Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2009/1066 E. 2020/867 K. 21.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2009/1066 Esas
KARAR NO: 2020/867
DAVA: Tasarrufun İptali
DAVA TARİHİ : 28/09/2009
KARAR TARİHİ: 21/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile—— arasında ———— müşterek borçlu ve müşterek müteselsil kefaletleriyle ——— imzalandığını, sözleşmeye istinaden borçlu firmaya kredi kullandırıldığını, kredinin geri ödenmemesi üzerine kredi hesabının kat edildiğini ve bu hususun borçlu davalılara ————– yevmiye numaralı ihtarnamesi ve ekli hesap özeti ile birlikte tebliğ edildiğini, ve müvekkili bankanın başvurusu üzerine ——— sayılı dosyasından borçlular aleyhine ihtiyati haciz kararı verildiğini, kararın ——– dosyasıyla işleme konulduğunu, ihtiyati haciz kararının infazı için bir çok —- haciz müzekkereleri gönderildiğini, ————–sayılı dosyasından menkul haciz işlemleri için —- adrese gidildiğini, ancak alacağı karşılayacak haczi kabil mal bulunamadığını, bir kısım menkul mal haczedilmişse de menkuller üzerinde dosya haczinden önce 4 ayrı haciz işlemi uygulandığı ve menkul malların—– bedelinin ilk haciz alacaklısının alacağını dahi karşılamadığının tespit edildiğini, ———- sayılı dosyasından düzenlenen ve borçluların borcu karşılamaya yetecek miktarda haczi kabil malvarlığı bulunmadığını tespit eden —–tarihli menkul mal haciz zaptının dilekçe ekinde ibraz edildiğini,
Davalı borçlu —- miktarındaki tarla nitelikli taşınmaz üzerinde kat irtifaklı —–arsa paylı— numaralı bağımsız bölümün tamamını — bedelle —–sattığını,
Davalılardan —- plaka sayılı aracı — tarihinde — bedelle devrettiği ve anılan aracın —– tarafından da —- bedelle —- devredildiğini,
Davalılardan — plaka sayılı aracı —-tarihinde —– bedelle devredildiğini,
Anılan tasarrufların İİK 277, 280 vd maddeleri gereğince iptale tabi olduğunu, davalı borçlu —- bedelle —- sattığı taşınmazın devir bedelinden çok daha değerli olduğunu, devir işlemlerinin alacaklıları ızrar kasdıyla muvazaalı olarak gerçekleştirildiğini ve İİK 280 hükmü gereğince iptali gerektiğini, zira İİK 280 m. Gereğince malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemlerin borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve ızrar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptale tabi olduğunu, tasarruflar her ne kadar İİK 278. m. gereğince iptale tabi ise de İİK 280 m. gereğince de iptale tabi bulunduğunu, davalı şirket ve müşterek müteselsil kefiller ——müvekkili bankayı ızrar kastıyla hareket ettiklerini, taşınmaz ve araçlarını kredi hesabı kat edilmeden —– öncesinden satmaya başladıklarını, —- kefili oldukları————hakim ortakları ve yöneticileri ve imzaya yetkili temsilcileri olduklarından şirketin kullandığı kredinin ödemelerini düzenli olarak yapmadığını ve davacı bankanın hesabı kat edip, yasal takip işlemlerine başlayacağını bilecek durumda olduklarını, yine davalılardan ———- arasında açıkça ticari ilişkiler bulunduğunu, bu nedenle birbirinin ekonomik durumunu bilmemesi ve devredenin alacaklısını ızrar kastı gütmediğini bilmemesinin mümkün olmadığını, tüm devirlere ilişkin alım satım bedellerinin gerçekten ödendiğine dair hiçbir delile de ulaşılamadığını, davaya konu taşınmaz ve araçların devrine ilişkin tasarrufların İİK 277 vd maddelerince müvekkili banka yönünden iptali ile tasarrufa konu taşınmaz üzerine ——— Sayılı dosyası ile talep edilen —— alacak nedeniyle ihtiyati haciz ve her türlü kötüniyetli tasarrufların ve 3. Şahıslara devrin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, müvekkili bankaya, alacağını dava konusu taşınmaz ve araçlar üzerinden ———– Sayılı dosyasından cebri icra yoluyla satışı ile tahsil etme yetkisi tanınmasına, her türlü yargılama harç, masraf ve ücreti vekaletin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalılar —— vekili cevap dilekçesinde özetle ; müvekkillerinden — kendisine ait olan ———- bulunan gayrimenkulünü ———– sattığını, müvekkilinin o dönemde evini satmak istediğini ilk olarak apartman komşularına söylediğini ve ilk olarak aynı apartmanda mukim başka bir daire sakini ile pazarlık yaptığını ancak anlaşamadıklarını, hatta komşulardan bir kısmının davalı ——— daireyi satın alma aşamasına şahit olduklarını, aracı olduklarını, gayrimenkulün gerçek satış rakamının —- olduğunu, bu rakamın bir kısmının elden alındığını, bir kısmının —— şubesi, çek hesabı —- çekleri ile — keşide tarihli — nolu,—– bedelli ve —-keşide tarihli—– nolu —-bedelli iki adek çek ile ödeme yapıldığını, gayrimenkulün — tarihinde tapuda —-satış bedeli gösterilerek satıldığını, davalı — davalı —-aralarında yaptıkları anlaşma gereği dairede müvekkilinin — kira ödemeden sonra da aylık —- kira ödeyerek —- tarihine kadar oturduğunu, hatta ——- tarihleri kira bedeli olarak ——– Şubesinin —bedelli çekinin davalı —- verildiğini,—- kirasının da —- kardeşi —— hesabından havale yapıldığını, davacının icra takibi ile satış tarihi arasında çok zaman farkı olduğunu, müvekkilinin başkaca taşınmazları da bulunduğunu,
