Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1138 E. 2020/69 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2014/1138 Esas
KARAR NO : 2020/69

DAVA : Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ : 23/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında —– imzalandığını, bu sözleşme uyarınca müvekkilinin tek satıcısı olduğu firmaların mümessillik haklarını davalı şirkete devredilmesini teminen girişimlerde bulunacağını, devir işleri bitinceye kadar tek satıcısı olduğu, firmaların malları için alacağı siparişleri davalı şirkete devredeceğini, davalı şirketin —— işleri yaptığı sağlık kuruluşlarının dışındaki müşterilere müvekkili firmanın izni olmadan ürün satamayacağını ve gelen talepleri müvekkili şirkete bildireceğini, bu sözleşme uyarınca her bir marka için ayrı ayrı belirlenmek üzere ve karın —-, %36’sı ——şirketine ait olmak üzere — alış fiyat listesinin müştereken oluşturulacağını ve —- yapacağı ödemelerin vadesinin 90 gün olarak kararlaştırıldığını, sözleşmenin 8. maddesi uyarınca müvekkili şirketin davalı şirkete yapacağı ödemeleri teminat olarak 150.000 TL miktarlı bir teminat senedi tanzim ederek vereceğini ve 12. Maddesinde ise — — numaralı 150.000 TL bedelli “vade tarihi bulunmayan” teminat çekinin keşide edilerek davalı şirkete teslim ettiğinin belirtildiğini, yine davalı şirkete teslim edilen ve üzerinde herhangi bir vade tarihi bulunmayan çekin davalı şirket tarafından onaylanan fotokopisi üzerine de çekin teminat amaçlı olarak verilmiş olduğunun yazıldığını, yine müvekkili şirket tarafından davalı şirkete yukarıda belirtilen sözleşmenin teminatı olarak —— bulunmayan” çekin keşide edilerek teslim edildiğini, müvekkili şirket tarafından sözleşme şartları uyarınca ticari işlemler devam ederken, 23/12/2013 tarihinde İstanbul —- İcra Müdürlüğünün—talimat sayılı dosyasından müvekkili şirketin depo adresine menkul haczi için gelindiğinin öğrenildiğini, müvekkili tarafından derhal depoya gidildiğinde; davalı şirket tarafından vade tarihi bulunmayan teminat çeklerinin icra takibine konu yapıldığı ve İstanbul — Asliye Ticaret Mahkemesinin —-. İş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alınmış olduğunun anlaşıldığını, davalı şirket vekilince müvekkili şirketin depo adresinde bir kısım menkul malların ihtiyaten haczedildiğini, çağrılan nakliye ile muhafaza işlemlerine başlanacağı yönünde baskı oluşturulduğunu, bu baskı ve haciz tehdidi altında müvekkili şirket yetkilisi —- borcuna icra kefili yapıldığını ve teminatın iadesine muvafakat alındığını ve ihtiyaten haczedilen menkul malların kendisine yediemin olarak bırakıldığını, müvekkili şirket deposunda haciz ve muhafaza işlemi yapılarak şirketin ticari faaliyetlerinin sekteye uğratıldığını ve muhafaza işlemi nedeniyle siparişleri temin edemez hale geldiğini, mahkemenin tedbir kararına, ihtiyati haciz kararına itirazlarına rağmen 07/01/2014 tarihinde müvekkili şirketin merkez adresine gelinerek İstanbul –. İcra Müdürlüğünün — talimat sayılı dosyasından müvekkilinin ticari faaliyetinin devamı için zorunlu olan bütün bilgisayar, yazıcı, faks makineleri ve sair ofis malzemelerinin haczedilerek muhafaza altına alındığını, İstanbul Anadolu –. ATM nin — İş sayılı dosyasından alınan ihtiyati haciz kararına itiraz edildiğini ve itirazlarının kabul edilerek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verildiğini, İstanbul Anadolu –. İcra Dairesi’nin —sayılı dosyasından yapılan icra takibinde, icra takibinin yetkisine, takibe konu senetteki vadeye, takip yoluna ve borca itirazları için İstanbul Anadolu —. İcra Hukuk Mahkemesi’nin—- sayılı dosyasında dava açıldığını, mahkemenin 03/01/2014 tarihli celsesinde takibe konu 150.000 TL bedelli çek ile