Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/437 E. 2023/648 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/437
KARAR NO: 2023/648
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 26/06/202
KARAR TARİHİ: 11/10/2023

Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili tarafından ibraz edilen ve gerekli-yeterli kısımları:”…
DAVA KONUSU : Genel Kurul Kararının Hükümsüzlüğünün Tespiti- İptali İstemli
1-) Davalı ——– Şirketi’nin 30.03.2023 tarihinde yapılan 2022 Hesap yılı olağan genel kurul toplantısında alınan gündemin 6.maddesinin TTK m. 394 ve 408’e açıkça aykırı olduğundan Hükümsüzlüğünün TESPİTİ, Sayın Mahkeme aksi kanaatte ise dilekçemizde belirteceğimiz sebeplerle İPTALİNE karar verilmesi,
2-) TTK’nın 449.maddesi gereğince 30.03.2023 tarihli genel kurul kararlarının YÜRÜTÜLMESİNİN GERİ BIRAKILMASI,
3-) Davalı Şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanması, mahkemeniz aksi kanaatte olursa denetçi kayyımı ve bu davaya münhasır temsil kayyımı atanmasına karar verilmesi,
4-) Davalı Şirketin malvarlığı (gayrimenkul ile menkuller ve motorlu araçlar) üzerine, üçüncü kişilere devrini ya da şirketin haklarını azaltıp yok edecek tüm tasarrufları önleyecek şekilde ihtiyati tedbir konulması,Taleplerimizden ibaret dava dilekçemizdir.

AÇIKLAMALAR:Davalı ——— Şirketi, ——– Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde ———- Sicil numarası ile kayılı olup, ——– Mah. ——– Cad. No:——– ——— adresinde faaliyet göstermektedir. Davalı Şirket, ——— Vergi Dairesi’nin ——— Sicil numaralı mükellefidir. ———- ———- kodu ile işlem gören ——— şirketinin %10 A Grubunun tamamı ile %67,32 B Grubu payının sahibi ———- Şirketi’nin iştirakidir. ——— Şirketi , Davalı Şirket’in yaklaşık %28’nin sahibidir. Davalı Şirket’in her biri 1 Kuruş değerinde 11.000.000.000 adet paydan oluşan 110.000.000-TL sermayesi bulunmaktadır. ———- Sayılı İlamı ile müteveffa ———– şirkette bulunan payları mirasçılarına TMK hükümlerine göre taksim edilmiştir. Müvekkilim, 2015 yılında vefat eden ———- varisi olarak; mirasçılık yoluyla şirketin paylarını iktisap ederek pay sahibi olmuştur. Müvekkilim davacı ortak ———- 191.093.456 adet payı bulunmaktadır.Müvekkilim davacı ortak ———- 95.546.728 adet payı bulunmaktadırDavalı Şirketin yönetim kurulu üyeleri, ———, ———, ———-, ———- ve ———– oluşmaktadır. Davalı Şirketin sermayesinin/paylarının %27,88’i Hakim Şirketi’ndir. Hakim Şirketin sermayesinin/paylarının %51’i de ——– ve ——— Vakfı (Vakıf)’na aittir. Davalı Şirketin genel kurul toplantılarında, Hakim Şirketin payları ———- tarafından temsil edilmektedir. ————-, Vakfın yönetim kurulu başkanlığı sayesinde Hakim şirketi; Hakim Şirketin davalı şirketteki payları sayesinde davalı şirketi kontrolü altında bulundurmaktadır. Davalı Şirketin %37,38 sermayesi/payları halen ———- aittir. ———- demans hastasıdır. ——— nolu ilamı ile ——– , ——– vasisi olarak atanmıştır. Dolayısıyla ————- ait paylar ve genel kurulda bu paylara ilişkin kullanılan oylar ———- kontrolündedir. Halbuki ———- Şirketteki oyu sadece 7’dir. Diğer bir ifade ile Şirkette 0,07 TL sermayesi olan ————-, Şirketin sermayesinin/payının %55’ini idare etmektedir.Şirketin %37,38’ine isabet eden pay, şirket yöneticisi ———- tarafından “vasi” olarak kontrol edilmektedir. Bu durum, açıkça menfaat çatışması oluşturmaktadır.———- sayılı ilamına göre, “…TMK 426.maddede yasal temsilci olan veli ile küçük arasında menfaat çatışması olduğundan… Küçüklerin temsil kayyımı atama kararı olduğu halde ek kararla yönetim kayyımı yetkisinin verilmesinin yanlış olduğu…” ifade edilmiştir. Pay sahibi hakları kullanılarak alınacak kararlarda ———– oydan yoksun olması gereklidir. Ancak ———–, davalı şirketin yönetici olmasına rağmen; genel kurulda ibra edilme, finansal tabloların, bilançoların onaylanması ve yönetim kurulu üyelerine mali haklar tanınması için KENDİ LEHİNE OY KULLANMAKTADIR. Oysa 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 436/2. maddesi gereğince, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. Vakfın ve ——– payların toplamı; genel kurul toplantılarında, toplantı ve karar yeter sayılarını sağlamaktadır. (%55). ———–, aynı zamanda bağlı şirketlerin yönetimini de elinde bulundurduğundan, şirketle ilgili alınan kararlar, herhangi bir denetime tabi olmadan rahatça uygulanmaktadır.
……………………
I. DAVA KONUSU UYUŞMAZLIK
Davalı şirket, 30.03.2023 tarihinde 2022 Hesap yılı olağan genel kurul toplantısını yapmıştır. Genel kurul toplantısı gündeminin 6.maddesinde yönetim kurulu üyelerinin 2023 yılına ait mali hakların belirlenmesi kapsamında: “…Yönetim kurulu üyelerine ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının 2023 yılı için yıllık toplam brüt 28.000.000 TL (Yirmisekizmilyon) TL’sını geçmemek üzere belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin her birine ayrı ayrı ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının ne miktarda ödeneceğinin YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINCA BELİRLENMESİNE 764.373.825 menfi oya karşılık 10.065.765.318 kabul oyuyla oy çokluğu ile karar verildi.” şeklindedir. Müvekkilin genel kuruldaki temsilcisi tarafından karara muhalefet edilmiş ve “yönetim kurulu üyelerinin mali hakları TTK m. 408’e göre emredici olarak Genel Kurul tarafından belirlenir. Bu belirleme de kişi ve miktar olarak yapılması gereklidir. MALİ HAKLARLA İLGİLİ YÖNETİM KURULUNA VE YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINA YETKİ VERİLEMEZ.” şeklinde tutanağa şerh düşülmüştür.
2022 Hesap yılı olağan genel kurul toplantısında açıkça hukuka aykırı davranılarak, genel kurulun vazgeçilmez hak ve yetkisinde bulunan bir hüküm (408/2-b) ihlal edilmiştir. Toplantıda alınan bu karar TTK nezdinde hükümsüzdür. Hükümsüzlüğüne karar verilmesi gereklidir. Şirket pay sahiplerinin haklarını korumak adına TTK m.449 gereği bu kararın uygulanmasının geri bırakılması elzemdir. Şöyle ki;
II. TTK M.408’DE DÜZENLENEN GENEL KURULUN VAZGEÇİLMEZ VE DEVREDİLMEZ HAKLARI GASP EDİLEREK, YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINA MALİ HAKLARIN KULLANIMI KONUSUNDA YETKİ DEVRİ YAPILMIŞTIR.
TTK m. 408/2’ye göre: “Çeşitli hükümlerde öngörülmüş bulunan devredilemez görevler ve yetkiler saklı kalmak üzere, genel kurula ait aşağıdaki görevler ve yetkiler devredilemez:
a) Esas sözleşmenin değiştirilmesi.
b) Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları.
