Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/716 E. 2018/1162 K. 14.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2012/716 Esas
KARAR NO : 2018/1162

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 04/06/2012
KARAR TARİHİ : 14/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA: Davacı vekili dilekçesinde özetle, 2010 senesinde kumlan davacı şirketin yağ alım – satımı ve imalâtı ile uğraştığını, davalı …’ın şirketin eski ortağı, diğer davalı …’un da ———— kız kardeşi olduğunu, 2012 senesinin Mart ayında hisse devirlerinin yapıldığını, devir alacak ortakların şirketin defterlerini ve bilançolarını incelediklerini, borcu olmadığının anlaşılması üzerine hisse devirlerinin gerçekleştiğini, bir müddet sonra bankaya kredi için başvurulduğunda şirketin protestolu senetlerinin olduğunun öğrenildiğini, konu araştırıldığında davalı …’ın imzası ile düzenlenmiş, davacı şirketin borçlu, davalı …’ın lehdar ve diğer davalı …’un da hamil olarak yazıldığı üç adet senedin bankaya ibraz edildiğinin anlaşıldığını, oysa senetlerin yetkinin kötüye kullanılması suretiyle davalı … tarafından tanzim edildiğini, müvekkili şirketin davalılara borçlu olmadığını, 500.000 TL’si sermayeli şirketin hissesini devreden davalı …’e 360.000 TL’si borçlanmasının hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığını, senetlerin diğer davalı …’a ciro edilerek iyi niyetli üçüncü kişi oluşturulmaya çalışıldığını, davacı şirketin davalılara borçlanması için bir neden olmadığının ticari defter kayıttan ile sabit olduğunu, davalı …’ın hissesini devir ettikten sonra önceki 20.02.2012 tarihi ile düzenlendiği kanaatini taşıdıklarını, bu fiil dolandırıcılık suçunu teşkil ettiğinden gereken şikayetlerin yapıldığını, soruşturmanın halen devam ettiğini, senetlerde “malen” ibaresinin yazıldığını, fakat davalı …’in davacı şirketten herhangi bir mal almadığını, senetlerin davalı … tarafından bankaya verildiğini, müvekkili şirketin haberdar olmadan protesto çekildiğini, senetlerden haricen bilgi sahibi olan müvekkilinin davalılar hakkında suç duyurusunda bulunması üzerine senetlerin bankadan geri alındığını iddia ederek, senetlerin ödenmesinin tedbiren durdurulmasına, müvekkili şirketin davalılara borçlu olmadığının tespitine, senetlerin aynen iadesine, ödeme yapılması halinde istirdatına, davalıların % 40 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı şirket kurulduktan sonra mevcut borçlarının ödenmesinde ve eksik makine ile inşaat işlerinin tamamlanmasında yaşanan finansal sıkıntılar nedeniyle şirket ortağı————– o vakitler bazı maddi birikimleri olan müvekkili …’ı şirket ortağı olmaya çağırdığını, ortaklardan ——————- tahminen 300.000 TL’sına ihtiyaç duyulduğunu, bunu davalı …’in karşılaması halinde üretime geçilerek borcun şirket tarafından ödeneceği söylediklerini, bu görüşmelerden sonra müvekkili ———— hisse devir alarak davacı şirkete ortak, olduğunu, hisse devir bedelinin dışında şirkete borç mahiyetinde ödemelere başladığını, şirket borca batık vaziyette iken müvekkilinin ortak olarak alındığını ve tüm ödemelerin müvekkili ——– tarafından yapıldığını, müvekkilinin kendi birikimleri bittikten sonra kardeşi …’dan ve arkadaşları … ile ———————- borç almak suretiyle davacı şirkete aktarmaya devam ettiğini, söz konusu kişilerden alınan borçların bankadan geçen kısımlarının dekontlarının ekte sunulduğunu, müvekkili ————-n aldığı borçların bazılarını davacı şirketin yararına harcadığını, bir kısmını da şirketin banka hesaplarına yatırdığını, bu işlemlerden ötürü müvekkili ——- davacı şirketten alacaklı hale geldiğini, yapılan ödemelerin dilekçenin ekinde takdim edildiğini, müvekkilinin senetleri 20.02.2012 tarihinde tanzim ederek 340.000 TL’si toplammdaki üç adet senedi …’a, 