Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/714 E. 2018/735 K. 29.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2009/714 Esas
KARAR NO : 2018/735
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/06/2009
KARAR TARİHİ : 29/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dilekçesinde özetle ; müvekkili şirketin davalıların değişik dönemlerde temsil ve ilzama yetkili bulundukları dava dışı ………. Sanayi İşletmecilik ve Ticaret A. Ş.’ nde 144.540 adet ……grubu ve 590.460 adet E grubu olmak üzere toplam 735.000 adet ve 73.500,00 TL değerinde paya sahip olduğunu, ana sözleşmeye göre şirketi temsil ve ilzama en az 1 A grubu ve 1 C grubu hissedardan oluşan yönetim kurulu üyelerinin yetkili bulunduğunu, temsil ve ilzam işleri konusunda yönetim kurulu üyeleri arasında taksimat yapıldığını, müvekkilinin ……A.Ş.’ ne 1994 yılında ortak olduğunu, şirketin hukuki ve fiili yönetiminin …..ailesinin elinde bulunduğunu, müvekkili şirketin ……ailesine duyduğu güven nedeni ile …… A.Ş. üzerinde etkili bir denetim mekanizması oluşturamadığını, müvekkiline sürekli olarak şirketin yatırım yaptığının, şirketin değerinin ve dolayısı ile müvekkilinin hisselerinin değerinin arttığının bu nedenle kar payı dağıtılmadığının söylendiğini, müvekkiline hiç kar payı ödenmediğini, 2008 yılı ortalarında davalı …’nın müvekkilinin hisselerini satın alma isteğini bildirdiğini, müvekkilinin hisselerinin değerini tespit ettirmek amacıyla Yeminli Mali Müşavir ……. ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavir………. görevlendirdiğini, görevlendirilen denetim ve değerlendirme uzmanlarının istedikleri bir kısım defter, belge, bilgi ve dokümanların eski yıllara ait oldukları, yapılan inceleme ile ilgilerinin bulunmadığı, şirket arşivinin karışık olduğu vb. gerekçeler ile teslim edilmediğini, uzmanların mevcut defter, belge, bilgi ve dokümanların durumuna göre tespit ve kanaatlerini bildirir 18-12-2008 tarihli özel inceleme ve tespit raporunu hazırladıklarını, belgelerin incelenmesi ve yapılan araştırmalar sonucu defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikaların usulsüz ve karışık olması nedeni ile hukuken delil değeri taşımadığının tespit edildiğini, bu durumun Gelirler Başkontrolörü’nün Raporu ile de sabit olduğunu, müvekkili şirket……’den herhangi bir borç almamasına rağmen ortaklardan alacaklar hesabında fıktif muamelelerle yüksek miktarda borçlu gösterildiğini, uzmanların talebine rağmen bu borçları tevsik eden hiçbir belge ibraz edilmediğini, bu borçlara dönem sonları itibari ile döviz bazında yüksek oranda faiz tatbik edildiğini ve faizli miktara kur tatbik edildikten sonra dönem sonu Türk Lirasına çevrilerek kayıtlara alındığını, davalıların şirketin değerini düşük gösterme çabasında olduklarını, herhangi bir mal veya hizmet alımına yönelik olmaksızın sürekli olarak ortaklara ve onların ortağı oldukları şirketlere mevzuata aykırı şekilde verilen avanslar hesabından para kullandırıldığını, …….ailesinin döviz cinsi borçlarının Türk Lirasına çevrilerek muhasebeleştirildiğini, yalnızca bir kısmına faiz tatbik edildiğini, ortakların borçlarına farklı statüler uygulandığını, iştirakler ile ilgili harcama yapılmış olmasına rağmen iştirak kazançları ile ilgili herhangi bir kayıt veya belge bulunamadığını, şirkete bugüne kadar iştir derden hiç gelir kaydı yapılmadığını, …..ailesinden bazı ortaklar sermaye taahhütlerini yerine getirmiş gözükmekle birlikte ödemelere ait belgeye rastlanmadığını, …………. tarafından Bodrum/Turgutreis’te inşa edilen 12 adet villa 200.000,00-250.000,00 TL aralığında satışa sunulup satıldığı halde 8.000,00-28.000,00 TL aralığında, maliyet bedellerinin çok altında bedellerle satılmış olarak gösterildiğini, 2006 yılında satışı yapılan 4 adet taşınmazın satış bedellerinin emsal rayiç fiyatların ve hatta fatura bedellerinin çok altında gösterilerek kayıtlara alındığını, böylece hasılatın gizlenmesi yoluna gidildiğini, … ve ailesi tarafından mesken olarak kullanılmakta olan şirkete ait ………. 2.500.000.-USD rayiç bedelli yalının şirket kayıtlarında 190.000.