Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2007/892 E. 2023/395 K. 09.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2007/892 Esas
KARAR NO : 2023/395

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil
DAVA TARİHİ : 02/07/2007
KARAR TARİHİ : 09/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili ——Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle, Davalı kooperatifin 117 üyesinden biri olan—– ortaklık hakkını,11/03/1992 tarihinde 75.000.000 TL bedelle devraldığını, bu devrin kooperatif yönetim kurulu kararı ile kabul edildiğini, 1992 yılının Ağustos ayında kooperatife tüzük intibakı yapılmadığından tasfiye memurları atandığını ve müvekkilinin kooperatife tasfiye memuru olarak atanması nedeniyle kooperatif başkanlığını yapmadığını,—- müvekkiline kooperatif devrini vermediğinden —-Asliye Ticaret Mahkemesinin ——. Sayılı dosyası ile kooperatif üyesi olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin üyelik hakkını devraldığını noterlik ihtarnamesi ile davalı kooperatife bildirmelerine rağmen müvekkilinin kooperatif ortağı olarak kaydedilmediği gibi ihtarnameye de cevap verilmediğini, devir sözleşmesi, devir tarihindeki Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre yönetim kurulunca kabul edildiğinden, mahkeme kararı ve tasfiye kurulunun kabulü ile —– üyeliğini devralan müvekkilinin üyelik hakkının kabul edilmiş olduğunu, kooperatifte … adına tahsis edilmiş bir dairenin bulunmadığını, tüm dairelerin tapularının ortaklara dağıtıldığını, halen kooperatif adına kayıtlı 2 dairenin mevcut olduğunu, bunlardan biri için üye tescil davası açıldığını, diğer dairenin de — Blok—— numaralı daire olduğunu, kooperatif tasfiye kurulunun açıkta kalan üyesi olmasına rağmen kalan tek daireyi de ihale yolu ile satmak istediğini, şayet bu daire satılırsa müvekkilinin alması gereken daireyi alamayacağını iddia ile kooperatifin elinde bulunan tek daire olan — Blok —-nolu dairenin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına kayıt ve tesciline, dairenin 3. Kişilere satışı halinde müvekkilinin kooperatiften alabileceği bir dairenin kalmayacağından taşınmazın üçüncü şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili ——Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde özetle; Kooperatif kanununda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarında tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava sayılır hükmü gereğince mahkemenin görevsiz olduğunu, görevli mahkemenin —– Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek görev itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da; davacının kooperatif üyesi olmadığını, kooperatiften ihraç edildiği için ortaklık talebinin mahkeme kararıyla reddedildiğini, davacının müvekkili kooperatifin eski başkanı olduğunu, kendisinin eylemlerinden dolayı—-.Ağır Ceza Mahkemesinin —–. Sayılı kararıyla “zimmet ve görevi suistimal” suçlarından 4,5 yıl hapis cezası ile cezalandırıldığını ve cezasının infaz edildiğini, davaya dayanak yapılan sahte belge incelendiğinde, ilk dikkati çeken durumun, belgedeki tarih çelişkisi olduğunu, belgeye göre .—- 11/03/1992 tarihinde ortaklığı davacıya devrettiğinin gözüktüğünü, ancak aynı belgede 11 Martta devredilen ortaklık için, 6 Martta yönetim kurulunun anılan devir işleminin kabul edildiğine dair derkenar bulunduğunu, yani yönetim kurulunun, —– ortaklığını sözde devretmeden 5 gün önce ortaklığın devrini kabul ettiğini, davacının dava konusu müvekkiline ait tarihi köşkü işgal etmiş durumda olduğunu, davacının dava dilekçesinde bahsettiği ortaklık devir sözleşmesinin müvekkiline ihtarname ile bildirildiği ve ihtara cevap verilmediği iddiasının davacının kötü niyetini gösterdiğini, zira dava dilekçesinin tarihi ile ihtarname tarihinin aynı olduğunu, gerçek bir devir sözleşmesi dahi olsa, devreden ve devralan arasındaki devir işleminden müvekkilinin kendi başına haberdar olmasının beklenemeyeceğini, kooperatif ortağı olan —— uzun yıllar kooperatifin irtibat kuramadığı bir kişi olduğunu belirterek haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle kooperatife ait taşınmazın kooperatif ortağı adına kayıt ve tesciline ilişkindir.
Dava ilk olarak —–.Asliye Hukuk Mahkemesinin —–Esaslı olarak açılmış, yapılan inceleme sonunda verilen Görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememizin (eski —–.Asliye Ticaret Mahkemesi—— Esasını almıştır.
Usulünce duruşma açılarak; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip ihtilaflı ve ihtilafsız konular ön inceleme duruşmasında resen belirlenerek uyuşmazlığın çözümü doğrultusunda tarafların tüm delilleri tahkikat duruşmalarında toplanıp bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Davalı vekili mahkememize verdiği 31/01/2008 tarihli dilekçesinde; İşbu davanın sonucunun kooperatif üyesi dava dışı —- doğrudan etkileyeceğini belirterek davanın —–ihbarını talep etmiştir.İşbu dava ile aralarında irtibat olduğu anlaşılan —–.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– esas sayılı dosyası celp edilip incelenmiştir.