TTK m. 408/2-b’de ücret, huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklardan bahsedilmiş; TTK m. 516/2-c’de ise ücret, prim ve ikramiye gibi haklardan söz edilmiş ve ödenekler, yolculuk, konaklama ve temsil giderleri, ayni ve nakdî imkânlar, sigortalar ve benzeri teminatlar anılmıştır. Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik’te ise TTK m. 516/2-c hükmü tekrarlanmıştır (m. 9). Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak ——— Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’te de genel kurulun devredilemez yetkilerinden bahsedilirken …ücret, huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi ve ibraları hakkında karar verilmesi… ifadesi kullanılmıştır (m. 30/1-b).
30.03.2023 tarihinde yapılan 2022 Hesap yılı Olağan Genel kurul toplantı gündeminin 6.maddesinde yönetim kurulu üyelerinin 2023 yılına ait mali hakların belirlenmesi kapsamında: “…Yönetim kurulu üyelerine ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının 2023 yılı için yıllık toplam brüt 28.000.000 TL (Yirmisekizmilyon) TL’sını geçmemek üzere belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin her birine ayrı ayrı ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının ne miktarda ödeneceğinin yönetim kurulu başkanlığınca belirlenmesine 764.373.825 menfi oya karşılık 10.065.765.318 kabul oyuyla oy çokluğu ile karar veril””miştir. Bu karar birçok yönden hukuka aykırıdır. Öncelikle TTK m. 408/2-b gereği yönetim kurulu (başkanlığı) tarafından genel kurulun vazgeçilmez ve devredilmez bir yetkisi gasp edilmiştir.Türk Ticaret Kanunu ile 408. maddenin 2. fıkrasında genel kurulun ve 375. maddede ise yönetim kurulunun devredilemez görev ve yetkileri açıkça hükme bağlanmaktadır. Bununla birlikte, her iki organın görev ve yetkileri sayılanlarla sınırlı değildir. Genel kurul, kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş diğer hallerde de karar alırken (m. 408/1); yönetim kurulu da genel kurulun yetkisi dışında işletme konusunun gerçekleştirilmesi için her türlü iş ve işlemde yetkilidir (md. 374). Bu bağlamda, organların birbirlerinin yetki alanına müdahale etmesi; özellikle de devredilemez görev ve yetkilerini ihlal etmesi yetki gaspı sonucu doğurur ve geçersizdir.
……………………
“4.6.2 Yönetim kurulu üyelerinin ve üst düzey yöneticilerin Ucretlendirme esasları yazılı hale getirilmeli ve genel kurul toplantısında ayrı bir madde olarak ortakların bilgisine sunularak pay sahiplerine bu konuda görüş bildirme imkânı tanınmalıdır. Bu amaçla hazırlanan ücret politikası, şirketin internet sitesinde yer alır…4.6.6 Yönetim kurulu üyelerine ve üst düzey yöneticilere verilen ücretler ile sağlanan diğer tüm menfaatler (yapılan ödemeler, maaş, ikramiye, diğer düzenli ve arızi ödemeler gibi nakdi, hisse senetleri, hisse senetlerine dayalı türev ürünler, çalışanları hisse senedi edindirme planları kapsamında verilen hisse alım opsiyonları, mülkiyeti verilen ve/veya kullanım için tahsis edilen ev, otomobil gibi gayrınakdi olarak yapılan ödemeler ve sağlanan tüm menfaatleri kapsar), yıllık faaliyet raporu vasıtasıyla kamuya açıklanır. KİŞİ BAZINDA AÇIKLAMA YAPILMASI ESASTIR. Kişi bazında açıklamanın yapılamadığı durumlarda açıklamada asgari olarak yönetim kurulu ve üst düzey yönetici ayrımına yer verilmelidir…”. Davalı şirket payları borsada işlem göre ——- şirketinin hakim ortağıdır. ——– ilkelerine tabidir. Ancak somut davada ——— ilkeleri ihlal edilmiştir.
……………………
Görüldüğü üzere YARGI İÇTİHATLARINA GÖRE, MALİ HAKLARDAN KİMİN NE KADAR YARARLANACAĞINA GENEL KURUL KARAR VERİR. KARARIN YOKLUĞUNUN-HÜKÜMSÜZLÜĞÜNÜN TESPİTİNE KARAR VERİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ.
III. YÖNETİM KURULU ÜYELERİNE FAHİŞ ORANDA MALİ HAKLAR SAĞLANMIŞTIR.
……………………
“””YARGITAY’IN DA BENİMSEDİĞİ GÖRÜŞ, FAHİŞ HUZUR HAKKI ÜCRETİNİN BELİRLENDİĞİ GENEL KURUL KARARLARININ İPTAL EDİLMESİ GEREKTİĞİ YÖNÜNDEDİR. AÇIKÇA TTK M. 408’E AYKIRI OLAN GÜNDEMİN 6.MADDESİNİN YOKLUĞUNUN TESPİTİNİ, SAYIN MAHKEME AKSİ KANAATTE YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA İPTALİNE KARAR VERİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ.”””
IV. MÜVEKKİLİN BİLGİ ALMA VE İNCELEME HAKKI KULLANDIRILMAMIŞTIR.
Müvekkil, toplantı öncesinde; FİNANSAL TABLOLAR, BİLANÇO VE KAR DAĞITIM ÖNERİSİ’ne erişmek istemiştir. 28.03.2023 tarihinde Şirket merkezine gidip talep etmesine rağmen, ne genel toplantısında ne de toplantı öncesinde bu belgeye ulaşamamıştır.