Müvekkili —— üzerine kayıtlı iken diğer davalı —- verilen — plaka sayılı aracın satışının da gerçek bir satış olduğunu, şirket bünyesinde bulunan ve fazla görünen malları nakit ihtiyacı olduğunda sattığını, davalı alıcının —– Şubesinin —- hesabından —- nolu — bedelli, —- keşideli çek verildiğini, ayrıca şirket merkezinin bulunduğu ve davacının haciz yaptığı adresteki garimenkulün bedelinin dahi davacının tüm alacaklarını karşılayacak nitelikte olduğunu, takibin—- de başlatıldığını, —de haciz tatbik edildiğini, takip konusu çeklerin —- tarihli olduğunu, aracın ise —— satıldığını, satıştan çok sonra yapılan icra takibi için muvazaalı işlem yapılamayacağını, diğer davalı —- müvekkilleri ile ticari bir ilişkisi, tanışıklığı olmadığını, davalı —- ise diğer davalı —- satmış olduğu —- plakalı aracın satışının da gerçek bir satış olduğunu, hatta diğer davalının, bankadan araç kredisi dahi çektiğini, o bankanın rehni olduğunu, satın alan davalı ile araç için çok önceden anlaşıldığını ancak aracın resmi satışının —– tarihinde yapıldığını, bu nedenle davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğundan bahisle davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan —- vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılardan —- şirketinin mali sıkıntısı olduğu gerekçesi ile şirketi üzerine kayıtlı olan aracını satmak istediğini, müvekkiline teklifte bulunduğunu, bunun sonucu olarak da —- plakalı aracı müvekkilinin satın aldığını, pazarlık aşamasında şahit olan kişiler dahi olduğunu, aracı —- bedelle — tarihinde satın aldığını, aynı aracın müvekkilinin önceden tanıdığı — ısrarla istemesi üzerine — bedelle —–resmi satışının yapıldığını, müvekkili tarafından araç satın alınırken aynı gün —- elden nakit verdiğini, geri kalanını çek olarak verdiğini, —- Şubesinin — hesap nolu — nolu, —- bedelli ,—ödemeli çek verildiğini, takibin ise ———yapıldığını, müvekkilinin gerçekten satın almış olduğu ve ticari sıkışıklık sonucu uygun fiyata satmış olduğu aracın satışının iptal edilmemesini ve davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan ——- vekili cevap dilekçesinde özetle; bağışlama ve ivazsız tasarrufların iptal edilebilmesi için İİK 278.maddedeki koşulların gerçekleşmesi gerektiğini, müvekkiline yapılan araç satışının bağışlama olmadığı gibi ivazsız bir tasarruf da olmadığını, müvekkili ile diğer davalı —- arasında imzalanan araç satış sözleşmesinde açıkça belirtildiği üzere —- satış bedelini ödeyerek satın aldığını, Daval———müvekkiline mali sıkıntı içinde bulunduğunu ve aracını satmak istediğini belirterek teklifte bulunduğunu ve müvekkilinin satın aldığını, aslında müvekkili ile diğer davalının aracın satışı hususunda daha önce anlaşmış olmalarına rağmen müvekkilinin banka kredi işlemleri nedeniyle resmi satışın ancak—- yapıldığını, müvekkilinin aracın satış bedeli için — kullandığı gibi, –Şubesindeki hesabından çektiği para ile —– bankasına olan araç kredi borcunu kapattığını, bakiye kalan satış bedelinin de elden nakit olarak verildiğini, aracın satışının henüz icra takibinin bile başlamadığı borçlunun malvarlığı üzerinde tasarruf yetkisinin kısıtlanmadığı dönemde gerçekleştiğini, müvekkilinin borçlunun alacaklılara zarar vermek kastıyla hareket ettiğini bilebilecek durumda olamadığını, bu nedenle hukuki dayanaktan yoksun olan davacının davasının reddini talep etmiştir.
Davalılardan —- vekili cevap dilekçesinde özetle;Dava konusu——- dairenin müvekkili tarafından —- tarihinde davalı—— bedelle satın alındığını, diğer davalılara karşı ikame olunan davalar ile taraflarına yöneltilen davalar arasında herhangi bir bağlantı bulunmadığını, diğer davalılarla taraflarına yöneltilen dava kıyaslandığında söz konusu tasarruf işlemlerinin taraflarının farklı olduğu gibi dava sebebin olayların da aynı olmadığını, tarafları davalılardan ——olan ve taşıt satımına ilişkin yapılan akdin kendi davaları ile ne taraf ayniyeti ne de dava sebebi olay hususunda bir benzerliği olmadığını, bu durumda yargılamanın uzayacağı ve müvekkilinin menfaatlerinin zedeleneceğinden müvekkili ile diğer davalı —- yönünden davanın yeni esasa kaydını talep ettiği,—- dosya numarası ile —tarihinde açılan tasarrufun iptali davasının davacısının—- olup davalıları arasında —-müvekkilinin de bulunduğunu, söz konusu davanın halen derdest olduğunu, bu nedenle bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacı tarafından açılan davanın ticari bir dava olduğunu, dosyanın —–bölümü itirazları doğrultusunda görevli ve yetkili olan Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini, dava konusu taşınmazın değerinin —- civarında olduğunu, oysa davacının —- üzerinden dava harcını yatırdığını, davacının eksik harcı ikmal etmesi gerektiğini, müvekkilinin —- yılından bu yana —-adresinde ikamet ettiğini davalı —- senesinde aynı binanın —- dairesine taşındığını ve o günden bu yana aynı binada komşu olduklarını, müvekkili —- davalı —– komşuluk münasebeti gereği tanıştığını, —- kayınvalidesi ile kaldıklarından bahisle — eve taşınmak istediklerini ve oturdukları —- daireyi satmayı düşündüklerini, —- ayında tüm apartmana beyan ettiğini aynı dönemde davalı —– tüm komşularına evi satacağına ilk olarak komşularına teklif ettiğini, davalının dairenin satılması için —- faaliyet gösteren ——irtibata geçtiğini, daireyi —-satılığa çıkardığını, ilk olarak aynı apartmanda mukim —– pazarlığa giriştiklerini ancak anlaşmaya varamadıklarını, devamında müvekkili ve eşi —- daireyi satın almak istediklerini beyan ederek davalı —-ile pazarlığı giriştiklerini, aynı apartmanda oturan bir kısım daire sakinlerinin tüm bu yaşananlara tanık olduğunu, müvekkili ile davalı — dava konusu taşınmazın satımı için —- üzerinden anlaştıklarını, bu bedeli — nakit kısmının tapudaki satış sırasında nakit olarak, —tapudaki satış sırasındaki —- keşide tarihli keşidecisinin müvekkilinin eşi ——– Şubesi’nin hamiline yazılı —-nolu çek ile, —-ise yine tapudaki satış sırasında —keşide tarihli keşidesinin müvekkilinin eş——— Şubesi’nin hamiline yazılı —– nolu çek ile ödendiğini, taraflar arasındaki anlaşma uyarınca davalı —- içerisinde evi boşaltarak yeni evine taşınacağını ve bu süre için davalı —– müvekkiline herhangi bir kira parası ödemeyeceğini, —- ayın sonunda dairenin boşaltılmaması halinde —- —- tarihinden itibaren her ay için —- aylık kira daireyi satan —-tarafından satın alan müvekkiline ödeyeceğini, davalı —- müvekkiline sattığı daireyi —- tarihinde boşaltarak müvekkiline teslim edebildiğini, —– ilişkin — aylık kiranın