Tarafların delilleri toplanmış, davalı kooperatife ait ilgili yasal defterler ve de diğer ilgili evraklar üzerinde inceleme yapılması için mahallinde keşif yapılmak suretiyle bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle; davacı —– dava dışı —— ortaklık payını devraldığına ilişkin sözleşmenin fotokopi olduğu, devir işleminde mevzuata aykırılıklar bulunduğu, ortaklık payını devrettiği öne sürülen—- imzası notere tasdik ettirilmediği gibi sözleşmenin ıslak imzasının bulunmadığı—–imzasının kendisine ait olup olmadığının belli olmadığı, devir dilekçesinin bizzat ortaklık payını devreden hak sahibi … tarafından kooperatife teslim edilmesi gerekirken, devir dilekçesinin ..—- kontrolü dışında davacı tarafından beyan edildiği, dava dışı —–payını devretmediğni halen ortak olduğunu kooperatife bildirdiği, ..—-Ticaret Mahkemesinde açmış olduğu, daha sonra açılmamış sayılan —–. Sayılı dosyada kendisine daire verilmesinibu mümkün olmadığı takdirde tazminat verilmesini istediği, devir sözleşmesinin 11 Mart 1992 olarak gösterilmesinew rağmen, devrin kabul edildiğine dair yönetim kurulu kararı 06.03.1992 olarak gösterildiği, devir sözleşmesi tekamül etmeden5 gün önce devrin yönetim kurulunca kabul edilmiş gözüktüğü, devir sözleşmesi 11.03.1992 tarihinde imzalndığı halde devir işleminin yapılması için 5 yıl sonra 02.07.2007 tarihinde başvurulmuş olmasının anlaşılamadığı, üzerindeki bilgilerin ve devrin kabul edilmesi için devreden —–yerine —— Tasfiye Kuruluna başvurması, kanun ve ana sözleşmedeki konuya ilişkin düzenlemelere aykırılık arz ettiğini, davacı —— ibraz ettiği devir sözleşmesi fotokopisindeki bilgilerin ve izlenen devir talebinin; Kooperatif Kanunu ve konuya ilişkin ana sözleşme hükümlerine aykırı olduğu görüş ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
—- Asliye Ticaret Mahkemesinin —– esas sayılı dava dosyasının, 26.05.2009 tarih, —— sayılı kararla bu dava dosyası ile birleştirildiği, anılan davanın davacısının … ve davalısının da dosyamız davalısı kooperatif olduğu anlaşılmıştır.
Dosya üzerinde ve de davalı kooperatife ait yasal defterler ve diğer ilgili evrak ve belge üzerinde bunların bulunduğu kooperatif merkezinde 2 bilirkişilik bilirkişi heyeti ile keşfen inceleme yapılmak suretiyle bilirkişi raporu alınmıştır.
Bilirkişi heyeti Ek raporunda; Esas davanın davacısı … ile birleşen davanın davacısı, … arasında akdedildiği öne sürülen ve dava dosyasında fotokopisi bulunan 11/03/1992 tarihli “Hisse Devir Sözleşmesi” bulunduğunu, söz konusu hisse devir sözleşmesinin gerçek olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, yani sözleşmedeki imzanın pay sahibi .—–ait olup olmadığının kesinleştirilmesi, davanın akıbetini belirleyeceğini, halen——- Kooperatifine ait kat irtifak tapulu—- blokda—–numaralı bağımsız bölüm bulunduğunu, gerçek hak sahibi tespit edilince, kooperatife ait boş konutun tapusunun ilgiliye verilmesi mevzuata uygun olacağı kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.

Önceki bilirkişi kuruluna İnşaat Mühendisi bilirkişi eklenmek suretiyle üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla ve yerinde keşif yoluyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ancak birleşen davanın davacısı tarafından bilirkişi ücretinin yarısının yatırıldığı, dosyamız davacının bilirkişi ücretini yatırmadığı gibi keşifde hazır olmadığından keşfin yapılamadığına dair tutanak tanzim edildiği görülmüştür.
Keşif için yeniden gün belirlenmiş ve davacı vekiline payına düşen bilirkişi ücretini yatırması için yeniden süre verilmiş, ancak bilirkişi ücretini yatırmadığı gibi keşifde hazır olmaması nedeniyle 2.kez tutanak düzenlendiği anlaşılmıştır.