20.000 TL’si bedelli bir adet senedi ( bu senet birleşen davanın konusudur) … “e teslim ettiğini, senetlerin tahsil amacıyla —————–Bankasrna 27.02.2012 tarihinde verildiğini, hisse devrinin ise bunlardan sonra 05.03.2012 tarihinde yapıldığını, davacının senetlerin sonradan eski tarihle düzenlendiği iddiasının doğruyu yansıtmadığını, müvekkilinin katkıları ile davacı şirketin fabrikasının üretime hazır hale getirildiğini, müvekkilinin aldığı borçların ödeme zamanı geldiğinde şirket ortakları—————- müvekkilini ekonomik olarak zor durumda bıraktıklarını, bu durumu fırsat bilerek fabrikaya sahip olmak istediklerini, bir müddet müvekkilini oyaladıklarını, çaresiz kalan müvekkilinin hisselerini devir etmek zorunda kaldığını, devir bedelinin dava konusu senetlerden ötürü şirketin borçlu olduğu gerekçesiyle müvekkiline ödenmediğini,—————- kaldığını, müvekkilinin devir bedelini alamadığı gibi dava konusu senetlerin de ödenmediğini, ———–halen davacı şirketin ortakları olduklarını, müvekkilini tehdit ettiklerini, bu hususta ———- Savcılığı’na dilekçe verildiğini, asıl müvekkilinin dolandırıldığını beyan ederek, davacının tedbir talebinin ve davanın reddine, davacının % 40’tan az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, Birleşen Asıl Dava ile Birleşen davada davalı …’ın yetkisini kötüye kullanarak düzenlediği iddia edilen senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek, kanıtlar toplanmak ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuçlandırılmıştır.
Bu itibarla toplanan deliller, mahkememizce kısmen benimsenen bilirkişi raporu, tarafların iddia ve savunmaları hep birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı şirket vekili, hissesini devrederek şirketten ayrılan davalı …’ın yetkisini kötüye kullanarak, kendisini lehdar, şirketi de borçlu göstererek senetler düzenlediğini, bu senetleri kardeşi diğer davalı …’a ciro ettiğini, olayın sonradan öğrenildiğini iddia ederek, davacı şirketin davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili ise; …’ın borca batık şirkete ortak olduğunu, kendi birikimleri ve kardeşi ile arkadaşlarından temin ettiği paralar ile şirkete borç verdiğini, şirketi düzlüğe çıkardığını, daha sonra şirketten ayrılmaya zorlandığını, kardeşine ve arkadaşına olan borçların ödenmesi amacıyla senetlerin düzenlenerek ciro edildiğini, dava konusu senetlerden ötürü şirket borçlu olduğu için hisse devir bedelini bile alamadığını, davacı şirketin senetleri de ödemediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Senetlerin hepsinin tanzim tarihinin 20/02/2012 olduğu, bütün senetlerde borçlu davacı şirket, alacaklı ise davalı … olarak gözüktüğü, senetlerde bedelinin —————- olunduğunun yazılı olduğu belirlenmiştir.
Davacı şirketin sermayesinin 500.000 TL olduğu, dosyaya mübrez ve tarihleri 05/03/2012 olan iki adet ‘———-” göre, davalı …’ın davacı şirkette 125.000 TL tutarında sermaye payı olduğunun anlaşıldığı, davalı …’ın, bu sermayesinin, 100.000 TL’lik kısmını ———–, 25.000 TL’lik kısmını ———- devir ettiğinin sözleşmelerde görüldüğü,
Ancak davalı …’ın 24/03/2011 tarihli 2011/2 sayılı davacı şirketin Yönetim Kurulu Kararı ile Yönetim Kurulu üyeliğine atandığı ve 02/08/2013 tarihine kadar geçerli olmak üzere imza yetkisi verildiği şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olacağının karara bağlandığı anlaşılmıştır.
Davacı şirket kambiyo senetlerinden ötürü borçlu olmadığının tespitini istemektedir. Davalı taraf ise kambiyo senetlerinin borç verilen paraların geri ödenmesi maksadıyla düzenlendiği ve bu nedenle alacaklı olduğunu savunmaktadır. Ortada geçerli bir kambiyo senedi bulunması ve bu kambiyo senedinin karşılıksız olduğu iddia edildiği, meni halinde kural olarak ispat yükü davacıya düşmektedir.