ise müvekkilinin eşinin —- hesabına gönderildiğini, müvekkilinin —- ayından itibaren eve ilişkin tüm abonelikleri üzerine aldığını, taraflar arasındaki satış işleminin gerçekte ödenen miktar üzerinden değil, yerel yönetimlerce belirlenen asgari satış tutarları üzerinden gösterildiğini, davalı —–müvekkilinin kötüniyetli olmuş olsa idi tapuda çok daha yüksek göstererek işlemlerini sağlamlaştırmak isteyeceklerini, taşınmazın satım bedeli olarak ödenen miktarın —- olduğunu, bu meblağın taşınmazın satış tarihindeki rayiç piyasa değeri olduğunu, —– olarak anlaşılan satım parasının müvekkilinin eşi tarafından davalı—- usulüne uygun olarak tamamen ödendiğini, ivazlar arasında fahiş fark bulunduğu iddiasının yersiz gerçeklikten uzak ve haksız olduğunu, müvekkilinin davalılardan—- münasebeti dışında tanımadığını, müvekkilinin iyi niyetli olup, hayatın olağan akışı çerçevesinde düşünüldüğünde müvekkilinden davalı —-durumunu bilmesi yahut bilebilecek durumda olmasının beklenemeyeceğini, davalı—– dava konusu daireyi müvekkiline sattığı dönemlerde hiçbir maddi sıkıntı yaşamadığı izlenimini tüm çevresine yaşattığını, kaldı ki davacı bankanın dahi dosyaya sunulu kredi sözleşmesinden de açıkça anlaşılacağı üzere dava konusu satış işleminden yaklaşık iki ay kadar önce —- tarihinde davalı — kefilliği ile diğer davalı ————- kredi verdiğini, davacı bankanın fiilleri ile huzurdaki davadaki iddialarının çeliştiğini, tasarrufun iptali davalarının ön şartlarından birinin borçlu hakkında yapılmış olan icra takibinin kesinleşmiş olması olduğunu, oysa davalı —– yapılan takibin kesinleştiğine ilişkin bir bilgi olmadığını, bu yönüyle dava şartlarının oluşmadığını, dava konusu olayın dayanağı borç ilişkisinin kaynağının —- keşide tarihli bono olduğunu, iptali istenen tasarrufun ise —- tarihli olduğunu, şartları oluşmamış davanın usul ve esastan reddine, davacı tarafın kötüniyetli olarak dava ikame edilmesi sebebi ile HUMK 422 gereği müvekkili ile akdettiği —— tarihli avukatlık ücret sözleşmesi gereğince tarafına ödenecek olan vekalet ücretine ve —– idari para cezasına ödemeye mahküm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava İİK 277 vd. Maddelerine dayalı tasarrufun iptali davasıdır.
Davanın ilk açıldığı ——- Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli —- gönderilmesine karar verilmiş ve dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın tapu kaydı ve dayanak belgeleri, ——– getirtilerek incelenmiştir.
—— sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı—— hakkında —- keşide tarihli — vade ve —-bedelli bonoya dayalı olarak kambiyo senetleri üzerinde haciz yolu ile takip başlatıldığı, ödeme emrinin —- tarihinde, —– tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Dava konusu —- bölümün —- ve — incelenmesinde; tam hisse ile davalı —- adına kayıtlı olduğu, — yevmiye numalı resmi senet ile— tarafından—- bedelle —– satışının yapıldığı görülmüştür.
——–yevmiye nolu— sözleşmesi örneğinin incelenmesinde; satıcı —- tarafından alıcı—- marka aracın —– satıldığı anlaşılmıştır.
—– dosyasının incelenmesinde; Davacı ——– tarafından dosyamız davalıları —— birlikte başkaca iki kişiye karşı tasarrufun iptali davası açıldığı, davalılardan—– huzurdaki davaya da konu olan ——- taşınmaz üzerinde kat irtifaklı ————- bağımsız bölümün tamamının—- davalılardan—– satışının muvazaalı olduğundan bahisle İİK 277 vd maddeleri uyarınca iptalini talep ettiği, mahkemenin —— kararı ile davalı —- yönünden davayı reddettiği, ——- kararın bozulduğu, mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonucu —- tarihinde ——karar ile davalı—-yönünden direnilmesine, davalı —– yönünden davanın reddine karar verildiği, —– kararı ile direnme kararının onanmasına karar verildiği ve mahkeme kararının —– tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan —- tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; davaya konu ihtilafta davacı banka ile —- arasında ———- müşterek borçlu ve müteselsil kefaletleriyle——tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin —– tarihinde yenilenerek limitinin —– çıkartıldığını, bu kredinin ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, bu hususun —– yevmiye sayılı ihtarnamesi ile birlikte borçlulara tebliğ edildiğini, davacının —- keşide tarihli——bedelli bono aleyhine —— sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibine giriştiğini, —– dosyasından borçlular aleyhine ihtiyati haciz kararı verildiğini, kararın ——— sayılı dosyasıyla işleme konularak takip talebi ve ödeme emri düzenlendiğini, ihtiyati haciz kararının infazının ———- ile haciz işlemi yapılarak haciz tutanağının düzenlendiği konularında herhangi bir ihtilaf bulunmadığının dosyadaki belgelerle sabit olduğunu, davaya konu ihtilafın, davalı borçlulardan —— sayılı taşınmaz üzerinde kat irtifaklı —- bağımsız bölümün tamamının —- davalılardan —– satılması; ve davalılardan ——– bedelle satılması ve davalılardan ——- plakalı aracın ————- tarihinde —- bedelle satılması işlemlerinden kaynaklandığını, davacı bankanın bu üç tasarrufun İİK 277 vd.maddeleri uyarınca iptalini talep ettiğini, davacının tasarrufların iptali talebi için hem ivazsız tasarrufların iptali için düzenlenen İİK 278 ve hem de zarar verme kastından dolayı iptal başlıklı İİK. 280.maddelerine dayandığını, eldeki davaya konu tasarruflardan ikisi için İİK ‘nun 278.maddesi bakımından tasarrufun iptali davasının şartlarının oluşmadığını, bu tasarruflardan biri için bu şartların oluştuğunu, İİK 278.Maddesi uyarınca “Mutat hediyeler müstesna olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır” düzenlemesine yer verildiğini, buna göre hacizden, aciz vesikası düzenlenmesinden veya haczin verilmesinin sebebi olan alacaktan en eskisinin tesis edilmiş olduğu süre içinde yapılan