Birleşen davacının talebi üzerine kendileri tarafından bilirkişi ücreti yatırılmak suretiyle yeni bir keşif günü belirlenerek bilirkişi raporu alınmıştır.Bilirkişi heyeti raporunda; 25/06/1990 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında süre belirtilmeden seçilen yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin bir yıl olduğu anlaşılması gerekir. Bu bir yıllık süre ise (25.06.1990+1 yıl=25.6.1991) 25.06.1991 tarihinde dolmaktadır. Buna karşılık, davacı—-ortaklık payını devraldığının kabul edildiği yönetim kurulu toplantısı 06.03.1992 tarihinde yapılmıştır. Yani, devir talebinin kabul edildiği yönetim kurulu toplantısı, yönetim kurulunun görev süresinin sona erdiği 25.06.1991 tarihinden sonra (06.03.1992 tarihinde) yapılmıştır. Dolayısıyla görev süresi dolmuş ve yetkisi kalmamış bir yönetim kurulu kararının geçerliliği bulunmamaktadır.—– uzun yıllar kooperatif genel kurul toplantılarına asaleten ve vekaleten katılmadığı ve de diğer ortaklardan da az ödeme yaptığının doğru olduğunu, bir ortağın genel kurul toplantılarına katılmaması ve daha az ödeme yapması ortaklığını otomatik olarak kaybetmesi anlamına gelmediğini, kök raporda vardıkları sonuçlar. Ek raporla çelişmemekte olduğunu, tam tersine, her iki raporun birbirini tamamladığını, mevcut belgeler incelenerek varılan sonuçları yansıttığını, davacıya ödenecek (tarihi köşkteki daireye karşılık) olan tazminat tutarının 34.762,58 TL olduğunu, apartman dairesine göre davacıya ödenecek tazminat tutarının 44.988,10 TL olduğunun tespit edildiğini bildirmişlerdir.
Tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi, devir sözleşmesindeki imzanın davacı —– ait olup olmadığının belirlenmesi, asıl dava ve birleşen dava yönünden iddia ve savunmaların değerlendirilmesi için bilirkişilerden ek rapor alınmasına, heyete grafoloji bilirkişisinin eklenmesine, bilirkişilerden—- halen bilirkişilik yaptığı tespit edilemediğinden yerine —– tayinine karar verilerek ek rapor alınmıştır.
Grafoloji uzmanı bilirkişi raporunda; “DEVİR BELGESİDİR” başlıklı —-.. isimli şahsın üyelik hakkını “75.000.000 TL” bedel ile … isimli şahsa devir ettiği ile ilgili aralarında 25.10.1991 tarihinde düzenlemiş oldukları belge aslı üzerindeki ve bu belgeye ekli aynı tarihli tahsilat makbuzu üzerindeki damga pulları sağ taraflarında atılı “…” adına atılı imzaların … isimli şahsın dosya içerisindeki mukayeseye esas imzalarına kıyasla … isimli şahsın eli mahsulü olduğu kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Bilirkişi heyeti kök/ek raporunda; Mevcut durumda davacı .—- eski ortak olarak .—— devir aldığını iddia ettiği ortaklığının gerçek bir ortaklık sayılamayacağı ve bu ortaklık için herhangi bir tahsis ve tazminat talebinde bulunamayacağına dair görüş ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
01/12/2026 tarihli duruşma ara kararı ile “Birleşen—-. Asliye Ticaret Mahkemesi —- Esas sayılı dosyanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydına” karar verilmiş ve dosya tefrik edilerek mahkememizin —– sayılı Esasa kaydedilmiştir.
23/03/2017 tarihli duruşma ara kararı ile; tefrik edilen Mahkememizin ——Esas sayılı dosyasının sonuçlanmasının ve kesinleşmesinin beklenmesine karar verilmiştir.
Mahkememizin —-Es. Sayılı dosyanın 15/11/2018 tarihinde sonuçlandığı ve davanın REDDİNE karar verildiği, verilen kararın istinaf incelemesinden geçtiği ve yapılan istinaf incelemesi sonunda—-Bölge Adliye Mahkemesi —-.Hukuk Dairesinin —- Sayılı 14/09/2022 tarihli kararı ile istinaf başvurusunun esastan kesin olarak reddine karar verilmekle, mahkememiz hükmünün 14/09/2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen bilirkişi raporundaki gerekçeler ve hesaplamalara göre; Davacı vekilinin dava dilekçesinde 11 Mart 1992 tarihli devir sözleşmesine dayandığı, dava dilekçesi ekinde 11 Mart 1992 tarihli devir sözleşmesini sunduğu, mahkememizce, davacı vekiline üyelik devir sözleşmesinin aslını sunmak üzere önce süre, sonra kesin süre verildiği, ancak davacı tarafça bu belgenin sunulmadığı, devir belgesidir başlıklı 25/10/1991 tarihli belgenin sunulduğu ve imza incelemesinin bu belge üzerinde yapıldığı, delillerin ikamesi aşamasından sonra sunulan belgenin, iddianın genişletilmesi kapsamında dikkate alınamayacağı, 25/10/1991 tarihli belgenin her zaman düzenlenmesinin mümkün olduğu ve bu belgeye itibar edilemeyeceği, davacının dava dilekçesinde dayanmış olduğu 11 Mart 1992 tarihli belge aslını sunmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafça yapılmış yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafça yapılmış 200,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 17.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Alınması gereken 179,90 TL red karar ve ilam harcından peşin ödenen 135,00 TL peşin harç ile 1.537,00 TL tamamlama harcı toplamı 1.672,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.492,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile—— Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.