Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/55 E. 2023/854 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/55
KARAR NO : 2023/854

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/01/2023
KARAR TARİHİ : 30/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şantiyesinde kullanılmak kdv+nakliye dahil ve sevkiyatın da müvekkilin istediği tarihte yapılmak üzere; 27.06.2022 tarihli sözleşme gereğince 2 ton 8 mm nervürlü inşaat demiri, 4 ton 10 mm nervürlü inşaat demiri, 4 ton 12 mm nervürlü inşaat demiri, 8 ton 14 mm nervürlü inşaat demiri olmak üzere toplam 18 ton demir için 232.100 TL’ ye anlaşılmış, anlaşılan bu bedel karşı yan adına açılı bulunan —– iban numaralı hesaba 28.06.2022 tarihinde tamamı ödendiğini, 20.07.2022 tarihinde 200 m3 C30 Beton için toplam 250.160 TL bedelle anlaşılmış, anlaşılan bu bedel karşı yan adına açılı bulunan —— iban numaralı hesabına 21.07.2022 tarihinde tamamı ödendiğini, sözleşmeler gerreği müvekkilinir karşıya toplam 482.260,00 TL ödeme yaptığını, arada geçen süreçte defalarca ürünlerin teslimi istenilmiş olmasına rağmen teslim edilmediğini, ihtarnamelerin sonuçsuz kaldığını, davalıya malzemelerin teslimi veya ödemenin yapılması için —–.Noterliği’ nin 11.11.2022 tarih ve —–yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide tarihinde tebliğ edildiğini, ancak yine de ödeme yapılmadığını ve davalının 11.11.2022 tarihi itibariyle temerrüde düştüğünü, müvekkilin karşı yana yaptığı ödemelerin iadesi amacıyla —–İcra Dairesi —– Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, karşı yanca vekil aracılığıyla takibe haksız olarak itiraz edildiğini ve icra takibi durdurulduğunu, borçlunun itirazı sebebiyle takip durduğundan yasal süresi içerisinde 12.12.2022 tarihinde arabulucuya başvurularak hak düşürücü süreler durdurulduğunu, müvekkilinin sözleşmesel edimlerini yerine getirdiğini, ödemelerini tamamladığını, ancak ödediği ve sözleşmesel edimin gereğini yerine getirilmesini istediğinde ise ne malzemelerini ne de parasını geri alamadığını, müvekkilinin ödediği ancak karşılığını alamadığı ürünler/ödemeler sebebiyle karşı taraftan alacaklı olduğunu ve alacağının da muaccel olduğunu, anılan bu sebeple taraflar arasındaki hukuki-sözleşmesel ilişki, paraların alındığı ancak malların teslim edilmediği hususları kesinleştiğini, davalı borçlu borcunu ödemediği gibi hakkında başlatılan icra takibine itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, davalının amacı ürünlerin fiyatlarının yükselmesinden dolayı müvekkilin peşin yaptığı ödeme karşılığında ürün satmayarak daha yüksek bir bedel ile başkasına satmak olduğunu, hükmedilecek faiz aradaki fiyat farkını dahi karşılamadığını, açıklanan nedenlerle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davanın kabulü ile davalı/borçlulnun —–.İcra Dairesi —– ESAS sayılı icra takibine yaptığı haksız itirazının iptaline ve takibin kaldığı yerden devamına, davalı/borçluların haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bu dava için yargılama sırasında yapılan/yapılacak olan HMK 326/1, 3 gereğince yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kötü niyetli davalının HMK 326 maddesinde sayılan yargılama giderlerinin haricinde/dışında ayrıca HMK 329/1 gereğince müvekkili ile aralarında kararlaştırılan yasal ve nispi vekalet ücretinin de davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 6325 sayılı HUAK 18/a-13.maddesi gereği yargılama giderlerinden sayılan arabulucu görüşmesi işlemleri katılımına ilişkin vekalet ücretinin ve arabuluculuk ücretlerinin davalıdan tahsili ile hazineye ödenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacının, müvekkiline ödeme yaptığı halde malların teslim edilmediğini iddia ettiğini, ancak iddiasını ispat edemediğini, müvekkiline yapılan ödemelere ilişkin dekontlar incelendiğinde; iki ayrı ödeme yapıldığı görüldüğünü, ancak yapılan bu ödemelere dair sunulan dekontlarda, işlem açıklaması olarak “Cari Hesaba Mahsuben” ibaresi yer aldığını, şirketler arasındaki ticari nitelikli olan cari hesaplar