bağışlamalar ve ivazsız tasarrufların batıl olduğunu, huzurdaki davada haciz işleminin yapılmasına neden olan —– bedelli bononun —- tarihinde keşide edilmiş olduğunu, vadesinin —— olduğunu, davaya konu olan tasarruflardan—–yapmış olduğu taşınmaz satımının —-; davalı şirketin —-plakalı aracın satılması tasarrufunun yapıldığı tarihin ise —-olduğu, dolayısıyla bu iki tasarrufun hacze konu olan bonodan kaynaklanan alacağın doğumunun ——- tarihinden önce yapıldığını, bu nedenle hacze sebep olan bonodan doğan alacağın doğumundan önce yapılan bu tasarruflar için tasarrufun iptali davası şartı doğmadığını, buna karşın —— satın almış olduğu araca ilişkin satış işleminin —– tarihinde bir diğer ifadeyle borcun doğumuna neden olan bononun tazmininden sonra yapıldığını, bu nedenle tasarruf için İİK’nun 278.maddesindeki uygulama şartlarının oluştuğunu, davalılardan —— dava konusu taşınmazı —– satmasına ilişkin tasarruf yönünden; İİK’nun 280.maddesindeki şartları bakımından; ”Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemlerin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır” hükmüne yer verildiğini, davacının taşınmaz satımının tapudaki işlemde—— olarak gösterildiğini, dolayısıyla değerinin çok aşağısında bir bedelle satıldığını iddia ederek bunun İİK’nun 278.maddesi uyarınca bir bağışlama olduğunu ve İİK’nun 280.maddesi uyarınca alacaklılara zarar verme kastı ile tasarrufun yapıldığını iddia ettiğini, tapuda yapılan resmi satış işleminde taşınmazın değerinin ——- gösterildiği, konusunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, buna karşın davalılardan —— çok yaygın olduğu gibi satış işlemini gerçekte ödenen miktar üzerinden değil — belirlenen asgari satış tutarları üzerinden gösterildiğini, oysa taşınmazı —- satın aldığını iddia ettiğini,—– tarafından dosyaya sunulan belgelerin incelenmesinde davalının eşi ile davaya konu olan taşınmazda ikamet ettiğinin anlaşıldığını, bunun yanı sıra bu deliller arasında taşınmazın satımı tarihinde ——– arasında taşınmazın satış bedelinin — olduğunu, bu miktarın —– kısmının satım sırasında peşin, — kısmının —- keşide tarihli çek ve —- kısmının —– keşide tarihli çekle ödeneceğini, satıcı —- kendisinin taşınacağı dairede kiracı olacağından ötürü bu dairede tadilatlar yapılıncaya kadar davaya konu taşınmazı boşaltmak için – ay süre istediğini, bu sürenin sonunda evi boşaltmadığı takdirde —- tarihinden itibaren —- ödeyeceği konusunda imzalanan bir tutanak bulunduğunu, —- tarafından imzalanmış —- bedelli —- tarihli bir makbuz olduğunu, bunların yanı sıra davalı — eşi tarafından — şirketinde çalışan —- tutarında çekle ödemede bulunulduğuna ilişkin — tarihli dekontu ile yine—- bedelli keşide tarihli çekinin, takas yoluyla —- ödendiğine ilişkin — dekontu bulunduğunu, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalı —- tarafından davaya konu olan taşınmazın ——- alındığını, dolayısıyla ivazlar arasında fahiş bir fark olmadığından bir bağışlama niteliği bulunmadığını, İİK’nun 280.maddesi uyarınca davalının davacıya herhangi bir zarar verme kastı ile yapıldığına ilşikin herhangi bir emare bulunmadığını ve tasarrufun iptali için gereken şartların bulunmadığını,
—– plakalı aracın davalı şirket tarafından davalılardan —- satılmasına ilişkin tasarrufa ilişkin olarak; davalı şirketin — —- tarihinde davalılardan —— satıldığına ilişkin herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, davalıların bu aracı —–bedelle satıldığını beyan ettiği, davalıların bu bedelin —- kısmının elden nakit olarak bakiye miktarın ise—— numaralı ve —– numaralı hesaplara —– ödemeli çekle yapıldığını beyan ettiklerini, buna karşın dava dosyasında bu ödemelere ilişkin herhangi bir belge bulunmadığını, dolayısıyla davalıların bu ödemelerin yapıldığını kanıtlayamadıklarını, bunun yanı sıra ——- davalı şirket ile ticari ilişki içinde bulunduğu ve davalı şirketin içinde bulunduğu mali sıkıntıyı bildiğinin tarafların beyanlarından ve dava dosyasındaki belgelerden anlaşıldığını, tüm bu hususların tasarrufun İİK 280.maddesi uyarınca ”borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu haller”den olarak değerlendirilmesi ve iptali gerektiği,
—- plakalı aracın davalı —- tarafından davalılardan —- satılmasına ilişkin tasarrufa ilişkin olarak; ——–marka aracı —tarihinde davalılardan —- satıldığına ilişkin herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, davalıların bu aracın —- bedelle satıldığını, aracın satış bedeli için —-taşıt kredisi kullanıldığı gibi araçlar üzerinde —–rehninin bulunduğunu, — Şubesindeki hesabından çekilen para ile — —– olan araç kredi borcunu kapattığı, bakiye miktarın elden ödendiğini beyan ettiğini, buna karşın dava dosyasında bu ödemelere ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, dolayısıyla davalıların bu ödemelerin yapıldığını kanıtlayamadıklarını, bunun yanı sıra——– davalı şirketin içinde bulunduğu mali sıkıntıyı bildiğinin tarafların beyanlarından anlaşıldığını, tüm bu hususlardan bu tasarrufun İİK ‘nun 278.maddesi uyarınca bir bağışlama niteliğinde olduğu ve İİK’nun 280.maddesi uyarınca ” borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu haller’den olarak değerlendirilmesi ve iptali gerektiği kanaatine varıldığı, ——sayılı taşınmaz üzerinde kat irtifaklı —- bağımsız bölümün tamamının—- davalılardan —– satılması işleminin iptali için İİK’nun 277.vd.maddelerindeki şartların somut olayda bulunmadığı,—– plakalı aracın satımına ilişkin işlemiş İİK 280.Maddesi uyarınca —- plakalı aracın satışına ilişkin işlemin ise İİK 278 ve 280.maddeleri uyarınca iptali için gerekli şartların bulunduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin itirazlarını değerlendirmek üzere dosya önceki bilirkişi heyetine ek rapor düzenlenmek üzere tevdi edilmiştir.