-TL olarak gösterildiğini, bu taşınmazın …’ya bedelsiz olarak kullandırıldığını, kanunen kabul edilmeyen gider miktarının olağandışı yüksek olduğunu, Emlak Bankası Tasfiye Kurulu’na sürekli olarak ödemeler yapılıp bunların avans olarak gösterildiğini, avansların büyük bölümüne faiz işletilmediğini, genel kurulda kar payı dağıtımı kararı verildiği yıllarda ….ailesine kar payı ödenirken müvekkili şirkete ödenmediğini, şirket defter ve kayıtlarının ilgili mevzuata uygun tutulmamasının yüksek miktarda vergi tarh ve cezasına neden olduğunu, yapılan usulsüzlüklerin müvekkilini zarara uğrattığını, istenen belgelerin tamamı teslim edilmediğinden zararın gerçek boyut ve miktarını tespit etmenin şu an için mümkün olmadığını iddia ederek; müvekkilinin dava dışı …..A. Ş.’de hisse sahibi olduğu 19-10-1994 tarihinden itibaren davalıların yönetim kurulu üyesi ve temsil ve ilzama yetkili kişi olarak usulsüz işlemlerle şirkete verdikleri zararın ve her bir davalının zararın ne kadarından sorumlu olacağının tayin ve tespitine, zararın gerçekleştiği tarihten itibaren T.C.M.B. avans faizi oranı uygulanmak sureti ile hesaplanan faizler ile birlikte baliğ olacak miktarın fazlaya ilişkin talep ve tahsil hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 2.000.000.-TL’lik kısmının sorumluluğu bulunan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, dava dilekçesinde sözü edilen olayların büyük çoğunluğunun müvekkilinin……urizm A.Ş.’den ayrılmasından sonra gerçekleştiğini, müvekkilinin bu işlemlerden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacının kimden ne kadar alacağı bulunduğunu somut ve açık olarak belirtmeksizin bir takım varsayımlara dayanarak müvekkili aleyhine dava açtığını, davacı yanın istemini kademeli olarak belirttiğini, önce hissedarların sorumluluk oranlarının saptanıp sonra kimin kaç liradan sorumlu tutulacağının belirleneceğini, hukukumuzda böyle bir dava türünün bulunmadığını savunarak; haksız ve hukuksal destekten yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı şirket üzerine yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar vekili cevap dilekçesi özetle ; dava dilekçesinde 14-15 yıl öncesini kapsayan olaylara dayanıldığını, davacının dayandığı olay ve iddiaların gerçeği yansıtmadığını, sorumlu olan kişilere karşı tazminat isteme hakkının zarar ve mesul olan kimsenin öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde zararın meydana geldiği tarihten itibaren 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını, davacı şirketin tayin ettiği vekil vasıtası ile genel kurullara katılmış olduğundan şirketin mali durumu ve yaptığı tüm işlemler hakkında bilgi sahibi olduğunu, iştirak ettiği genel kurullarda olumlu oy kullanarak bilançoları onayladığını, şirket organlarını ibra ettiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davanın davacının şirkete ortak olduğu 19-10-2014 tarihinden dava tarihine kadar görev yapan tüm yönetim kurulu üyelerine karşı yöneltilmesi gerektiğini, yyy….. ve…….aleyhine dava açılmadığını, yasanın aradığı tüm yönetim kurulu üyelerine karşı dava açılma şartının yerine getirilmediğini, …….’nin davacı şirketin yetkili temsilcisi olduğunu, davacı şirket ile …..A. Ş. arasındaki her türlü mali ve hukuki ilişkiyi davacının tek yetkilisi olarak gerçekleştirdiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte eğer gerçekte davacının iddia ettiği olaylar meydana gelmiş ise bu olaylarda yönetim kurulu üyeliği yapan …. ve ….. Toksöz’ün de hukuki sorumluluğunun bulunduğunu, dava şartı yerine getirilmediğinden davanın usul yönünden reddi gerektiğini, davacı tarafın mahkeme tarafından tespit edilecek tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiğini, bu talebin usul ve yasaya aykırı olduğunu, anonim şirketlerde yönetim kurulunun yapmış olduğu işlemlerden müştereken kurul olarak sorumlu tutulduğunu, sorumluluklarının faaliyette bulundukları dönemle sınırlı olacağını, her bir davalı farklı dönemde yönetim kurulu üyeliği yaptığından dönemsel bazda müşterek sorumlulukları bulunmakla birlikte kümülatif olarak sorumlu tutulamayacaklarını, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak