Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/903 E. 2024/2 K. 05.01.2024 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/903
KARAR NO : 2024/2

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil veya Alacak(Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2023
KARAR TARİHİ : 05/01/2024

Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizce tensiben yapılan incelemesi sonunda;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili tarafından ibraz edilen ve gerekli-yeterli kısımları:”…

—-Noterliği 30/10/2020 Tarih ve —– Yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi gereği müvekkilime teslimi gereken, tapu kayıtlarına göre —- ilçesi, —- ada—– parsel sayılı parselde kain —-Sayılı bağımsız bölümlere ilişkin davalı —– adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı müvekkil adına tüm takyidatlardan arındırılmış şekilde tescili, bu mümkün değil ise dava konusu bağımsız bölümlerin karar tarihine en yakın değeri üzerinden belirlenen bedelin ticari avans faizi faiziyle birlikte ödenmesi, bu da mümkün olmaz ise müvekkilce ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesi gözetilerek ticari avans faiziyle birlikte iadesi talebidir.

HARCA ESAS DEĞER : 4.057.612,90 TL ( Fazlaya İlişkin Haklarımız Saklı Kalmak Kaydıyla)

AÇIKLAMALAR:

Davalı —- ilçesi,—- ada—-parsel sayılı arsanın malikidir. Davalı arsa sahibi ile davalı—- Adi Ortaklığı Ticari İşletmesi arasında,—– sahibi olduğu bu arsada bir Ticaret Merkezi inşaa edilmesi ve inşaa edilen bağımsız bölümlerin satışı ile hasılatlarının paylaşılmasına ilişkin olarak—-. Noterliği 26.03.2018 tarih ve—–yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve / Hasılat Paylaşım Esaslı İnşaat Sözleşmesi / Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” imzalanmıştır. Davalı firmalar arasında akdedilen iş bu sözleşmeye göre arsa üzerinde yüklenici tarafından bir proje inşa edilecek ve projedeki bağımsız bölümlerin satışı arsa sahibi adına yine Yüklenici tarafından gerçekleştirilecektir. Bu satışlardan gelen hasılatın ise %58’i arsa sahibi —– % 42’si yüklenici olan —- Ortaklığı’na ait olacaktır. İnşaat ruhsatı alınmasından itibaren 48 ay sonra halen satışı yapılmamış olan bağımsız bölümler ise aynı oranlarda taraflar arasında paylaştırılacaktır.