karşılıklı olarak mahsuplaşma yoluyla kapatıldığını, bu sebeple davacının yaptığı ödemelerin cari hesaba mahsuben yapılmış olması alınan ürüne karşılık bir bedel olacağını ispat edemeyeceği gibi bu konuda tarafların ticari defterleri incelemeye alınması gerektiğini, herhangi bir dekont veya borcu gösterir başkaca belgeyi icra dosyasına sunmadığını, müvekkile de tebliğ etmediğini, dosyada yer alan ve delil olarak bildirilen evraklar ise davacının iddia ettiği borcu ispat etmek için yeterli deliller olmadığını, ibraz edilen —— yazışmalarının içeriğinde herhangi bir yerde bir borcu kabul beyanı geçmediği gibi demir veya beton ile ilgili de bir yazışma mevcut olmadığını, yazışma içeriğinde bir araba devrinden ve arkadaşlığın bozulmasından bahsediliyor olması, gerek iddia edilen borç veya borç miktarı gerekse de satın alındığı iddia edilen malzemelerle ilgili herhangi bir beyan ya da ifade yer almadığını, yazışmaların hangi tarihte yapıldığı dahi belirli olmayıp yazışmaların üzerinde değişiklik yapılmış olması ihtimaline karşı, başkaca delillerle desteklenmesi zaruri olduğunu, dava konusu borca ilişkin herhangi bir beyan ya da ikrar içermeyen, dava konusu ile ilgili olmayan—– yazışmalarının delil olarak kabulü mümkün olmadığını, delil olarak dava dosyasına sunulan ödeme dekontlarının, icra dosyasında dayanak belge olarak kullanılmadığından ve müvekkili şirkete ödeme emri ekinde dayanak belge olarak iletilmediğinden alacak iddiası ispat edilemediğini, 27.06.2022 tarihli, üzerinde sadece demir bağlantı formu başlığı taşıyan bir liste ile hesap bilgilerinin yer aldığı evrakın fotokopi evrak olup, evrak üzerinde sadece demir listesi ve fiyatlandırma yer aldığını, söz konusu evrakın davacı tarafça dahi hazırlanabilir nitelikte olmakla beraber üzerinde müvekkilinin onay verdiği bir el yazısı, beyanı veya demir alışverişinin gerçekleştiğine dair herhangi bir somut bilgi yer almadığını,
20.07.2022 tarihli—– şantiyesi başlıklı beton bilgilerinin yer aldığı evrakta yer alan kaşenin her zaman yaptırılabilir ve paraf gibi bir imza da üzerine atılabileceğini, öncelikle bu evrakın ıslak imzalı aslının dosyaya ibrazı gerektiğini, davacı taraf, satın aldığını iddia ettiği malzemelerin ücretini 21.07.2022 ve 28.06.2022 tarihlerinde ödemiş olduğunu iddia etmekte ancak nedense bu ürünleri talep etmek için yaklaşık 4 ay beklediğini, bu durum gerçekçi olmayıp, aynı anda ifa’nın aksinin kararlaştırılmış olması halinde bu durumun taraflar arasındaki bir yazışma veyahut bir sözleşme ile ispat edilmesi gerektiğini, somut uyuşmazlıkta davacı ödeme emrine eklemediği dekontlarının, itirazın iptali davasına eklemek sureti ile delil göstererek borcun varlığını ispat etmeye çalıştığını, itirazın iptali davasının, itiraza uğrayan takibe sıkı sıkıya bağlı bir dava olduğunu, davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından dDavacının, müvekkiline ödeme yaptığı halde malların teslim edilmediğini iddia ettiğini, ancak iddiasını ispat edemediğini, müvekkiline yapılan ödemelere ilişkin dekontlar incelendiğinde; iki ayrı ödeme yapıldığı görüldüğünü, ancak yapılan bu ödemelere dair sunulan dekontlarda, işlem açıklaması olarak “Cari Hesaba Mahsuben” ibaresi yer aldığını, şirketler arasındaki ticari nitelikli olan cari hesaplar karşılıklı olarak mahsuplaşma yoluyla kapatıldığını, bu sebeple davacının yaptığı ödemelerin cari hesaba mahsuben yapılmış olması alınan ürüne karşılık bir bedel olacağını ispat edemeyeceği gibi bu konuda tarafların ticari defterleri incelemeye alınması gerektiğini, herhangi bir dekont veya borcu gösterir başkaca belgeyi icra dosyasına sunmadığını, müvekkile de tebliğ etmediğini, dosyada yer alan ve delil olarak bildirilen evraklar ise davacının iddia ettiği borcu ispat etmek için yeterli deliller olmadığını, ibraz edilen—– yazışmalarının içeriğinde herhangi bir yerde bir borcu kabul beyanı geçmediği gibi demir veya beton ile ilgili de bir yazışma mevcut olmadığını, yazışma içeriğinde bir araba devrinden ve arkadaşlığın bozulmasından bahsediliyor olması, gerek