ilgili icra takibinin dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına, yapılan yargılama sonunda ise İstanbul Anadolu — İcra Hukuk Mahkemesi’nin —-Karar sayılı ilamı ile icra dairesinin yetkisizliğine karar verildiğini, haksız haciz nedeniyle müvekkilinin ticari faaliyetlerinin durduğunu, herhangi bir vade bulunmadığını bildiği halde davalı tarafın kötüniyetle harekete geçtiğini, ihtiyati haciz talebinin dayanağı olan senetlerin —– tarihli “özel sözleşme” başlıklı sözleşmenin teminatı olarak verilen çeklerde herhangi bir vade tarihi bulunmamasına rağmen davalı tarafça çeklerin takibe konu yapılmak için vade tarihi eklendiğini,—- nolu çekin davalı tarafça yazılan vadeden önce 16.12.2013 tarihinde bankaya ibraz edildiğini, 5941 sayılı kanunun geçici m.3/b.5 e göre 31/12/2017 tarihine kadar üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazının geçersiz olduğunu, müvekkilinin sabit ikametgahı bulunduğunu, herhangi bir mal kaçırma ihtimalinin bulunmadığını, davalı tarafça haciz baskısı altında müvekkili şirket yetkilisinden hukuka aykırı ve aynı zamanda kanuni şartları taşımadığından geçersiz kefalet alındığını, icra takibinden önce yapılan tahsilatların borçtan düşülmediğini, dayanağı olmayan birçok kalemin icra dosyasına eklendiğini, davalı tarafın İstanbul Anadolu —-. İcra Dairesi’nin — Esas sayılı dosyasından yaptığı icra takibinden sonra icra hukuk mahkemesinin yetkisizlik kararı verme aşamasına kadar müvekkili şirketin tüm banka hesaplarına, 3. Şahıslar nezdindeki alacaklarına hacizler konduğunu ve bir kısım tahsilatlar yapıldığını, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları ve manevi tazminata ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile İstanbul Anadolu ———Asliye Ticaret Mahkemesi’nin — sayılı dosyasına depo edilen teminatın alacaklıya iadesinin önüne geçmek adına üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, haksız ihtiyati hacizden doğan 5.000 TL maddi tazminatın haciz tarihinden itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile 01.04.2013 tarihinde müvekkili şirketin merkezinde “özel sözleşme” başlıklı tek satıcılık sözleşmesi imzalandığını, sözkonusu sözleşmenin 5.maddesi uyarınca — mallarda— kararlaştırıldığını ve 12.maddesi uyarınca müvekkili şirkete teminat ve tahsilat amacıyla kullanılmak üzere borçlu firma tarafından keşide edilen — çekinin verildiğini, tarafların “teminata karşılık alınmış olan 150.000 TL bedelli çekin teslimi esnasında, cari hesap bakiyesinin mutabık kalınan ödeme süreleri içinde çek tutarı olan 150.000 TL’sini aşması halinde çek sahibine bilgi vermek kaydıyla tahsilata koyulabileceği” hususunda anlaştıklarını, bu anlaşma gereği cari hesabın çek tutarını aşması halinde anılan çekin hukuki manada teminat vasfını yitirip tahsilata konu edilebileceğini, bu nedenle söz konusu çekin safi teminat çeki değil şartlı teminat çeki olduğunu, uzun süredir ödemelerini gerçekleştirmeyen ve borç bakiyesi çek tutarını aşan borçlu firma yetkililerinin borcu ödemeleri hususunda ihtar edildiğini, ödeme yapılmadığı takdirde söz konusu çekin aradaki sözleşme uyarınca tahsile konulacağının bildirildiğini, borcun her geçen gün artması ve borçlu firmanın ödeme yapmaması üzerine 17/10/2013 tarihinde bir araya gelen tarafların daha önce teminat olarak verilen çekin cari borcun aralık ayına kadar kapatılmaması halinde 13/12/2013 tarihinde tahsile konulması hususunda anlaşmaya vardıklarını, bu manada sözkonusu çekin tahsilat makbuzu karşılığı şirketin cari hesabına intikal ettirildiğini, verilen sözlerin tutulmaması ve 19.11.2013 tarihi itibariyle cari borcun — ulaşması üzerine tarafların tekrar bir araya gelerek borcun kapatılması hususunda görüşme yaptıklarını ve