Akabinde, işbu sözleşmeye göre —– satış yetkisi alan—–Adi Ortaklığı tarafından, dava—— ise arsa sahibi/işveren olduğu “—-ilçesi,—.- ada, —– parselde” kayıtlı taşınmaz üzerindeki—– kapsamında —–sayılı bağımsız bölümler iyi niyetli 3. Kişi olan müvekkile —-. Noterliği 30/10/2020 Tarih ve—– Yevmiye numaralı Düzenlenme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi ile KDV hariç 3.438.655,00 TL (Kdv Dahil Tutar = 4.057.612,90 TL) bedel karşılığında satılmıştır.
Müvekkil taraf, işbu sözleşme gereği yüklendiği ödeme yükümlülüklerini eksiksiz ve zamanında yerine getirmiş olup sözleşme bedelinin tamamını davalılara ödemiştir. Ayrıca satış vaadi sözleşmesine ilişkin KDV ödemeleri de —- Adi Ortaklığı’nın belirtmiş olduğu hesaba yapılarak tamamlanmıştır. Sözleşmeden kaynaklı ödemelerin tamamlandığına dair yüklenici —-Adi Ortaklığından alınan “Borcu Yoktur” yazısını da işbu dilekçemiz ekinde mahkemenize sunarız. Davaya konu bağımsız bölümlerin bulunduğu —– Projesi tamamlanmış olup, projedeki bağımsız bölümlerin kat irtifak tapuları arsa sahibi —– adına çıkarılmıştır. Yine belirtmek gerekir ki, müvekkil tarafından ödenen satış bedelleri arsa sahibi ile yüklenici arasında sözleşmedeki oranlar üzerinden davalılarca paylaşılmıştır.
Müvekkil, sözleşmeden kaynaklı tüm ödemelerini eksiksiz ve zamanında yapmış ise de, arsa sahibi —- tarafından projeden bağımsız bölüm satın alan 3. Kişilere, yüklenici ile aralarındaki hasılat paylaşımı esaslı inşaat sözleşmesinin feshedileceği ve satışı yapılan bağımsız bölümlerin vaad alacaklılarına devredilmeyeceği bildirilmiştir. Müvekkil, bedelini ödediği bağımsız bölümleri devralmak adına Yüklenici —– Adi Ortaklığı Ticari İşletmesi ile görüşmeler yapmış, ancak Ortaklık, arsa sahibi firma ile uyuşmazlık içinde olduklarını, 3. Kişiler lehine tapu devirlerinin yapılamayacağını ifade etmiştir. Tüm ödemelerin tamamlanmasına ve bağımsız bölümün teslime hazır durumda olmasına karşın ve tüm taleplerimize rağmen müvekkil adına tapu devirleri yapılmamıştır. Satın aldığı ve bedelini ödediği bağımsız bölümlerin tapu devrini alamayan müvekkil adına davalılara —– Noterliği 03/11/2023 Tarih ve —–Yevmiye Numaralı ihtarnamesi gönderilerek bağımsız bölümlerin devri talep edilmiş ise de, bundan da olumlu bir sonuç alınamamıştır. Tapu mülkiyetinden doğan hakkını haksız ve kötü niyetli kullanan davalı ——tapu devrini yapmaktan açıkça kaçınmaktadır. Durum itibari ile, bağımsız bölümlerin satışından haberi olan ve ödenen bedelleri tahsil eden arsa sahibinin bu kötü niyetli davranışı göz önüne alındığında, yapı kullanım ruhsatı çıkan ve kat irtifakları kurulan dava konusu bağımsız bölümlerin davalı arsa sahibi tarafından 3. kişilere satılması kuvvetle muhtemeldir.

1-MÜVEKKİL, ARSA SAHİBİ VE YÜKLENİCİ FİRMA ARASINDAKİ SÖZLEŞMEYE VE YÜKLENİCİYE VERİLEN YETKİYE GÜVENEREK TAŞINMAZLARI SATIN ALMIŞTIR.