……………………
V. DELİL TESPİTİ TALEBİMİZ
Davalı şirket, bir kişinin elinde ve kontolündedir. Şirketin idaresi ve temsili bu kişi tarafından yerine getirilmektedir. TTK m. 437’e göre toplantı öncesi hazır edilmesi gereken belgeler müvekkilin incelemesine hazır edilmemiştir. Müvekkillerimin genel kurula katılma, bilgi alma ve inceleme hakkı ihlal edilmiştir. Müvekkil, müteveffa ——— mirasçıdır. Şirketin kurucusu ——– ölümü sonrası uzun süren dava sürecinde ve akabinde gerçekleşen; müvekkilin mülkiyet hakkını etkileyen durumların araştırılması için, ayrıca yukarıda belirttiğimiz hukuka aykırılıklar da dikkate alındığında, hukuken korunan davacı haklarına halel gelmemesi adına aşağıdaki hususların mahkemece tespitini talep etmekteyiz.Refakate alınacak bir bilişim uzmanı, bir mali müşavir bilirkişi ve şirketin sektörüne vakıf bilirkişi heyetiyle şirket merkezinde keşif icrası ile tespitini istediğimiz hususlar şunlardır:
1- Müteveffa ——— 2015 yılı ve sonrasında muhasebe kayıtlarına göre davalı şirketten herhangi bir alacağının bulunup bulunmadığı, bir alacağı varsa bu alacağın miktarı ve ne olduğu,
2- Şirketin ticari defterlerinin, muhasebe kayıtlarının (fiziki ve e-defterler dahil olmak üzere) kül halinde birer örneğinin alınarak, fiziken ya da dijital olarak dava dosyasına dahil edilmesi,
3- Yönetim Kurulu üyelerinin ortak ve yönetici olduğu diğer şirketler ve işletmelerin araştırılması,
4- Şirket’te yapılan bağışlar konusunda açıklama getirilmesi, bağışların ortakların kar payı alacaklarını azaltmak amacıyla yapılıp yapılmadığı, Yapılan bağışların amacı, hukuki mahiyeti ve yöntemi, toplam bağış miktarı ve nerelere bağışlar yapıldığı,
5- 2015 yılından bu yana kredi akışı, alınan kredi ve ödenen faizlerin tutarı, şirketin kredi ihtiyacının bulunup bulunmadığı,
6- Yönetim kuruluna sağlanan mali haklarda gerçekleşen %180 kadar yakın artışın sebebi, 2015 yılından bu yana hangi yönetim kuruluna hangi maddi menfaatin sağlandığı, kişi kişi ve sağlanan hizmet kalemlerinin tespiti, sağlanan maddi menfaatin gerekçeleri ve toplam meblağı,
7- Şirketin bağlı şirketlerle olan ilişkileri, onlar yaptığı işler, bu işlerin piyasa koşullarına uygun olmadığı, bu anlamda transfer fiyatlandırma ve örtülü kar dağıtımı olup olmadığı,
8- Şirketin taşınır ve taşınmazlarının listesi, 2015’te bu yana satılanların listesi, satış rakamları, satış rakamlarının gerçek olup olmadığı, hangi bedellerle kimlere satıldığı,
9- Şirketin karları, bu karların nelere dağıtıldığı,
10- Otellerden elde edilen gelirler ve bu gelirlerin nerelere harcandığı,
11- Davalı şirkete pay sahipliği yönünden hakim şirketi konumunda bulunan ——- şirketi ve davalı şirketin 2014 yılı dahil 2014, 2015, 2016, 2017, 2018, 2019, 2020, 2021 ve 2022 yılı kefalet, kredi ve para aktarımları,
12- Şirketin nakit akış tablosuna bakıldığında, şirketin nakit varlığının artmamasının sebebi,
Somut davada, olağan genel kurul toplantısında alınan 6.madde yok hükümdedir. Ancak Sayın mahkeme aksi kanaatte ise, yukarıda belirtilen hususların araştırılması işbu davada genel kurul kararlarının iptali ve ileride açacağımız sorumluluk davası için elzemdir. Sayın mahkemeden delil tespiti talebimizin kabulünü talep ediyoruz.
TEDBİR TALEPLERİMİZ
I. DAVA KONUSU GENEL KURUL TOPLANTISINDA ALINAN GÜNDEMİN 6.MADDESİ KARARININ İCRASININ GERİ BIRAKILMASINI TALEP EDİYORUZ.
En geniş tabiriyle ihtiyatî tedbir, “…maddi hukuk talebinin ve gecikmesinde tehlike olan bir hâlin yaklaşık ispat seviyesinde ispat edilmesi koşuluyla, gerektiğinde karşı tarafın hukukî dinlenilme hakkı ertelenerek, para alacağı dışında kalan taleplerin güvence altına alınmasına; istisnaen bütün taleplerin asıl dava için bağlayıcı olmayacak şekilde geçici olarak gerçekleştirilmesine hizmet eden geçici bir hukukî korumadır”.
……………………
Genel kurul tarafından alınan karar hukuka aykırıdır. Hukuka aykırı genel kurul kararları, yokluk, butlan ve iptal edilebilirlik yaptırımlarına tâbî tutulmaktadır. Hukuka aykırı genel kurul kararlarının, bir yaptırıma tâbî tutulana değin uygulanma ihtimâlleri bulunmaktadır. Bahse konu kararların uygulanması, şirket ile ilintisi olan çok sayıda kişiyi olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Hukuka aykırı genel kurul kararlarının uygulanması, TTK m. 449 uyarınca, genel kurul kararlarının yürütmesi geri bırakılarak engellenebilir.
……………………
30.03.2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan 6.madde açıkça TTK m. 408/2’ye aykırıdır. Uygulanması halinde pay sahiplerinin mülkiyet haklarından olan kar payı hakkı ihlal edilecektir. Hukuka aykırı şekilde fahiş oranda tanınan mali haklara istinaden şirket kasasından ödeme yapılması halinde müvekkilin ve diğer küçük pay sahiplerinin maddi zararları ortaya çıkacaktır. Tüm bu hukuksuzlukların engellenmesi için, TTK m.449 uygulanarak, şirketin 30.03.2023 tarihinde yapılan 2022 Hesap yılı olağan genel kurul toplantısı gündemin 6.maddesi kararının uygulanmasının geri bırakılması tedbirine karar verilmesini Sayın mahkemeden talep ediyoruz.
II. YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN YETKİLERİNİN SINIRLANDIRILMASI GEREKLİDİR.
……………………
Kar payı ödemesi konusunda hassas olmayan yönetimin kendine holding ve bu holding bünyesindeki bağlı şirketlerden yüksek yüksek ücretler belirlemesi menfaat çatışmasını ortaya çıkarmıştır. Yönetim, ortakların menfaatine hareket etmek zorundadır. Ortakların menfaatleri ile yönetimin menfaatleri çatıştığında kendi menfaatlerine öncelik vermemeli, ortaklara zarar vermekten kaçınmalıdır. Şirketin yöneticisi ———, zaten yüklü miktarda mali haklara sahip olduğundan karın dağıtılıp dağıtılmaması onun menfaatlerini ilgilendirmemektedir. Tam tersine, davalı şirket ve bağlı şirketler üzerinden kar payının azaltılması yönünde işlemler yapmaktadır. Vakıf varken, davalı şirket kasasından yapılan bağışın izahı olamaz. Yönetim kurulunun yetkilerinin sınırlandırılması gereklidir.
……………………
3. Yönetim Kurulunun Yaptığı Bağışlar Kanun ve Şirket Esas Sözleşmesi’ne Aykırıdır.
……………………
Davamızın konusu yönetim kurulu üyelerine sağlanan mali haklarla ilgili gündemin 6.maddesinin iptalidir. Yapılan bağışlar ve bu fahiş mali hakların önüne geçilmesi için yönetimin yetkilerinin sınırlandırılması gereklidir. Çünkü bu süreçte yönetim kurulunun ne kadar bağış yaparak pay sahiplerinin hakkını ne kadar azaltacağı/ihlal edeceği belirlenemeyecektir.
4. Şirketin Taşınmazları Satılmayarak, Şirket (ve dolayısıyla Müvekkil Pay Sahibi) Kârdan Mahrum Bırakılmıştır.
Davalı Şirketin halihazırda 56-57 adet taşınmazı mevcuttur. Bunlardan 36’sı kiralanmış ve 25 milyon civarı gelir elde edilmiştir. Genel kurul toplantısında dava dışı ortaklardan ——-vekili ———, Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu, bilanço ve kar zarar hesaplarının görüşüldüğü genel kurul 2. gündem maddesinde; “Yatırım amaçlı gayrimenkuller ve maddi duran varlıklar, bunların rayiç değerlerinin ne olduğu, şu an şirket uhdesinde 56+1 adet satışa hazır mülk olduğu, bunun 30 tanesinin kirada olduğu, bu kiralardan yıllık 15 milyon TL kira geliri elde edildiği, paranın fırsat maliyeti düşünüldüğünde ve ortakların hakları açısından satılıp neden kar payı olarak ödenmediğinin izah edilmesi,”ni talep etmiştir. Ancak yeterli bilgi verilmemiştir. Bu açıkça müvekkil pay sahiplerinin kar payını azaltıcı bir işlemdir. İhmalen dahi bu hatanın yapılması kötü yönetimin varlığını göstermektedir.