tazminat davasında talep edilen miktarın kesin olarak belirlenmesi gerektiğini, dava tazminat miktarı kesin olarak belirlenmeden açıldığından usul yönünden reddi gerektiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı şirketin ……A. Ş.’ye 1994 yılında ortak olduğunu, davalı olarak gösterilenlerden …, …, …, Şahinaz Arca, Ulviye Nur Gençsüer ve …’ın yönetim kurulu üyeliklerinin 10 yılı aşkın bir süre önce sona erdiğini, genel kurullarda ibra edildiklerini, herhangi bir sorumlulukları bulunmadığını, sayılan davalılar için gerek zamanaşımı gerekse de sıfat yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini,……A. Ş.’nin yönetimi konusunda TTK m. 319 gereği görev taksimi yapıldığına ilişkin beyanın yerinde olmadığını, ana sözleşmede şirketin en az biri A grubu ve bir C grubu hissedarlar arasından seçilecek yönetim kurulu üyeleri tarafından şirket unvanı altında çift imza ile temsil edileceği hususunujı yer aldığını, bunun şirketin temsil şekline ilişkin bir düzenleme olduğunu, diğer yönetim kurulu üyelerinin yetkisini bertaraf etmediğini, TTK m. 319 kapsamında bir görev taksimi yapılmadığını, …….’nin davacı şirket yetkilisi ve ortağı olduğunu, 06-07-1995 tarihinden beri dava dışı…. A. Ş.’ de yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, şirket genel kurullarına katıldığını, genel kurullarda bilançoların tasdiki ve yönetim kurulu üyelerinin ibrası yönünde oy kullandığını, davacı şirketin ….. vasıtası ile şirket işlemlerini takip ettiğini, şirketin her uygulama ve işleminin davacının kontrolü ve bilgisi altında olduğunu, tüm kayıt ve ticari defterlerin düzenli olarak tutulduğunu, yıllar itibari ile sürekli kar elde edildiğini, davacının kar dağıtımı ile ilgili tüm kararlarda olumlu oy kullandığını, davacının şirketin mali yapısını bilmediği iddiasının yersiz ve geçersiz olduğunu, 2004 ve 2005 yılı karlarının 2007, 2006 karının ise 2008 yılında ortaklara tevzii edildiğini, şirket mali yapısını güçlendirmek amacıyla 2002 yılında sermaye artırımına gidildiğini, davacı şirket dışındaki tüm ortakların taahhütlerini zamanında yerine getirdiğini, davacı şirketin sermaye artırımına kısmen katıldığını, 59.046,00 TL sermaye taahhüdünde bulunduğunu, bakiye rüçhan hakkını yapılan sözleşme ile 1.200,00,-Dolar bedel karşılığı devrettiğini, davacıya ait sermaye taahhüt borcunun kar tevziinden kaynaklanan alacağına mahsup edildiğini, yapılan bu işlemlerin davacının bilgisi dahilinde gerçekleştirildiğini, davacının dava gününe kadar herhangi bir itirazının olmadığını, bakiye kar payı alacağının resmi kayıtlarda yer aldığını, davacının şirkete olan avans borcunu kapatması halinde ödeneceğini, kar payının dağıtımı ve harcamalar ile ilgili herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, 2007 ve 2008 yılları bilançolarında yer alan şirket karının 25-09-2009 tarihli genel kurul gündemine alındığını ancak davacı vekilinin talebi üzerine 1 ay süre ile ertelendiğini, karara bağlanamadığını, davacı şirketin genel kurul kararlarının iptali için herhangi bir dava açmadığını, genel kurulca ibra edilmiş olan yönetim kurulu üyelerinin TTK m. 336 vd. maddeleri uyarınca herhangi bir sorumluluğu bulunmadığından ve bunlara karşı ortaklar tarafından tazminat davası açılamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, şirkete ait tüm evrakların incelenmek üzere şirket değerinin tespiti için görevlendirilen elemanlara teslim edildiğini, davacının hazırlattığı taraflı raporu kabul etmediklerini, şirket ortakları arasında ayrımcılık yapıldığı yönündeki değerlendirmenin yerinde olmadığını, davacı şirkete verilen avansın yabancı ortak olması sebebi ile döviz bazında ve karşılığı TL olarak gösterilmek sureti ile kayda alındığını, Merkez Bankasının ilan ettiği yasal döviz faizinin tatbik edildiğini, döviz bazında tutulan avansın dönem sonlarında karşılığı olan TL’nin tespiti için kur farkı uygulaması yapıldığını, diğer ortakların yerli olması sebebi ile avansın TL bazında kullanıldığını ve bu sebeple Merkez Bankasının ilan ettiği reeskont faizlerinin tahakkuk ettirildiğini, yapılan bu işlemlerin muhasebe tekniği