Ancak asıl dava ve birleşen davanın konusu edilen senetlerin davacı şirketin yetkilisi … tarafından kendisi lehtar gösterilmek suretiyle düzenlendiği görülmekle,
Senedin keşideci bölümünde şirket ve şirket temsilcisinin aynı kişinin elinden çıkmış iki imzası bulunması halinde ve imzalayanın şirket temsilcisi olması durumunda imzalardan birini şirket, diğerinin de imza sahibinin şahsı adına atılmış olduğunun kabulünün zorunlu olduğu, senetteki borçtan sorumlu olmak için keşidecinin tek imzasının yeterli olduğu, birden fazla imza atılmasına gerek olmadığı, öte yandan şirketi ilzama yetkili keşideci adına senet düzenlenmesi halinde TTK’nun 585.maddesi hükmüne göre, poliçe keşidecinin emrine yazılı olabileceği gibi bizzat keşideci üzerine veya üçüncü bir şahıs hesabına da keşide edilebilir. Ancak aynı kanunun bonolarda da uygulanması gereken 690.maddesinde 585.maddeye bir yollama yoktur. Bu itibarla anılan madde bonolar için uygulanamaz. Zira poliçedeki keşideci ile bonodaki keşideci aynı konumda olmayıp, poliçede kabul edilen muhatap, bonodoki keşideci durumundadır. Bonoyu düzenleyen kişi somut olayda da gözlendiği gibi şirket yetkilisi ile lehdar aynı kişi olduğundan kendisini lehdar olarak göstererek bono düzenleyemez. Eğer böyle bir şey mutlaka istiyorsa bu hususu poliçe düzenlemek suretiyle gerçekleştirebilir.
Şu hale göre lehdar ve keşideci sıfatı birleşen dava dayanağı belge bono niteliğinde olmadığından alacaklının bu senetlere dayanarak ciro yoluyla senedi eline geçirip takip yapmasına da yasal imkan yoktur. Çünkü bono vasfında buhunmayan belgedeki hakkın ancak alacağın temliki suretiyle devri mümkündür, bu nedenle davalı … ve …’in dava dayanağı adi yazılı belgeler nedeniyle alacak iddiasında bulunamayacakları, davalı …’ın davalı şirkete havale yolu ile gönderdiği paraların borç olarak gönderildiğini, dava konusu belgeler nedeniyle davacıdan alacağı olduğunu kanıtlayamadığı, delilleri arasında açıkça yemin deliline de dayanmadığı görülmekle, davacının asıl dava ve birleşen davanın davalılarına borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl DAVANIN KABULÜ ile,
Keşidecisi davacı şirket, lehtarı davalı … olan dava konusu
————- vade tarihli ————— bedelli,
———— vade tarihli ————- bedelli,
———— vade tarihli ———– bedelli
Üç senet nedeniyle davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine,
Davacının kötü niyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine,
2-Birleşen DAVANIN KABULÜ ile,
Dava konusu keşidecisi davacı şirket, lehtarı davalı … olan 23.03.2012 vade tarihli 20.000 TL bedelli senet nedeniyle davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine,
Davacının kötü niyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine,
ASIL DAVA KARAR HARCI
3-Alınması gerekli 23.225,40 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 5.049,00 TL harçtan mahsubu ile eksik bakiye 18.176,40 TL nin asıl davanın davalılarından tahsiline, hazineye irad kaydına,
ASIL DAVA AVUKATLIK ÜCRETLERİ
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 26.350,00 TL nispi vekalet ücretinin asıl davanın davalılarından alınarak davacıya verilmesine,
BİRLEŞEN DAVA KARAR HARCI
5-Alınması gerekli 1.366,20 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 321,45 TL harçtan mahsubu ile eksik bakiye 1.044,75 TL nin birleşen davanın davalılarından tahsiline, hazineye irad kaydına,
BİRLEŞEN DAVA AVUKATLIK ÜCRETLERİ
6-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 2.400,00 TL TL nispi vekalet ücretinin birleşen davanın davalılarından alınarak davacıya verilmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ
7-Asıl davada davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 5.073,45 TL’nin asıl davanın davalılarından alınarak asıl davanın davacısına verilmesine,
8-Birleşen davada davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 321,45 TL’nin birleşen davanın davalılarından alınarak birleşen davanın davacısına verilmesine,
9-Asıl dava da davacı tarafından sarfedilen 2.800 TL bilirkişi ücreti ve 588,50 TL posta ücretinin toplamda 3.388,50 TL’nin asıl davanın davalılarından alınarak asıl davanın davacısına verilmesine,
10-Birleşen davada yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
11-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.