Öğretideki gelir paylaşımına dayalı inşaat sözleşmesi ile ilgili yapılan tanım şöyledir: “Gelir paylaşımlı inşaat sözleşmesi, yüklenicinin bağımsız bölümler meydana getirme ve bunların satışını sağlama borcuna karşılık, arsa sahibinin bu bağımsız bölümlerin satımına ilişkin yükleniciye temsil yetkisi verme ve bu satıştan elde edilecek geliri yükleniciyle paylaşma borcu altına girdiği sözleşmedir”. Arsa sahibi ile yüklenici arasında akdedilen —-. Noterliği 26.03.2018 tarih ve —–yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve / Hasılat Paylaşım Esaslı Inşaat Sözleşmesi / Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’nin” aşağıda yer verdiğimiz 3. Maddesinde de görüldüğü üzere proje kapsamında inşa edilecek bağımsız bölümlerin satışı ve pazarlaması hususunda yüklenici Ortaklığa açıkça bir yetki ve görev verilmiştir. Yüklenici konumundaki —– Ortaklığı ise arsa sahibi tarafından kendisine verilen bu yetkiye dayanarak inşa ettiği bağımsız bölümleri müvekkilin de içerisinde bulunduğu iyi niyetli kişilere satmıştır. Müvekkil, inşaat alanında bulunan satış ofisine giderek ve satış yetkilisi kişilerle görüşerek dava konusu bağımsız bölümleri iyi niyetli olarak ve tapu kayıtlarına güvenerek satın almıştır.
Arsa sahibinin mülkiyetinde bulunan ve Yüklenici ile satış vaadi sözleşmesi akdetmiş olan bağımsız bölüm alacaklılarına bu bağımsız bölümleri devretmeyeceğini açıkça ifade eden arsa sahibi firmanın, bu bağımsız bölümleri 3. Kişilere devretme ihtimali çok yüksektir. Burada tek mağdur müvekkil olmayıp; müvekkil haricinde, pek çok şahıs ve şirketlerin de tapuları devredilmemiş ve bu hususta taraflarca arsa sahibi ve yüklenici aleyhinde sözleşmenin tapuya şerhi ile tapu iptal ve tescil davaları açılmıştır. Davalılar aleyhine açılan davaların görülmesi adına davalılar hakkında tevzi sorgusu yapılmasını talep eder, gerekli görülmesi halinde işbu dosyaların celp edilmek üzerine tarafımızca bildirilebileceğini ifade etmek isteriz.Satış bedelinin tamamını ödeyen müvekkile, dava konusu bağımsız bölümlerin anahtar teslimi yüklenici firma tarafından yapılmıştır. Ne var ki, projenin bina yönetimini elinde bulunduran davalı —–ödemelerini yapan alıcılara anahtar teslim yapıldığını bildiği halde kötü niyetli şekilde bu alıcılar aleyhinde ecrimisil talepli icra takipleri başlatmakta, iyi niyetli alıcıları bir kez daha mağdur etmektedir. Müvekkil ve müvekkil ile aynı durumdaki iyi niyetli kişiler, satış bedellerini ödedikleri bu bağımsız bölümlerin tapularını alamadıkları için mülkiyetten doğan sair haklarını kullanamamaktadırlar. Satışı yapılan bağımsız bölümlerin her ne kadar tapu devirleri yapılmamış ise de anahtar teslimlerinin yapılmış olması nedeni ile, bu bağımsız bölümlerin aidatları, elektrik-su faturaları da müvekkil tarafından ödenmektedir. Fiziki teslimi yapılan bağımsız bölümün arsa sahibi tarafından 3. Kişiye devri halinde müvekkilin yaşayacağı mağduriyet daha da büyük olacaktır.