ÖZETLE;
Yukarıda belirttiğimiz üzere, 30.03.2022 tarihinde yapılan 2022 yılı Hesap dönemi olağan genel kurul toplantısında, yönetim kurulu üyelerine mali haklar sağlanması kapsamında alınan 6 nolu karar hukuka aykırıdır. En önemlisi, TTK m. 408 gereği genel kurulun vazgeçilmez ve devredilemez haklarından olan yönetim kurulu üyelerine mali hakların sağlanması hak ve yetkisi yönetim kurulu başkanlığına devredilmiştir. Karar TTK’ya aykırıdır. TTK’ya göre, mali hakların nasıl kullanılacağına da genel kurul karar verecektir. Bu açıkça yetki gaspıdır. Pay sahiplerinin kar payını azaltmak için yapılan bir işlemdir. Müvekkil, dünya çapında tanınmış davalı şirketin sadece bir pay sahibidir. Yönetimden uzaktır. Kar payı beklentisi dahi karşılanmamıştır. 2012 hesap yılında; 2021 yılında yapılan bağışın yaklaşık 12 katı kadar bağış yapılmıştır. Yapılan hukuka, Esas Sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı bağışlar (işlemler) ile pay sahiplerinin kar payı alma hakkı engellenmiştir. Müvekkilim toplantı öncesinde kar dağıtım önerisine ulaşmak istemiştir. Ancak ulaşamamıştır. Davacı müvekkilim pay sahibine bilgi alma ve inceleme hakkı kullandırılmamıştır. Müvekkilin kar payını azaltmak maksadıyla, yüklü miktarda bağışlar yapılmış ve Yönetim kurulu üyelerine fahiş oranlarda mali haklar tanınmıştır. Genel kurul toplantı gündeminin 6 nolu kararının geri bırakılması gereklidir. Aynı zamanda şirketi kendi çıkarlarına alet eden yöneticilerin yetkilerinin kısıtlanması gereklidir. Davalı Şirketin UYAP üzerinden yapılacak sorgulama ve kurumlara gönderilecek müzekkere neticesinde tespit edilecek tüm taşınmaz ve taşınırları ile banka hesaplarına üçüncü kişilere devir ve temliki ile her türlü ayni ve şahsi hak tesisinin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir konulması elzemdir.Davalı Şirketi, Hakim Şirket ——–Ş’nin %28 sermayesi ve demans hastası ——— %38’lik sermaye payına vasilik görevi sebebiyle ——— kontrolündedir.Hakim Şirketin belirleyebildiğimiz 7 adet iştiraki mevcuttur. Biri hariç hepsinde ——– yönetim kurulundadır. 6 şirkette yönetim kurulu başkanıdır. Oralardan da yüklü miktarda huzur hakkı, ücret ve prim adı altında paralar almaktadır. Bunu yaparken pay sahiplerinin kar payı alma hakkını ihlal etmektedir. Bu sebeple Davalı şirketin ——– kontrolünden çıkarılması gereklidir. Yukarıda belirttiğimiz sebeplerle, öncelikle davalı şirkete yönetim kayyımı atanması gereklidir. Ancak mahkeme aksi kanaatte ise denetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep ediyoruz.
……………………
SONUÇ VE İSTEM:Yukarıda yazılı ve resen dikkate alınacak nedenlerle; haklı davanın KABULÜ ile;
1-) 6100 sayılı HMK’nın 389 vd. maddeleri gereğince, işbu dava süresince mevcut menfaat çatışması ve şirket ile davacı ortağın haklarının korunması gerekliliği dikkate alınarak, tensip kararıyla şirkete tedbiren yönetim için, aksi kanaat halinde denetim için, bu mümkün görülmediği takdirde bu davaya münhasır temsil için KAYYIM TAYİNİNE,
2-) TTK’nın 449.maddesi gereğince 30.03.2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan gündemin 6.maddesinin YÜRÜTÜLMESİNİN GERİ BIRAKILMASINA,
3-) Davalı Şirket ve iştiraklerinin şirket kasası bağışlar yoluyla boşaltılmaktadır. Pay sahiplerinin kar payı alma hakkı engellenmektedir. Bu sebeple YÖNETİM KURULUNUN YETKİLERİNİN SINIRLANDIRILMASINA, davalı Şirketin malvarlığı (gayrimenkul ile menkuller ve motorlu araçlar) üzerine, üçüncü kişilere devrini ya da şirketin haklarını azaltıp yok edecek tüm tasarrufları önleyecek şekilde ihtiyati tedbir konulmasına,
4-) İşbu dava sonuçlanana kadar, ihtiyati tedbir olarak şirketin genel kurul toplantısı yapmasının engellenilmesi yönünde karar verilmesini ve bu kararın——–Ticaret Sicili Müdürlüğü ile ———- bildirilmesine,
5-) Davalı Şirketi’n 30.03.2023 tarihinde yapılan 2022 Hesap yılı olağan genel kurul toplantısında alınan gündemin 6.maddesinin TTK m. 408’e aykırı olduğundan yokluk ve butlanın TESPİTİ’ne, Sayın Mahkeme aksi kanaatte ise belirttiğimiz sebeplerle gündemin 6.maddesinin İPTALİ’ne,
6-) Şirketin kurucusu ———- ölümü sonrası uzun süren dava sürecinde ve akabinde gerçekleşen ve müvekkilin mülkiyet hakkını etkileyen durumların araştırılması için, “Delil Tespiti Talebimiz” başlığı altında açıklanan hususlarda, keşif icrası ile toplanmasını istediğimiz delillerin toplanmasına,…”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılan dava dilekçesinde ileri sürülen sebeplere bağlı olarak:
– Şirkete tedbiren yönetim için, aksi kanaat halinde denetim için, bu mümkün görülmediği takdirde bu davaya münhasır temsil için KAYYIM TAYİNİ,
– TTK’nın 449.maddesi gereğince 30.03.2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan gündemin 6.maddesinin YÜRÜTÜLMESİNİN GERİ BIRAKILMASI,
– YÖNETİM KURULUNUN YETKİLERİNİN SINIRLANDIRILMASI,
– Davalı Şirketin malvarlığı üzerine, üçüncü kişilere devrini ya da şirketin haklarını azaltıp yok edecek tüm tasarrufları önleyecek şekilde ihtiyati tedbir konulması,
– İşbu dava sonuçlanana kadar, ihtiyati tedbir olarak şirketin genel kurul toplantısı yapmasının engellenilmesi,
şeklinde ihtiyati tedbir talepleri ve,
– Dava dilekçesinin “Delil Tespiti Talebimiz” başlığı altında ileri sürüldüğü şekilde delil tespiti talebi gibi talepler de ileri sürülmek suretiyle sonuçta dava konusu 30/03/2023 tarihli genel kurulda alınan gündemin 6. maddesinin TTK. Madde 408’e aykırı olduğundan yokluk ve butlanın tespitine, Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise iptaline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davacı vekili duruşmada da dava dilekçesini ve tedbir taleplerini tekrar etmiştir.
Davalı vekili tarafından ibraz edilen ve gerekli-yeterli kısımları:”…
Konu: Davaya cevaplarımızın ve müvekkil şirketin 30.03.2023 tarihli 2022 hesap yılı genel kurulunun 6. gündem maddesine dair yokluk/iptal talebi ile kayyım atanması ve tedbir taleplerinin reddine ilişkin.
Cevaplarımız:
A- TEMİNAT TALEBİMİZ BULUNMAKTADIR.