iddia edilen borç veya borç miktarı gerekse de satın alındığı iddia edilen malzemelerle ilgili herhangi bir beyan ya da ifade yer almadığını, yazışmaların hangi tarihte yapıldığı dahi belirli olmayıp yazışmaların üzerinde değişiklik yapılmış olması ihtimaline karşı, başkaca delillerle desteklenmesi zaruri olduğunu, dava konusu borca ilişkin herhangi bir beyan ya da ikrar içermeyen, dava konusu ile ilgili olmayan—– yazışmalarının delil olarak kabulü mümkün olmadığını, delil olarak dava dosyasına sunulan ödeme dekontlarının, icra dosyasında dayanak belge olarak kullanılmadığından ve müvekkili şirkete ödeme emri ekinde dayanak belge olarak iletilmediğinden alacak iddiası ispat edilemediğini, 27.06.2022 tarihli, üzerinde sadece demir bağlantı formu başlığı taşıyan bir liste ile hesap bilgilerinin yer aldığı evrakın fotokopi evrak olup, evrak üzerinde sadece demir listesi ve fiyatlandırma yer aldığını, söz konusu evrakın davacı tarafça dahi hazırlanabilir nitelikte olmakla beraber üzerinde müvekkilinin onay verdiği bir el yazısı, beyanı veya demir alışverişinin gerçekleştiğine dair herhangi bir somut bilgi yer almadığını, 20.07.2022 tarihli —– şantiyesi başlıklı beton bilgilerinin yer aldığı evrakta yer alan kaşenin her zaman yaptırılabilir ve paraf gibi bir imza da üzerine atılabileceğini, öncelikle bu evrakın ıslak imzalı aslının dosyaya ibrazı gerektiğini, davacı taraf, satın aldığını iddia ettiği malzemelerin ücretini 21.07.2022 ve 28.06.2022 tarihlerinde ödemiş olduğunu iddia etmekte ancak nedense bu ürünleri talep etmek için yaklaşık 4 ay beklediğini, bu durum gerçekçi olmayıp, aynı anda ifa’nın aksinin kararlaştırılmış olması halinde bu durumun taraflar arasındaki bir yazışma veyahut bir sözleşme ile ispat edilmesi gerektiğini, somut uyuşmazlıkta davacı ödeme emrine eklemediği dekontlarının, itirazın iptali davasına eklemek sureti ile delil göstererek borcun varlığını ispat etmeye çalıştığını, itirazın iptali davasının, itiraza uğrayan takibe sıkı sıkıya bağlı bir dava olduğunu, davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerli kabul edildiğini, bu durumda alacaklı süresi içerisinde ancak takip talebinde gösterilen belgeye dayanarak itirazın iptali davası açabileceğini, mahkemece re’sen nazara alınacak nedenlerle; ispat edilemeyen davanın reddine, kötü niyetli davacının haksız açmış olduğu iş bu dava nedeniyle, asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ve davalıya ödenmesine, davada kötü niyet iddiası ispat edilemediğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine, arabuluculuk görüşme ücretine katılma ücreti yargılama giderinden sayılmadığından reddine reddedilen bu talep üzerinden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesine, vekalet ücreti talebi ve arabuluculuk ücreti talebinin reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER:—-.İcra Dairesinin —–dosyası UYAP kayıtları, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı, Ticaret Sicil Kayıtları, 27/06/2022 ve 20/07/2022 tarihli belgeler, —-Banka Dekontları, —–.Noterliğinin 11.11.2022 Tarih,—–Yevmiyeli İhtarnemesi, Tarafların Ticari Defter ve Belgeleri, Bilirkişi Raporu, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİNE GÖRE VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI :
Dava, 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi gereğince açılmış İtirazın İptali ve Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle resen gözetilmesi gereken başta arabuluculuk dava şartı olmak üzere HMK’nin 114 ve 115.maddeleri gereğince dava şartları, taraf sıfatı, hak düşürücü süre ve harç gibi hususlar incelenmek ve değerlendirilmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanları üzerine tahkikata geçilerek, deliller toplanmış, tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, son duruşmada hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.Öncelikle davaya esas —–.İcra Dairesinin —–Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca taraf şirketlerin ticaret sicil kayıtları çıkartılarak dosyaya konulmuştur.