Mahkememizce alınan —-tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; davanın temelini oluşturan ——– ile giriştiği icra takibinin kambiyo senetlerine özgü olduğunu, icra takibine konu olan alacağın kambiyo senedinden doğduğunu, davacının kredi alacağından doğan alacağı için değil kambiyo senedinden doğan alacağı için icra takibi başlattığını, kambiyo senetlerinin sebepten soyut nitelikte olduğunu, kambiyo senedinin geçerli şekilde varlığını sürdürdüğü sürece kambiyo senedinin düzenlenmesine neden olan temel ilişkinin donduğunu, davacının başlattığı kambiyo senedine özgü icra takibine konu olan bonodan doğan alacak hakkının tarihinin —– olduğunu, dolasıyla davaya konu olan tasarrufların yapıldığı tarihlerin bu tarihe göre tespit edilmesi gerektiği, davacı vekilinin itiraz dilekçesinde taşınmazın —— bedel ile satıldığına ilişkin kök raporda yer alan tespitlere karşın, bu ödemelere ilişkin belgelerin tarafların aralarında anlaşarak herhangi bir zaman dilimi içinde ve hatta dava açıldıktan sonraki bir tarihte bile düzenlemelerin mümkün olduğu ve bu belgelerin hukuken bir geçerliliğinin bulunmadığını ileri sürdüğünü, davacının ileri sürdüğü iddiaları ispatlamak yükü kendisine ait olup, dava dosyasında davacının iddiasını doğrular nitelikte herhangi bir delil bulunmadığını, davalılardan —- vekilinin — tarihli dilekçesinde — plakalı aracın satılmasına ilişkin olarak aracın müvekkili tarafından — satın alındığını, satış bedeline mahsuben— hesabına gönderildiğini,—- şubesinden kredi kullandığını bakiye bedelinin ise elden ödendiğini belirttiğini, buna karşılık dava dosyasındaki belgeler incelendiğinde —- kullandırılan kredi sözleşmesinden ne de —-hesabına gönderilen — tutarına ilişkin havaleden, bu ödemenin ve kullanılan kredinin davalı — satın aldığı —– plakalı araca ilişkin olduğuna dair bir açıklama bulunmadığını, dolayısıyla bu işlemlerin ———- plakalı araca ilişkin olduğunun tespit edilemediğini ve kök raporda vardıkları görüşlerin aynen muhafaza ettiklerini bildirmişlerdir.
Davaya konu ve taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değerinin belirlenebilmesi ve davacı vekilinin rapora itirazlarını değerlendirilebilmesi için mahkememizce —- tarihinde yeniden oluşturulan üç kişilik bilirkişi heyeti eşliğinde mahallinde keşif yapılmıştır.
Mahkememizce alınan —- tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; Davaya konu gayrimenkulün tapu kaydının ve resmi senedinin tetkikinde ; — adına kayıtlı iken — bizzat —-bu taşınmazın tamamını —– yevmiye sayılı satış işlemi ile—- bedelle —- sattığını, satış tarihi olan —- tarihinde bağımsız bölümün rayiç değerinin — olduğunu, tasarrufun iptali davasının açılması ve görülmesinde nevi şahsına münhasır bazı durumlar söz konusu olduğunu, bu çerçevede kural olarak iptal davasına konu tasarrufların iptal edilebilmesi için tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılması gerektiğini, alacaklı borçlanmanın gerçekleştiği tarihte borçlunun malvarlığına güvenerek işlem yaptığından, borcun doğumundan önceki tasarrufların iptal davasına konu olamayacağını, somut olayda davalı şirketin davacı banka ile—– limitli —– imzaladığını, davalı—- sözleşmeye kefil olarak imza koyduklarına ancak ödeme planına uyulmadığı için —– tarihi itibari ile davacı bankaya olan toplam —- borç nedeni ile kredi hesabı kat edilerek davalı şirket ve kefillere ihtar gönderildiğini ve akabinde, kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını ve takibin dayanağı olarak —-keşide, — vade tarihli —— bono gösterildiğini, bononun keşide edildiği tarih ile hesap kat ihtarnamesinin gönderildiği tarihin açıkça, davalı borçlu şirket ve kefillerin davacı bankaya olan kredi borcunu ödeyemediklerini ve bunun üzerine davacı bankadan kısa bir ödeme süresi istediklerini, bu isteklerinin ciddi olduğunu göstermek ve davacı bankaya takip konusu bonoyu verdiklerini ancak verilen süre içinde de taahhüt edilen ödeme gerçekleşmeyince davacı bankanın bononun vade tarihinden hemen bir —– sonra hesap kat ihtarnamesi göndererek kambiyo takibini başlattığını, davalı borçlu ve davalı kefillerin davacı banka ile aralarında bu kambiyo senedinin verilmesine neden olan başka bir ilişkinin varlığı konusunda başka bir savunmada bulunmadıklarını, bu nedenle söz konusu bononun kaynak ve dayanağını taraflar arasındaki kredi borcunun oluşturduğunu kabul etmek gerektiğini, genel kredi sözleşmesinin —- tarihli olduğunu, şu halde davalı borçlu şirket ve kefillerin borcunun bu tarihte doğmuş olduğunu, dava konusu tasarrufların ——–tarihinde vuku bulduğuna göre borcun doğumundan sonra yapıldığının anlaşıldığının, —- plakalı araç bakımından ise satışın —– tarihinde yapıldığına göre borcun doğumu tarihi olarak hangi tarih esas alınırsa alınsın zaten bir sorun bulunmadığını, —-ivazlar arasındaki aşırı fark bulunduğundan bahsedilebilmesi için tapudaki satış bedeli ile gerçek satış bedeli arasında en az bir kat fark bulunmasına yani gayrimenkulün gerçek değerinin tapuda satış bedeli olarak belirtilen değerin asgari bir katı olmasını aramaktadır. Davalı—– dava konusu taşınmazı satış bedelinin —- olduğunu, , bu bedeli — kısmını satış sırasında elden ödendiğini, —- tutarındaki kısmının —- keşide tarihli çek ile —-tutarındaki