borçlu şirketin cari borcun açıkta kalan 177.265,53 TL’si için 16.12.2013 tarihli davaya konu ikinci çeki tanzim ederek makbuz karşılığı müvekkili şirkete verdiklerini, ancak borcun kapatılmaması üzerine anılan çeklerin bankaya ibraz edilerek arkalarının yazdırıldığını ve sözleşmenin yapıldığı yerin — olması sebebiyle İstanbul Anadolu —–Asliye Ticaret Mahkemesi’nden ihtiyati haciz talep edildiğini, anılan mahkemenin 20/12/2013 tarihinde vermiş olduğu ihtiyati haciz kararının İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün — esas sayılı dosyası ile esas takibe konu edilerek borçluya tebligat çıkartıldığını, aynı zamanda alacaklısı olduğu düşünülen bir kısım yerlere haciz yazıları gönderildiğini ve ayrıca borçlu şirketin merkez ve depolarındaki malların fiilen haczi için İstanbul Nöbetçi İcra Müdürlüğü’ne talimat yazıldığını, araya hafta sonunun girmesi nedeniyle fiili haczin 23.12.2013 günü saat 14:10 da tatbik edilebildiğini, aynı gün fiili haczin yapılmasından evvel ödeme emrini tebellüğ etmiş olan borçlu firma yetkilisi—– kendi hür iradesi ile depo olarak kullanılan haciz mahalline gelerek haczedilen malların kendisine yediemin olarak bırakılmasını kabul ettiğini ve hür iradesi ile borcu kabul ettiğini beyan ederek teminatın iadesine muvafakat ettiğini ve ayrıca bununla da yetinmeyip şirketin borcuna karşılık icra kefili olduğunu, hacizden sonra şirket yetkilisi ile alacaklı şirketi temsilen—– şirket merkezinde bir araya gelerek İİK 38. m. uyarınca sulh sözleşmesi ve bundan bağımsız bir temlik tözleşmesi imzaladıklarını, sulh sözleşmesinin konusunun yetkisizlik kararı sonrası İstanbul —. İcra Müdürlüğü’ne gönderilen İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü’nün esas dosyasına konu edilen (ve aynı zamanda huzurdaki dava ile itiraz edilmiş olan) alacağın ödenmesine ilişkin olduğunu, borçlu şirketin sözkonusu sulh sözleşmesinin 3. maddesi uyarınca İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün— dosyasının toplam tutarının 23.12.2013 tarihi itibarıyle 403.605,07 TL olduğunu, 4. maddesi uyarınca takibe konu alacağa ve icra dosyasına herhangi bir itirazlarının olmadığını, 5. maddesi uyarınca toplam dosya borcu olan 403.605,07 TL nin 31.12.2013 tarihinde kayıtsız şartsız ödeneceğini kabul ve beyan ettiğini, görevli ve yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk mahkemeleri olduğunu, tüm bu nedenlerle göreve ve yetkiye yönelik itirazlarının dikkate alınarak mahkemenin görevsiz ve yetkisiz olduğuna, teminat mektubu üzerine konulmuş olan tedbirin kaldırılmasına, haksız ve dayanaksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
İstanbul Anadolu —. İcra Hukuk Mahkemesinin—- Sayılı dosyası fiziken, İstanbul Anadolu (Kapatılan) —- ATM nin —–. İş sayılı dosyası, İstanbul –. İcra Müdürlüğünün ——. Sayılı dosyası ile İstanbul —. İcra Hukuk Mahkemesinin — Sayılı dosyası Uyap üzerinden dosyaya celp edilmiştir.
İstanbul Anadolu (Kapatılan) —. ATM nin —. İş sayılı dosyasının incelenmesinde; dosyamız davalısı —— bedelli çeklerden dolayı toplam — alacak nedeniyle ihtiyati haciz kararı verilmesinin talep edildiği, mahkemece 20/12/2013 tarihli kararla teminat karşılığı —- alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere ihtiyati haciz kararı verildiği, —- şirketinin itirazı üzerine mahkemenin 22/01/2014 tarihli ek kararı ile yetki itirazının kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu — İcra Hukuk Mahkemesinin— Sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı takip borçlusunun adresi itibari ile İstanbul icra daireleri yetkili olduğundan takibe konu çeklerin keşide yeri İstanbul olduğundan yetki itirazının kabulüne, Anadolu icra müdürlüklerinin yetkisizliğine karar verilmiştir.