2-DAVALI ARSA SAHİBİ, MÜVEKKİL İLE AKDEDİLEN SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNDEN DAVALI YÜKLENİCİ İLE BİRLİKTE SORUMLUDUR.
Değinmek istediğimiz bir başka husus da şudur ki; hasılat paylaşımı esaslı inşaat yapım sözleşmelerinde arsa maliki ve yüklenici, taşınmaz satın alan 3. Kişi alıcılara birlikte sorumlulardır. Yargıtay içtihatları da bu yöndedir. Somut olayda yüklenici Ortaklığa açıkça satış yetkisi veren, tüm satışlardan bilgisi olan ve satış bedellerini tahsil eden davalı arsa maliki —— yüklenici ile müvekkil arasındaki satış vaadi sözleşmesi ile bağlı olduğu ve bu sözleşme nedeniyle müvekkile karşı yüklenici ile birlikte sorumluluğunun bulunduğu aşikardır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu —– Esas —– Karar sayılı ve 24.04.2013 tarihli kararı: “Âdi ortaklıkta, ortakların birlikte yaptıkları sözleşmelerde temsil söz konusu olmaz. Bu durumda, Borçlar Kanunu’muzun 534. maddesinin, son cümlesi gereğince, ortakların müteselsil sorumluluğu doğar. Söz konusu hükümde, “Hilafı mukavele edilmiş olmadıkça, şerikler, birlikte yahut bir mümessil vasıtasıyla üçüncü şahsa karşı deruhde etmiş oldukları borçlardan müteselsilen mes’ul olurlar” denilmiştir. Arsa malikle­ri ile davalı şirket (—–.) arasındaki 14.05.2005 tarihli ve —- yevmiye numaralı “Satış ve Hâsılat Paylaşımlı Konut Yapım Sözleşmesi” de, ortakların birlikte hareket ederek yaptıkları bir hukukî işlemdir. Bu nedenle, arsa malikleri, da­valı şirketin, onlardan aldığı sözleşme yapma yetkisine dayanarak, davacılara sattığı konutu teslim edememesinden dolayı, arsa malikleri de, hakkındaki dava tefrik edilen davalı şirket de davacılara karşı müteselsilen sorumludurlar.
Proje kapsamında inşa edilen bağımsız bölümlerin çoğu 3. Kişilere satılmış ve satış bedelleri ödenmiştir. Arsa sahibi ile yüklenici firma arasındaki uyuşmazlık nedeni ile müvekkilin de içerisinde bulunduğu birçok kişi bedelini ödediği bağımsız bölümlerin kendilerine devrini halen sağlayamamış, mağdur olmuş durumdadır. Huzurdaki dosya ile emsal nitelikte olan; müvekkil ile aynı durumdaki 3. Kişi alıcılar tarafından yüklenici, arsa sahibi ve ipotek alacaklıları bankalar aleyhinde tapu iptal ve tescil davaları ikame edilmiş olup, bu davalara kapsamında yargılamalar devam etmektedir. Sayın Mahkemenizde davalı firmalar adına hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna müzekkere yazılarak , davalılar aleyhinde açılan tapu iptal tescil davalarının tespit edilmesini ve bu hususun da yargılamada göz önüne alınmasını talep ederiz.

