Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/689 E. 2023/671 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/689
KARAR NO: 2023/671
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14/10/2023
KARAR TARİHİ: 17/10/2023

Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizce tensiben yapılan incelemesi sonunda;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili tarafından ibraz edilen ve gerekli-yeterli kısımları:”…AÇIKLAMALARMüvekkil şirket ile davalı Site Yönetimi arasında 01.07.2021 tarihinde 5 yıl geçerli olmak üzere Site Yönetim Hizmetleri Sözleşmesi akdedilmiş olup sözleşme kapsamında müvekkil şirket 13 personel istihdam ederek sitede çalışmasına başlamış, sözleşme kapsamında tüm işler eksiksiz şekilde yerine getirilmiştir. Davalı Site Yönetimi tarafından keşide edilen ———Noterliği, 25.07.2022 Tarih, ———- Yevmiye numaralı ihtar ile ——– 1. ve 2.Kısım Yönetiminin 25.06.2022 tarihli Kat Malikleri Kurulu kararı aldığını, bu karar ile geçici yöneticiler ———, ——— ve ———– görevlerinin sona ererek yeni yönetim belirlendiğini, müvekkil şirket ile Sitenin eski yöneticileri arasında yapılan 01.07.2021 tarihli Site Yönetim Hizmetleri sözleşmesinin geçersiz olduğunu, sitenin Tüzel kişiliği bulunmadığını iddia etmiş, müvekkil şirketin yönetim ofisini 31.07.2022 tarihinde zorla tahliye ederek sözleşmeye aykırı şekilde sözleşmeyi tek taraflı ve süre verilmeksizin feshetmiştir. İşbu ihtara karşılık müvekkil şirket tarafından keşide edilen ———-Noterliği, 03.08.2022 Tarih, ———Yevmiye numaralı ihtar ile akdedilen sözleşmenin yetkili temsilciler ile yapıldığı, sözleşmenin geçerli olduğu, sözleşme kapsamında tüm işlerin eksiksiz şekilde yerine getirildiği, site yönetiminin değişmesinin sözleşmenin geçerliliğine bir etkisi bulunmadığı, sözleşme feshinin haksız olduğu, haksız fesih kapsamında cezai şart ödememek için tehdit ve baskı uygulandığı, bunlara ilişkin ayrıca suç duyurusunda bulunulacağı, hizmeti verilen faturaların karşılığının ve cezai şartın ödenmesi gerektiği ihtar edilmiş, davalı Site Yöneticileri hakkında———— Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurularında bulunulmuştur.Müvekkil şirket tarafından davalı Site Yönetimine verilen hizmetlere karşılık ———— Numaralı, 30.07.2022 tarihli, 49.560,00TL Bedelli, ———- Numaralı, 30.07.2022 tarihli, 248.620,50TL Bedelli, ———– Numaralı, 06.07.2022 tarihli, 163.936,02TL Bedelli, ———- Numaralı, 13.06.2022 tarihli, 819.680,10TL Bedelli, ———– Numaralı, 02.08.2022 tarihli, 57.034,46TL Bedelli, faturalar kesilmiş olup ————- Numaralı, 13.06.2022 tarihli, 819.680,10TL Bedelli faturanın bir kısmı ödenmiş, 130.923,10TL’lik bakiyesi ödenmemiştir.Söz konusu faturaların ödenmemesi üzerine tarafımızca ———-E, Sayılı dosyasıyla takip başlatılmış olup Davalı Site Yönetimi tarafından hizmet verilmediğine yinelik bir iddia olmadığı halde açıkça haksız ve kötüniyetli olarak takibe itiraz edilmiştir. Davalı Site yönetimi ile akdedilen 01.07.2021 tarihli Site Yönetim Hizmetleri Sözleşmesi’nin 16.1.1. Maddesine göre;” İşbu sözleşme süresi dolmadan yöneticilerin istifası veya olağanüstü genel kurul toplanıp yönetimin degişmesi hali sözleşmenin feshine gerekçe yapılamayacak olup bu sebeple sözleşmenin feshi halinde İŞVEREN 70.000USD cezai şart ile yüklenicinin uğradığı tüm zararı ödemeyi kabul ve taahhüt eder. ” Davalı Site yönetimi ile yapılan 01.07.2021 tarihli Site Yönetim Hizmetleri Sözleşmesi’nin süresinden önce feshi nedeniyle sözleşme ile kararlaştırılan 70.000USD Cezai şartın da müvekkil şirkete ödenmesi gerekmekte olup davalı tarafından yapılan haksız borca itirazın iptali ile cezai şartın ödenmesi için arabulucuya başvurulmuş ise de taraflarca anlaşılamadığına dair son tutanak sunulmuştur. Tüm bu nedenlerle davalının ———-E, Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın müvekkile ödenmesine yönelik huzurdaki davanın açılması zorunluluğu doğmuştur. ……………………….