Müvekkil şirketin huzurdaki dava sebebiyle uğraması kuvvetle muhtemel zararlarının teminat altına alınması gerekmektedir. Sayın mahkemenizce incelendiğinde görülecektir ki iptali istenen genel kurulda kar payı dağıtımına karar verilmiş ve paydaşlara toplam brüt 80.000.000TL. tutarında, hisse oranlarına göre kar payı dağıtılmıştır. Sayın mahkemeniz farzımuhal genel kurulun iptaline karar verdiği takdirde paydaşların hepsinin aldığı kar paylarını iade etmeleri gerekecektir. (T.T.K. md. 512)
Diğer yandan davacılar işbu davayı aşağıda belirttiğimiz nedenlerle kötü niyetli olarak açmışlardır. Dolayısı ile sağlık sektöründe ——— en büyük grubunun içinde bulunan müvekkil şirketin itibarı zedelenmektedir. Bankalar nezdinde kredibilitesi düşmektedir. Bu durum çerçevesinde şirketimizin zarar görmesi göz önüne alınarak ileride açacağımız zarar ziyana ilişkin dava hakkımızı da saklı tutmaktayız.(TTK.451)
B- İPTAL DAVASI BİR EDA DAVASIDIR. TESPİT TALEBİ İLE BERABER AÇILAMAZ.
Dava dilekçesinin “V” başlıklı bölümünde şirketin ticari sırları ve bilançolarda esasen belirtilen bilgilerinin tespiti talep edilmektedir. Bilindiği gibi Yargıtay yerleşmiş içtihatlarına göre, eda davasında tespit talep edilemez. Zira eda davası tespiti de içermektedir. Diğer yandan bu bölümde tespiti istenen hususların neden talep edildiği belli değildir. Bu taleplerin işbu dava ile yani “2022 yılına ait Genel kurulun iptaline” ilişkin talep ile bir ilgisi bulunmamaktadır.
C- YÖNETİM KURULUNUN MALİ HAKLARI GENEL KURULCA BELİRLENMİŞ OLUP, BELİRLENEN MALİ HAKLARIN YÜKSEK TUTARDA OLMASINA İLİŞKİN DAVACILAR TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN MUHALEFET ŞERHİ BULUNMAMAKTADIR.
1- Müvekkil şirketin 2022 yılı hesap yılı genel kurulunun 6. maddesi ile yönetim kuruluna 2023 yılı için toplam brüt 28.000.000 TL. nı geçmemek üzere ücretleri ile birlikte huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının ödenmesine tüm oyların % 92,94’ü oranında olumlu oy ile karar verilmiştir. (EK-1: Genel Kurul Toplantı Tutanağı)
Davacılar ise müvekkil şirketin içinde bulunduğu Holding bünyesindeki beş ayrı şirketin farklı yönetim kurulları için belirlenen mali haklarını toplayarak işbu davaya konu şirketin yönetim kuruluna 128 milyon dağıtılıyormuş izlenimi vermeye çalışmaktadır.
2- Yönetim kurulunun genel kurul tarafından belirlenen mali hakkın kişi – tutar bazında kendi içinde paylaştıramayacağı yönünde Kanunda emredici bir hüküm bulunmamaktadır. Yönetim kurulunda görev yapan üyelerin (yönetim kurulu başkanı, başkan vekili, genel müdür gibi) performansına göre alacakları ücret, huzur hakkı, ikramiye, prim ve benzeri hakların en büyük yönetici olan yönetim kurulu başkanı tarafından üst sınırı genel kurul tarafından belirlenmiş tutarı aşmamak üzere belirlenmesi kanuna aykırı olmayıp, şirketin işleyişi ve hakkaniyet yönünden elzemdir. Davacıların sırf genel kurulu iptal ettirmek için böyle bir iddiada bulunması kötü niyetin açık bir göstergesidir.
3- Yönetim kuruluna tanınan mali hakların tutarı fahiş değildir. Davacılar, dava dilekçesinde yönetim kuruluna tanınan mali hakların tutarının yüksek olduğunu iddia etmektelerse de genel kurul gündeminin 6. maddesinde bu yönde bir muhalefet şerhi konulmamıştır. Davacıların muhalefeti, sadece genel kurulca yönetim kuruluna ödenmesine karar verilen tutarın üyeler arasında ödeme şeklinin yönetim kurulunca belirlenmesi hususundadır. Bu sebeple, mali hakların tutarına ilişkin muhalefet şerhi bulunmadığından açılan davanın reddi gerekir.
Kaldı ki, Genel kurulda yönetim kuruluna tanınan mali hakların tutarı brüt olarak belirlenmiş olup, kişilerin vergi dilimine göre vergiler düştükten sonra ödenecek tutar da azalmaktadır. Bu ödemeler yaşadığımız ekonomik koşullarda dahi toplu olarak değil, aydan aya yapılmaktadır. Şirket başarılı yöneticilerle yönetilmektedir. Şirketin sermayesi 110.000.000 TL olmakla birlikte, şirketin 2022 yılı dönem net karı 239.813.723,69 TL dir. Yani sermayesinin iki mislinden fazla kar etmiştir. Bu durumda 2023 yılı için yönetim kuruluna takdir edilen mali haklar, emsal şirketlere göre ve hakkaniyete uygun olup yüksek bir miktar değildir.
D- DAVACILARIN YASAL DAYANAKTAN YOKSUN VE HAKSIZ TEDBİR TALEPLERİNİN REDDİ GEREKMEKTEDİR:
1- Davacılar, tedbir istiyorsa aldıkları temettüleri iade etmeye hazır olduklarını açıklamaları gerekir. Müvekkil şirkete kayyım atanması ve tedbir talepleri göz önüne alındığında, davacıların maksadının atasözündeki gibi “Üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek” olduğu açıkça görülmektedir. Tamamen kötü niyetli olarak açılmış bir dava olduğu açık olarak görülmektedir.
2- Davacıların tedbir talebine gerekçe olarak hiç bir somut delil ileri sürülmemiş olduğundan ve söz konusu tedbirlerin uygulanması ile müvekkil şirketin işleyişi ve faaliyeti engelleneceğinden, yerinde olmayan bu taleplerin reddini arz etmekteyiz. Davacıların kayyım atanması talebi açıkça T.M.K m. 427/4 ve T.T.K m. 412’ye aykırıdır. Zira şirkete ancak yönetim kurul üyelerinin ölümü, istifası gibi sebeplerle zorunlu organlarında eksiklik oluşması, toplantı yapılamaması ve karar alınamaması durumlarında genel kurulun toplantıya çağırılabilmesi amacıyla Mahkeme tarafından kayyım atanmasına karar verilebilir. Mevcut durumda kayyım atanması için koşullar oluşmadığından talebin reddi gerekmektedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun yönetim kuruluna verilen mali haklar olduğu ve şirket malvarlığının uyuşmazlık konusu edilmediği dikkate alındığında, şirket malvarlığının tamamı hakkında HMK md.389 vd. uyarınca ihtiyati tedbir talep edilmesi hukuken mümkün değildir. Bununla birlikte, yönetim kurulunun mali hakları genel kurul tarafından belirlenmişken bunun tedbiren durdurulması talep edilemez. Şirketi olağanüstü olarak sermayesinin iki katından fazla kara geçiren yönetim kurulunun yetkilerinin kısıtlanması talebinin sebebi ise belli değildir. Tüm bunlar dahi kötü niyetin açık bir tezahürüdür. Genel Kurul toplantısında davacıların da müspet oyu ile oy birliği ile ibra edilen Yönetim Kurulu üyelerinin yetkilerinin sınırlandırılmasının talep edilmesi hakkın kötüye kullanılmasının en açık göstergesidir.