Söz konusu proje kapsamında 300 küsur bağımsız bölüm davalılar arasındaki sözleşmeler doğrultusunda yüklenici firma tarafından iyi niyetli 3. Kişilere satılmış, satış bedelleri davalılar arasında paylaştırılmıştır. Bu kadar bağımsız bölümün iyi niyetli 3. Kişilere satıldığı ve tüm satış bedellerinin arsa sahibinin de içerisinde bulunduğu davalılarca yıllardır paylaşıldığı hususu göz önüne alındığında, ödemelerin tamamlanmasının akabinde tapu mülkiyeti gücünü kötüye kullanarak tapu devirlerini yapmayan davalı —–tamamen kötü niyetlidir.

3-TAŞINMAZ ÜZERİNDEKİ BANKA İPOTEKLERİNİN VE HACİZLERİN KALDIRILMASI GEREKMEKTEDİR.
Yukarıda belirttiğimiz sözleşmelerin yanı sıra; Arsa Sahibi —-kredi alacakları bulunan dava dışı Bankalar ile arsa sahibi arasında; —–. Noterliği 06.04.2018 tarih ve —-yevmiye numarası ile “Hasılat Payı Alacağının Temliki Sözleşmesi” imzalanmış olup bu sözleşme tapuya şerh edilmiştir. Arsa sahibi ile bankalar arasında akdedilen temlik sözleşmesini ekte sunmaktayız. İşbu sözleşme dahi mal sahibi tarafından yüklenici —-Ortaklığı”na satış yetkisi verildiğini ve Ortaklık tarafından yapılan satışların mal sahibi —–tarafından bilindiğini göstermeye yetmektedir. Zira davalı Arsa Sahibinin Yüklenici ile arasındaki sözleşme gereği satış bedellerinin kendi payına düşen kısmının (%58) %5’ni kendisinin alması ve kendi payının kalan kısmını ise banka borçları için bankalara temlik ettiği hususları göz önüne alındığında, müvekkil ile yüklenici arasındaki satış vaadi sözleşmesinden haberdar olduğu aşikardır. Müvekkilin ödediği satış bedellerini tahsil eden ve bundan kazanç sağlayan arsa sahibi —– müvekkile yapılan satışa onayı bulunmadığından bahisle satışı yapılan bağımsız bölümlerin tapu devrini yapmaması iyi niyet kurallarına aykırıdır. Müvekkillerce yapılan ödemelerin tamamı arsa sahibi —– bilgisi dahilinde yapılmıştır.
Davalılar arasında akdedilen temlik sözleşmesi gereği dava konusu bağımsız bölümlerin banka ipotekleri kaldırılmış şekilde, takyidattan ari olarak müvekkile tescil edilmesi gerekmektedir. Zira temlik sözleşmesinde de ödemelerin tamamlanması üzerine ipoteklerin fek edileceği hususu düzenlenmiştir.
Davalı bankalar hukuki statüleri gereği TTK’nın 20/II. maddesi gereğince ticaretine ait tüm faaliyetlerinde basiretli bir tacir gibi hareket etmek mecburiyetindedir. Basiretli bir tacir gibi davranma yükümü aslında objektif bir özen ölçüsü getirmekte ve tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinden kendi yetenek ve imkanlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil, aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli, öngörülü bir tacirden beklenen özenin gösterilmesinin gerekli olduğu kabul edilmektedir. Bankaların sorumluluğu, bir anlamda kamu hizmeti ifa etmeleri nedeniyle kamusal güvene sahip kuruluşlar olarak tanımlanmalarından dolayı ağırlaştırılmıştır. Bankaların özen borcuna aykırılıktan doğan sorumluluklarının kapsamı çok geniş olup hafif kusurlu ve hatta kusursuz olsalar dahi faaliyet alanlarındaki iş ve eylemlerinden sorumlu olmaktadırlar. Bu nedenle bankaların, TTK’da düzenlenen basiretli tacirin özen yükümlülüğünden çok daha ağır bir özen yükümlülükleri vardır. Davalı Bankalar tarafından dava konusu taşınmaz üzerine ipotek tesis ederken borçlu —– ticari defter ve belgeleri üzerinde gerekli incelemeyi yapmak ve bu konuda bir finans kuruluşundan beklenen gerekli basiret ve özeni göstermek zorunda bulunduğu göz önüne alınmalıdır. Davalı Bankalar bu özen yükümlülüğüne uymadıkları gibi, projedeki tüm bağımsız bölümlerin 3. kişilere satıldığını ve satılmakta olduğunu bilmektedirler. Zira bu projeden yapılan satışların satış bedellerinden Arsa Sahibi kendi payına düşen kısmının (%58) %5’ni kendisine almış ve kendi payının kalan kısmını ise banka borçları için davalı bankalara temlik etmiştir. Davalı bankalar işbu satışlardan ciddi miktarda kazanç elde etmişlerdir. Bu durum davalı bankaların, bağımsız bölümlerin 3. Kişi alıcılara satıldığını bildiklerinin en önemli göstergesidir. Yine davalı bankaların ipotek kurdukları gayrimenkuller ile ilgili olarak kapsamlı araştırma ve inceleme yapma yükümlülükleri bulunmaktadır. Davalı bankaların 3. Şahıslara satılan bu bağımsız bölümlere kurdukları ipotekler tüm bu yönleri ile iyiniyet ve dürüstlük kurallarına da aykırı olup açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Bu nedenle anılan ipoteklerin fekki gerekmektedir. Zira bu ipoteklerden dolayı müvekkilin bir borcu bulunmadığı gibi davalılar arasında yer alan sözleşmelerde müvekkil aleyhine olan ve haksız şart niteliğindeki hükümlere dayanılarak herhangi bir şekilde müvekkilin hukuki sorumluluğunun bulunmayacağı da aşikardır. Davalı finans kuruluşlarının salt olarak tapu kütüğüne güven ilkesine dayanması mümkün değildir. Kötüniyetli davalı bankaların TMK md 1023’ün korumasından yararlanabilmeleri de mümkün değildir. Bu nedenle dava konusu bağımsız bölümlerin tüm takyidatlardan ari şekilde müvekkil adına tescili gerekmektedir.