kısmının da —- keşide tarihli çek ile ödendiğini savunduğunu,—– kısmını satış sırasında nakit ödendiğini savunmakta ve bunun için adi yazılı şekilde tanzim edilmiş ve davalı —- ve imzasını taşıyan bir makbuz ibraz ettiğini, tarihi kesinleştirilmemiş bu tür makbuzların her zaman geriye yönelik olarak düzenlenebileceklerini ve üçüncü kişilere karşı delil teşkil etmesinin mümkün olmadığını ancak davalı —– delil listesinde ibraz ettiği bir kısım delillerinin — ödenmiş olabileceğini teyit ettiğini, ayrıca —-keşide tarihli ve — çekin davalı —çalışanı olduğu anlaşılan—- tarafından —- tarihinde tahsil edildiğini, —- keşide tarihli —- bedelli çekin ise —– tarihinde takasa sokulduğunu ve tahsil edildiğini, davalı —– delil listesindeki delillerin onun ve/veya eşinin bu meblağı ödeyecek şekilde nakdin bulunduğunu gösterdiğini, davalı —- dava konusu taşınmazda ikamet ettiği deliller ve muhtarlık kayıtları eklendiğinde dava konusu taşınmazın satış bedelinin gerçekten de —– bedelli olarak kabul edilebileceğini, bu bedelin taşınmaz malikine ödenmiş olduğunu ve taşınmazın devir tarihindeki rayiç bedeli olarak belirlenmiş —– tutarındaki değer ile de uyuştuğunu, dava konusu taşınmazın davalı —– diğer davalı —– devredilmesine yönelik tasarruf bakımından İİK 278 ve İİK 280’e aykırı sayılacak bir işlem bulunmadığına,
— plaka sayılı aracın davalı şirket tarafından, — tarihinde diğer davalı —- bedelle ve —–plaka sayılı aracın da davalı —-tarafından— tarihinde diğer davalı———–bedelle satılmasına ilişkin tasarruflar bakımından; özellikle araçları devralanların cevap dilekçelerinde yer alan ve davalı borçlu şirketin mali güçlük durumunda bulunduğunu bildiklerine yönelik olan beyanlarından hareketle —- tarihli bilirkişi raporundaki gerekçe ve sonuçlarına aynen katıklarını ve bu tasarrufların İİK 280 f.1 anlamında iptali kabil olduğunu düşündüklerini yalnız, davalı —-plaka sayılı aracı — tarihinde —— bedelle diğer davalı —– devrettiğini bu itibarla davalı —– hakkındaki iptal davasının İİK 283 f.2 uyarınca değere dönüştüğünü, davalı—-yönünden ise davacı bankanın bu kişinin kötüniyetli olması konusunda herhangi bir delil ibraz edemediğini, sonuç olarak davalı —- tarafından diğer davalı —- yapılan taşınmaz devri bakımından İİK’nun 278 f.3, b.2 ve 280., f.1 anlamında bir iptal nedeni tespit edilemediğini,—– plakalı aracın davalı şirket tarafından diğer davalı —-devrine ilişkin tasarrufun İİK’nun 280 f.1 uyarınca iptali gerektiğini, ancak davalı —- bu aracı bilahare davalı —- devrettiği için hakkındaki davanın İİK ‘nun 283., f.2 maddesi uyarınca bedele dönüştüğünü, dava konusu aracı davalı——– devralan davalı —-kötü niyetli olduğu konusunda dosyanın hali hazır durumu itibariyle ikna edici delil bulunmadığını,—-plakalı aracın davalı —- tarafından diğer davalı —– satılmasına ilişkin tasarrufun İİK’nun 280.f.1 maddesi uyarınca iptali gerektiğini, iptali gereken tasarrufların hangi miktar için iptal edileceği konusunda ancak —— sayılı takip dosyasının incelendikten sonra görüş beyan edilebileceğini bildirilmiştir.
——— sayılı takip dosyası sureti celbedilmiş ve davacı vekilinin rapora itirazlarının değerlendirilmesi için dosya ek bilirkişi raporu düzenlenmek üzere bir önceki bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Mahkememizce alınan — tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle;—- plaka sayılı aracın davalı —-tarafından diğer davalı —- satılmasına ilişkin tasarrufun İİK 280 f.1 uyarınca iptali gerektiği ——göre bu gibi durumlarda tasarruf işleminin takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak iptaline, davalı takip alacaklısına dava konusu araç üzerinde haciz ve satış yetkisi tanınmasına karar verilmesi gerektiğini İİK 280 f.1 açısından önemli olan davalı —- davalı satıcı —– mali durumunu ve alacaklılara zarar verme kastını bilip bilmediği veya bilmesi gerekip gerekmediği olduğunu davalı —- vekilinin cevap dilekçesindeki beyanlarından dava konusu devir işlemi yapılırken davalı —-davalı satıcı —– mali güçlük içinde olduğunu bildiğini ve dolayısı ile işlemin alacaklılara ızrar kastı ile yapıldığını en azından bilmesi gerektiğini gösterdiğini, —- plaka sayılı araç bakımından ise bu aracın davalı şirket tarafından diğer davalı —- devrine ilişkin tasarrufunda İİK 280 f.1 uyarınca iptali gerektiği ancak davalı —- bu aracı davalı — devrettiğini, davalı — kötüniyetli olduğu konusunda dosyada yeterli delil bulunmadığı için davalı —- hakkındaki davanın İİK 283 f.2 uyarınca bedele dönüştüğünü, davalı 3.kişi —- aracın yerine geçen değer oranında tazminata mahkum edilmesi gerektiğini, aracın 4.kişi —–bedelle satıldığını, dosyadaki kasko bedelleri esas alındığında bu bedelin aracın rayiç bedeline uygun olduğunu, kök raporda değişiklik yapılmasını gerektiren bir husus bulunmadığını, görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Davacının itirazlarının değerlendirilmesi aynı teknik bilirkişi tarafından diğer mahkemelere sunulan raporlarda aynı taşınmazın satış tarihindeki rayiç değeri ile mahkememiz dosyasına bildirilen rayiç değer arasındaki farklılığın açıklanması ve —- plaka sayılı aracın satış tarihindeki değeri konusunda bir önceki heyete makine mühendisi —— de dahil edilerek, ek rapor düzenlenmesi için dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Mahkememizce alınan—- tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle;
