek bir adet numuneyi bedeli karşılığında aldığından bahisle sözleşmeden dönme koşullarının oluştuğu ve davacının direklerin bedeli ile dava dışı şirkete ödenen kira bedellerini talep edebileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin, davacı tarafa verilen malların ayıplı olduğundan bahisle malların bedelinin iadesi ve doğan zararın tazmini olduğu, davacı tarafça verilen malların ayıplı olduğunun iddia edildiği, davalı tarafça ayıplı olmadıklarından bahisle davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamına alınan bilirkişi raporunda, davacıya verilen ürünlerin davacıya verilen teklif formunda belirtilen ağırlık ve ölçüde olmadığı kanaatine varıldığı, denetime elverişli rapor dikkate alındığında davacı tarafa verilen ürünlerin ayıplı olduğu, davacının muayene ve gözden geçirme yükümlülüğünü yerine getirdiği, bu hali ile davacı bakımından sözleşmeden dönme koşullarının oluştuğu, sözleşmeden dönme nedeniyle direklerin bedelinin iadesini ve menfi zararının tazminini talep edebileceği, davacı tarafça zarar olarak talep edilen dava dışı 3.kişiden kiralanan direklerin kira bedelinin, davalı ile sözleşme kurulmasaydı da doğacak nitelikte olan müspet zarar niteliğinde olduğu, davacı tarafça da sözleşmeden dönme hakkının kullanılması nedeniyle de müspet zararının tazmininin talep edilemeyeceği ve davanın bu hali ile kısmen kabulünün gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-28.190,00 TL’nin 13/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2- Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
3- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 3.382,80 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinin altında olamayacağından 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5- Alınması gereken karar ve ilam harcı 1925,66 TL olduğundan peşin alınan 565,95 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1359,71 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6- Davacı tarafça iş bu dava için yapılan 565,95 TL peşin harç, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti ile 145,80 TL tebligat ve posta giderinden ibaret toplam 2.311,75 TL’nin davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 1.966,45 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, arta kalan kısmın davacı yan üzerinde bırakılmasına,
7 – Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 15/03/2018