Bilindiği üzere 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır. Bu kuraldan hareketle; takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.Satış sözleşmesi ise TBK’nin 207 vd devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satım sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması, ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında, bedelin alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. Kural olarak satış sözleşmelerinde satışa konu malın teslim edildiği hususunda ispat külfeti satıcı tarafa düşmektedir. Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
6098 Sayılı TBK’nin 212. maddesine göre de ; “Satıcının temerrüdü hâlinde, borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümler uygulanır. Zilyetliğin devri için belirli bir süre konulmuş olan ticari satışlarda, satıcı temerrüde düşerse alıcının, devir isteminden vazgeçerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararının giderilmesini istediği kabul edilir.” Borçlunun temerrüdü halinde alacaklının seçimlik haklarının düzenlendiği aynı yasanın 125. maddesine göre ise “… Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında; davacı şirket tarafından —–.İcra Dairesinin —– Esas sayılı dosyasından davalı-borçlu şirket hakkında satış sözleşmesi kapsamında malların teslim edilmemesi nedeniyle ödenen bedelin iadesi için icra takibi başlatıldığı, ödeme emri tebliğine bağlı olarak yasal süresi içinde davalı/borçlu tarafından icra takibine/borca tüm faiz ve ferileri ile birlikte itiraz edildiği, bunun üzerine icra takibinin durdurulduğu ve davacı-alacaklı tarafından bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş ve taraf vekillerince gösterilen tüm deliller toplanmış, işin niteliği gereği uyuşmazlığın çözümüne etki edecek gereken tüm bilgi ve belgeler ilgili yerlerden celbedilmiştir. Akabinde öncelikle taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunduğu ve bu kapsamda ödeme yapıldığı ileri sürüldüğünden ve banka dekontları sunuldugundan, taraflarca ticari defter ve belgelere de delil olarak dayanıldığı anlaşılmakla, 6102 Sayılı TTK’nin 83-85 maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nin 222. maddeleri kapsamında taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş ve bu minvalde dosya uzman bir bilirkişiye tevdi edilmiştir. —– Bilirkişilik Bölge Kurulu listesinden resen seçilen Bilirkişi SMMM —– tarafından tarafların ticari defterleri ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan 27.07.2023 tarihli raporda özetle; Tarafların ticari defterlerinin süresi içinde yapıldığı ve kesin delil vasfı taşıdığının tespit olunduğu ,davacının ticari defterlerinin ,banka hesaplarının da durumu desteklediği ; 28.06.2022 tarihinde232.100,00 TL 21.07.2022 tarihinde 250.160,00 TL” toplam da 482.260 TL davacı tarafından davalı hesabına (olarak alacaklı olduğu, davalı ticari defterinde ise davacı carisinin olmadığı , 2022 dönem—– banka kaydı yapılmadığı , davacı tarafından ödemeler yapıldığı ve ödemenin iadesi ilgili bir tespit olmadığı için halde davalı ticari defterinde banka hesabın da hiçbir kayıt olmadığı için davalı ticari defterine itibar edilemeyeceği, —– İcra Dairesi —– takip tarihli 482.260 TL asıl alacak ,2.705,28 TL 16/11/2022-29/11/2022 —484.965,28 TL tarihleri arasında reeskont avans talepli olarak takip başlatıldığı ; Davacı tarafından 11/11/2022 tarihli —-noterliğince —– yevmiye numarası ile ihtarname gönderildiği ; ihtarnameye göre “482.260 TL nin ödeme tarihleri itibari ile reeskont avans talepli olarak geri ödenmesi talep edildiği ,talep doğrultusunda hesaplamanın 482.260 TL asıl alacak , 2.705,28 TL 16/11/2022-29/11/2022—484.965,28TL olarak hesap edildiği yönünde tespit, hesap ve görüşlerine yer verilmiştir. Mahkememizce bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilerek taraf vekillerince bildirilen beyan ve itirazlar da değerlendirilmiştir. (HMK,266,281, 282,) Mahkememizce bu kapsamda yapılan inceleme ve değerlendirmede uyuşmazlığın satış sözleşmesi kapsamında bedeli ödenen malların teslim