——- sayılı dosyasında düzenlenmiş bulunan —– değerinin;
Satış tarihi olan—- tarihi itibariyle —–
Dava tarihi olan —- tarihi itibariyle—–
——sayılı dosyasında düzenlenen —- tarihli bilirkişi raporunda—– bağımsız bölümün değerinin;
Satış tarihi olan —- tarihi itibariyle —–
Dava tarihi olan —- tarihi itibariyle —
—— sayılı huzurdaki dava dosyasında düzenlenmiş bulunan — bilirkişi raporunda —bölümün değeri;
Satış tarihi olan —- tarihi itibariyle; —– olarak yazıldığı,
Önceki raporlarda rayiç değer tespitinde dikkate alınmayan, ancak bu raporların tanzim tarihinden yaklaşık— yıldan fazla bir süre geçtikten sonra —– tarihinde düzenlenen bilirkişi raporunda dikkate alınan ve bu nedenle de farklı değerin ortaya çıkmasına neden olan hususun, davalı tarafından dairede yapılan esaslı bakım, onarım ve tadilat olduğunun anlaşıldığı,
—– dosyasında düzenlenen —– tarihli bilirkişi raporu ile,
—– dosyasında düzenlenmiş bulunan — tarihli bilirkişi raporunda —- bağımsız bölümün değerinin;
Satış tarihi olan —- tarihi itibariyle —
Dava tarihi olan — tarihi itibariyle —-
olması gerektiği, kök raporun buna göre düzeltilmesinin lazım geldiği, ancak bu değişikliğin kök raporda varılan sonuca etkili olmadığını,
— plakalı aracın satış tarihindeki değerinin —– olduğunu, bu değerin Kadr-i maruf bulunduğunu, görüş ve kanaatlerini bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili Davalı borçlu ———— —- nitelikli taşınmaz üzerinde kat irtifaklı —— numaralı—— tamamını —- bedelle —- sattığını,davalılardan —– plaka sayılı aracı ——tarihinde —– bedelle devrettiği ve anılan aracın—- tarafından da —— bedelle — devredildiğini,davalılardan — plaka sayılı aracı — tarihinde —- bedelle devredildiğini, anılan tasarrufların İİK 277, 280 vd maddeleri gereğince iptale tabi olduğundan bahisle iptalini, davalılar ise davanın reddini talep etmişlerdir.
Tasarrufun iptali davaları İİK’nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Kanun’un 277. maddesine göre;“İptal davasından maksat 278, 279 ve 280 inci maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı aşağıdaki şahıslar açabilirler:
1-Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı,
2-İflas idaresi yahut 245 inci maddede ve 255 inci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri”.
Aynı Kanun’un 278. maddesinde ivazsız tasarrufların butlanı;
“Mutat hediyeler müstesna olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır.
Ancak, bu müddet haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçemez.
Aşağıdaki tasarruflar bağışlama gibidir.
1. Karı ve koca ile usul ve füru, neseben veya sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar,
2. Akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler,
3. Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartiyle irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler ve ölünceye kadar bakma akitleri…” şeklinde açıklanmıştır.
Zarar verme kastından dolayı iptal başlıklı 280. maddede ise;“Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır.
Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun birinci fıkrada beyan olunan durumunu bildiği farz olunur. Bunun hilafını üçüncü şahıs, ancak 279 uncu maddenin son fıkrasına göre isbat edebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
İİK’daki düzenlemeler karşısında tasarrufun iptali davasını; “Borçlunun alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mal varlığından çıkarmış olduğu, mal ve hakların veya bunların yerine geçen değerlerin tasarruftan zarar gören alacaklının alacağını elde etmesi amacıyla dava açarak tekrar borçlunun mal varlığına geçmesini sağlayan bir dava”, kısaca borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak için yaptığı tasarruflarını, alacaklının alacağı ile sınırlı olarak hükümsüzleştirmeye yönelik bir dava şeklinde tanımlayabiliriz.
Borçlunun iptale tabi tasarrufları, İİK’nın 278, 279 ve 280. maddelerinde üç grup hâlinde düzenlenmiş olup bu maddelerde iptal edilebilecek tüm tasarruflar sınırlı olarak sayılmamıştır. Dava dilekçesinde, anılan maddelerden hangisine dayanıldığının belirtilmesi zorunlu değildir.
Bu maddelerden biri veya birkaçı dava dilekçesinde gösterilmiş olsa bile, hâkim bununla bağlı olmayıp, diğer madde hükümlerinden birine dayanarak tasarrufun iptaline karar verebilir.
Borçludan satın alan ile borçlu arasında İİK’nın 278.maddesinde gösterilen nedenlerin varlığı hâlinde, satın alan kişinin iyi niyetine bakılmaksızın aralarındaki tasarrufun iptaline karar verilir. İİK’nın 278.maddesindeki diğer iptal nedenleri yoksa maddenin —– nolu bendinde belirtilen “ivaz olarak pek aşağı bir fiyatın kabul edilip edilmediği” incelenmelidir. Bu inceleme sonucu bu maddedeki koşulun oluşmadığı anlaşılırsa, borçlunun borca batık olduğu sırada yaptığı tasarruflarla ilgili İİK’nın 279. maddesinde gösteren nedenlerin varlığı araştırılır.
—- uygulamasına göre, edimler arasında aşırı bir oransızlıktan söz edebilmek için tasarruf konusu malın veya hakkın, satış sözleşmesinde —– gösterilen satış bedeli ile tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında en az bir misli veya daha fazla fark bulunması gerekir.