E- DAVACILARIN İPTAL TALEPLERİNE DAYANAK GÖSTERMEYE ÇALIŞTIKLARI İDDİALAR GENEL KURUL KARARININ İPTALİ DAVASININ KONUSU DEĞİLDİR. DAVACI TARAF BİRBİRİNİN AYNI, MESNETSİZ VE GERÇEK DIŞI SAYFALAR DOLUSU BEYANLARLA ASILSIZ İDDİALARINA GEREKÇE OLUŞTURMAYA ÇALIŞMIŞTIR:
Dava dilekçesinde ileri sürülen pek çok husus bu genel kurul iptal davasının konusuna girmemekle birlikte, davacıların huzurdaki davayı açmadaki kötü niyetlerinin izah edilebilmesi için sair iddialarına karşı kısa bir şekilde cevap verme gereği duyulmuştur.
1- Şirketin bir kişi veya grubun kontrolünde olduğu iddiası dayanaksız ve gerçeğe aykırıdır. Muris ——— eşi ——– yeğeni olan ——–, muris ——— sağlığında müvekkil şirketin içinde bulunduğu ——— Holding bünyesindeki tüm şirketlerde Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevini ifa etmiş; ——— vefatından sonra ise Holding ve bünyesindeki şirketlerde yönetim kurulu başkanı ve ——— olarak görev yapmaktadır. ——— ve ——— kurucuları ——— ve ———, başarılı yönetim göstermesi sebebiyle vakıf senedine koydukları hüküm ile sadece ——— ömür boyu Vakıf Başkanlığı görevini vermişlerdir; bu görevi halen sürdürmektedir. (EK-3: Vakıf senedinin ilgili hükümleri) Görüldüğü üzere ——– muris ——– sağlığında dahi şirkette yönetici pozisyonunda görev yapması karşısında davacıların, muris ——— vefatından sonra şirketin ———- tarafından ele geçirilmeye çalışıldığı yönündeki iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır.
2- Hissedar ——— belirttiğimiz gibi ———- teyzesi olup, ———- kendisine vasi olarak atanmıştır. Belirtmekte fayda görmekteyiz ki, dava dışı bir kısım hissedarlar tarafından huzurdaki davaya benzer iddialarla vesayet makamına başvurularak, ———- vasilik görevinin kaldırılarak kısıtlıya kayyım atanması talep edilmişse de bu talep vesayet makamınca reddedilmiş ve denetim makamı tarafından da onanmıştır. (EK-4 ve EK-5: İlgili Mahkeme kararları)
3- Davacılar, 30.03.2023 tarihli genel kurul toplantısında ——– ve ——— Vakfı’nın ——– tarafından temsil edildiğini iddia etseler de, Vakıf müvekkil şirketin hissedarı değildir. Müvekkil şirketin en büyük hissedarı ——– şirketi ise yönetim kurulu üyesi ——— tarafından temsil edilmiştir. Davacıların oyların kontrolünün ——— olduğu yönündeki iddialarının asılsızlığı 30.03.2023 tarihli genel kurulun hazırun cetveli ile ispatlanmaktadır.
4- Davacılar gerçek dışı iddialarla Mahkemeyi yanıltmaya çabalamaktadır.: Davacılar, genel kurul toplantısında, şirket esas sözleşmesinin toplantı salonunda bulunmadığını; yönetim kurulunca hazırlanan faaliyet raporu, denetçi raporu ve finansal tabloların genel kurul öncesinde ve esnasında kendilerine verilmediğini iddia etmekteyseler de söz konusu raporlar yasal yükümlülük gereği toplantıdan en az on beş gün önce şirket merkezinde hazır edilmiş, şirketin web sitesinde yayımlanmış ve davacılar dahil tüm hissedarlara kargo ile gönderilmiştir. Davacıların, bu raporların kendilerine verilmediği yönündeki iddiaları ispata muhtaç olup, somut bir şekilde delillendirilmemiştir. Dava dilekçesinde, gündemin 2. maddesinde eksiklikler hususunda şerh düşüldüğü iddia edilmişse de, 30.03.2023 tarihli ——– toplantı tutanağı ile sabit olduğu üzere davacıların ve hatta dava dışı hissedarların gündemin 2. maddesine ilişkin muhalefet şerhi bulunmamaktadır. Kaldı ki, genel kurul sırasında söz konusu raporların ortaklara verilmiş olması sebebiyle okunmuş sayılması hususunda oybirliği ile karar verilmiştir. Davacılar bilgi alma ve inceleme haklarını kullanamadıklarını iddia etmişlerse de bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılamamasına ilişkin talepler huzurdaki davanın konusu olmayıp, yeterli veya hiç bilgi alamadığını iddia eden pay sahiplerinin öncelikle, T.T.K. 437/5. madde hükmü uyarınca yetkili Ticaret Mahkemesinden talepte bulunarak bilgi alma haklarını kullanmaları gerekirdi. Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan faaliyet raporu, bilanço ve kar-zarar hesaplarının görüşüldüğü 2. gündem maddesi sırasında bir kısım hissedarın “———, öncesinde hepimize ayrıntılı olarak her konunun bilgisini verdi. Herhangi bir sorun görmedik. ——– ve ——- bu konuda çok teşekkür ederiz.” şeklindeki beyanı davacıların iddialarının mesnetsizliğini tevsik edilmektedir.
5- Yönetim Kurulunun kar payı dağıtım önerisinde bulunma görevi yoktur: T.T.K. 408/2 maddesinin d bendi ile hüküm altına alındığı üzere genel kurul kar payının belirlenmesi ve dağıtımı konusunda tek yetkili organdır. Yönetim kurulunun görev ve yetkilerinin belirlendiği T.T.K.nun 375. maddesinde yönetim kurulunun, genel kurula kar dağıtım önerisinde bulunma yetki ve görevi bulunmamaktadır.
6- Davacıların yapılan bağışlar ile hissedarlara dağıtılacak kar payı tutarının azaltıldığı yönündeki iddiaları da mesnetsizdir: Davacıların 2022 hesap yılında müvekkil şirketten fahiş tutarda bağış yapıldığı yönündeki iddiaları da gerçeğe aykırıdır. 2022 yılı dönem net karı 239.813.723,69 TL olan müvekkil şirketten, 2022 hesap yılında 324.283 TL (üçyüzyirmidörbin ikiyüzotuzsekiz Türk Lirası) tutarında bağış yapılmış; bununla birlikte 80.000.000 TL (seksen milyon Türk Lirası) kar dağıtılmasına karar verilmiştir. Bağışlarla, azınlığın kar payı alma hakkının azaltıldığından bahsetmek mümkün değildir. Müvekkil şirketten yapılan bağışlar ise sosyal sorumluluk projesi kapsamında şirketi temsile yetkili yönetim kurulu kararıyla yapılmıştır. Yönetim kurulu yaptığı iş ve işlemlerden dolayı davacıların da müspet oyuyla oy birliği ile ibra edilmiştir. Yine bu husus paydaşlık hakkının davacılarca kötüye kullanıldığını ortaya koymaktadır.
7- Müvekkil şirket bağımsız denetim şirketi tarafından denetlenmektedir. Bağımsız denetim şirketinin denetim raporu ile yönetim kurulunun faaliyet raporu delil listemiz ekinde Mahkemenize sunulmuştur. (EK-7)
8- Neticede, davacıların mesnetsiz kayyım atanması ve sair tedbir taleplerinin reddi ile 30.03.2023 tarihli genel kurulun 6. gündem maddesi ile yönetim kurulunun mali haklarının genel kurulca belirlenmiş olması ve belirlenen mali hakların tutarına ilişkin davacılar tarafından ileri sürülen muhalefet şerhi bulunmadığından, huzurdaki haksız ve kötü niyetli davanın reddini arz etmekteyiz.