edilip edilmediği noktasında olup teslim olgusunu ispat yükü davalı üzerindedir. Zira 27/06/2022 ve 20/07/2022 (Kaşeli ve imzalı) tarihli belgelere göre taraflar arasındaki ticari ilişki ve satış sözleşmesi kapsamında davacının anılan belgelerdeki tarihleri aynen doğrular şekilde banka kanalıyla yapmış olduğu ödemeler sabit olup dosyaya sunulan ve içeriği inkar edilmeyen —–görüşmeleri, tebliğ şerhli ihtarname içeriği ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davalının ödemeye konu inşaat malzemelerini teslim etmediği ve böylece iddianın dosya kapsamınca sabit olduğu, davalının teslim edimini yerine getirmediğinin anlaşılması karşısında davacının sözleşmeden dönerek ifa ettiği edimini icra takibine konu ettiği üzere davalıdan geri isteyebileceği değerlendirilmiştir. Böylece davacının icra takibine konu ettiği alacağına ilişkin davasını TMK’nin 6. HMK’nin 190 ve 222/3 maddeleri nazarında usulüne uygun olarak tutulan kendi ticari defter ve kayıtları, banka dekontları, mesaj kayıtları, bilirkişi raporu ve ihtarname içeriğine göre açıkça ispat ettiği anlaşılmıştır. Binaenaleyh, taleple bağlılık ilkesi, tarafların tacir sıfatına göre takip tarihi itibariyle faiz tür ve oranı ile 6098 Sayılı TBK’nin 117/1 maddesi gereğince sözleşmeden dönme ve temerrütün tebliğ şerhli ihtarname ile oluştuğu gibi hususlar da gözetilmiş ve dosyaya mübrez bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli, yeterli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile; davalı-borçlunun —– İcra Dairesinin —–Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının toplam 482.260,00 TL asıl alacak ve 2.705,28 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 484.965,28 TL yönünden iptali ile icra takibinin işbu asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 15,75 değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle aynen devamına karar verilmiştir. (AY,138/1, TBK,207 vd, 125, HMK,266,vd,190, 199, 222, )
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise; Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nin 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda takip hukuku acısından tazminatın yaptırım amacı ışığında yapılan değerlendirmede; takibe konu alacak yönünden davalının itirazının haksızlığına karar verilmiş olması ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin evveliyetle sabit olması, davaya esas banka dekontlarına göre ödemenin yapıldığı halde malların teslim edilmediğinin kabul edilmesi karşısında davalı borçlu yönünden asıl alacak/borç likit/muayyen olduğu anlaşılmakla İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince koşulları oluştuğundan asıl alacağın % 20’si olan 96.452,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine de karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince esasa ilişkin aleyhinde hüküm verilen davalı şirket sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun —-. İcra Dairesinin —–Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının toplam 482.260,00 TL asıl alacak ve 2.705,28 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 484.965,28 TL yönünden İPTALİ ile icra takibinin işbu asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 15,75 değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın %20’si olan 96.452,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 33.127,98 TL karar ve ilam harcından; dava açılışında peşin yatırılan 5.857,17 TL harcın ve icra dosyasından alınan 2.424,83 TL harcın mahsubuyla bakiye 24.845,98 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 3.120,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 179,90 TL başvurma harcı, 5.857,17 TL peşin harç, 25,60 TL vekalet harcı, 70,00 TL posta masrafı ve 2.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere olmak üzere toplam 8.632,67 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 73.895,14 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına) Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle —- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.