açısından zorunlu olduğunu, davacının kullandığı avansa TL bazında işlem yapılması halinde aleyhine bir sonuç doğacağıtfıTşirkette her ortağın aynı ve eşit muameleye tabi tutulduğunu, iştiraklerden gelir elde edilemediği iddiasının yersiz olduğunu, …….A. Ş.’nin iştiraki oilan şirketin almış olduğu bir kar dağıtımı kararı bulunmadığından herhangi bir ödeme yapılmadığını, ortakların sermaye taahhütlerini banka kanalı ile ödediğini ve işbu durumun banka ekstreleri ile sabit olduğunu, davacının müvekkillerinin şirket değerini düşük gösterme çabası içinde bulundukları yönündeki iddiasının gerçek dışı olduğunu, Bodrum-Turgutreis’te yapılan konutların villa olmayıp en büyüğü 70 m2 olan daireler olduklarını, rayiç piyasa koşullarında satıldıklarını, durumun tapu kayıtları ve emlak beyannameleri ile sabit olduğunu, davacının bu yöndeki iddialarını kabul etmediklerini, davacının şirkete ait …… dairenin değerinin düşük gösterildiği ve buranın … tarafından bedelsiz kullanıldığı yönündeki iddiasının yersiz olduğunu, müvekkili …’nın 20 yıldan bu yana maliki Nurdan ……olan gayrimenkulde ikamet ettiğini, bazı kalemlerin kanunen kabul edilmeyen gidere atılmasının şirketi zarara uğratan bir işlem olmadığını, tüm uygulamaların yeminli mali müşavir denetim ve incelemesinden geçerek onaylandığını, dava dışı ……A. Ş.’nin maliki bulunduğu ……….. Otel Kompleksi’nin ………Turizm Taşımacılık Ticaret A. Ş. tarafından şirkete ayni sermaye olarak konulduğunu, Turizm Bakanlığının işleme ……Taşımacılık Ticaret A. Ş.’nin mevcut risklerinin üstlenilmesi kaydı ile onay verdiğini, Tasfiye Halinde …….. Ş.’ye şirketin taahhüt altına girdiği riskin tasfiyesi amacıyla ödeme yapıldığını, ….. ailesinin ……….A. Ş.’nin mali yapısını zayıflatmamak amacıyla 2007 yılı başından itibaren şirketten avans kullanmak sureti ile ödemeleri gerçekleştirdiklerini, kullandıkları avanslara Merkez Bankası reeskont faizi tahakkuk ettirildiğini, bu ödemelere diğer ortaklarında katılması gerektiğini, davacının şirket kayıtlarının usulsüz tutulması sonucu yüksek oranda vergi cezası ödendiğine ilişkin beyanlarının gerçek dışı olduğunu, yapılan vergi denetimlerinde herhangi bir usulsüzlüğe rastlanmadığını, şirketin davacının iddiaları aksine basiretli bir şekilde yönetildiğini, davanın davacı şirketin mevcut hisselerine karşılık haksız ve daha yüksek bir bedel temin etme çabasından kaynaklandığını, davacının dilekçesinde açıkladığı gibi bir mağduriyetinin söz konusu olmadığını savunarak; davanın zamanaşımı yönünden reddine, davalılara husumet tevcih edilemeyeceğinden ve dava şartları oluşmadığından usul açısından reddine, davacı genel kurullara katılarak ibra ettiğinden dava açma şartı bulunmadığından ayrıca davada iddia edilen hususlar gerçek dışı olduğundan esas yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Davacı vekili 29/06/2018 tarihli duruşmada ve aynı tarihli dilekçesi ile, açmış oldukları davadan feragat ettiğini, davalılardan yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığını beyan etmiş, beyanını imzası ile doğrulamıştır.
Davacı vekilinin vekaletnamesinin incelemesinde feragate yetkisi olduğu anlaşılmıştır.
Davalı … vekili ve diğer davalılar vekilleri 29/06/2018 tarihli duruşma ve aynı tarihli dilekçeleri ile feragati kabul ettiklerini, davacı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadıklarını beyan etmişler ve beyanlarını imzaları ile doğrulamışlardır.
Feragat kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl ettiğinden, feragat nedeniyle davanın reddine, karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-FERAGAT NEDENİYLE DAVANIN REDDİNE,
2-Tarafların yapmış oldukları yargılama giderleri talep etmediklerinden üzerlerinde bırakılmasına,
3-Davalılar vekili vekalet ücreti talep etmediklerinden vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
4-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan, dava açılırken peşin olarak alınan 27.000,00 TL harçtan mahsubu ile, 26.964,10 TL’nin karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
5-Artan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere karar verildi.29/06/2018