4-İHTİYATİ TEDBİR VE İHTİYATİ HACİZ TALEPLERİMİZE İLİŞKİN AÇIKLAMALARIMIZ :
Yukarıda da belirttiğimiz üzere, dava konusu Proje kapsamında inşa edilen bağımsız bölümlerin 300 civarı iyi niyetli 3. Kişilere satılmış ve satış bedelleri ödenmiştir. Arsa sahibi ile yüklenici firma arasındaki uyuşmazlık nedeni ile müvekkilin de içerisinde bulunduğu birçok kişi bedelini ödediği bağımsız bölümlerin kendilerine devrini halen sağlayamamış, mağdur olmuş durumdadır. Huzurdaki dosya ile emsal nitelikte olan; müvekkil ile aynı durumdaki 3. Kişi alıcılar tarafından yüklenici, arsa sahibi ve ipotek alacaklıları bankalar aleyhinde tapu iptal ve tescil davaları ikame edilmiş olup, bu davalara kapsamında yargılamalar devam etmektedir.Davalılar aleyhinde birçok davanın ikame edilmiş olması, satış vaadi sözleşmesini yok sayan davalı —–dava konusu taşınmazı iyi niyetli bir başkasına devretme ihtimalinin yüksek olması ve bu ihtimalde müvekkilin alacağına kavuşmasının imkansız geleceği hususları göz önüne alındığında—- Ilçesi,—– Ada,—–Parselde kayıtlı ——bağımsız bölümlerin üçüncü kişilere her türlü devir, temlik ve satışı ve her türlü tasarrufi işleme konu olmasının önlenmesi adına İhtiyati Tedbir kararı verilmesini talep etmekteyiz. Davalı —–aleyhine başkaca kişilerce açılan tapu iptal tescil davaları kapsamında emsal nitelikte ihtiyati tedbir kararları verilmiştir.Bu dosyalara örnek olarak —–. Asliye Hukuk Mahkemesi —-Esas sayılı dosyası gösterilebilecek olup Mahkemenizce işbu dosyanın celbini talep ederiz. İhtiyati tedbir talebimizin kabul edilmemesi halinde ise; müvekkilin alacağının temini açısından davalı —–dava değeri tutarındaki taşınır ve taşınmaz mallarıyla üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına İHTİYATİ HACİZ konulmasını talep etmekteyiz.
HMK madde 389/1:
“Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararı doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir”Son olarak belirtmek isteriz ki, tarafımızca —— başvuru numaralı arabuluculuk başvurusu yapılmış ise de davalı taraflarla uzlaşma sağlanamamıştır. (Son tutanak ektedir) Bu sebeple huzurdaki davanın açılması zorunluluğu hasıl olmuştur.