……………………
SONUÇ VE TALEP Arz edilen ve Sayın Mahkemenizce re’sen dikkate alınacak nedenler doğrultusunda, öncelikle müvekkil şirketin muhtemel zararlarına karşı teminat takdirine, davacıların kayyım atanması ve tedbir taleplerinin reddi ile müvekkil şirketin 30.03.2023 tarihli genel kurulunun 6. maddesinin yokluk veya iptaline sebebiyet verecek bir husus ve davacıların yokluk/iptal talebi gerekçesine uygun bir muhalefet şerhinin bulunmaması sebebiyle, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacılara yüklenmesine karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ederiz. …”şeklinde olup yukarıya aynen aktarılan cevap dilekçesinde ileri sürülen savunmaya bağlı olarak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.Davalı vekili duruşmada da cevap dilekçesini tekrar ederek davanın ve tedbir taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir.Ticaret sicil kayıtları temin edilerek deliller toplanmıştır.Davalı şirketin adresinin yukarıda karar başlığında belirtilen şekilde olduğu ve Mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmıştır.Taraf teşkili sağlandıktan sonra yapılan ön inceleme duruşmasında davanın konusunun 30/03/2023 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 6 nola karar olması, davanın 26/06/2023 tarihinde açılmış olması ve TTK. Madde 445 düzenlemesi birlikte değerlendirildiğinde davanın bütün ihtimaller yönünden 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı ve bu yönden de ön incelemeye engel bir durum olmadığı belirlenerek ön inceleme duruşması yapılmış olup, 11/10/2023 tarihinde yapılan ön inceleme duruşma tutanağı içeriği:”… Davanın tensip tutanağında da belirtildiği gibi 6100 sayılı HMK’nın 320’inci maddesi gereğince basit yargılamaya tabi olduğu ve HMK uyarınca dava hakkında HMK’nın 316-322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulünün uygulanması gerektiği anlaşıldı. HMK’nın 119-121 maddeleri uyarınca dava dilekçesi ve ekleri incelendi, Dava dilekçesi ve eklerinde herhangi bir eksiklik olmadığı görüldü. HMK’nın 114-115 maddeleri uyarınca yapılan inceleme neticesinde dava şartlarının mevcut olduğu, davacıların davaya dayanak yasal düzenlemeler yönünden dava açma haklarının ve hukuki yararlarının bulunduğu ve bu yönlerden de bir dava şartı eksikliğinin bulunmadığı görüldü.Davanın konusunun 30/03/2023 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 6 nolu karar olması, davanın 26/06/2023 tarihinde açılmış olması ve TTK. Madde 445 düzenlemesi birlikte değerlendirildiğinde davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı ve bu yönden de ön incelemeye engel bir durum bulunmadığı anlaşıldı. HMK’nın 320/2.maddesi kapsamında dava şartları, ilk itirazlar, hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında taraflara/vekillerine söz verildi.
Davacı vekili beyanında : bu aşamada dava dilekçemizi aynen tekrar ediyoruz, cevap dilekçesini kabul etmiyoruz, dedi
Davalı vekilleri beyanlarında : bu aşamada cevap dilekçemizi aynen tekrar ediyoruz, dediler.
HMK 114-115 maddeleri uyarınca yapılan inceleme neticesinde dava şartlarının mevcut olduğu görüldü. Ayrıca davada yukarıda belirtilen sebeple hak düşürücü süre bulunmadığı anlaşıldı. Davalı tarafça ilk itiraz ve zamanaşımı itirazında da bulunulmadığı görüldü. Tefhimle açık duruşmaya devam olundu.
HMK’nın 320/2.maddesi kapsamında tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlarının tespitine geçildi.
Dava dilekçesi ve ekleri okundu. Davacı vekilinden soruldu;
Davacı vekili : Dava dilekçemizi aynen tekrar ediyoruz, cevapları kabul etmiyoruz, bu aşamada davalı ile anlaştığımız bir husus yoktur, yargılama yapılarak davamızın kabulüne karar verilmesini talep ederiz, dedi.Davacı Vekili
Cevap dilekçesi ve ekleri okundu. Davalı vekillerinden soruldu;
Davalı vekilleri : Cevap dilekçemizi aynen tekrar ediyoruz, davacı ile anlaştığmıız bir husus yoktur, yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep ederiz dediler.
Davalı Vekili Davalı Vekili
HMK’nın 320/2.maddesi kapsamında Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlığın 30/03/2023 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 6 nolu kararın yok hükmünde olup olmadığı ve ayrıca yasa, ana sözleşme ve dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı, bunlara bağlı olarak hükümsüzlüğünün tespitinin ve/veya iptalin gerekip gerekmediği hususlarının aydınlatılmasına yönelik olduğu anlaşıldı.
HMK’nın 320/2.maddesi kapsamında taraflarlar tespit edilen uyuşmazlık yönünden sulh olmaya ve arabuluculuğa teşvik edildi.
Davacı vekilinden soruldu : Önceki beyanlarımızı aynen tekrar ediyoruz, sulh olma ve arabulucuya gitme durumumuz ve isteğimiz yoktur, dedi.
Davalı vekillerinden soruldu : Önceki beyanlarımızı aynen tekrar ediyoruz, bizimde sulh olma ve arabulucuya gitme durumumuz ve isteğimiz yoktur, dediler.
GGD;1-Tarafların anlaşamadıkları hususların; 30/03/2023 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 6 nolu kararın yok hükmünde olup olmadığı ve ayrıca yasa, ana sözleşme ve dürüstlük kuralına uygun olup olmadığı, bunlara bağlı olarak hükümsüzlüğünün tespitinin ve/veya iptalin gerekip gerekmediği hususlarının aydınlatılması noktasında toplandığının tespitine,
2-HMK’nın 320/2.maddesi gereğince tarafların sulh olmak ve arabulucuya başvurmayı istemedikleri anlaşılmakla tahkikat aşamasına geçilmesine ve bu tutanak esas alınarak tahkikatın yürütülmesine,
3-Basit yargılama usulüne tabi davalarda ön inceleme duruşması ile tahkikat duruşması aynı gün yapılabileceğinden ön inceleme duruşmasının bitirilerek tahkikat duruşmasına geçilmesine karar verildi. Tefhimle açık duruşmaya devam edildi.
HMK’nın 320/2.maddesi gereğince iş bu tutanak ön inceleme duruşmasında hazır bulunan taraf/taraf vekilleri ile imza altına alındı.
Davacı Vekili Davalı Vekili Davalı Vekili
Davacı vekilinden soruldu: önceki beyanlarımızı tekrar ederiz, dedi.
Davalı vekillerinden soruldu: özellikle eda davasıyla birlikte tespit davası açılamayacağına ilişkin beyanlarımız olmak üzere cevap dilekçemizi ve önceki beyanlarımızı tekrar ederiz, davanın ve tedbir taleplerinin reddine karar verilmesini istiyoruz, dediler.
Tedbir talepleri yönünden soruldu:
Davacı vekili: tedbir taleplerimizi tekrarla kabulüne karar verilmesini talep ediyoruz dedi.
Davalı vekilleri: bu konudaki yazılı beyanlarımızı da tekrarla tedbir taleplerinin reddine karar verilmesini istiyoruz, dediler.
Dosya incelendi. Hem tedbir talebi ve hem de davanın esası yönünden davanın aydınlandığı, tahkikatı gerektirir bir husus bulunmadığı anlaşılmakla tahkikatın bittiği bildirilerek son beyanlar soruldu:
Davacı vekili: hem tedbir ve hem de dava yönünden talebimiz gibi karar verilsin, dedi.
Davalı vekilleri: davanın ve tedbir taleplerinin reddine karar verilsin, dediler.