İİK’nın 278 ve 279. maddelerinde öngörülen nedenlerin bulunmadığı anlaşılırsa, 4949 sayılı Kanun ile değişik 280. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı incelenmelidir. Bunun için, borçludan satın alan kişi veya kişilerin iyi niyetli olup olmadıklarının araştırılması gerekir. Bu araştırma yapılırken, borçlunun âciz içinde olduğu ve alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla hareket ettiğinin işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesi gerektiğinin — maddedeki durum hariç davacı yanca yasal kanıtlarla ispatlanması gerektiği gözetilmelidir.—–
Somut olayda, davalı şirketin davacı banka ile—— limitli—— imzaladığı, davalı —– bu sözleşmeye kefil olarak imza koydukları ancak ödeme planına uyulmadığı için —- tarihi itibari ile davacı bankaya olan toplam —- borç nedeni ile kredi hesabı kat edilerek davalı şirket ve kefillere ihtar gönderildiği ve akabinde, kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığı ve takibin dayanağı olarak —– keşide, —– vade tarihli —— bono gösterildiği, bononun keşide edildiği tarih ile hesap kat ihtarnamesinin gönderildiği tarihin açıkça, davalı borçlu şirket ve kefillerin davacı bankaya olan kredi borcunu ödeyemedikleri ve bunun üzerine davacı bankadan kısa bir ödeme süresi istedikleri, bu isteklerinin ciddi olduğunu göstermek ve davacı bankaya takip konusu bonoyu verdikleri ancak verilen süre içinde de taahhüt edilen ödeme gerçekleşmeyince davacı bankanın bononun vade tarihinden hemen bir —- gün sonra hesap kat ihtarnamesi göndererek kambiyo takibini başlattığı, davalı borçlu ve davalı kefillerin davacı banka ile aralarında bu kambiyo senedinin verilmesine neden olan başka bir ilişkinin varlığı konusunda başka bir savunmada bulunmadıkları, bu nedenle söz konusu bononun kaynak ve dayanağını taraflar arasındaki kredi borcunun oluşturduğu mahkememizce kabul edilmiştir.Taraflar arasındaki ——— tarihli olup davalı borçlu şirket ve kefillerin borcu bu tarihte doğmuş bulunmaktadır.
Dava konusu —-plakalı aracın davalı şirket tarafından — tarihinde diğer davalı —- bedelle devredildiği ve —– plakalı aracın da davalı—- tarihinde diğer davalı—- —— bedelle devredildiği dolayısıyla bu tasarrufların borcun doğumundan sonra yapıldığı, devralanların cevap dilekçelerinde davalı borçlu şirketin mali güçlük durumunda bulunduğunu bildiklerine yönelik beyanları dikkate alınarak alacaklıları ızrar kastıyla yapıldığını bilmesi gerektiğinden İİK 280 f.1 uyarınca iptale tabi olduğu anlaşılmıştır. —plakalı araç davalı şirket tarafından diğer davalı — devredildikten sonra — de bu aracı diğer davalı — devrettiği ve —- kötüniyetli olduğu davacı tarafından ispatlanamadığından bu davalı yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı —-hakkındaki davanın İİK 283 f.2 uyarınca bedele dönüştüğü ve —-malı elinden çıkardığı tarihteki değeri oranında tazminata hükmetmek gerekmiştir.Mahkememizce benimsenen—- tarihli bilirkişi heyeti ek raporuna göre —– model aracın —tarafından diğer davalı —– tarihinde —devredildiği, —– tarafından —- tarihinde — bedel karşılığında satıldığı, —- tarihinde —– satışın kadr-i maruf değer bedelinin serbest piyasa koşullarında yapılan değerlendirmede piyasa şartlarına uygun olduğu tespit edilmiş ve anılan rapor hükme esas alınmıştır.
Davalı borçlu —– taşınmaz üzerinde kat irtifaklı—– — bölümün — devrine yönelik satış işleminin iptali talebi bakımından, aynı satış işleminin iptaline ilişkin olarak olarak—— kararı ile davanın reddine karar verildiği ve bu kararın —- onandığı ve kesinleştiği anlaşılmakla davalılar——– açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanması gerektiğinden takip konusu alacak —- olduğundan tasarruf tarihindeki değer üzerinden harç ve vekalet ücreti hesaplanmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
1-Davalılar —–karşı açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı —–karşı açılan davanın REDDİNE,
3-Davacının davalılar —– hakkında açtığı tasarrufun iptali davasının KABULÜ ile, İİK’nun 283.maddesi gereğince—– sayılı takibine konu alacak ve fer’ileri ile sınırlı olmak üzere —- davalı —- alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı —-tarafından diğer davalı —- plakalı aracın devrine yönelik ——yevmiye numaralı satış TASARRUFUNUN İPTALİ ile davacıya —— takibine konu alacak ve fer’ileri ile sınırlı olmak üzere cebri icra yolu ile alacağını almak üzere yetki verilmesine,
5-Davalı —- koşulları oluşmayan disiplin para cezası talebinin REDDİNE,
6-Davalı—- yönünden tasarruf değeri olan — dava değeri üzerinden alınması gereken —nispi karar harcına karşılık davacı tarafından dava açılırken —-harç peşin olarak yatırılmış olduğundan, geriye kalan — nispi harcın davalılar—–tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Davalı —- yönünden tasarruf değeri olan — dava değeri üzerinden alınması gereken — nispi karar harcının—— tahsili ile hazineye gelir kaydına,
8-Davalılar —- yönünden her bir davalı ile ilgili alınması gereken—–maktu harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
9-Davacı tarafından yatırılan 14,00 TL başvurma harcı, 3.423,20 TL peşin harç, 2,30 TL vekaletname harçlarının davalılar ——– tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafından davalılar —— yönünden yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
11-Davacı tarafından yapılan 6.200 TL bilirkişi inceleme gideri, 898,50 TL müzekkere ve tebligat gideri olmak üzere toplam 7.098,00 TL yargılama giderinin, ————davalılar ——— tahsili ile davacıya verilmesine,
12-Davanın, davalılar—— yönünden kabul edilen 65.207 TL dava değeri üzerinden, davacı yararına belirlenen 9.276,91 TL nispi avukatlık ücretinin davalı ——— tahsili ile davacıya verilmesine,
13-Davanın, davalılar — yönünden kabul edilen 153.464,00 TL dava değeri üzerinden, davacı yararına belirlenen 18.529,08 TL nispi avukatlık ücretinin davalılar —— tahsili ile davacıya verilmesine,
14-Davanın —– yönünden reddedilen 44.000 TL dava değeri üzerinden, davalılar yararına belirlenen 6.520,00 TL nispi avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılar ——- verilmesine,
15-Davalı—— yönünden davanın reddedilen 65.207,00 TL dava değeri üzerinden, davalı yararına belirlenen 9.276,91 TL nisbi avukatlık ücretinin davacıdan alınarak, davalı —– verilmesine,
16-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı—–vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 21/12/2020