İstanbul —. İcra Dairesi —İcra Dosyasının incelenmesinde; dosyamız davalısı tarafından davacısı aleyhine toplam 332.690,29 TL alacak üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
İstanbul ——. İcra Hukuk Mahkemesinin — tarafından iki adet çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı, borçlu — icra mahkemesine yaptığı itirazında takibe dayanak çeklerin, tek satıcılık sözleşmesi kapsamında sözleşmenin teminatı olarak verildiğini ve kayıtsız şartsız borç ikrarı içermediğini ileri sürerek takibin iptalini istediği, mahkemenin istemin reddine karar verdiği, temyiz incelemesini yapan Yargıtay —— seri numaralı 150.000,00 TL bedelli çekin bedelinin tahsilinin gerekip gerekmediği, öngörülen şartın gerçekleşip gerçekleşmediğinin yargılamayı gerektirdiği, sözkonusu senedin kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedelin ödenmesi için havale unsurunu içermediği, anılan senede dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamayacağı, bu çek yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı vermiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava; davalının, davacı hakkında aldığı ihtiyati haciz kararının uygulanması nedeniyle davacının maddi zarara uğradığı iddiası ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlığın her iki tarafının da ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan kanun maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gereklidir.
Somut olayda uyuzmazlıktaki temel ilişkinin senet alacağı olması ve talebin TTK’da düzenlenen kıymetli evrak hukukunu ilgilendirmesi nedeniyle mahkememiz görevlidir.
2004 sayılı İİK’nun 259/1. maddesinde ise, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. (Yargıtay —. Hukuk Dairesinin — Karar sayılı kararı da bu yöndedir. )
Somut olayda; davalı şirketin —– şubesine — keşide tarihli, 177.265,53 TL bedelli iki adet çeke dayanarak İstanbul Anadolu (Kapatılan) ——–sayılı dosyasında davacı hakkında ihtiyati haciz talebinde bulunduğu ve talebi yerinde görülerek ihtiyati haciz kararı verildiği, alınan ihtiyati haciz kararı sonrasında davacı aleyhine İstanbul Anadolu –. İcra Müdürlüğü’nün — esas sayılı takip dosyasında 358.962,19 TL alacağın tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, bu dosyadan yazılan talimat üzerine İstanbul — İcra Müdürlüğünün — Talimat sayılı dosyası üzerinden davacıya ait iş yerinde 23/12/2013 tarihinde haciz işlemi yapıldığı,—..şirketi tarafından ihtiyati haciz kararına itiraz edilmesi sonucunda mahkemece 22/01/2014 tarihli kararla yetki itirazının kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstanbul ——-. İcra Müdürlüğünce talimat üzerine düzenlenen 23/12/2013 tarihli haciz tutanağında davacı şirket yetkilisi —iadesine muvafakat ediyorum.Borca herhangi bir itirazım bulunmamaktadır. Ayrıca bizzat kendim şirketimizin borcuna karşılık icra kefili olmak istiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili ve davalı yetkilisi arasında 23/12/2013 tarihinde imzalanan ve İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün — Sayılı dosyasına konu alacağın ödenmesine ilişkin sulh sözleşmesine göre davacı şirket yetkilisi, İstanbul Anadolu–. İcra Müdürlüğünün —Sayılı dosyasına konu alacağın 324.573,95 TL asıl alacak olmak üzere fer’ileriyle birlikte toplam 403.605,07 TL olduğunu, İstanbul Anadolu–. İcra Müdürlüğünün —-. Sayılı dosyasına konu alacağa ve icra dosyasına herhangi bir itirazlarının olmadığını, tespit edilen 403.605,07 TL nin 31.12.2013 tarihinde kayıtsız şartsız ödeneceğini kabul ve beyan etmiştir.
Buna göre yapılan değerlendirmede; ihtiyati haciz kararından sonra davacı şirket yetkilisinin haciz tutanağında tespit edildiği üzere borca itirazının bulunmadığını beyan ettiği gibi 23/12/2013 tarihli sulh sözleşmesi yapmak suretiyle davalıya borçlu olduğunun kabul edildiği ve aynı tarihli temlik sözleşmesi ile bir kısım alacaklarını davalıya devrettiği, bu nedenle ihtiyati haczin haksızlığının ileri sürülemeyeceği anlaşılmakla haksız fiilin hukuka aykırılık unsuru oluşmadığından davacının talep ettiği maddi tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar harcına karşılık davacı tarafından 85,40 TL peşin harç yatırılmış bulunduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, fazla alınan 31,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılmasına,
4- Davanın reddedilen 5.000,00 TL dava değeri üzerinden davalı yararına belirlenen 3.400,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından masraf yapılmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.