NETİCE VE TALEP :Yukarıda izah olunan nedenlerle ve Sayın Mahkemenizce resen tespit edilecek sair nedenlerle Davanın Kabulü ile ;———- Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takibe haksız ve açıkça kötüniyetle itiraz eden davalının itirazının iptaline,Davalının İtirazın İptaline konu Asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, Taraflarca sözleşme ile kararlaştırılan 70.000USD (1 USD karşılığı 27,81TL olmak üzere 1.946.672 TL) cezai şartın ihtarın tebliğ tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte müvekkil şirkete ödenmesine,…”şeklinde olup yukarıya aynen aktarılan dava dilekçesinde ileri sürülen sebeplere bağlı olarak———- Esas sayılı icra dosyası üzerinden başlatılan takibe itirazın iptalini ve %20den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına; 70.000 USD cezai şartın ihtarın tebliğ tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.Dava, 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi kapsamında İtirazın İptali, takibin devamı ve tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir. Anayasa’nın 37. maddesine göre “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz”. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/(1)-c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartıdır. 115. maddesine göre, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Bu yasal çerçevede mahkemelerce görev konusu her aşamada resen gözetilmesi gerekmektedir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu değildir. Bu kapsamda dosyanın usul ekonomisi ilkesi de gözetilerek öncelikle görev dava şartı yönünden incelenmesi ve sonuçlandırılması gerekmiştir. 6102 Sayılı TTK’nin 4.maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlığın konusu işin her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine Kanunun 19/2.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmediği gibi görevin belirlenmesi yönünden bir etkisi de bulunmamaktadır. Öyleyse davanın açıldığı 19/10/2021 tarihinde yürürlükte olan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında görev hususu değerlendirilmeli ve belirlenmelidir. 28.11.2013 tarihli ——— yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun amaç başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanun’un amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. hükmü, (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Aynı kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde tüketicinin ”Ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi’ ifade edeceği, (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.6502 sayılı TKHK’nin 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalara göre somut olayda; uyuşmazlığın hizmet sözleşmesi gereğince düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ve bağlı isteklerden kaynaklandığı, davacının tacir sıfatı bulunmakla birlikte; davalı site yöneticiliğinin ise tacir sıfatı bulunmadığı, davalı olayda ticari ve mesleki amaçlarla hareket etmediğinden tüketici konumunda olduğu sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Bu tespite göre de davalının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında tüketici sıfatını sahip olması nedeniyle uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. (6502,2-73) Binaenaleyh; 6100 sayılı HMK’nin 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle davanın 6100 sayılı HMK’nin 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-)Davanın, 6100 sayılı HMK’nin 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle;6100 sayılı HMK’nin 115/1-2 maddesi uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-)6100 sayılı HMK’nin 114/1-c ve 6502 sayılı TKHK’nin 3/k,l 73/1,83/2 maddeleri uyarınca görevli mahkemenin ——— TÜKETİCİ MAHKEMESİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)6100 Sayılı HMK’nin 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin, süresi içinde Kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; veya Kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak talepte bulunması halinde dava dosyasının GÖREVLİ ——– TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE
4-)Yargılama giderlerinin 6100 Sayılı HMK’nin 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmezse talep halinde dosya üzerinden davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
5-)6100 Sayılı HMK’nin 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin,süresi içinde Kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; Kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde mahkememiz tarafından davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nin 331/3 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine,
İlişkin olmak üzere dosya üzerinden tensiben yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———– Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/10/2023