HUKUKİ NEDENLER : TBK, HMK, TMK, TTK vs. ilgili mevzuat
HUKUKİ DELİLLER : Fazlaya ilişkin haklarımız ve karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla—- Adi Ortaklığı ile arsa sahibi —-arasında akdedilen —-. Noterliği 26.03.2018 tarih ve —– yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve/Hasılat Paylaşım Esaslı Inşaat Sözleşmesi Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” (Sureti ekte sunulmaktadır, aslının ilgili noterlikten celbini talep ederiz.)Arsa Sahibi —– kredi alacakları bulunan dava dışı Bankalar ile arsa sahibi arasında imzalanan; —-. Noterliği 06.04.2018 tarih ve —– yevmiye numarası ile “Hasılat Payı Alacağının Temliki Sözleşmesi” (Sureti ekte sunulmaktadır, aslının ilgili noterlikten celbini talep ederiz.) —–Adi Ortaklığı ile müvekkil arasında akdedilen —-Noterliği 30/10/2020 Tarih ve—– Yevmiye numaralı Düzenlenme şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi (Sureti ekte sunulmaktadır, aslının ilgili noterlikten celbini talep ederiz.)Müvekkil adına davalılara gönderilen—–. Noterliği 03/11/2023 Tarih ve —– Yevmiye numaralı ihtarname (ekte sunulmaktadır)
Ödeme belgeleri ve banka hesap hareketleri (ödeme belgeleri ekte sunulmaktadır, banka hesap hareketleri gerekli görülmesi halinde bankadan celp edilebilecektir)
—–Adi Ortaklığı’ndan alınan “borcu yoktur” yazısı (ekte sunulmaktadır)
Tapu kayıtları (Tapu Müdürlüğüncen celbini talep ederiz)
—– tarafından satış vaadi alacaklılarına gönderilen yazı (ekte sunulmaktadır)
—– Belediyesi nezdinde bulunan —– İlçesi, —-ada —- parsele ait tüm dosyalar, kayıtlar ve taşınmaza ait yapı kullanım belgesi (İlgili Belediyeden celbini talep ederiz)
Emsal nitelikteki —–. Asliye Hukuk Mahkemesi —-Esas sayılı ilamı (ekte sunulmaktadır, gerekli görülmesi halinde dosyanın ilgili mahkemeden celbini talep ederiz)
Tanık ifadeleri (Bilahare bildirilecektir.)Davalılar aleyhinde açılmış hukuk dava dosyaları (Mahkemenizce tevzi sorgusu yapılmasını talep ederiz, gerekli görülmesi halinde tarafımızca bildirilebilecektir)Taraflara Ait Ticari defter ve kayıtlar (celp edilmesi gerekmektedir)
Anahtar teslim tutanağı (ekte sunulmaktadır)Arabuluculuk dosyası (son tutanak aslı ektedir)
Bilirkişi incelemesiKeşifYeminİsticvapYargıtay içtihatları ve sair her türlü yasal delil
NETİCE-İ TALEP : Fazlaya ilişkin hak ve taleplerimiz saklı kalması kaydıyla şimdilik;
Öncelikle dava konusu —- ada, —–parselde kain—– sayılı bağımsız bölümler üzerine üçüncü kişilere her türlü devir, temlik, satış, ve her türlü tasarrufi işlemi engelleyici nitelikte TEMİNATSIZ OLARAK İHTİYATİ TEDBİR ŞERHİ işlenmesine,
İhtiyati tedbir talebimizin kabul edilmemesi halinde; davalı —– dava değeri tutarındaki taşınır ve taşınmaz mallarıyla üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına İHTİYATİ HACİZ konulmasına;
Sözleşme gereği müvekkilime teslimi gereken, tapu kayıtlarına göre —- ilçesi, —–Ada—- parsel sayılı parselde kain —–Sayılı bağımsız bölümlere ilişkin davalı —-. adına olan tapu kayıtlarının iptali ile DAVACI MÜVEKKİL ADINA TÜM TAKYİDATLARDAN (İPOTEK, HACİZ VE SAİR TÜM KAYIT VE ŞERHLERDEN) ARINDIRILMIŞ ŞEKİLDE TESCİLİNE,Tapu iptal-tescil talebimiz mümkün olmaz ise, fazlaya ilişkin ve başkaca her türlü hakkımız saklı kalmak kaydıyla taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki rayiç değeri hesaplanarak bu bedelin ticari avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen ALINARAK MÜVEKKİLE ÖDENMESİNE,İşbu talebimiz de kabul görmez ise fazlaya ilişkin ve başkaca her türlü hakkımız saklı kalmak kaydıyla, müvekkilimin ödediği toplam 4.057.612,90 TL’nin DENKLEŞTİRİCİ ADALET İLKESİ DE GÖZETİLEREK ve her bir ödeme gününden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,Yargılama gideri ve vekalet ücretinin DAVALILARDAN TAHSİLİNE karar verilmesini vekaleten talep ederim….”şeklinde olup yukarıya aynen aktarılan dava dilekçesinde ileri sürülen sebeplere bağlı olarak tapu iptal ve tescile ,olmadığı taktirde belirtilen şekilde terditli alacağın tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil veya alacak davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde,bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre tarafların sıfatına veya bir ticari işletme olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava olarak sayılan davalar mutlak ticari dava; tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ise nispi ticari davadır.6102 sayılı TTK madde 5/3 maddesi gereğince Asliye Hukuk -Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişkinin işbölümü değil artık görev ilişkisi olduğu hususu da tartışmasızdır.Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ışığında somut olaya gelindiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğu, dava türü bakımından TTK’da sayılan mutlak ve nispi ticari davanın şartlarının oluşmadığı, davacı tarafın dayandığı benzer mahiyetteki davada verilen emsal kararın da Asliye Hukuk Mahkemesinden verilmiş olduğu, sözleşme konusunun iş yeri olması karşısında davacının tüketici olmamasına bağlı olarak Tüketici Mahkemesinin de olayda görevli olmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin ticari iş olmaması sebebiyle, yerleşik içtihatlarda da belirtildiği üzere mal varlığı haklarına ilişkin olan bu tür davaların genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin—– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna karar vermek gerekmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 138. Maddesi Gereğince: ”(1) Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. ”Ayrıca her ne kadar iş bu dosyaya henüz duruşma günü tayin edilmemiş ise de usulen dinlenmesi mümkün olmayan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olup, dava şartlarının hakim tarafından yargılamanın her aşamasında resen incelenmesi gerektiğinden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin —– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan—— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına), bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Süresinde başvuruda bulunulması halinde yargılama harç ve giderlerinin 6100 Sayılı HMK 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
6-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,İlişkin olmak üzere dosya üzerinden tensiben yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde—– Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.