Dosya incelendi. Yargılamanın bittiği bildirildi…”şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
Dava konusu genel kurul toplantı tutanağına, hazirun cetveline ve dosya kapsamına nazaran davacıların söz konusu genel kurula vekilleri marifeti ile iştirak etmiş oldukları ve savunmanın aksine muhalefet şerhlerini tutanağa geçirtmiş oldukları belirlenmiştir.
Dava ile ilgili maddeler TTK. madde 445, 446, 447, 448, 449 ve 408 maddeleri olup bu düzenlemelerden madde 408, 447 ve 449 maddelerinin metninin buraya aynen alınması uygun görülmekle:
”…
B) GÖREV VE YETKİLERİ
Madde 408- (1) Genel kurul, kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hâllerde karar alır.
(2) Çeşitli hükümlerde öngörülmüş bulunan devredilemez görevler ve yetkiler saklı kalmak üzere, genel kurula ait aşağıdaki görevler ve yetkiler devredilemez:
a) Esas sözleşmenin değiştirilmesi.
b) Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları.
c) Kanunda öngörülen istisnalar dışında denetçinin seçimi ile görevden alınması.
d) Finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil, kullanılmasına dair kararların alınması.
e) Kanunda öngörülen istisnalar dışında şirketin feshi.
f) Önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı.
(3) Tek pay sahipli anonim şirketlerde bu pay sahibi genel kurulun tüm yetkilerine sahiptir. Tek pay sahibinin genel kurul sıfatıyla alacağı kararların geçerlilik kazanabilmeleri için yazılı olmaları şarttır.
…………………….
H) BUTLAN
Madde 447- (1) Genel kurulun, özellikle;
a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,
c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan,
kararları batıldır.
…………………….
II – KARARIN YÜRÜTÜLMESİNİN GERİ BIRAKILMASI
Madde 449- (1) Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir…”şeklinde düzenlemeler içermektedir.
Sonuç olarak dava konusu genel kurula ilişkin toplantı tutanağı, hazirun cetveli, karşı oy ve buna ilişkin muhalefet şerhi, ticaret sicil kayıtları, deliller, yukarıya aynen alınan TTK. Madde 408 düzenlemesinde yer alan genel kurulun devredemeyeceği yetkiye ilişkin ikinci fıkranın b bendi, dava konusu genel kurulun 6. maddesinin bu b bendi kapsamında olması, söz konusu kapsamda kalan yetkilerin devredilemeyeceğine ilişkin yasal düzenlemenin emredici nitelikte olup, söz konusu aykırılığın butlana ilişkin TTK. Madde 447 kapsamında olmaması ve buna göre aykırılığın yaptırımının yok hükmünde olması gereği, söz konusu 6. maddede azami limit öngörülmüş ise de yıllık brüt ve toplam ifadeler üzerinden ve yönetim kurulu başkanına yetki verilmiş olması karşısında azami limitin belirlenmesi nedeniyle yetki devri olmadığına ilişkin savunmanın isabetli görülmemesi, her bir yönetim kurulu üyesinin ve maddede belirtilen her bir kalem yönünden her bir periyot belli olacak şekilde ve yönetim kuruluna inisiyatif tanıma sınırlarında tek tek ve sağlam kriterlere bağlı olarak uygulamanın hakkaniyetine bırakılma sınırları içinde değerlendirilebilecek düzenleme şeklinde olmayıp salt yetki devri niteliğinde ve üstelik yönetim kurulu başkanına yetki verilmesi şeklinde bir tasarruf olduğu ve bu çerçevede üst sınırın total bir şekilde (kişi, ücrete ilişkin kalem, her bir kaleme uygun periyot bakımlarından özgüleme olmadan) belirtilmesinin yetki devri olmadığının kabulüne yeterli görülmemesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde dava konusu 6 nolu kararın TTK. Madde 408/2-b düzenlemesinde yer alan emredici yasal düzenlemeye aykırı olması nedeniyle söz konusu 6 nolu kararın yok hükmünde olduğu kanaatine varıldığından buna göre sübuta eren davanın kabulüne ilişkin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuş olup, tespit ve tedbire ilişkin talepler yönünden yapılan irdelemede ise hükümle birlikte söz konusu 6 nolu karar yönünden takdiren teminatsız olarak kararın yürütülmesinin tedbiren geri bırakılmasına karar verilmesi için gerekli yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleştiği sonucuna varılarak bu yönde aşağıdaki şekilde tedbir kararı verilmiş ise de davanın genel kurul kararının iptaline yönelik niteliği, verilen karar ve tedbir kararı ile karşılanan hukuki yarar, verilen tedbir kararı dışında kalan tespit ve tedbire ilişkin talepler açısından eldeki davanın sınırlarına göre yapılacak değerlendirme yönünden karşılanan hukuki yararı aşan üstün bir yarar kalmaması ve davanın sınırları dışında kalan hususlar ve etki yönünden ise dava dışı konularda karar verilemeyecek olması sebeplerine bağlı olarak aşağıdaki şekilde verilen tedbir çerçevesi dışında kalan tedbire ve tespite ilişkin taleplerin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde tedbir talebi kısmen kabul edilmiştir.Son olarak belirtmek gerekir ki her ne kadar davanın tensibinde TTK. Madde 449 düzenlemesi bütün ihtimaller yönünden öngörülmüş ve yönetim kurulu üyelerinin bu konuda görüşleri henüz alınamamış ise de TTK. Madde 449 düzenlemesi “…iptal veya butlan davası” yönünden yönetim kurulu üyelerinin alınmasını öngördüğünden ve fakat eldeki dava bu sebeplere bağlı olmayıp “yok hükmünde” sayılma yaptırımına bağlı olarak sonuçlanması karşısında yönetim kurulu üyelerinin görüşlerinin alınmasına yasal gerek bulunmamaktadır. Kaldı ki şeklen bu yola gidilmesi durumunda da yönetim kurulu üyelerinin görüşleri ne şekilde olursa olsun emredici yasal düzenlemeyi etkiler nitelikte değer içermeyeceği ve sonuca bir katkısı olmayacağı da bedihidir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın Kabulü ile 30/03/2023 tarihli olağan genel kurulda alınan 6 nolu kararın yok hükmünde olduğunun tespitine,
2-Tedbir talebinin kısmen kabulü ile:
a-Davanın niteliğine ve dosya kapsamına nazaran takdiren teminatsız olarak icranın geri bırakılması ile ilgili tedbir talebinin kabulü ile davalı şirketin 30/03/2023 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 6 nolu kararın yürütülmesinin ihtiyati tedbir yoluyla geri bırakılmasına,
b-Tedbir kararının yerine getirilmesinin ihtiyati tedbir isteyen tarafın sorumluluğunda olduğuna ve kararın ihtiyati tedbir isteyen tarafça ilgili yerlere ibraz edilmesi gerektiğine,
c-HMK.M.393/1 düzenlemesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 1 hafta içinde kararın uygulanmasının talep edilmemesi halinde ihtiyati tedbir kararının yasa gereğince kendiliğinden kalkmış sayılacağına,
d-Yukarıdaki ara kararlar gereği süresinde talep edilmesi halinde tedbir kararının bir örneğinin tedbir kararı yerine getirilip sonucundan bilgi verilmek üzere bildirilecek yerlere de gönderilmesine,
3-Yukarıda 2 nolu hüküm fıkrası dışında kalan tespite ve tedbire ilişkin sair bütün taleplerin reddine,
4-Maktu karar harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 89,95 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça peşin ödenen harçlar dahil olmak üzere davacı tarafça yapılan toplam 494 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara müştereken verilmesine,
6-Davacılar vekili için tarife gereğince belirlenen 17.900,00 TL maktu avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacılara müştereken verilmesine,
7-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
İlişkin olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/10/2023